Birleþmiþ Milletler Örgütü’nün tanýmýna göre, “Genç, 15-25 yaþlarý arasýnda, öðrenim gören, hayatýný kazanmak için çalýþmayan ve ayrý bir evi bulunmayan kiþidir.” (bkz. Atalay Yörükoðlu, Gençlik Çaðý, Ankara 1986, s. 3.) Psikoloji kaynaklarýnda ise gençlik, “ergenlik çaðý (büluð) öncesinden baþlayarak 20-25 yaþlarýna kadarki yýllarý kapsayan zaman dilimi” olarak kabul edilmektedir. (Geniþ bilgi için bkz. c. I. Sandström, Çocuk ve Gençlik Psikolojisi (çev. Refia U. Þemin), 2. bs. Ýst. Ün. Edebiyat Fak. Yay. No: 1614, Ýstanbul 1982; Refia Uðurel Þemin, Gençlik Psikolojisi, Ýstanbul 1980.) Buna göre, yaklaþýk 10-13 yýllýk bir dönemi ifade eden bir kavramdýr gençlik...
Genel anlamda bu çaðýn, birtakým fizyolojik geliþme ve deðiþmeler yanýnda, ruhsal bakýmdan da pek çok deðiþikliði beraberinde getirdiðini görürüz. Duygusal iniþ çýkýþlarýn, davranýþlardaki tutarsýzlýðýn sýkça yaþandýðý dönemdir gençlik çaðý. Yine, zihnî uyanýþýn, bilinçlenme ve topluma açýlmanýn hýzlandýðý, ilk sevgilerin filizlenip sýký arkadaþlýklarýn kurulduðu yýllardýr gençlik yýllarý… Bu çaðý, “insan hayatýnýn þekil almaya en müsait dönemi” olarak görenler de vardýr.(bkz. Ali Fuat Baþgil, Gençlerle Baþbaþa, Ýstanbul 1998, s. 41.)
Buna göre, gençlik çaðýndaki etkileþim, insan için diðer dönemlerde olmayacak kadar güçlüdür. Bunlarla birlikte, týpký bir aðacýn meyvelerinin toplanmasýndan önceki filizlenme, çiçek açma, tomurcuklanma ve meyveye durma süreci gibidir gençlik yýllarý… Bazen de hayatta bir daha ele geçmeyecek deðerde, “kaybolan yýllar” ýn adýdýr gençlik çaðý…
Netice itibarýyla, birçok yönden ele alýnabilecek gençlik çaðýna dair detaylý bilgileri konuyla ilgili eserlere býrakarak, günümüzde gençlerin nasýl bir dünyada yaþadýklarýna deðinmek istiyoruz.
Teknolojik ve bilimsel alanlarda baþ döndürücü geliþmelerin yaþandýðý dünyamýzda hedef kitle çoðunlukla gençlerdir. Çünkü onlar teknolojik alanda yetiþkinlerden daha ileri ve daha iyi konumdadýr diyebiliriz. Herhangi bir ailede, en son teknolojiye sahip cep telefonunun çoðunlukla ailenin genç üyesinde olduðu, bunun örneklerinden sadece biridir. Ne var ki gençlerin sahip olduðu imkânlar, mutlu olmalarýný saðlamamakta ve onlarýn yaptýklarý iþlerde baþarýlý olmalarýnýn ön þartý konumundaki çalýþma ve hayata baðlanma azmine destek olmamaktadýr. Bugün maalesef artan sigara, alkol ve madde baðýmlýlýðý; “sosyal yalnýzlýk” sendromu ve hayattan zevk alamadýðýný ifade eden bakýþ açýlarý, gençlerin her zamankinden daha çok ilgiye ve desteðe muhtaç olduklarýnýn iþaretleridir.
Ýslam, getirdiði çaðlar üstü mesajlarýyla insanlýða her devirde el uzatan bir dindir. Dolayýsýyla onun, gençlerin bu durumuna ve dertlerine de çözüm önerileri getirmesi beklenir. Gerçekten Kur’an-ý Kerim ve onu tüm insanlara teblið eden son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.), gençlere ve gençlik çaðýna dair, diðer dinlerde bulunmayan zenginlik ve özgünlükte öneriler sunmaktadýr. Birkaç paragrafla konuyla ilgili bazý örnekler vermek istiyoruz.
Ýnsanoðlunu yaratan, onun ruh ve beden yapýsýný en iyi þekilde bilen Allah Teala, gönderdiði ayetlerle peygamberlerin ve mümin kullarýn gençlik dönemlerinde baþlarýndan geçen ibretli hadiselerden örnekler vermiþtir. Gerçekten de ilgili ayetlere bakýldýðýnda, Hz. Âdem’in oðullarý Habil ve Kabil’in trajik öyküsünü, Hz. Nuh’un bir baba olarak çaresizliðini, Hz. Ýbrahim’in tevhit mücadelesini, Hz. Ýsmail’in teslimiyetini, Hz. Yusuf’un iffet ve sabrýný, Hz. Musa’nýn delikanlý tavýrlarýný, Hz. Þuayb’ýn kýzlarýnýn zarafetini, Hz. Süleyman’ýn ebeveynine saygýsýný, Ashab-ý Kehf’in inançlarýndaki samimiyetini, Hz. Yahya’nýn huy güzelliðini ve nihayet Hz. Meryem’in, ibadet aþkýyla örülü iffet ve teslimiyetini net bir þekilde görmek mümkündür. Bu ayetlerin, Müslüman bir gence kimlik kazandýrmada rehberlik edeceði söylenebilir.
Rasul-i Ekrem Efendimizin de hayatýnda ve sözlerinde, gençlerin ve gençlik çaðýnýn önemli bir yer tuttuðunu görmek mümkündür. “Beni yaþlýlar tekzip ederken, gençler bana iman etti.” (bkz. Ýbn Kesîr, Tefsîru Kur’âni’l-Azîm, Kahire, ts. III, 78.) buyuran Hz. Peygamber, “Kýyamet gününde Allah’ýn rahmet gölgesinde bulunacak yedi zümreden birinin, ‘ibadetle büyüyüp serpilen gençler’ olacaðý müjdesini” vermekteydi. (Buhari, Ezan 36.) Manevi terbiyesinde yetiþen Hz. Ali, Mus’ab b. Umeyr, Enes b. Malik gibi nice genç sahabiler ondan, “Kiþinin ahirette hesaba çekileceði hususlardan birinin de ‘gençliðini nerede tükettiði’ sorusunun olacaðýný” (Tirmizi, Cihad, 31.) öðrenmiþler ve hayatlarýnýn tamamýný bu þuur içinde geçirmiþlerdir.
Diyebiliriz ki, Ýslam gerek Kur’an-ý Kerim ve gerekse Hz. Peygamber (s.a.s.) vasýtasýyla, günümüz gençliðinin dertlerine derman olacak önerileri birtakým örnekler vasýtasýyla sunmaktadýr. Bundan sonraki satýrlarda, Ýslam’ýn, gençlik tasavvuru konusundaki önerilerini, diðer bir ifadeyle Müslüman gencin sahip olmasý gereken özellikleri, yaþanmýþ örnekler eþliðinde dört ana baþlýk altýnda ele almaya çalýþacaðýz. (Kur’an’da bahsi geçen gençlerden ve gençlik deðerlerinden bahsedilen bir çalýþma için bkz. Mehmet Emin Ay, “Kur’an’da Gençler ve Gençlik Deðerleri”, Gençlik Dönemi ve Din Eðitimi II, ÝSAV Yayýnlarý, Ýstanbul 2003, s.15.)
1. Saðlam ve sahih inanç
Ýslam, genç insandan fýtratýnda var olan ve çocukluk yýllarýndan itibaren varlýðýný gün yüzüne çýkaran “inanma duygusu”nu Allah’a has kýlmak suretiyle saðlam ve sahih bir iman hâline dönüþtürmesini ister. Bu konuda Kur’an-ý Kerim’de aktarýlan ayetlerde, Hz. Ýbrahim güzel bir örnek teþkil eder. Ayetteki ifade tarzýyla, “Ýbrahim isimli bir genç”, (Enbiya, 21/60.) “Göklerin ve yeryüzünün sýrlarýnýn kendisine gösterildiði; ve en küçük bir þüphenin bile arýnmýþ “saðlam iman” ile kalbi dopdolu biri olarak” (En’am, 6/75.) Allah’a adanmýþlýðýn zirve örneðidir. O, caný, malý ve evladýyla sýnanmýþ, sarsýlmaz imanýyla hepsinden baþarýyla ayrýlmýþtýr. Peygamberler tarihinde, her biri imanýnýn tadýný/lezzetini duyarak yaþayan nice isimler, ayetlerde örnek gösterilmektedir. (Bu ayetlerin bir kýsmýna örnek için bkz. Meryem, 19/51-57.) Peygamber olmadýklarý hâlde Allah’ýn, “Onlar Rablerine inanmýþ gençlerdi. Biz de onlarýn doðru yolda yürüyüþlerine katkýda bulunduk.” (Kehf, 18/13.) diyerek övdüðü Ashab-ý Kehf de, iþte böylesi bir imana sahip gençler topluluðu idi. Tarihçiler, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) gençlik yýllarýnda karþýlaþtýðý Bahira’nýn, kendisinden Lat ve Uzza adýna yemin etmesini istemesine karþýlýk, onlardan nefret ettiðini söylemesini, baþýndan beri Rasul-i Ekrem (s.a.s.) Efendimizin, inancýna asla þirk bulaþtýrmadýðýna bir delil olarak kabul ederler. (Ýbn Hiþâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Mýsýr, 1357, s.197.)
Günümüz gençliðinde en büyük eksikliðin saðlam ve sahih inanç noktasýnda olduðunu söyleyebiliriz. Ýffet ve namus kavramlarýnýn deðersizleþtirildiði ve hazzý/zevki tek gaye gören Hedonist anlayýþýn, muhtelif yollarla sürekli telkin edildiði günümüzde gençler, maalesef içten ve dýþtan kuþatýlmýþ durumdadýrlar. Diyebiliriz ki, gençlerin kendileriyle ve Yüce Yaratýcýyla barýþýk olmalarýnýn tek yolu, “Allah Ýnancý”dýr. Onlarýn, birtakým buhranlarý atlatabilmeleri de olaylar karþýsýnda saðlam bir duruþ sergileyebilmeleri de ancak çocukluk yýllarýnda baþlatýlmasý gereken din eðitimiyle mümkündür.
Ebeveyne hürmet
Ýslam, Allah’a iman ve ibadetten hemen sonra anne babaya hürmeti emrederken, ayný zamanda bunun bir gençlik deðeri olduðunu da muhtelif örneklerle ortaya koymaktadýr. Hürmet, onlara karþý saygýlý, itaatkâr olmak ve iyilikte bulunmak anlamlarýna gelmektedir. Ýslam’ýn öngördüðü Müslüman genç tasavvurunun teþekkülünde bu hususta gösterilen örnekler anlamlýdýr. Putperest babasýna bile “Babacýðým” diye hitap eden (Meryem, 19/41-47.) Hz. Ýbrahim (a.s.) yanýnda, diðer baba-oðul diyaloglarýnda da her zaman bu hitap tarzý dikkat çekmektedir. (Yusuf, 12/4; Saffat, 23/102.) Hem kral hem de peygamber olan Hz. Süleyman’ýn (a.s.) duasýnda ebeveynini unutmamasý ve onlarýn evladý olduðu için þükretmesi manidardýr. (Neml, 27/19.) Hz. Yahya (a.s.) da ayetlerde, “anne babasýna iyilikte bulunan” biri olarak zikredilmektedir. (Meryem, 19/6,14. Ayný þekilde Hz. Ýsa da (a.s.) annesine karþý iyi davranan biri olarak tanýtýlmaktadýr. bkz. Ayný sure, 32. ayet.)
Zaman zaman annesinin kabrini ziyaret ederek hasret gözyaþlarý döken Hz. Peygamber (s.a.s.), hayatta olan dadýsý ve sütannelerine gösterilmesi gereken hürmetin en güzel örnekleriyle davranmýþtýr. Ümmü Eymen, Hz. Halime, Süveybe ve Gençlerin kendileriyle ve Yüce Yaratýcýyla barýþýk olmalarýnýn tek yolu, “Allah Ýnancý”dýr. Onlarýn, birtakým buhranlarý atlatabilmeleri de olaylar karþýsýnda saðlam bir duruþ sergileyebilmeleri de ancak çocukluk yýllarýnda baþlatýlmasý gereken din eðitimiyle mümkündür. Hz. Ali’nin annesi Fatýma, peygamberimize çocukluk döneminde iyiliði dokunan, kendisinin de bir ömür boyu ilgilendiði bahtiyar kadýnlardýr. (Mehmet Emin Ay, Peygamberimizin Aile Hayatý, Ýstanbul 2014.)
Kardeþlere iyilik
Aile ortamýnda kiþinin muhatap olduðu diðer yakýnlarý kardeþleridir. Kan baðýyla baðlý olunan kardeþler, birbirleri için bazen de sýnanma aracýdýrlar. Kur’an-ý Kerim, Hz. Âdem’in iki oðlu Habil ve Kabil ile Yusuf’u kuyuya atan kardeþlerinin kýssalarýný anlatýrken bir hususa da dikkatimizi çeker: Haset duygusu. Nitekim Habil’i öldüren Kabil’de bu çekememezlik duygusu hüküm sürmüþ ve ona yeryüzünde ilk cinayeti iþletmiþti. (Maide, 5/27-30; konuyla ilgili hadisler için bkz. Buhari, Cenaiz, 33, Enbiya 1, Diyat, 2.) Yusuf’un kardeþlerine de ayný duygu yön vermiþ, ancak son anda onu öldürmekten vazgeçip kuyuya atmýþlardý. Kur’an bu iki “kötü örnek”le, haset duygusunun kiþilikte oluþturduðu tahrip gücüne dikkatimizi çekmektedir. Ama ayný surenin sonraki ayetlerinde, kavuþup bir araya geldiklerinde babalarýnýn huzurunda mahcubiyet yaþamasýn diye kardeþlerinin kendisini kuyuya attýklarýndan hiç bahsetmeyen alicenap/ centilmen bir Yusuf örneði de sunulmaktadýr bizlere… Ancak kanaatimizce, “kardeþe iyilik” konusunda en zirve örnek Hz. Musa (a.s.) olmalýdýr. Çünkü “Hiç kimse Musa’nýn Harun’a yaptýðý iyiliðin bir benzerini kardeþine yapmýþ deðildir. Zira Hz. Musa, Rabbinden, kardeþini kendisine vezir kýlmasýný ve ona da peygamberlik vermesini istedi. Allah Teala da duasýný kabul ederek kardeþini de peygamber yaptý.” (Muhammed Ali es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, (çev: S. Gümüþ-N. Yýlmaz) Ýstanbul 1995, 4 /24.) Ýslam, Müslüman gencin, sadece ayný rahmi paylaþtýðý “karýndaþ”ýna deðil, akrabalarýna da, iman baðý ile baðlanmýþ olduðu din kardeþlerine de iyilikte bulunmasýný emreder. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) akrabaya ve din kardeþine iyilik konularýndaki pek çok hadisi, (Hadislerle Ýslâm, IV,189.) Müslüman gençten bunu istemektedir.
2. Helal kazanç ve temiz gýda
Ýslam’ýn genç tasavvurunda, ferdin özen göstermesi gereken hususlardan biri de kazancýnýn helal; rýzkýnýn maddi-manevi bakýmdan temiz olmasýna dikkat etmektir. Kur’an-ý Kerim, peygamberlerin meslek sahibi olduklarýndan söz eder. (Sebe, 34/10-13.) Hadis-i þeriflerde de “Peygamberlerin kendi elinin emeðiyle geçindiði” (Nevevi, Riyazü’s-Salihin, terc: M. Y. Kandemir, Ý. L.Çakan, R. Küçük, Ýstanbul 2012, III, 352.) vurgulanarak helal kazanca dikkat çekilir. Oysa günümüz gençliðinin düþüncelerine yön veren medya, bugün onlara kýsa yoldan zengin olmayý telkin etmektedir. Artýk, alýn terini mukaddes kabul eden anlayýþýn yerine konulmak istenen, maalesef “para var, huzur var” önermesidir. Ancak yaþanmýþ örneklerle müþahede edildiði üzere, “parayla saadet olmaz” gerçeði hâlâ geçerliliðini korumaktadýr. Ýfade etmeliyiz ki Müslüman genç, tahsil çaðýnda iken kendisine ödenen burs ve harçlýklarýn da bir kazanç olduðunu düþünmelidir. Bu kazancý helal kýlmanýn yolu da çalýþmak ve baþarýlý olmaktýr.
Kur’an’ýn önemsediði bir husus daha vardýr: Temiz Gýda. (Rýzkýn, Helâl ve Tayyib olmasýný emreden ayet için bkz. Bakara, 2/168.) Ashab-ý Kehf’in uyandýktan sonra içlerinden birinin þehre gidip yiyecek almasý teklif edilirken, yiyecekte “Ezkâ Taâmen” özelliðini zikretmeleri (Kehf, 18/19.) anlamlýdýr. Günümüzde gýdalarýn helal ve temiz (tayyib) olmasý hususunda maalesef pek çok olumsuz örnekle karþýlaþýlmaktadýr. Oysa yediklerimiz, sadece bedenimiz için deðil; ruhumuz için de gýdadýr. Bugün özellikle gençlerin raðbet ettikleri “fast food” denilen hazýr gýdalarýn ve bazý meþrubatlarýn içindeki þüpheli katký maddeleri, günümüz dünyasýnda gençleri sadece obezite hastasý yapmakla kalmamýþ, maalesef onlarýn ruhunu da hantal, duyarsýz ve merhametsiz hâle getirmiþtir. (Yediðimiz gýdalarýn ruh ve bedenimiz için ne denli önemli olduðu hususunda bilgi için bkz.www.helalplatform.com; www.gimdes. com.) Son sözümüz hem konuyla alakalý hem de her hususta rehber edinebileceðimiz özellikteki bir hadis-i þerif olsun: “Sana þüphe veren þeyi býrak. Þüphe vermeyene yönel. (Nevevi, age, III, 481.)
|