Ýçimizde sönmeye yüz tutmuþ insanlýk kandilini yeniden tutuþturacak ve bizi insanlýðýmýza geri çaðýracak olan duygunun merhamet olduðunu söylüyor Kemal Sayar. Ýnsana insan olduðunu hatýrlatan en temel duygudur merhamet. O yüzden merhametini kaybeden insanlýðýný da yitiriyor. Ülke olarak büyük elem duyduðumuz son hadiselere baktýðýmýz zaman hemen aklýmýza gelen, insanlýðýmýzý ne zaman ve nasýl kaybettik, sorusu oluyor. Baþkalarýnýn acýsýna bigâne kalmak bir yana, insanlara acýmasýzca saldýrabilmeyi, sudan bahanelerle canlara kýyabilmeyi nasýl öðrendik? Her gün yaný baþýmýzdan geçen, belki mahallemizde, sokaðýmýzda karþýlaþtýðýmýz sýradan insanlara ne oldu da bu hâle dönüþebildi?
Merhamet erozyonundan olacak artýk þiddet pek çok yerde koltanýklýk ediyor. Özellikle kadýn ve çocuklara yönelen þiddetin sýnýrlarýný tahayyül etmek de bile zorlanýyoruz. Tam da bu noktada yukarýda sýraladýðýmýz sorulara cevap, Hz. Peygamber’in hadislerinden yükseliyor: “Merhamet, ancak kalbi katýlaþmýþ, inançsýz bedbahtlarýn kalbinden kaldýrýlmýþtýr.” (Hakim, Müstedrek, Tevbe ve Ýnâbe Hadis no: 7632.) Kalplerden merhamet çekilip alýndýðýnda beraberinde sevgi, þefkat, ülfet ve rikkati de gidiyor insanýn ve katýlaþmýþ yürekler þiddetin öznesine dönüþüyor. Ýnsanlarýn kalpleri bu hasletlerin yerine, kin öfke, nefret ve intikam hisleriyle doluyor. O zaman insan, insanlýðýný kaybediyor, kendi cinsine en akýl almaz kötülükleri reva görebiliyor.
Hâlbuki kaynaðý iman olan merhamet, kötülüklerin panzehri olabilir. Sadece kendisi için deðil baþkalarý için de var olmasý gerektiðini öðrendiðinde merhameti kuþanýr insan. Yine rahmet peygamberi, rahmeti kuþanan bir Ýslam toplumu inþa etmenin birbirimizi sevme, birbirimize merhamet ve þefkat göstermede bir vücudun organlarý gibi bütün leþmemizle mümkün olacaðýný öðütlüyor. (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66.) Zira her bir Müslüman diðerinin derdiyle hemhâl olduðunda, onun acýsýný yüreðinde hissettiðinde dünya daha huzurlu bir yere dönüþecek. Zulüm, zorbalýk, haksýz yere cana kýyma, masum insanlara saldýrý ve daha pek çok kötülüðü toplumumuzdan silmek, empatiyi aþan bir duyarlýlýkla yani merhametle birbirimize yaklaþmakla gerçekleþir. Hz. Peygamberin, insaný helake götüren günahlarýn bir baþkasýnýn ýrzýna, haysiyet ve iffetine saldýrmak (Ebu Davud, Menasik, 87.) olduðunu tekrar tekrar anlatarak ve anlayarak mücadele edebiliriz kötülükle. Ve Müslümanýn Müslümana kanýnýn, ýrzýnýn ve malýnýn haram kýlýndýðýný (Müslim, Birr ve Sýla, 32.) unutmadan yaklaþýrsak birbirimize; iþte o zaman toplumda kardeþlik ahlakýný ikame edebiliriz.
Can özgedir, dokunulmazdýr
Ne zorluklarla büyütür anne evladýný. Önce dokuz ay rahminde taþýr ki, merhametin kucaðýdýr orasý. Sonra bir zarar gelmesin diye gözünden bile sakýnýr onu. Hani Rabbimizin merhametini anlatýrken Hz. Peygamber, iþte bu annenin evladýna duyduðu þefkati misal getirir. (Müslim, Tevbe, 21.) Anne için evladý caný kadar kýymetlidir, hatta canýndan yeð tutar, gerektiðinde gözünü kýrpmadan canýný ortaya koyar evladý için.
Sadece anne babalar için mi kýymetli yavrularý. Yaratan daha büyük kýymet vermiþ insanoðluna. En güzel biçimde yaratmýþ sonra kendi ruhundan üfürmüþ ona.
Ýlahî bir öz taþýr her insan o yüzden caný özgedir; ýrzý, þerefi, haysiyeti, onuru, namusu her türlü deðerin üstündedir. Ýnsan kendi canýna kýyma hakkýna bile sahip deðilken; bir baþkasý, hukukun ve ahlakýn sýnýrlarýný aþarak asla ona el uzatamaz. Öyle ki, Kerim Kitabýmýzda bir insaný öldüren sanki bütün insanlarý öldürmüþtür. Bir insaný yaþatan da sanki bütün insanlarý yaþatmýþtýr. (Maide, 5/32.)
Ama insan bu ilahî ölçüyü aþtýðýnda; Rabbin deðer verdiði, annelerin babalarýn el üstünde tuttuðu cana kast edebiliyor. Hele karþýsýndaki kendinden zayýfsa ve kadýnsa daha da vahim tablolar ortaya çýkýyor. Kadýna el kalkmaz, helali olmayana yan gözle dahi bakýlmaz anlayýþýnýn hâkim olduðu bir kültürün bu tablolarý üretmesi nasýl mümkün olur! Kadýnlarý Allah’ýn emaneti olarak gören bir dinin mensuplarý; elini, dilini, gözünü bir baþkasýna dokundurmaya, kýz çocuðunun ve kadýnýn iffet ve onurunu çiðnemeye, en temel insani hakký olan yaþamýna kastetmeye nasýl pervasýzca cüret edebilir?
Þimdi o “anne”ye kim nasýl teselli verebilir? Sabah öpe koklaya okuluna uðurladýðý can paresinin akþam hunharca katlediliþ haberine hangi yürek dayanýr? Anne babalarýn, gözü yaþlý kadýnlarýn ahlarý arþýâlâyý titretir, gayretullaha dokunur…
Asým’ýn neslinden þiddet nesline
Toplumu sarsan þiddet olaylarý neden bu kadar yaygýnlaþtý diye düþünürsek pek çok sebep sayýlabilir. Þimdi muhasebe yapma ve bu sebepleri ortaya çýkarma zamanýdýr. Herkes kendince bu sorgulamayý yapmaya baþladýðýnda, sorunlarýmýzý ötelemeden konuþabilme zeminine kavuþabileceðiz. Her birimiz eteðindeki taþlarý dökmek ve meseleye bir ucundan dâhil olmak zorundadýr.
“Yeni nesil nasýl yetiþiyor”dan baþlarsak çözümün de ipuçlarýný yakalayabiliriz zannediyorum. Çok uzaklarda deðil evimizin içinde yaþananlara bakmakla bile cevap bulabiliriz sorularýmýza. Her þeyden önce çocuklarýmýzý, gençlerimizi esir alan küresel vahþet kültürü þiddeti türlü yöntemlerle meþrulaþtýrmaya çalýþtý. Bizim ýsrarla uzak durulmasýný öðütlediðimiz kötülükler allanýp pullanýp güzel gösterildi körpecik dimaðlara. Sanal savaþ oyunlarýn da acýmasýzca öldürmeyi öðrendi yavrularýmýz. Sonra türlü entrikalarýn döndüðü diziler, filmler deðer yargýlarýný yaraladý. Bilinçler ve yürekler iþgal edildi…
Þimdi yürekleri kötülüðün ve þiddetin iþgalinden kurtarmak ve yeniden merhametin membaý yapmak için gönül terbiyesine ve “edep ya hu” idrakine ihtiyacýmýz var. Bunu gerçekleþtirmek de kalplerdeki pasý silmek ve gönüllere merhamet tohumlarý ekmekle mümkün olur.
Eðitim sistemimizi, insan yetiþtirme düzenlerimizi yeniden gözden geçirmek de gerekiyor. Bunun için büyük projeleri, hamasi kampanyalarý beklemek beyhude olur. Zira her birimizin bu ateþi söndürmek için yapabileceði þeyler var. Herkes önce kendinden, nefsinden, evladýndan, evinden baþlarsa iþe, bir anlamý olur yapýlanlarýn. Atýlacak küçük adýmlar kartopu misali büyüyüp deðiþtirebilir dünyayý…
Kendisini Rahman ve Rahim olarak nitelendiren Rabbin kullarý ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberin ümmeti olarak birbirimize rahmet ve þefkat nazarýyla bakabilmeyi yeniden baþarmalýyýz. Hz. Peygamber Müslümaný, diðer Müslümanlarýn elinden dilinden zarar görmediði; halkýn canlarý ve mallarýný kendisine karþý emniyette bildiði kiþi (Tirmizi, Ýman, 12.) olarak vasýflandýrýyor. Kardeþimize deðil elimizden bir zarar hâsýl olmasý, onu kendimize tercih ettiðimizde merhameti kuþanmýþ oluruz.
|