Zalim ile mazlum hayatýn her alanýnda beraber zulmü ortaya koyduðu ve her þeyin birbirine karýþtýðý bu dünyada, birileri mutlaka hakký ortaya koymalýdýr. Rabbimiz mü’minleri, adaletli vasat ümmet olmalarý gerektiðini bildirmektedir. Bu konuda her mü’minin üzerindeki sorumluluðun farkýnda olmasý gerekir.
Zulüm: bir þeyin kendisine ait olan yerin dýþýna koymak, noksan yapmak, sýnýrý aþmak, doðru yoldan sapmak, meyletmek, men etmektir. Allah’ýn tayin etmiþ olduðu sýnýrýn dýþýna çýkmak zulümdür. Zulüm insanlara yapýlan hak gasplarý bilinirken, esas olarak zulmün daha büyüðü Allah’a yapýlýr.
Kur’an’da Zulüm
Zulüm kelimesi Kur’an’da þirk, küfür, nifak, günah, insanlara yapýlan haksýz muamele, noksan yapmak, azap, iþkence, insan öldürmek, insanlara eziyet etmek, ilahi iradeye ters düþen her türlü inanç, söz, fiil ve davranýþ anlamýna kullanýlmýþtýr. Yeryüzünde yapýlacak en büyük zulüm þirktir. Buda âlemlerin Rabbi Allah’a yapýlýyor. Zulüm, þirk, küfür, nifak ve Allah’ýn emirleri karþýsýnda isyan olarak Allah’a yapýlýr. Ýnsanlara karþý haksýzlýk yapmak, hýrsýzlýk, iftira, öldürme, yaralama, komþuluk, akrabalýk iliþkilerine yerine getirmemek v.b. gibi zulümler yapmak.
Allah’a karþý vazifelerini yapmayan ve insanlara zulmeden kimsenin netice olarak âhiret noktasýnda kendisine zulmetmiþtir. Bu zulümleri iþleyen Allah katýnda zâlim vasfýný almýþtýr. Haramlarda zulüm haramý, imani konularda zulüm þirk ve küfrü gerektirir. Allah (c.c.) Kur’an’ýn 23 yerde insanlara, toplumlara zulmetmediðini bildirmiþtir. Allah (c.c.) kimseye zulmetmez, ahirette azaba uðrayan kendi eliyle azabý kazanmýþtýr.
Allah’ýn hükmü kabul edilmeyip, yerine baþka yasalar getirilirse bu itikadi bir zulümdür. Bu yasalarý çýkaran, uygulayan, seven, razý olup destekleyen bu þirk zulmüne ortaktýr ve kendilerine zulmetmiþlerdir. Bu þirk zulmünü firavun ve nemrut gibi nice zalimlerde yapmýþtýr. Allah’tan baþka emreden rabler ve itaat edilen ilahlar edinmek Allah’a acziyet isnat etmektir. Allah’ý göklere çekip, yeryüzünü insanlara býrakma hastalýðý, Ýslam toplumu dâhil yeryüzünün her yerine yayýlmýþtýr. Allah’tan baþkasýný siyasi ve dini alanlarda aþýrý övmek en büyük zulümdür. Hak etmeyenlere bu vasýflarý vermektir.
Rabbimiz þöyle buyurmaktadýr:
“Allah’a iftira ederek yalan uyduran veya onun ayetlerini yalan sayandan daha zâlim kim olabilir. Þüphesiz ki o zâlimler kurtuluþa eremezler.” ( En’am, 6 / 21)
Bugün bu ayeti kimse üstüne almasa, Allah’a yalan iftirada bulunmasa, ayetleri yalanlamasa, ya da öyle zannedilse de Ýslam dünyasý dâhil, dünya insanýnýn çoðu Allah’ýn hükmüne hayatýn her alanýnda tabi olmamakla bunu yapmaktadýr. Ehl-i kitab bunu kabul etmezken, onlarý takip eden Ýslam dünyasý da bu ayetin muhatabý olmayý kabul etmeyecektir. Allah’a karþý yalan uydurmak, Allah’ýn ayetlerinin yerine baþka hükümler oluþturup, bunu Müslümanlara Ýslam adýna kabul ettirmek, ayetlerdeki kastý söylememek, manasýný anlatmamak, zamanýn zâlimlerine yarayacak hale getirmek, sonra Kur’an ve Sünnet bunu emrediyor demek, Allah’ýn sýfatlarýnda eksiklik görüp bunu yerdekilerle tamamlamaya kalkýþmak. Allah’a karþý yasa koyucular, töre belirleyiciler, ibadet þekilleri oluþturanlar belirlemek, hâkimiyet ( hüküm koyma ) hakkýný insanlara vermek, þifa daðýtýcýlar, rýzýk vericiler ayarlamak, kendilerine sýðýnýlacak, dua edilecek, yardýma çaðýrýcýlar ayarlamak gibi nice þeyleri din adýna söyleyip amel etmek, Allah’a karþý yalan uydurmaktýr. Buda Allah’a yapýlan zulümdür.
Zalimlere Meyletmek
Ýbadetlerde Allah’a ve Rasulüne itaat ederken, sosyal hayatta taðutlara itaat Allah’a iftiradýr, zulümdür. Ehl-i kitap gibi Müslümanlarda Kur’an’ý sadece ahlak ve ibadet kitabý yapýp, sosyal hayattan tamamen çýkartmýþlardýr. Þirkle, haramlarla, bid’a ve hurafelerle doldurulmuþ bir hayatý kabullenip, sonra Allah böyle emretti diye yaþamak, Allah’a yalan ve iftirada bulunmaktýr.
Allah (c.c.) þöyle buyurmaktadýr:
“Birde zâlimlere meyletmeyin size ateþ dokunur. Allah’tan baþka yardýmcýlarýnýzda yoktur. Sonra azabdan kurtulamazsýnýz.” ( Hud, 11 / 113 )
Zâlimin bir vasfý da kendileri gibi zâlimlere meyletmeleridir. Ýslam, Allah’a yapýlan þirk ve insanlara yapýlan zulümleri ortadan kaldýrýr.
Bugün dünyayý kasýp kavuran, sömüren Yahudi ve Hýristiyan aliminin yasalarýný, ticaretlerini, eðitim ve aile iliþkilerini, hukuklarýný, yeme ve içmelerini, giyim kuþam ve ahlaklarýný, onlarýn Allah’a, kitaba ve peygambere olan bakýþlarýný almayýn ve destek vermeyin ki zâlimlerden olmamýþ olun.
Kafir ve müþriklerin þirk ve haram yollarýný, bid’a ve hurafelerini almayýn ki zalimlerden olmayýn. O zâlimlerin amellerini yapmayýn, yapanlara destek olmayýn, barýndýrmayýn, maddi ve manevi destek olmayýn, þirk ve haramlarý yaymalarýna sebep olmayýn ki, zâlimlerden olmamýþ olun.
Ýnsanlarýn çoðu zulüm yapmasa da, yapanlarý destekleyerek bu þirk ve haram zulümlerine ortak olurlar. Haramlarý meþrulaþtýrýp Allah ile harbe girenler nasýl sevilir ve desteklenir? Ve buna da nasýl Ýslam denilebilinir. Kur’an’a taban tabana zýt olan sistemler nasýl desteklenir, övülür, onlardan adâlet beklenir? Rasulullah’ýn (s.a.s.) hayatýnýn hangi safhasýnda bu yollara destek ve meyil vardýr? Tam tersi Allah (c.c.) Rasulünü bu konuda uyarmýþ, yerine göre tehdit etmiþtir. Rasulullaha þirk ve haram yollarýný yakýþtýramayanlar, onu hayatýn her alanýnda örnek almasý gerekenler, nasýl olur kendilerine bu yollarý normal kabul edebiliyorlar. Rasule Allah’ýn yasalarýna uymamasý halinde tehdit varsa, sizin bu tehditten kurtulma þansýnýz yoktur. Bugün Ýslam âleminin düþtüðü bu periþanlýk, Kur’an’dan uzaklaþmanýn ve hakký ortaya koymamanýn sonucu, Allah’ýn onlara bir gazabýdýr.
Bugün Allah’a, kitabýna ve Rasulüne inandýk demekle beraber, efendim zaman deðiþti, insanlar daha modern, çaðdaþ, daha zeki, daha bilgili, þartlar deðiþti, zamaný deðil, ileride olacak, bunlar eskidenmiþ diyenler ve bunu yaþamlarýyla ortaya koyanlar, yeniden ortaya çýktý. Kendimize itaat edecek yeni ilahlar belirledik. Hukukçu, eðitimci, siyasal ilahlarýmýz olduðu gibi, bazý ibadet þekilleri belirleyen ilahlarýmýz oldu. Her an ulaþýlabilen, gözümüzün gördüðü, yakýnýmýzda olan ilahlar belirledik.
Kur’an binlerce ayetlerle tarihten bahseder. Fakat doðru bir bakýþ ile dün yapýlanlarýn bugünden, bugün yapýlanlarýnda dünden bir farký yoktur. Ayný þirk zulümlerini ortaya koymuþlardýr. Bu zulümlere karþý hakký ortaya koyan peygamberler ve mü’minler olmuþ ve olmaktadýr.
Ýnsanlarýn Hakka Ulaþmasýný Engellemek Taðutlarýn Özelliðidir
Zâlim olanlar, yollarýný takip ettikleri atalarý gibi, hak kendilerine hatýrlatýldýðý zaman ondan yüz çevirirler. Bu zulümde ziyâdeliktir. Bilmeyen cehâletinden zulmeder ve destekler. Bilen için mâzeret olmaz. Hakký hatýrlatmamak zulüm, hatýrlatana engel olmak ayrý bir zulümdür. Ýnsanlarýn hakka ulaþmasýna engel olmak, taðutlarýn bir vasfýdýr.
Genel olarak zulüm, Allah’a acziyet isnat etmektir. Buda þirktir. Onun sýfatýný bir baþkasýna vermektir. Gerek siyasi, gerekse din adýna. Allah’ýn bildirmediði ve kastetmediði yasalarý ve ibadet þekillerini emretmiþ gibi gösterip, Allah’a iftira etme zulmü. Ayrýca zulmü ve zâlimi desteklemekte ayrý bir zulümdür. Mallarýný, canlarýný, zamanlarýný, dillerini, güçlerini zâlimlerin ayakta kalmasý için harcarlar. Allah’ýn belirlediði yollarý hafife alýp, haramlarý normalmiþ gibi rahatça iþlemek zâlimliktir. Birde haramlarý topluma yaymak ve yayacak yasalarý çýkartýp uygulamak ve desteklemek zulümde ziyâdeliktir.
Nice zâlimler yaptýklarýný masum görür, þirk ve haram saymaz, hatta dinden gibi, ibadet kastýyla ve sevap umuduyla yaparlar. Ayný zulmü diðeri yaptýðýnda zâlim diyenler kendi destekledikleri yaptýðýnda adaletli görürler. Ýdarecileri zâlim görenler kendilerini bu þirk ve haram zulümlerinden beri tutarlar. Bunca destek ve savunmaya raðmen. Herkes adaletli ve mâsum ise bu zulümleri yapan kim. Bu bakýþta ayrý bir zulümdür. Bunlarýn kalplerinde þirk, nifak, yalan, iftira gibi hastalýklar vardýr. Bu bakýþlar elbette dile ve amellere yansýyacaktýr. Niyet ne ise amellerde o olacaktýr. Ya da ameller niyetlerin göstergesidir.
Hayatýn her hangi bir alanýnda, Ýslam hayatýn her kademesinde geçerli olmamasý için gayret sarf eden, tüm imkânlarý kullanan, mü’minleri yurtlarýndan eden, her alanda zulmeden, öldürüp hapsedenlerle dostluk kuranlar, onlarýn yasalarýný benimseyenler zâlimlerdir. Onlarý baþ tacý yapýp destekleyenlerde ayný zulme ortaktýrlar. Kim her neye vesile olmuþ ise onu yapan gibidir.
Rasulullah (s.a.s.) buyurdu ki:
“En faziletli cihad zâlim bir idarecinin karþýsýnda adaleti ( doðruyu, hakký ) söylemektir.” ( Tirmizi, Ebu Davut )
Zalimin Zulmünü Ortadan Kaldýrmak Ýçin Gayret
Bugün Ýslam âlemi dâhil yeryüzünde zulüm ve zulmü ortaya koyan zâlimler desteklenir, baþ tacý yapýlýrken bu destek ve savunma din adýna, ibadet kastýyla yapýlýrken, kim zâlim? kim mazlum? birbirine karýþmýþ. Ayný zulmü Yahudi ve Hýristiyanlar iþlerken zâlim, müþrik ve taðut görülürken, Ýslam adýna ve Ýslami kisveyle iþlenirken masum ve adaletli görülüyorsa, bu bakýþlarda ciddi sorun var demektir. Laiklik ve demokrasi adý altýnda, Allah’a ve insanlara ciddi zulümler yapýlýrken, bu zulme hem zâlim hem de mazlum görünenler ortak olmuþlardýr. Üzerlerinde oynanan zulmü desteklemekle ortak olmuþlardýr.
Zâlimin karþýsýnda hak ve adalet hayata hakim olsun için her alanda ceht ve gayret etmek gerekir. Cihad bir ömür ve hayatýn her alanýnda yapýlmasý gerekir. Zâlimlerin kendi uydurduklarý yasalarý sosyal hayata yaymaya çalýþtýklarý bir yerde siz, Allah’ýn yasalarýný o hayata hâkim kýlmak için verdiðiniz her bir mücadele cihaddýr. Bugün her alanda þirk ve haramlar yayýlmýþtýr. Önemli olan verdiðiniz mücadelenin küçük veya büyük olmasýndan ziyade, sizin etkili alanlarýnýzda vazifenizi yapmanýzdýr. Allah (c.c.) sizin samimiyetle verdiðiniz mücadeleye bakar.
Zâlim bir idareciye hakký söylemek, o idarecileri savunan, mallarýyla, zamanlarýyla destekleyenlere karþýda hakký söylemek o nisbette önemlidir. Çünkü o zâlimleri bunlar ayakta tutarlar. Peygamberler toplumun her kademesine hakký söylemiþlerdir.
Peygamberler Zalimlerle Mücadele Etmiþlerdir
Tarih boyunca tüm peygamberler, müstekbir taðutlarýn zulümleri karþýsýnda hakký her alanda ortaya koymuþlardýr. Mesele bunlarý tarih diye okumamak ve anlatmamaktýr. Yoksa örnek alýnmasý gereken olaylar ve kiþiler, sadece insanlarýn duygulanmalarýna sebep olacaktýr. Oysa eskiler hak olan Allah’ýn emirlerini zâlim olanlarýn gündemlerinde sürekli tutmuþlardýr ve bizlere de ayný tavrý sergilememiz için bildirilmiþtir. Onlar Allah’ýn tek Rab, Ýlah ve Mâlik oluþunu onlara sürekli hatýrlatmýþlardýr. Yaþayýþlarýyla da onlarýn þirk yaþantýlarýný ortaya koymuþlar ve bunun sonucunda her türlü sýkýntýyý yaþamýþlardýr. Sonra peygamberlerin yolunu takip eden mü’minler ayný tavrý ortaya koymuþlar ve netice olarak ayný zulümler onlarýnda baþýna gelmiþtir.
Nuh (a.s.) dile kolay olan dokuz yüz elli yýl, zamanýn müþrik zâlimlerine hakký hatýrlatmýþ ve yaþantýsýyla ortaya koymuþtur. Bunun karþýsýnda kimse yaptýðýný çok göremez.
Hz. Ýbrahim, nemrut ve melesi karþýsýnda ateþe atýlma pahasýna, tek baþýna hakký ortaya koymuþtur.
Hz. Lut, ahlaksýz kavim karþýsýnda hakký hatýrlatma ve ahlakýyla yaþamýþ, zâlimlerin zulümlerinin sonucunda onlar helak oluncaya kadar buna devam etmiþtir.
Musa (a.s.), zulümde zirve olmuþ firavun ve melesi karþýsýnda hakký ortaya koymuþtur. Yine H.z Ýsa zâlim idareciler ve Yahudi din tüccarlarý karþýsýnda hakký ortaya koymuþtur. Ve Rasulullah (s.a.s.), atalarýnýn yolundan zerre geri adým atmayan Mekke müþrik zâlimleri karþýsýnda hicret edinceye kadar hakký ortaya koymuþtur. Dikkat edildiyse her peygamber ya hicret ya da o kavim helak oluncaya kadar hakký haykýrma ve yaþayarak ortaya koymada geri adým atmamýþlardýr.
Yine peygamberlerin yolunu takip edenlerde ayný tavrý ortaya koymuþlardýr. Ashabý uhdud hakký kavramýþ ve ateþe atýlma pahasýna hakta direnmiþlerdir. Ashabý kehf de konumlarýný ve yakýnlarýný terk etme pahasýna zâlim idareciler karþýsýnda, hak üzere kalmak için direnmiþlerdir. Habibin Neccar zâlimler karþýsýnda hakký haykýrmýþ ve þehâdete varan tavýr ve örneklik ortaya koymuþtur. Zulmüyle Kur’an’da ismi çokça bahsedilen firavun karþýsýnda, akibetlerini bilme pahasýna sihirbazlar, hakký kabul etmiþ ve hakta sebat etmede direnç göstermiþlerdir. Hiçbir ilmi altyapý olmadan ashabý uhdud gibi iman eden sihirbazlarýn imanda bu samimiyet ve sebatlarý! Ýsa (a.s)’a iman eden havarilerin her þeyi göze alarak hakký yaþamak ve teblið etmek konusunda sergiledikleri tavýrlarý. Mekke’de sahabelerin ölüm, iþkence ve hicret pahasýna ortaya koyduklarý söylem ve eylemleri!
Zalimler Karþýsýnda Dik Duran Âlimler
Ardýndan saltanatýn zâlim idarecilerine karþý dinden taviz vermeyen ve dik duran müctehit ve alim þahsiyetler. Ýmamý Azam’ýn Ýslam devletinde zâlim olan idareci karþýsýndaki þehâdete varan tavrý ve yine Ahmet bin Hanbel’in zulüm ve iþkence karþýsýndaki hak karþýsýnda sebatý. Seyyid Kutub’un, zâlim Mýsýr yönetimi karþýsýnda þehâdete varan, her döneme örnek tavrý gibi bilinen ve bilinmeyen nice hak sâdýklarý. Nerede Ýmamý Azam’ýn Ýslam devletinde sýrf zâlim diye itaat etmediði tavrý, nerede onun yolunda olmakla övünen laikliði ve demokrasiyi anayasa olarak benimsemiþ, ilmi olanýyla, cahiliyle kimlik Müslümanlarý. Zâlime zulmü haykýrmasý gerekenler, destekleriyle o zâlimleri ayakta tutuyorlarsa, meseleyi akledene denilecek fazla söze ihtiyaç yoktur.
Rasulullah (s.a.s.)’ýn en faziletli cihad olarak bildirdiði, zâlim idarecilere karþý hakký söyleme ve müjde iþi ancak hayatýn her alanýnda Kur’an’a göre hareket eden mü’minlerin hakkýdýr. Herkes bulunduðu konumda hakka direnenlere karþý adaleti ayakta tutma gayreti göstermelidir. Her peygamber ve onlarýn yolunda olan sadýk mü’minler, zâlim idarecilere önce Allah’ýn emrini yaþayarak ve bunda direnç göstererek ortaya koymuþlar. Gerektiðinde dil ile adaleti ortaya koymuþlardýr. Geçmiþteki örneklerimiz ne ise, bugünde inananlar, Allah’ýn hükmünü hayattan kaldýran müþrik ve zâlim olanlara karþý, Ýslam’ý hayatlarýnýn her alanýnda yaþayarak þahidliðini göstermelidirler. Sonra dil ile de hakký zâlime ve onun samimi destekçilerine hatýrlatmak mü’mincedir.
Hakký yaþamanýz ve söylemenizin sonucunda baþýnýza sýkýntý gelebileceðini bilmeniz ve bunun ecrini Rabbinizden beklemeniz gerekir. Zâlim karþýsýnda hakký yaþamak bedel ister, uzun soluklu sabýr ve dayanýklýlýk ister. Rab ile ve mü’minlerle sýký iliþki ve dua ister. Sadece söylemle deðil, yaþayarak þâhidlik ister. Hayatlarýna Allah’ýn hükümlerini sokmayan ve bunun yerine demokratik yasalarý kabul edenlere karþý iþ hayatýnýzda, komþuluðunuzda, akrabalýðýnýzda ve siyasi duruþunuzda ortaya koyduðunuz Ýslami her tavýr, hakký ve doðruyu bildirmektir. Kimi kalemiyle yazýp, çizdikleriyle, kimi konuþmasýyla, sohbetiyle, söylemiyle zâlime ve destekçilerine karþý hakký ortaya koymalýdýr.
Sonuç
Toplumla iç içe yaþarken, inancýnýzdan taviz vermeden saflarý ayýrýp, onlarý Ýslam’a kazanmak noktasýnda da bir kýsým iliþkileri devam ettirmek gerekir. Herkese doðruyu duyurmak gerektiði gibi, herkesinde bu dini duyma hakký vardýr. Onlara itaat etmemek, bütün iliþkileri koparmak deðildir. Zâlime hakký söylemek önce hak olduðu için, hakka kazanýlmalarý ve dünya iþlerinde onlarla iyi geçinilmesi gerektiði için iliþkiler koparýlmaz.
Þirkin ve haramlarýn hayatýn her alanýna yayýldýðý bir dünyada, beldede uygulanan ve söylenen her hak, Allah’ýn dinini tamamen hayata sokmayan zâlimlere karþý ortaya konulmuþ bir tavýrdýr. Herkes konumuna ve bulunduðu ortama göre bu tavrý gösterme gayretinde olmalýdýr. Þirk, haram zulümlerinin her yere yayýldýðý bir yerde, sizin her dik duruþunuz birer hak ortaya koyma söylemdir. Elbette geçmiþte olduðu gibi zafer, sebat eden, sabýrla hakký ortaya koyanlarýn olacaktýr.
Recep Arslan / VUSLATDERGÝSÝ
|