Vesvesenin kaynaðý; Þeytan/Ýblis (Araf, 7/20; Taha 20/120.), þeytanlaþan insan ve cinler (Nas, 114/1-4.) ile kiþinin kendi nefsidir. (Kaf, 50/16.)
1. Þeytanýn vesvesesi: “Þeytan” cin ve insanlarýn, þerir, azgýn, kibirli, isyankâr, müþrik, kâfir ve münafýk olanlarýna verilen bir cins isimdir. (Yazýr, I, 239.) “Þeytan” deyince ilk akla gelen iblistir. Ýblis, Âdem (a.s.) için secde etme emrine karþý çýkarak Allah’a isyan ettiði, azdýðý ve Allah’ýn lanetine uðradýðý için “Þeytan” ismini almýþ ve bu kelime, þeytan için isim olmuþtur. Ýblis, “çok ümitsiz ve hüzünlü” demektir. Ýblis, cin asýllý bir varlýktýr. (Kehf, 18/50.)
Kur’an-ý Kerim’de iblisin, insan ve cin þeytanlarýnýn insana vesvese verdiði açýkça bildirilmektedir. Þeytan, ilk vesvesesine Hz. Âdem ve eþi Havva ile baþlamýþtýr: “Þeytan, kendilerinden gizlenmiþ olan avret yerlerini açmak için onlara vesvese verdi.” (Araf, 7/20; Taha, 20/120.) Þeytan’ýn Hz. Âdem ile Havva’ya nasýl vesvese verdiði, onlara ne dediði ve onlarý nasýl kandýrdýðý ayetlerde bildirilmektedir. Cennete konulan Hz. Âdem ve Havva’nýn bir aðaca yaklaþmasý yasaklanmýþtý. Ýblis, Hz. Âdem ile Havva’ya, ‘Rabbiniz size bu aðacý ancak, melek olmayasýnýz, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasýnýz diye yasakladý. Þüphesiz ben size öðüt verenlerdenim’ diye yemin etti.” (Araf, 7/20-21; bk. Taha, 20/120-121.) Ve bu þekilde kandýrýp yasaðý iþleyerek nefislerine zulmetmelerine sebep oldu. Dolayýsýyla vesvesenin alaný, dinî ve ahlaki kurallar, Allah ve peygamberine isyan ve kötülüklerdir. Ýblis, ilahî huzurdan kovulunca kýyamet kopuncaya kadar Allah’tan yaþama izni almýþ (Sad, 38/81.) ve “(Ey Rabbim!) Senin þerefine ant olsun ki, içlerinden ihlaslý kullarýn hariç, mutlaka onlarýn hepsini azdýracaðým” (Sad, 38/82.) demiþtir. Nas suresinde cin ve insanlardan olup, insanlarýn kalplerine esvese veren sinsi þeytandan söz edilmektedir. “Kanýn bedende dolaþtýðý gibi þeytan da insana hulûl eder.” (Buhari, Ahkâm, 21.) buyuran Peygamberimiz (s.a.s.); “Þeytanýn ve meleðin Âdemoðluna tesiri, etkisi ve baskýsý vardýr. Þeytanýn baskýsý, insaný þer ile korkutup tehdit etmek ve hakký yalanlamaktýr. Meleðin etkisi ise hayýr vaat etmek ve hakký doðrulamaktýr. Kim meleðin etkisini kalbinde bulursa bilsin ki bu Allah’tandýr. Allah’a hamt etsin. Kim de þeytanýn baskýsýný kalbinde bulursa, kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýnsýn buyurmuþ ve “Þeytan fakirlikle korkutur ve kötülükleri emreder” ayetini okumuþtur. (Tirmizi, Tefsir, 2 V, 219–220.) Bu hadis-i þerife göre insanýn kalbine gelen düþünceler, iyi ve kötü olmak üzere iki çeþittir. Ýyilerine ilham, kötülerine vesvese denir. Ýlham ilahî, vesvese ise nefsani ve þeytanidir. Kalbe gelen düþüncenin iyi mi, kötü mü olduðunu anlamada ölçü, kalbe gelen düþüncenin ilahî emir ve yasaklara uygun olup olmamasýdýr. Ýslam’ýn beðendiði þeyler iyidir ve melek tarafýndan ilham edilmiþtir. Ýslam’ýn beðenmediði ve yasakladýðý þeyler, kötüdür, þeytan veya nefis tarafýndan kalbe vesvese verilmiþtir. Ýslam’ý iyi öðrenen bir Müslüman, kalbine gelen düþüncelerin ilham mý vesvese mi olduðunu anlar. Ýnsanýn þeytandan kurtulmasý mümkün deðildir. Peygamberimiz (s.a.s.); “Her insanýn kendine ait bir cini (þeytaný) vardýr.” (Darimi, Rikak, 25.) “Doðan hiç bir çocuk yoktur ki kalbi üzerinde sinsi bir þeytan bulunmuþ olmasýn. Ýnsan, Allah’ý zikrederse geri çekilir, zikirden gaflet ederse vesvese verir. Bu, Allah’ýn “elvesvâs el-hannâs” sözüdür, (Ýbn Ebi Þeybe, el-Musannef, No: 34774; Taberi, Nas, 114/4.) buyurmuþtur. Abdullah ibn Abbas, “el-vesvâs el-hannâs” ile ilgili olarak þöyle demiþtir: “Þeytan Âdemoðlunun kalbi üzerine oturur. Ýnsan Allah’ýn zikrini unutup gafil olursa vesvese verir. Allah’ý zikrederse geri çekilip siner.” “Ýmaným var mý yok mu? Abdestim, namazým oldu mu olmadý mý? Yeterince temizlik yaptým mý yapmadým mý? Þunu yaparsam ne olur? Yapayým mý yapmayayým mý?” gibi sürekli þüphe ve tereddüt içerisinde olmak da vesvesenin bir çeþidi olup þeytanýn telkini sonucudur. Bu tür vesvese bir hastalýktýr. Tedavisi, iman ve saðlam bilgidir. Ýnsan elinden geleni, kuralýna uygun olarak yapmalý, Allah’a güvenmeli ve bu tür þüpheden uzak durmalýdýr.
2. Þeytanlaþan insanlarýn vesvesesi: Ahlaken kötü insanlarýn kötülük ve haram telkini, söz gelimi, bir insanýn bir baþkasýný zulüm, içki ve kumar, zina ve fuhuþ, sigara ve uyuþturucu, yalan ve iftira, hýrsýzlýk ve gasp, terör ve cinayet gibi kötülük ve haramlarý iþlemeye teþvik etmesi vesvesedir.
3. Nefsin vesvesesi: Kaf suresinin 16’ncý ayetinde insanýn nefsinin kendisine vesvese verdiði bildirilmektedir. Nefsin vesvesesi; insanýn içinden kendine söylediði, gönlünden geçirdiði gizli duygular, vehimler, kuruntular, kötü düþünceler, kötü kararlar ve benzeri bütün iç duygularýdýr. Zihne ve gönle gelen kötü düþünceler hayata geçirilmezse bu vesvesenin sorumluluðu olmaz. Peygamberimiz (s.a.s.), þöyle buyurmuþtur: “Allah, uygulamadýklarý ve baþkalarýna anlatmadýklarý takdirde ümmetimi, göðüslerinin vesvese verdiði þeyler ile zorla yaptýrýldýðý þeylerden dolayý cezalandýrmayacaktýr.” (Ýbn Mace, Talak, 16.)
Kötülüðü emreden nefse uyan, nefsinin her arzusunu yerine getiren insan, onu tanrý edinmiþ olur. “Nefsini tanrý edineni gördün mü” (Furkan, 25/43.) ayeti bu gerçeði ifade etmektedir. “Nefsini (þirk, küfür, nifak, isyan ve kötülüklerden) temizleyen (insan) kurtuluþa ermiþ, onu (bu kötülüklerle) kirleten de ziyana uðramýþtýr.” (Þems, 91/9–10.) Ýnsanýn en büyük düþmaný nefsidir. (Acluni, Keþfü’l-Hafa, I,160, No: 412.)
Vesveseden kurtulma yöntemleri
Yüce Rabbimiz ve sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), bize vesveseden kurtulmanýn yöntemlerini bildirmiþtir. Bu yöntemleri þöyle özetleyebiliriz.
1. Allah’a sýðýnmak. Ýblis ve cin þeytanlarýnýn vesvesesinden Allah’a sýðýnmak gerekir. Yüce Allah, “Eðer þeytandan bir kýþkýrtma seni dürterse, hemen Allah’a sýðýn” (Araf, 7/200.) “(Ey Peygamberim!) De ki: Rabbim! Þeytanlarýn vesveselerinden sana sýðýnýrým ve onlarýn yanýmda bulunmalarýndan sana sýðýrým.” (Müminun, 23/97–98.) buyurmaktadýr. Nas suresinde de sinsi vesveseci þeytandan Allah’a sýðýnýlmasý emredilmektedir. Dolayýsýyla akla, zihne, gönle bir kötü düþünce gelince hemen euzü okuyarak bundan Allah’a sýðýnmak gerekir. Peygamberimiz (s.a.s.), “Kovulmuþ þeytanýn kötülük dürtüsü, fýsýldamasý ve telkininden, bilen ve duyan Allah’a sýðýnýrým.” (Tirmizi, Salat, 179.) diye dua etmiþtir.
2. Allah’ý hatýrlamak. “Allah’a karþý gelmekten sakýnanlar, kendilerine þeytandan bir vesvese dokunduðu zaman iyice düþünür (ve hemen Allah’ý hatýrlarlar) sonra hemen gözlerini açarlar.” (Araf, 7/201.) Zihnine bir kötülük yapma düþüncesi gelen insan, hemen bunun þeytanýn bir telkini olduðunu bilmeli, Allah’ýn bundan razý olmayacaðýný düþünmeli ve bu kötü düþünceyi eyleme dönüþtürmemelidir.
3. Allah’a dua etmek: Peygamberimiz (s.a.s.); “Allah’ým! Kabir azabýndan ve gönlün vesvesesinden sana sýðýnýrým.” (Tirmizi, Deavat, 93, No: 3586.) “Allah’ým! Beni bir an nefsime býrakma” (Ýbn Hibban, II, 250 bk. Suyuti, I, 173, No: 1493.) diye dua etmiþtir. Çünkü “Nefis daima kötülüðü emreder.” (Yusuf, 12/53.)
4. Ýnsanlara güzel söz söylemek: “(Ey Peygamberim!) Kullarýma söyle: En güzel söz söylesinler. Çünkü þeytan onlarýn aralarýna girer. (onlarý tartýþmaya ve kötülüðe sürükler.) Çünkü þeytan insanýn apaçýk düþmanýdýr.” (Ýsra, 17/53.) Ayetten insanlarýn yüzüne veya gýyabýnda kötü söz söylenmesinde þeytanýn telkinin etkili olduðu ve bunun fitneye sebep olacaðý anlaþýlmaktadýr. Dolayýsýyla kötü sözlerden daima sakýnmak gerekir.
d) Ýlahî emirlere uymak, yasaklardan kaçýnmak, þeytana uymamak ve onu düþman bilmek. Þeytan ancak kendisini dost edinenlere (Nisa, 4/119.), kâfirlere (Meryem, 19/83.) müþriklere (Nahl, 16/100.), münafýklara (Hac, 22/53.), Allah’ýn zikrinden uzak kalanlara (Zuhruf, 43/36.) ve günahkârlara (Þuara, 26/221–222.) etki edebilir. Dolayýsýyla insan ne kadar Allah’ýn emir ve yasaklarýna riayet ederse o kadar þeytanýn, þeytanlaþan insanlarýn ve nefsinin vesvesesinden uzaklaþýr. Þeytanýn vesvesesinden ve þerrinden korunmanýn yolu daima Allah’a zikretmektir. (Tirmizi, Emsal, 3, No: 3023.) (Hâkim, el-Müstedrek, No: 3991; Taberi, Câmiu’l-beyan, Nas, 114/4.) Dolayýsýyla insanýn þeytan ile daima mücadele etmesi gerekir. Çünkü þeytan; insanlara amellerini süslü gösterir. (Nahl, 16/63; Enam, 6/43, 137; Enfal, 8/48; 27/24; Ankebut, 29/38.) Ýnsanlara önlerinden, arkalarýndan, saðlarýndan ve sollarýndan yaklaþýr (Araf, 7/17.) ve onlarý azdýrýr. (Sad, 38/82.) Ýçki ve kumar vasýtasýyla insanlar arasýnda düþmanlýk ve kin sokmak, namazdan ve Allah’ý anmaktan alýkoymak ister. (Maide, 5/91.) Ýnsanlarý fakirlikle korkutur ve kötülükleri teþvik eder. (Bakara, 2/268.) Ýnsanlara kötü düþünceler telkin eder. (Enfal, 8/11.) Her türlü çirkin söz, fiil ve davranýþlarý (Bakara, 2/268; Nur, 24/21.), kötülükleri, haramlarý ve küfrü emreder. (Nur, 24/21; Haþir, 59/16.) Söz verir, ümitlendirir ve aldatýr. (Nisa, 4/120.) Ýnsanlarýn yaptýðý kötülükleri, kötü sözleri, kötü fiil ve davranýþlarý süslü, iyi, güzel ve cazip gösterir ve ümitlendirir. (Enam, 6/43; Enfal, 8/48; Nahl, 16/163; Neml, 27/24; Ankebut, 29/38; Muhammed, 47/25.) Allah’ýn zikrini ve gerçekleri unutturur. (Mücadele, 58/19; Enam, 6/68.) Hak yoldan saptýrýr (Nisa, 4/60; Araf, 7/30; Hac, 22/4; Neml, 27/24.), fitneye düþürür, azdýrýr, kiþi ile kardeþi arasýna fitne sokar. (Araf, 7/27, 175, 202; Yusuf, 12/100.) Doðru yoldan uzaklaþtýrýr, alevli ateþe, cehenneme çaðýrýr ve böylece hüsrana sürükler. (Nisa, 4/60; Yusuf, 12/105; Ýsra, 17/53; Lokman, 31/21; Fatýr, 35/6.)
Diyanet Aylýk Dergi Mayýs / Doç. Dr. Ýsmail KARAGÖZ
|