Yüce Allah kendisinden baþka varlýklara tapan müþriklerin durumunu örümceðin yaptýðý eve benzetmiþtir. Örümceðin baþýný soktuðu ev, onu hiçbir tehlikeye karþý koruyacak durumda deðildir. Müþriklerin sýðýndýklarý ilahlar da onlardan herhangi bir eziyeti savamaz. Müminler ise verilen misallerden ders alýr, hidayete ermek için Allah’ýn mahlûkata koyduðu iþaretleri tefekkür ederler. Cenab-ý Hak, imana eriþen kullarýnýn gözlerini kevni ayetlere çevirdikten sonra aþaðýdaki ayetle akýllarýný Kur’an ayetlerine yönlendirmiþ, kendilerini rableri ile buluþturacak namaza davet etmiþtir. Bahis konusu ayet þöyledir: “Sana vahyedilen kitabý oku ve namazý kýl. Muhakkak ki namaz, hayâsýzlýktan ve kötülükten alýkoyar. Allah’ý anmak elbette (ibadetlerin) en büyüðüdür. Allah yaptýklarýnýzý bilir.” (Ankebut, 29/45.)
Rabbimizin ayette emrettiði iki emirden birincisi olan Kur’an’ý okumak, onu okumakta devamlý olmayý ifade etmektedir. Ýlk okuduðunda inkiþaf etmeyen mana tekrar okuduðunda inkiþaf edebilir. O hâlde mümin, Kur’an ile baðýný kesintisiz sürdürür. Onun ayetlerini tedebbür, manalarýný tefekkür eder. Bu sayede manalarýna ulaþýr, ondaki hükümlerle amel eder, güzel ahlakla ahlaklanýr.
Cenab-ý Hakk’ýn ayette emrettiði iki emirden ikincisi olan namaza gelince bu emir, namazý sürekli ve düzenli kýlmayý, kýlarken onun sýnýrlarýna riayet etmeyi içermektedir. Ayet-i kerimede namaz kýlma emrinin gerekçesi “Namaz, hayâsýzlýktan ve kötülükten alýkoyar.” diye açýklanmýþtýr. Namazýn hayâsýzlýktan ve kötülükten alýkoymasý; kulun bunlarý iþleme iradesini elinden almasý, yanlýþ davranýþlarda bulunmasýna imkân vermemesi anlamýna gelmez. Dolayýsýyla “alýkoymak” (nehiy) kelimesi mecazi anlamda kullanýlmýþtýr. Maksat, namazýn hayâsýzlýðý ve kötülüðü terk etmeyi kolaylaþtýrmasýdýr. (Ýbn Aþur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, XX, 258.) O hâlde kötülüklerden (fahþa ve münker) alýkoyan namaz hangi namazdýr?
Kötülüklerden alýkoyan namaz, tam bir huþu ile okunanlarý tedebbür ederek; farzlarý, vacipleri, sünnetleri ile en güzel þekilde kýlýnan namazdýr. Bu takdirde namaz mümine Allah’ý, O’nun azamet ve celalini, huzurunda durduðunu, gözetimi ve denetimi altýnda olduðunu hatýrlatýr. Bu bilinç onun âleminde haþyet duygusunu uyandýrýr, sözlerine ve davranýþlarýna yansýr, hâlini ýslah eder. Nitekim namazýn kötülüklerden alýkoymasýnýn gerekçesi þöyle ifade edilmiþtir: “Allah’ý zikretmek elbette (ibadetlerin) en büyüðüdür.” (Ýbn Aþur, a.g.e. XX, 260.) Tercih edilen yoruma göre zikirden murat namazdýr. Zira namaz, Kur’an’da zikir olarak da isimlendirilmiþtir. (Cuma, 62/9.) Buna göre namaz ibadetlerin en büyüðüdür. Çünkü onda Allah’ý zikir vardýr. Ýçerisinde zikir olduðu için namaz diðer ibadetlerden üstün tutulmuþtur. Onun zikir ile isimlendirilmesi, iyilikleri tercih etme, kötülüklerden uzaklaþma noktasýnda zikrin temel bir esas olmasýndan dolayýdýr. (Beydavi, Envaru’t-Tenzil, IV, 196.) Nitekim Yüce Allah, “Beni zikretmek için namaz kýl!” buyurmuþtur. (Taha, 20/14.)
Kötülüklerden alýkoyan namaz; müminin tekbir, kýraat, rükû ve nihayet tazimin son sýnýrý olan secde ile Allah’a yöneldiði, kulluk makamýna eriþtiði namazdýr. Bir kiþi dünyada makam sahibi olduðunda bu makam onu belli bir þekilde davranmaya yönlendirir. O, toplum içinde temsil ettiði makamýn kendisine yüklediði sorumluluklara uygun hareket eder. Davranýþlarý herhangi bir insan gibi olmaz. Allah karþýsýnda kulun durumu da böyledir: Kul namaz ve secde ile rabbine yaklaþýr. Onun katýnda bir makam kazanýr. (Alak, 96/19.) Artýk sahip olduðu bu makam, onun yasaklanan þeyleri yapmasýna mani olur. Namazýn tekerrürü ile sahip olduðu makama olan baðlýlýðý da kötülükten uzaklaþma duygusu da artar. (Razi, Mefatihu’l-Ðayb, XV, 61.)
Kötülüklerden alýkoyan namaz, mümine nasihatte bulunur; onun vicdanýna hitap eder: “Yüce Allah’ýn azamet ve kibriyasýna delalet eden söz ve fiilleri içeren bu ibadeti yaptýktan sonra kötülükleri iþler, rabbine isyan edersen çeliþkiye düþmüþ olursun!” der. Zira namaz kýldýðý hâlde kötülükleri iþleyen kiþinin durumu, giydiði temiz ve güzel bir elbise ile çöplüklerde dolaþýp çöpleri karýþtýran kimseye benzer. Zira böyle bir elbiseyi giymiþ olmak, onun anýlan mekânlarda bulunmasýna müsaade etmez. Namaz kýlan mümin de Allah’ýn huzurunda durmaktadýr; o artýk “takva elbisesini” giymiþtir. Böyle bir elbiseyi giydiði hâlde kötülükleri iþlemesi çöplükleri karýþtýrmak gibi olur.
Kötülüklerden alýkoyan namaz, düzenli ve devamlý olarak kýlýnan namazdýr. Yüce Allah’ýn namazý farklý vakitlerde kýlmayý emretmiþ olmasýnýn hikmetleri vardýr. Farklý vakitlerde namaz kýlýnca, namazýn yaptýðý hatýrlatmalar, verdiði öðütler yenilenir. Hatýrlatma ve öðütler tekrar edince nefiste takva düþüncesi yerleþir, nihayet takva bir meleke hâline gelir.
Mümini kötülüklerden alýkoymayan namaza gelince; onda ne Allah’ý hatýrlama ne de haþyet duygusu vardýr. Çünkü namaz kýlan; aklýyla, kalbiyle ve ruhuyla deðil bedeniyle namaz kýlmaktadýr. Bu namaz kalbe huzur vermez, kulu Allah’a yaklaþtýrmaz. Böyle bir namazýn kötülüklerden alýkoyma özelliði zayýf olur, hatta bu namaz kötülükleri önlemez hâle gelir. Kiþiyi kötülükleriyle baþ baþa býrakýr.
Namaz müminin önünde büyük bir imkândýr. Hayata yön veren öncü bir ibadettir. Namaz kötülüklerden alýkoyduðunda tesiri insandan baþlayarak topluma doðru yayýlýr. Ýþlediði kötülükler insanýn zihin ve ruh dünyasýna tesir etmektedir. Aldýrmadan iþlemeye devam ederse bu kötülükler yerleþip karakterinin parçasý hâline gelmektedir. Namaz ise kötülüklerden alýkoyarak müminin zihin ve ruh dünyasýný arýndýrmaktadýr. Kalbini dinlendirmekte, manevi yorgunluklardan kurtarmaktadýr. Stresten, ruhi problemlerden muztarip modern insanýn manevi yaralarýný saðaltan bir ibadettir namaz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Hz. Bilal’e “Kalk, namaza (çaðýr da) bizi namazla rahatlat!” (Ebu Davud, Edeb, 78.) demiþti. Namaza duyduðu büyük sevgiyi, hiçbir þeyin namaz kadar kendisine sevinç ve mutluluk vermediðini “Namaz gözümün nuru kýlýndý.” (Nesai, Iþratü’n-nisa, 1.) diyerek ifade etmiþti Allah’ýn Resulü.
DÝYANET AYLIK DERGÝ / Dr. Abdülkadir ERKUT
|