Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2384
Toplam 16408620
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Bir Mektep Olarak

CAMÝ

Bugün, Mescidü’n Nebi adý ile anýlan Medine’deki ilk camide, birbirinden ayrý üç bölüm bulunuyordu. Bunlar, namazýn kýlýnmasý için büyük bir salon, mektep vazifesi görmek üzere bir Suffa ve Hz. Peygamber’in aile efradý için birkaç ayrý küçük oda.
18/10/2016

Tarihî seyir ve tekâmülü içinde, dinin kuvvet merkezi olduðu eðitim ve öðretim, Ýslam kültür ve medeniyetinin geliþip yayýlmasýnda büyük bir rol oynamýþtýr. Bilindiði gibi eðitim, yetiþkinlerin bir plan çerçevesinde ve belli bir gayeye göre yetiþmekte olan nesillerin geliþmesini saðlamak için yaptýðý çalýþmalardýr. Bu bakýmdan eðitim ve öðretim faaliyetleri, yeni kuþaklarýn yetiþmesi için bir plan dahilinde yapýlan bütün faaliyetleri içine almaktadýr. Bunun içindir ki eðitim ve öðretim sadece bir kültürün nesilden nesile intikalini deðil, ayný zamanda bunun sonucu olarak toplumun devamlýlýðýný (bekasýný) da saðlayan bir vâsýta olmaktadýr. Buna göre Ýslami eðitimin gayesi iyi ve dengeli insan (insan-ý kâmil) yetiþtirmektir. Bu anlayýþ, sýnýr, zaman, mekân ve coðrafî bölge ile kayýtlanmýþ deðildir. Zira bu dinin kitabý olan Kur’an, ilk ayeti ile okumayý, baþka bir ifade ile öðrenmeyi emretmektedir. Kitabýn kendisine gönderildiði peygamber de buna uygun emirler veriyordu.

Eðitim ve öðretim açýsýndan deðerlendirildiði zaman Ýslam dünyasýnda camiler, uzun süre birçok fonksiyonu yerine getiren mekân olma özelliðini koruyorlardý. Buna baðlý olarak eðitim ve öðretim faaliyetleri bakýmýndan da birçok alanda vazife görüyorlardý. Nitekim camilerde, kuruluþundan itibaren, tedrici bir geliþme ile hemen hemen bilinen bütün ilimlerin tedris edildiði anlaþýlmaktadýr. Kur’an ilimleri, dil (bütün kýsýmlarý ve dallarý ile Arapça), hadis, fýkýh ve usulü, kelam ve buna baðlý olarak cedel ile mezhepler bilgisi gibi dinî ilimler daha ilk hicri asýrdan itibaren camilerde okunmaya baþlanmýþ, iki ve üçüncü asýrlarda da olgunluk derecesine ulaþmýþlardý. Yine bu asýrlarda tercüme faaliyetleri ve dolayýsýyla eskilerin kültür mirasý diyebileceðimiz felsefe, matematik, týp, tarih, astronomi, aruz ve kimya gibi ilimlerin tedris edildiði yerler de camilerdi. Bu bakýmdan gerek dinî, gerekse tabii ilimlerin geliþmesinde camilerin büyük bir rolü olduðu anlaþýlmaktadýr.

Medrese öncesi ve hatta sonrasýnda bile camilerde dönemin bilinen bütün ilimleri tedris edilirdi. Böylece cami bir mektep, bir akademi ve hatta bir üniversite özelliðini taþýyordu. Nitekim Süyuti, Kahire’deki Tulunoðlu Camii’nde bilinen bütün ilimlerin okutulduðunu, Abdullatif el-Baðdadi de el-Ezher Camii’nde her gün öðle üzeri týp dersinin okutulduðunu anlatýr. (Bu konuda daha geniþ bilgi ve kaynaklar için bk. Ziya Kazýcý, Ýslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, Ýstanbul 2016, s. 338 – 343.)

Peygamber Mescidi ve Suffa mektebi

Ýslam kültür ve medeniyetinin yayýlýp geliþmesinde fevkalade rolü bulunan camilerin, eðitim ve öðretim tarihi ile de yakýndan ilgisi bulunmaktadýr. Bu bakýmdan Ýslam eðitim tarihinden bahsederken camilerden de söz etmek gerekir. Esasen Ýslam’ýn ilk devirlerinden itibaren mescitlerde ders halkalarý teþekkül etmeye baþlamýþtý. Bu durum günümüzde dahi bazý Ýslam ülkelerinde devam etmektedir. Gerçekten meseleye eðitim açýsýndan bakýldýðý zaman Ýslam’da ilk eðitim ve öðretim müessesesinin cami olduðunu rahatlýkla söyleyebiliriz. Zira böyle bir eðitim daha Hz. Peygamber zamanýnda ve Medine’de inþa edilen ilk cami (Mescidü’n-Nebi)’de verilmeye baþlandý. Bu anlamda Ýslam dünyasýndaki ilk mektep (okul, akademi, üniversite) camidir diyebiliriz. Aslýnda camilerin bu görevleri –pek farkýnda olmasak bile- günümüzde de devam ede gelmektedir. Bu arada þunu da belirtelim ki, Müslümanlar tarafýndan daha sonra feth edilen yerlerde inþa edilen camiler, gerek ibadet merkezi olarak, gerekse Ýslam’ýn öðretilmesi ve buna baðlý olarak bir eðitim kurumu olarak büyük bir hizmet ifa ediyorlardý.

Hz. Peygamber döneminde cami, en önemli eðitim ve öðretim merkezi idi. Medine (Yesrib)’ye hicretten sonra Hz. Peygamber, burada bir mescidin yapýlmasýna karar verir. Bunda, hem günlük namazlar eda edilecek, hem de dinin öðretilmesi saðlanacaktý. Bu sebeple bir arazi satýn alýndý. Bu arazi üzerinde tuðladan mamul bir bina inþa edildi. Böylece caminin ilk þekli Araplarda ortaya çýkmýþ oldu. Diðer Müslüman milletler o þekli memleketlerindeki yerli mimarinin tesiri ve iklimin icaplarýna göre az çok deðiþtirdiler.

Müslümanlar, daha Medine döneminden itibaren ”Mescidin Vazifesi” anlayýþýný çok geniþ tuttular. Binaenaleyh cami, ibadet yeri, eðitim mahalli, kaza dairesi, ordu karargâhý, yabancý elçilerin kabul yeri, meþveret mahalli vs. gibi hizmetler ifa ediyordu. Bu hizmetleri ile cami, Ýslam müesseseleri arasýnda önemli bir yer iþgal eder oldu.

Bugün, Mescidü’n-Nebi adý ile anýlan Medine’deki ilk camide, birbirinden ayrý üç bölüm bulunuyordu. Bunlar, namazýn kýlýnmasý için büyük bir salon, mektep vazifesi görmek üzere bir Suffa ve Hz. Peygamber’in aile efradý için birkaç ayrý küçük oda. Medine’deki Hz. Peygamber Camii’nde bulunan Suffa, gerçek anlamda Ýslam’ýn ilk üniversitesi olmuþtur. Burada bizzat Hz. Peygamber dersler veriyordu. Fakat okuma-yazma sanatýný öðretmek,  Kur’an vs. tedris etmek üzere diðer öðretmenlerin de kendisine yardýmcý olduklarýný biliyoruz. Nitekim Ubade b. Samit, Mus’ab b. Umeyr, Ebban b. Said b. As ve Ebu Ubeyde b. Cerrah Kur’an öðretiyorlardý. Ayrýca Said b. As hattat idi. Hz. Peygamber tarafýndan “hikmet muallimi” olarak tayin edilmiþti. Bundan kýsa bir müddet sonra Suffa kifayet etmemeye baþladý. Bunun üzerine Hz. Peygamber izdihamý önlemek için Medine’nin muhtelif mahalle ve semtlerinde ilk yahut hazýrlýk okullarý diyebileceðimiz birçok mektep kurdu. Daha hicretin ikinci yýlýnda Medine’de Mehremetü Ýbn Nevfel’in evinde tesis edilen ve “Dâru’l-Kurra” adýný taþýyan bir Kur’an mektebinden bahsedilmektedir. Keza Medine’nin güneyinde ve yakýn bir yerde bulunan Kuba Camii’nden bahsedilir ki, Hz. Peygamber buraya sýk sýk gelip eðitim ve öðretim iþlerine nezaret ederdi. Belazuri, Medine’de Mescid-i Nebevi’den baþka Hz. Peygamber’in saðlýðýnda daha dokuz camiin mevcudiyetinden bahs eder. Sahabenin, kendilerine komþu ve yakýn olan bu camileri ayný zamanda mektep olarak kullandýklarýný da açýklar. (Daha geniþ bilgi ve kaynaklar için bk. Muhammed Hamidullah, Ýslâm Peygamberi, trc. M. Said Kutlu – Salih Tuð, Ýstanbul 1969, II, 75 77.)

Gerek Hz. Peygamber, gerekse ashap, camide oturup etraflarýna toplanan halký bilgi bakýmýndan aydýnlatmaya çalýþýrlardý. Hz. Peygamber’i dinleyenler, iþittikleri hadisleri üç defa tekrarlayarak ezberlerdi. Bu toplantýlarda ilmin önemi üzerinde de durulurdu. Nitekim Abdullah b. Amr’ýn naklettiðine göre Hz. Peygamber bir gün mescide girer. Burada iki ayrý grubun mevcudiyetini görür. Bunlardan bir kýsmý ibadet, diðer kýsmý da ilimle meþguldü. Bunun üzerine o þu hususa dikkati çekti: “Her ikisi de iyi yapýyor, þu kadar var ki, Allah’tan (ibadetleriyle) bir þey niyaz eden kimsenin talep ve niyazlarýný yerine getirmek tamamen Allah’a ait bir iþtir. Hâlbuki diðerleri, ilim sahibi olurlar ve cehaleti kovarlar. Bana gelince ben, Allah tarafýndan bir muallim olarak gönderildim” diyerek ilimle meþgul olan grubun arasýna girip oturur. (Ýbn Mace, Sünen, Mukaddime, 17, 229.)

Osmanlý döneminde camiler

Yapý olarak dinî mimari grubunun baþýnda gelen cami, özellikle Osmanlýlarda mahallenin idare merkezi ve imamlarýn karargâhý idi. Kendisine verilen Arapça  isimden de anlaþýlacaðý gibi cami, halký toplayan veya halkýn toplandýðý yer manalarýna gelmektedir. Bu yüzden sosyal kurumlarýmýzýn baþýnda gelen camiler, hem ibadet yeri, hem hutbe ve vaazlarla halký eðitip irþat eden bir okul (mektep), hem de cemaatin toplu bulunmasý sebebiyle memleket, muhit ve mahalleye ait iþlerin görüþülüp karara baðlandýðý yerlerdi. Bu durum ona, sosyal bir yapý olma özelliðini kazandýrýyordu. Bunun içindir ki Osmanlýlarda cami, bir mahallenin odak noktasýný teþkil ediyordu. Camilerin etrafýnda bazen geometrik bir düzen içinde, bazen da yerin özelliðine göre çok defa belli bir estetik dikkate alýnarak evler serpiþtiriliyordu. Bu evlerden baþka en önemli bina medrese idi. Medreseler özel mimari tarzý olan açýk bir avlu etrafýnda ve kare þeklinde dizilen küçük kubbeli odalardan oluþan zarif ve aðýrbaþlý eserlerdir. Bu binalardan birkaçý bir cami etrafýnda sýralanýnca bunlara kütüphane gibi yardýmcý tesisler de ekleniyordu. Bu da mahallede bir lise, bir yüksekokul ve hatta üniversite kampüsüne benzer bir ortamýn meydana gelmesine sebep oluyordu.

Þu bir gerçek ki, Osmanlý döne minde bir þehir, ister fethedilmiþ olsun, ister yeni kurulmuþ olsun, ona Türk ve Müslüman damgasýný vuran en önemli yapý cami idi. Camilerin, tarih boyunca üstlendikleri bu rolü, her yerde görmek mümkündür. Nitekim Bosna Sancaðý’ndaki vakýf hizmetlerden bahsedilirken bu konuya temasla þöyle denilmektedir: “XVI. yüzyýlýn sonlarýnda, en sýk ve iyi inþa edilen binalar cami ve mescitlerdir. Dua, manevi eðitim ve halký yakýndan ilgilendiren konularýn ilaný bu binalarda yapýlýrdý. Bu yapýlar, Yakýn Doðu ve Ýslâmî kentleþmenin giriþ noktalarýdýr. Cami ve mescitler, bu döneme ait sosyal yaþamýn tüm temel bileþenlerini sarmalamakta idi.” (Hatýdza Car-Drinda, “XVII. Yüzyýl Bosna Sancaðýnda Vakýf Müesseseleri” Osmanlý, Ankara 1999, V, 94.)

Hz. Peygamber zamanýndan itibaren bir mektep vazifesi gören camide elbette bu mektepte vazife görecek öðretmenlere (hocalar) ihtiyaç olacaktýr. Bu görevi yerine getirecek olanlara da genellikle “Ýmam” adý verilmektedir. Önemli bir vazife olduðu ve bütün toplumu ilgilendirdiði için bunlarýn çok iyi seçilmeleri ve görevlerini hakkýyla yerine getirebilecek özelliklere sahip olmalarý gerekir. Günümüz Ýslam dünyasýnýn birçok ülkesinde camilerde hem namaz kýldýrmak, hem de yaygýn eðitim diyebileceðimiz hutbe ve vaazlarla Müslümanlarý eðiten kimselere imam denilmektedir. Özellikle günümüz Türkiye’sinde vazifesi mihrap ile minber arasýna sýkýþmýþ gibi görünen imamýn yetki ve salahiyetleri baþlangýçta bu kadar kýsýtlý deðildi. O, sosyal hayatýn en önemli unsurlarýndan biri olduðu için daha geniþ yetkilere sahipti. Gerçekten cami görevlileri arasýnda en büyük sorumluluk, imam adý verilen görevliye aittir. Ýmam, sosyal hayatýn en önemli unsurlarýndan biri idi. O, Osmanlý dönemi þehrinin toplum hayatýnda çok önemli bir yere sahiptir. Mahallenin her þeyi ondan sorulur. (Bu konuda daha geniþ bilgi ve kaynaklar için bk. Ziya Kazýcý, Osmanlý Vakýf Medeniyeti, Ýstanbul 2014, s. 142-154.) Zira Osmanlý cemiyetinde mahalle imamý ayný zamanda kadýnýn vazife ve temsilciliðini yapardý. Mekâna göre bir görev taksimi yapýldýðýnda kadý – naip – imam hiyerarþisi görülmektedir. Memleketimizde 1245 (1829) senesinde muhtarlýk teþkilâtý kurulana kadar mahallelerin mülkî ve beledî âmiri yani yöneticisi olan imamlar, ayný zamanda kadýnýn bir nevi temsilciliðini de yapýyorlardý. (Ýlber Ortaylý, Tanzimattan Sonra Mahallî Ýdareler, Ankara 1974, s. 109.) Ýmamlarýn bu durumu, yabancýlarýn da gözünden kaçmamýþ olacak ki, XVII. asrýn ortalarýnda Osmanlý ülkesinde bulunan Jean Thevenot da imamlarýn toplum nezdinde sahip olduklarý deðeri anlattýktan sonra þöyle der: “Ayrýca yaþlý, dürüst, Kur’an’ý iyi bilen, dünya iþlerinin bilirkiþisi hocalar vardýr. Bizim hukukçular gibidirler. Önemli iþler için çoðu zaman bu hocalara baþvurulurdu. Onlar, kendilerine saygý gösteren halk arasýnda büyük nüfuza sahiptirler.” (Jean Thevenot, L’Empire du Grand Turc, Paris 1965, s. 149.)

Ýmam, devletle toplum arasýnda köprüydü

Gazete, radyo, televizyon gibi iletiþim araçlarýnýn bulunmadýðý bir dönemde devlet, her türlü emir ve yasaklarýný imam ve cami vasýtasýyla halka ulaþtýrýyordu. Bu sayede devlet, memleketin her yerine ayný zamanda (yatsý namazý vakti) istediði emri ulaþtýrabiliyordu. Çünkü devlet, mahallede ergenlik çaðýna gelmiþ olan bütün erkeklerin yatsý namazý vaktinde camide toplanacaklarýný bilirdi. Bildirilmesi istenen bir emrin mevcudiyeti halinde imam, günün son ibadeti olan yatsý namazýný müteakip “Ey cemaat, daðýlmayýnýz, devletin emri vardýr, þimdi söyleyeceðim.” Der ve kendisine verilen emri ilan ederdi. (Osman Nuri Ergin, Türkiye’de Þehirciliðin Tarihî Ýnkiþafý, Ýstanbul 1936, s. 108.)

Böylece camide imamlýk yapan kimse devletin emri veya yasaðý gibi konularda da toplumu bilgilendiriyordu. Ýmamlýk, Osmanlýlarda, önemli bir memuriyet olduðundan vazifeye tayin edilecek imamlar, bizzat padiþah beratý ile göreve getirilirlerdi. Bu konudaki tayinlerle ilgili pek çok arþiv belgesi bulunmaktadýr. Bu belgelere göre imamlýkla görevlendirilen kimselerin en geç altý ay içinde beratlarýný almalarý gerekiyordu. (Örnek olmasý bakýmýndan bk. Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi (BOA.) Mühimme Defteri, No. 6, s. 320.) Mahalle yöneticisi (buna öðretmenlik de dâhildir) olan imamlar âdeta mahallenin gören gözü ve iþiten kulaðý idiler. Onlar kahvede vaaz eder, camide çocuklara ders verir, cemaate yol gösterir, hasta ve fakirlerle ilgilenirlerdi. Bununla beraber onlar yalnýz dinî bir kýlavuz, öðrencilere ders okutan birer öðretmen, kahve ve minberlerde cemaate yol gösteren birer akýl hocalarý deðillerdi. Onlar mahallelerinin düzeninden, halk arasýndaki ahenk ve barýþtan sorumlu birer yönetici idiler. Bu sebeple resmen tayin edilmemiþ olanlarla köy veya mahalle halký tarafýndan gayri resmî olarak bu vazifeye getirilenlere imam ismi bile verilmemektedir. Vesikalarda bu þekilde görev yapanlara imam deðil, “namazcý” adý verilmektedir. (BOA. Ali Emirî, (Kanunî) Numara 6; Belgenin tam metni için bk. Kazýcý, Ýslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, s. 279.)

Görüldüðü gibi Ýslam dünyasýnda Hz. Peygamber döneminden itibaren günümüze kadar camiler, birer mektep, imam ve diðer görevliler de bu mekteplerin öðretmenleri olarak görev ifa ediyorlardý. Gerçekten de sadece Türkiye’de deðil, bütün bir Ýslam âlemine baktýðýmýzda imam veya caminin diðer görevlileri bu mektepte hem yaygýn (hutbe, vaaz ve çeþitli sohbetler), hem de örgün (þimdilik yaz Kur’an kurslarý) eðitimi veren önemli þahsiyetler olarak karþýmýza çýkmaktadýrlar.

 

Prof. Dr. Ziya KAZICI

 

Bu yazý 2809 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan yardým isteyin ve sabredin. Muhakkak ki, arz (yeryüzü) Allah'ýndýr. Onu kullarýndan dilediðine vâris kýlar. Akibet (en güzel sonuç) muttakilerindir".


( A’râf sûresi - 128)

Bir Hadis

Hz. Enes (r.a.) ’den rivayet edildiðine göre,

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurdu:

Kulum bana bir karýþ yaklaþtýðý zaman, ben ona bir arþýn yaklaþýrým.

O bana bir arþýn yaklaþýnca, ben ona bir kulaç yaklaþýrým,

o bana yürüyerek gelirse, ben ona koþarak varýrým.

Buhârî, Tevhîd 50

Bir Dua

“Allah’ým! Günahlarýmýn küçüðünü büyüðünü, öncesini sonunu, açýðýný ve gizlisini, hepsini baðýþla.”

(Müslim, Salât, 216)

Hikmetli Söz

Hatýrlar mýsýn? Doðduðun zaman, sen aðlardýn, gülerdi âlem. Öyle bir yaþam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem...


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com