Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1567
Toplam 16407803
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

Kur’an’ýn metodlarýndan biri de bir mesajý yasaklama (nehyetme) biçiminde muhataba ulaþtýrmasýdýr. Bu da bazen çok sert bir biçimde, “sakýn ha yapmayýn” gibi, ya da “bu size haram kýlýndý, yasak edildi” veya “bundan sakýnýn” tarzýnda gelir.
01/02/2017
Bir kaç âyette bu tarza benzer örnekler görmekteyiz: “velâ tekûnû” ifadesiyle gelen bu sakýndýrma “olmayýn” þeklinde dilimize aktarýlabilir. Bazý âyetlerde bu yasaklama fiilinden sonra “ke-gibi” edatý yer alýr.Yani “þunlar gibi”. Onun arkasýndan sakýndýrýlan kiþi/kiþilerin veya tipin özellikleri açýklanýr. O tipler gibi olunmamasý istenir.
 
Bazý âyetlerde ise doðrudan “müþriklerden olmayýn” (Rûm 30/31), “Baþkalarýn hakkýný yiyenlerden olmayýn” (Þuarâ 26/181) deniliyor.
 
Bir yerde kendilerine apaçýk âyetler geldiði halde ihtilafa düþenler gibi  (Âl-i Ýmran 3/105), bir yerde Musa’ya (a.s.) eziyet edenler gibi (Saff 51/5), bir yerde Allah’ýn âyetlerine kulak vermedikleri halde iþittik diyenler gibi, (Enfal, 7/21),  bir yerde Allah’ýn kendilerine kendilerini unutturduðu kimseler gibi (Haþr 59/19), bir yerde âyetleri inkâr eden eden kâfirler gibi (Enfal 7/47), bir yerde ipliðini saðlamca büktükten sonra bozan kadýn gibi (Nahl, 16/92) olmayýn deniliyor.
 
Kur’an iman edenlere “sakýn onlar gibi olmayýn” dediðine göre, olunmamasýný istediði tip olumsuz bir tiptir. Allah öyle kimselerin yaptýklarýndan razý deðildir. Onlar yaptýklarý sebebiyle, kendilerini sýkýntýya  sokmuþlar, Allah’ýn gazabýný ve azap kazanmýþlardýr. Böyleleri kötü amelleri sebebiyle hem kendilerine, hem de çevrelerine zarar vermiþlerdir.  
 
Kur’an açýk bir þekilde, hem de aðýr bir ifade ile müslümanlarý uyarýyor. “sakýn ha siz böyle olmayýn” diyor. Ýfadenin yer aldýðý ortam, sözün akýþý, kullanýlan kelimeler bu uyarýyý bize haber veriyor. Onlar yaptýklarý yanlýþ sebebiyle kötü oldular, kötü sonuç elde ettiler.  Ýman edenler de onlar gibi olurlarsa, onlarýn yaptýðýný yaparlarsa Allah’ýn kanunu onlar için de iþler. Herkese geçerli olan hüküm onlar hakkýnda da geçerli olmaya baþlar. Bu hükmü bir kaç âyette görmekteyiz.
 
“Sizden önce nice (milletler hakkýnda) ilâhî kanunlar gelip geçmiþtir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaþýn da (Allah'ýn âyetlerini) yalan sayanlarýn âkýbeti ne olmuþ, görün!” (Âl-i Ýmran, 3/137)
 
“Allah'ýn, öteden beri süregelen kanunu budur. Allah'ýn kanununda asla bir deðiþiklik bulamazsýn.”(Fetih 25. Ayrýca bakýnýz: Fussilet 41/25. Ahkaf 46/18)
 
Dinde Tefrikaya Düþenler
 
Kur’an iman edenlere þöyle sesleniyor:
 
“Kendilerine apaçýk deliller geldikten sonra tefrikaya düþüp ihtilaf edenler gibi olmayýn. Ýþte bunlar için büyük bir azap vardýr.” (Âl-i Ýmran, 3/105)
 
Kendilerine apak açýk isbatlar geldiði halde tefrikaya ve ihtilafa düþenler gibi olmak...
 
Kimdir bunlar? Apaçýk delillerden maksat nedir? Hangi konularda birleþmeleri gerekirken ayrýlýða düþtüler? Buradaki ihtilaf nasýl bir ihtilaftýr? Bütün ihtilaflar kötü müdür? Tefrika ne demektir, tefrikaya nasýl düþülür?
 
Bir çok tefsirciye göre kendilerine açýk ve saðlam belgeler geldikten sonra din konusunda yine de tefrikaya düþenler yahudiler ve hýrýstiyanlardýr.1 
 
Burada ihtilaf ile tefrika yaklaþýk ayný anlamdadýr. Sözü kuvvetlendirmek için yanayan kullanýlmýþ. Kendilerine kitap verilenler Allah’ýn dini, emirleri ve yasaklarý konusunda anlaþmazlýða düþtüler. Bu ihtilafýn en büyük sebebi de aralarýndaki çekememezlik, düþmanlýk ve hevalârýna, yani kesin ilme dayanmayan görüþlerine uymalarýydý. Bundan dolayý din konusunda bölündüler, fýrka fýrka (grup grup) oldular. Allah (c.c.) bu ayetle müslümanlarý onlar gibi olmaktan, onlar gibi tefrikaya sebep olacak ihtilaflardan nehyetti. Müslümalara cemaat olmayý, olumsuz ihtilaftan, tefrikadan sakýndýrdý. Bundan önceki ümmetlerin aralarýndaki husumetten dolayý helâk olduklarýný da haber verdi.
 
Kimilerine göre de bu âyet Ýslâm geldikten sonra onda bid’atler uyduranlar hakkýndadýr. Zira itikatte uydurulan, vahye uymayan bid’atler  insanýn imandan uzaklaþma sebebi olabilir. Nitekim arkadan gelen âyetlerde imanden sonra küfre düþenlerden bahsediliyor.2  
 
“Geçmiþte peygamberlerin getirdikleri kitaplara ve apaçýk delillere raðmen insanlar, anlamsýz ve faydasýz tartýþmalar yüzünden asýl görevlerini unutmuþlar ve kendilerine tevdi edilen emaneti koruyamamýþlar. Ýçine düþtükleri ayrýlýk, toplumun bölünmesine ve parçalanmasýna sebep olmuþtur. Bu yüzden Allah müslümanlarý uyarmakta, geçmiþ milletlerin düþtüðü hataya düþmemelerini emretmektedir.”3
 
Burada, Peygamberlerin getirdiði apaçýk delillere ve hidâyet'e kavuþan, fakat daha sonra hidâyet'in ana prensiplerinden ayrýlýp, çok küçük ve önemsiz meselelere dayanarak kendilerini farklý farklý gruplara ayýran, anlamsýz ve faydasýz tartýþmalarla uðraþan topluluklardan bahsediliyor.4 
 
Allah (c.c.) ilk insandan beri insanlara hak dini açýklayan, insanlarýn kul olarak ne yapmasýný gerektiðini öðreten, inanç, amel ve ahlâkta hak ölçüleri ortaya koyan  Peygamberler göndermiþtir. Ki bundan sonra insanlarýn bir mazereti olmasýn. Neye nasýl inanacaklarýný, neyi nasýl anlayacaklarýný veya nasýl davranacaklarýný bilsinler.
 
“Ýþte böylece içinizden size âyetlerimiz okuyacak, sizi arýndýracak, size ilahi mesajý ve hikmeti öðretecek ve ayrýca bilmediklerinizi size bildirecek bir eþçi (peygamber) gönderdik.”(Bakara 2/151. Ayrýca bkz: Hadid 57/25. Ra’d, 13/30. Ýbrahim 15/40. Nahl 16/36)
 
Kendilerine apaçýk, ikna edici ve inandýrýcý sapasaðlam deliller, ilâhi belgeler geldiði halde, Allah’ tarafýndan görevlendirilmiþ elçiler gerçeði bütün çýplaklýðý ile anlattýklarý halde, kendi hevâlarýna uyup sapýtanlarýn bir mazereti olamaz. Böyleleri ilâhî Hakikat’ten uzaklaþýp kendi görüþlerini neredeyse din haline getirdikleri için, aralarýnda tefrikaya yol açan fikir ayrýlýðý olmuþ, ihtilafa düþmüþlerdir.
 
Herkes kendi fikrini ve aklýný beðendiði, hak bildiði için tarih boyunca ortaya pek çok inançlar, mezhepler, tapýnma þekilleri, kutsallar, uydurma ilahlar ve benzeri þeyler çýkmýþtýr.
 
Halbuki insanlarý yaratan Allah (c.c.) onlara þöyle emretmiþti. Zira dosdoðru yol budur.
 
“Dini ayakta tutun ve onda ayrýlýða düþmeyin” diye Nûh'a tavsiye ettiðini, sana vahyettiðimizi, Ýbrahim'e, Mûsâ'ya ve Ýsâ'ya tavsiye ettiðimizi Allah size de din kýldý...” (Þûrâ, 42/13)
 
Dini ayakta tutmak ‘ekýmu’d-dîn’ þeklinde geçiyor. Bir þeyi ikâme etmek, onu ayaða kaldýrmak, doðrultmak demektir.  Buradan hareketle dinin ikâme edilmesi, dini fiilen yerine getirmek ve yaymak demektir. 
 
Kur'an, “Namazý ikâme edin” diye buyuruyor. Doðal olarak bundan, sadece namaza çaðrýda bulunmak ve teblið etmek anlamý çýkmaz. Bu emirle namazýn tüm þartlarýyla birlikte kýlýnmasý ve mü'minler arasýnda uygulanmasý kastolunmaktadýr.
 
Bu baðlamda peygamberlere, dini ikâme edin emrinin verilmesi “Hak dini hak kabul ettikten sonra daha da ileri giderek, dinin tam anlamýyla uygulanmasýný ve her iþin dine göre düzenlenmesini saðlayýn” demektir.5
 
Çünkü Allah’ýn insandan istediði de zaten budur.
 
“Oysa kendilerine, dini yalnýz Allah'a halis kýlarak ve muvahhidler olarak O'na kulluk etmeleri, namazý kýlmalarý, zekâtý vermeleri emredilmiþtir. Ýþte doðru din budur.” (Beyyine, 98/5)
 
Tefrikanýn Sebebi
 
Önceki kitaplarýn muhataplarý Hakikatin bilgisi kendilerine ulaþmasýna raðmen din konusunda birlik (vahdet) olamadýlar, tefrikaya düþtüler. 
 
“Onlar kendilerine ilim (hakikatýn bilgisi) geldikten sonra, sadece aralarýndaki çekememezlik/kýskançlýk yüzünden ayrýlýða düþtüler. Ve eðer Rabbin tarafýndan daha önceden belirli bir vadeye kadar ertelendiðine dair bir yasa konmasaydý, haklarýndaki hüküm hemen infaz edilirdi...” (Þûrâ, 42/14)
 
Görüldüðü gibi böyleleri câhil olduklarý, kendi baþlarýna sahipsiz kaldýklarý  için görüþ ayrýlýðýna düþmediler. Tam tersine, kendilerine yeterli ve aydýnlatýcý Hakikatin bilgisi (vahiy) geldikten sonra ayrýldýlar, parçalandýlar. Birbirlerini tepelemek, içlerindeki kýskançlýk duygusunu tatmin etmek, hem kendilerine, hem de gerçeðe haksýzlýk etmekti asýl gerekçe. Azgýn ihtiraslarýn, sýnýr tanýmaz arzularýn etkisi ile parçalandýlar.6 
 
Þu âyetlerde tefrikaya düþenlerin ehl-i kitap olduðu ve tefrikaya düþme sebepleri daha açýk bir þekilde vurgulanýyor.
 
“Kendilerine kitap verilenler ancak o açýk delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrýlýða düþtüler.”(Beyyine, 98/4)
 
Bu âyetler her ne kadar kitpa ehlinin durumunu anlatsa da hitap Kur’an’ýn muhataplarýnadýr. Bundan önce kendilerine hakikatin bilgisi (vahiy) gelmesine raðmen, sýrf baðy (taþkýnlýk) ve aralarýndaki çekiþme sebebiyle tefrikaya düþenlerin durumu bu. Öyleyse yine kendilerine son vahiy Kur’an ve o Kur’an’ýn yaþayýp öðreten son Elçi Muhammed (s.a.s.) geldiðine göre , ehl-i kitabýn düþtüðü hataya düþmemeliler. Ortada bütün iman edenlerin kýyamete kadar sýmsýký sarýlacaklarý, Allah’ýn ipi Kur’an, en güzel örnek son Peygamber var.
 
“Ýnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarýcý olarak peygamberleri gönderdi. Ýnsanlar arasýnda, anlaþmazlýða düþtükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitaplarý da gönderdi.
 
Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçýk deliller geldikten sonra, aralarýndaki kýskançlýktan ötürü dinde anlaþmazlýða düþtüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düþtükleri gerçeði izniyle gösterdi. Allah dilediðini doðru yola iletir.” (Bakara, 2/213)
 
Ýnsanlar da yaratýlýþlarý gereði yaratýlýþýn baþýnda bir tek toplum idiler. Âyetin öncesi ve sonrasý bunu gösterdiði gibi, þu âyette de bu vurgulanýyor:  
 
“Ýnsanlar ancak bir tek milletti. Sonra görüþ ayrýlýðýna düþtüler.” (Yûnus, 10/19)
 
Bunun üzerine Allah (c.c.) hakka itaatin ve ona uymanýn sevabýný müjdeleyen, hakka aykýrý davranmanýn ve karþý gelmenin cezasýný anlatarak korkutan peygamberler gönderdi ve bir Kitap indirdi ki, din hakkýnda insanlarýn arasýnda olabilecek görüþ farklýlýklarýnda hakem olsun, çekiþmeyi ve haksýzlýðý ortadan kaldýrýp hakký yerine getirsin.
 
Ama ne yazýk ki insanlar bu indirilmiþ kitap hakkýnda da görüþ ayrýlýklarýna düþtüler. Bu hatayý da putperestler deðil, bizzat o kitaba nail kýlýnmýþ olan Kitap ehli yaptý. Bu görüþ ayrýlýðýnýn, olumsuz ihtilafýn, tefrikanýn sebebi de; hevâya (kendi görüþüne) uymak, azgýnlýk, dindarlýkta (güya) peygamberlerle bile yarýþ etmek iddiasý idi.
 
Eðer bu görüþ ayrýlýðý açýk ve kesin hükümlü âyet ve delil bulunmayan, âyetlerde deðinilmeyen noktalarda olsaydý bunda sorun yoktu. Ancak bunlar böyle yapmadýlar. Hakkýnda nass (dinî delil) bulunan konularda birbirine zýt, birbirinden uzak ve nassa uymayan görüþlere sahip oldular, yorumlar yaptýlar.
 
Kendilerine kitap verilenlerin aklýný bu derin ihtilaflar tarih boyunca karmakarýþýk etti, din adýna nice haklar çiðnendi, ahlâk ve toplum düzeni bozuldu. Kitaba sarýlmakla elde edecekleri nimetleri ve sonuçlarý kaybettiler, hayâle gelmez belâlara düþtüler.7
 
Bu gerçek baþka bir âyette þöyle vurgulanýyor:
 
“Allah katýnda hak din Ýslâm'dýr. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradýr ki, aralarýndaki kýskançlýk (baðy) yüzünden ayrýlýða düþtüler...”  (Âl-i Ýmran, 3/19)
 
Ayný hataya Ýsrailoðullarý da düþtüler.
 
“Din konusunda onlara açýk deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim (hakikatin bilgisi) geldikten sonra, hak tanýmamazlýk yüzünden görüþ ayrýlýðýna düþtüler. Þüphesiz Rabbin, ayrýlýða düþtükleri þeyler hakkýnda kýyâmet günü aralarýnda hüküm verecektir.”  (Câsiye, 45/17)
 
 
 
Vahiyden uzak kalanlar hakkýn ne olduðu konusunda bilgiszidirler. Ancak kendilerine Allah’tan vahiy yoluyla, peygamber aracýlýðýyla ilim (hakikatin bilgisi) geldikten, açýk deliller (beyyinat) ortaya konulduktan sonra olabilecek ihtilafýn sebebi, kiþilerin nefsani arzulara (hevâya) uymalarý ve bu yüzden haktan sapmalarýdýr.8
 
Tefrikaya Düþme Tehlikesi
 
Kur’an tefrika tehlikesine farklý âyetlerde farklý baðlamlarda dikkat çekiyor ve müslümanlarý uyarýyor. “Sakýn ha siz de tefrikaya düþenler gibi olmayýn”
 
Tefrikaya düþme tehlikesi Ýslâmý kendi hevâsýna, kendi mezhebine, kendi tarikatýna, kendi grubuna göre anlayýp onu hak, diðer yorumlarý din dýþý sayma, müslümanlara çekiþme, kavga etme saplantýsýdýr. 
 
Kimileri kendilerine gelen hakikatin bilgisini, yani Allah’ýn dinini iþlerine geldiði anlýyor, bir anlamda kendi kafa yapýlarýna uyacak þekilde yorumluyor, kendileri dine uyacaklarýna, dini kendi pozisyonlarýna uyduruyorlar. Böyle olunca da iþin özüne yani Dinin asýl kaynaklarýna uymayan yorumlarý benimseyenler, yanlýþ bir görüþ etrafýnda kümelenenler grup grup oluyorlar. Sonra da her bir grup kendi anladýðýný din zannediyor, ulaþtýðý dinî yorum ile övünüp duruyor, baþka yorumlarý sapýklýk olarak nitelemeye baþlýyor.
 
Ýþte bu tefrikanýn, olumsuz ihtilafýn ta kendisidir.
 
Kur’an bu hatayý þöyle açýklýyor:
 
“Dinlerini parçalayan (ferrakû) ve bölük bölük (þiyean) olanlardan (olmayýn. Bunlardan) her fýrka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.” (Rûm, 30/32)
 
Ancak onlarýn dinlerinin parçalayýp grup grup olmalarýnýn bir anlamý ve faydasý yoktur. Ýstedikleri kadar, dinlerinin (görüþlerinin) hak, kendilerinin doðru yolda olduklarýný iddia etsinler. Onlarýn hakkýna Allah (c.c.) hüküm verecektir.
 
“Dinlerini parça parça edip (ferrakû) guruplara ayrýlanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliþkin yoktur. Onlarýn iþi ancak Allah'a kalmýþtýr. Sonra Allah onlara yaptýklarýný bildirecektir.” (En’am, 6/159)
 
Kur’an’a göre dini parçalamanýn sebebi insandaki ‘baðy-azma’ duygusudur.
 
Tefrika, yani dini bozma, onda ayrýlýða düþme, fýrka fýrka olup daðýlma hastalýðý yalnýzca müþriklere ve kitap ehline ait bir yanlýþ deðildir. Ayný hataya müslümanlar da tarih düþtüler. Bugün de bu belâ ile karþý karþýyalar.
 
Eðer onlar da Din’i dimdik ayakta tutmazlarsa; Din’i, Allah’ýn gönderdiði ve Peygamberin öðrettiði gibi yaþamazlarsa, Din’i kendi akýl ve pozisyonlarýna uydurmaya kalkarlarsa, görüþlerini, yorumlarýný, atalardan gelen ama Vahye uymayan adetleri (örfü), mezhep veya cemaatlerini din haline getirirlerse ayný sonuç meydana gelir.
 
Âyetlerde yasaklanan bu olsa gerektir. Yoksa insanlarýn hepsinin ayný akýl kapasitesinde, ayný anlayýþta olduðu beklenmemelidir.Unutmamak gerekir ki yasak olan, yoruma açýk konularda farklý yoruma ulaþmak, “görüþ farklýlýðýnýn olmasý deðil, bu farklýlýklarýný inanç birliðini parçalamasýna izin vermektir.”9
 
Günlük hayatta ve Din’i anlamada farklý görüþlerin, farklý yorumlarýn olmasý normaldir. Hatta farklý görüþlerin olmasý bir faydadýr, bir kolaylýktýr.
 
Burada dikkat edilmesi gereken, Din’i kendi hevâsýna göre anlama, sonra da kendi anladýðýný din haline getirme, diðer müslümanlarý dýþlama, onlarý kendisinden saymama yanlýþlýðýdýr. Din’in özünü zedeleyecek yanlýþ yorumlar ve bunlarýn inanç haline getirilmesi bir anlamda ‘baðy’ dir ve tefrikaya yol açar.
 
Müslümanlar farklý mezheplere, meþreplere, düþüncelere, ülkelere, ilkelere sahip olabilirler, farklý coðrafyalarda yaþayabilirler, farklý gruplar içerisinde bulunabilirler. Bunlar normal þeylerdir. Ancak herkes kendi anladýðýný, kendi meþrebini, kendi mezhebini, kendi tarikat  din haline getirirse; iþte bu Din’de tefrikadýr, bir anlamda yeni bir din uydurmadýr, parelel dindir.
 
Yukarýda geçtiði gibi müþriklerin ve Kitap ehlinin yaptýðý yanlýþlýk da buydu.
 
Dinde Tefrikaya Düþmemenin Ýlacý
 
Kur’an müslümanlara ayný görüþte olun demiyor, ama “hep birlikte Allah’ýn Ýpine (Kur’an’a) sýmsýký sarýlýn; parçalanýp bölünmeyin” diyor. (Âl-i Ýmrân, 3/103)
 
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eðer bir þeyde anlaþmazlýða düþerseniz, artýk onu Allah’a ve Rasûlüne döndürün. Þayet Allah’a ve Âhiret gününe iman ediyorsanýz…” (Nisâ 4/59)
 
Allah (c.c.) kendi yolunu insanlara bildirdikten sonra þöyle buyuruyor.
 
“Þüphesiz bu, benim dosdoðru yolumdur. Buna uyun. (Baþka) yollara uymayýn. Zira o yollar sizi Allah'ýn yolundan ayýrýr (teferraka). Ýþte sakýnmanýz için Allah size bunlarý emretti.”(En’am, 6/153)
 
Kur’an müminlerin kardeþ olduðu söyledikten sonra (Hucurât 49/10) tevhid inancý ve din ilkeleri hususunda ayrýlýða düþülmemesini, vahdetin ve aralarýndaki barýþýn korunmasýný  istiyor ve þu uyarýyý yapýyor:
 
“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekiþmeyin; sonra korkuya kapýlýrsýnýz da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”(Enfâl, 8/46)
 
Son Kitabýn Ýndiriliþ Sebebi
 
Kur’an’ýn indiriliþ amacý iþte öncekilerin ihtilaf ettikleri, farklý anlayýþlarý sebebiyle tefrikaya düþüp parçalandýklarý hususlarda hak bilgi verme, insanlarý doðru yola davet etmektir.
 
“Biz bu Kitab'ý sana sýrf hakkýnda ihtilafa düþtükleri þeyi insanlara açýklayasýn ve iman eden bir topluma da hidâyet ve rahmet olsun diye indirdik.”(Nahl, 16/64)
 
Bu Kitaba inandýðýný söyleyen kimseler de týpký önceki kitaplara muhatap olanlar gibi yapmamalýlar. Onlarýn hatasýný tekrar etmemeliler. Kitaba uyma ve onun anlama konusunda onlarýn tavrýný takýnmamalýlar.
 
Yoksa onlar gibi tefrikaya düþerler, parça parþa (hizip hizip) olurlar. Hem kuvvetleri gider, hem düþmanlarý karþýsýnda rezil olurlar, hem de hakta olduklarýný zannederek gerçekte haktan saparlar.
 
Son Söz
 
Kur’an’ýn ve Peygamber’in (s.a.s.) uyarýlarý ortada. Bu âyet ve hadisleri her yerde görmek ve duymak mümkün. Mesele bunlarý okumak, baþkasýna duyurmak, “bak Kur’an ne diyor” diye baþkalarýný sýkýþtýrmak deðil; bunlara gerçekten kulak vermektir, gereðini yapmaktýr. Herkes bu âyet ve hadisleri bildiði halde, zamanýmýzda vahdetten, tefrikanýn zararlarýndan, birlik ve beraberlikten bahsedenler diðerlerini kendi mezhebine, tarikatýna, cemaatine, partisine çaðýrýyor. Onlara göre vahdet onlarýn sancaðý altýnda, onlarýn ülkesinde, onlarýn siyasi görüþlerinde olabilir. Böyleleri insanlarý Vahyin ilkelerine deðil, kendilerine çaðýrýyorlar. Ancak mesele onlarýn bildiði ve yaptýðý gibi deðil.
 
Kur’an’ýn uyarýsýný tekrar hatýrlayalým:
 
“Kendilerine apaçýk deliller geldikten sonra tefrikaya düþüp ihtilaf edenler gibi olmayýn...” (Âl-i Ýmran, 3/105)
 
Dipnot
 
1. Zamahþerî, Keþþaf 1/391. Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 1/714. Mukatil b. Süleyman, Tefsir, 1/85
 
2. el-Hâzin,M. b. Ý. Lübâbu’t-Te’vîl fi-Meâni’t-Tenzîl, 1/282
 
3. Heyet, Kur’an Yolu, 1/481
 
4. Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an, 1/285
 
5. Mevdûdi, E. Tefhîmu’l-Kur’an,  5/222
 
6. Kutub, S. fi-Zýlâli’l-Kur’an,  5/3148
 
7. Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 2/71
 
8. Heyet, Kur’an Yolu, 4/696
 
9. Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, 1/125
 

Bu yazý 3043 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

"Yalnýzca Allah'ýn rýzasýný istemek ve kendilerinde olaný kökleþtirip- güçlendirmek için mallarýný infak edenlerin örneði, yüksekçe bir tepede bulunan, saðnak yaðmur aldýðýnda ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneðine benzer ki ona saðnak yaðmur isabet etmese de bir çisintisi (vardýr).

Allah, yaptýklarýnýzý görendir."


( Bakara sûresi - 265)

Bir Hadis

Ýbn Mes’ûd radýyallahu (r.a) ’den rivayet edildiðine göre,

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurdu :

Cennet size ayakkabýnýzýn baðýndan daha yakýndýr. Cehennem de öyledir.



(Buhârî, Rikâk 29)

Bir Dua

“Allah’ým! Sana teslim olan bir kalp, doðru sözlü bir dil ve dosdoðru bir ahlak
istiyorum.”

(Hâkim, Deavât, No:1872)

Hikmetli Söz

Cefa yüzünden vefayý terketme !

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com