Gençlik insan hayatýnda özel bir dönemdir. Çocukluktan yetiþkinliðe geçiþ dönemi. Ara dönem deðil. Neredeyse otuz yaþýna kadar devam eden yetiþme süreci. Sosyal bir kategori olarak tarihin ýskalama kaygýsýný hep yüreðinde taþýdýðý yaþamýmýzdan bir kesit. Ýnsanýn hayata dair imtihan bayraðýný açtýðý bir eþik. Önemli bir insan kaynaðý. Toplumlarý, devletleri, fikirleri ayakta tutan ve ömrünü etkileyen bir kaynak. Ýnsanýn kimlik ve kiþiliðini inþa süreci. Bugünümüz ve yarýnýmýza iliþkin umutlarýmýza neþve...
Genç insanlarla iletiþim ve onlarýn geleceðe hazýrlanmasý hem ailenin hem toplumun hem de devletin bugün için temel bir kaygýsýdýr. Hz. Peygamber’in hayatýndan bu alana iliþkin örnekler bulmak mümkündür. Bizlere güzel örnek (Ahzab, 33/21.) (üsve-i hasene) olarak gönderilen Hz. Peygamber’in etrafýnda gençlerden oluþan bir kitlenin varlýðýný biliyoruz. Ýlk müminlerin çoðunluðu gençlerden oluþmaktaydý.Ali b. Ebi Talip 10, Ýbn Ömer 13, Zeyd b. Harise 15, Abdullah b. Mesut 16, Zübeyr b. Avvam 16, Talha b. Ubeydullah 17, Abdurrahman b. Avf 17, Erkam b. Ebi’l-Erkam 17, Sad b. Ebi Vakkas 17, Musab b. Umeyr 18-20, Cafer b. Ebi Talip 22, Ebu Bekr’in kýzlarý Aiþe ve Esma, genç yaþlarda olan ilk Müslümanlardan bazýlarýdýr. Zengin, fakir, köle gibi toplumun farklý kesimlerinden gençlerdir bunlar. Hz. Peygamber’in refakatinde yetiþkinlik dönemine geçmiþlerdir.
Gençlik dönemini Hz. Peygamber’in yanýnda ve terbiyesinde tamamlayan bu gençler, onun tevhit mücadelesinde önemli roller üstlenmiþlerdir. Hz. Peygamber onlara sahip çýkmýþ onlar da Hz. Peygamber’i, en zor zamanlarda bile terketmemiþlerdir. Bu iletiþim ve baðlýlýkta hem Hz. Peygamber’in hem de genç sahabilerin rolünün olduðu muhakkaktýr. Geleneðimizde “sevgi büyükten gelir” sözünün de iþaret ettiði gibi Ýslam Medeniyetinin tohumlarýnýn ekildiði bu dönemin asýl mimarýnýn Hz. Peygamber olduðu göz ardý edilemez bir hakikattir.
Hz. Peygamber’in gençlerle iletiþimi, her þeyden önce muhkem bir paradigmadan hareket ettiði için doðru bir zemin üzerinden inþa edilmeye baþlanmýþtýr. Burasý son derece önemlidir. Temeli saðlam ve doðru olmayan baðlarýn niteliði ne olursa olsun kalýcý olmasý düþünülemez. Ýþte burada Hz. Peygamber’in kiþiliði ve iletiþim metedolojisi gündeme gelmektedir. Þüphesiz her insan önderlik ve rehberlik vasýflarýna haiz deðildir. Allah’ýn seçerek vazifelendirdiði Hz. Peygamber’in kiþilik olarak þefkati, merhameti, zerafeti iyi bir iletiþim için anahtar mesabesindedir. Þimdi ana hatlarýyla onun meteodolojisine iliþkin birkaç baþlýðý kýsa pasajlar hâlinde paylaþalým.
Sevgi
Sevgi Allah’ýn insanlara bahþettiði ayetlerinden (Rum, 30/21.) kýymetli bir hazinedir. Ýmanýn ve güzel davranýþýn meyvesidir. (Meryem, 19/96.) Allah’ýn isimlerinden bir isim ve baþta peygamberler olmak üzere kullarý üzerinde görmek istediði bir vasýftýr. Bu deðerleri teblið ile mükellef olan peygamberimizin sözlerinde ve davranýþlarýnda bunun yansýmalarý görülmüþtür. O imanýn gereði olarak sevgiyi olmazsa olmaz bir deðer hâline getirmiþtir. (Buhari, Ýman 5; Müslim, Ýman 82.) Ashabýndan da temel beklentisi yine ilahî bir kayýtla ifade edildiði üzere sevgidir. (Þura, 42/23.) Þüphesiz gençler de bu sevgiden nasibini almýþtýr. Henüz genç bir delikanlý iken gördüðü Zeyd b. Harise’yi sahiplenmiþ ve kölelikten azat etmiþtir. Zeyd’in, ailesi talep etmesine raðmen Hz. Peygamber’i tercih etmesi karþýsýnda, daha güzel bir mukabele ile onu evladý olarak ilan etmiþtir. Zeyd b. Muhammed adýyla anýlýr olmuþtur. Zeyd’i Hz. Peygamber’in yanýnda kalmaya hevesli kýlan atmosferin sevgi ile oluþtuðuna hiç þüphe yoktur.
Saygý
Ýnsanýn kendine ve dýþ dünyasýna karþý ahlaki duruþunu ifade eden saygý, Kur’an’ýn ve onun kutlu mübelliði Hz. Peygamber’in önemli bir karakteridir. Allah, kullarýný “dileyen iman etsin dileyen inkar etsin” fehvasýyla irade sahibi kýlmýþtýr. Kulunun inancýna dünya hayatýnda saygý duyan bir yaratýcýnýn (Kehf, 18/29.) peygamberi de ashabýnýn fikirlerini her zaman saygýn kabul etmiþtir. Zeyd’in uzun bir aradan sonra tekrar ailesine dönme hakkýnýn varlýðýný bu baðlamda zikredebiliriz. Elçilere, ziyaretçilere ve misafirlere her zaman bir hürmet göstermiþtir. Gelen misafirlerin oturmasý için gelenekteki bir saygý ifadesi olarak hýrkasýný veya abasýný sermesi böyle deðerlendirilebilir. Genç insanlarýn fikirleri de bu anlamda saygýn kabul edilmiþtir. Uhut’ta, meydan savaþý isteyen genç sahabilerin görüþleri ile hareket etmeyi doðru bulmuþtur.
Ýlgi, iltifat ve görev verme
Hz. Peygamber, gençleri toplumun saygýn üyeleri olarak her zaman gözönünde bulundurmuþtur. Kabileyetlerine göre yönlendirmeler yapmýþtýr. Enerjilerini doðru kullanabilmeleri için en güzele ve hayra davet etmiþtir. Hicrette kendi yataðýna Ali’yi yatýrmýþtýr. Hayber’de sancaðý Ali b. Ebi Talip’e vermiþtir. 18 yaþýndaki Üsame’yi, Ömer gibi Ebu Bekir gibi ileri gelen cengaver sahabilerin önünde komutan olarak görevlendirmiþtir. Üsame’nin kabiliyetlerini farkeden Hz. Peygamber diðer sahabilerin de þaþkýnlýkla karþýladýðý bir þekilde onu ön plana çýkarmýþ ve “Üsame bu göreve layýktýr” sözleriyle iltifat etmiþtir. Musab b. Umeyr’i diplomatik iliþkilerde görevlendirmiþ, Zeyd b. Sabit’i vahiy kâtibi olarak yanýnda bulundurmuþtur. Muaz b. Cebel’i genç yaþta Yemen’e davetçi olarak göndermiþtir. 16 yaþýndaki Erkam b. Ebi’l-Erkam’ýn evinde davet için bir alan oluþturmuþtur.
Eðitim merkezli yaklaþým
Hz. Peygamber’in risalet mücadelesi aslýnda insanlýðý iyi ve güzele yönlendirme gayesi güden bir eðitim yolculuðudur. Eðitimin en bereketli dönemini yaþayan gençler de bu yolculuðun önemli bir parçasýdýr. Zeyd b. Sabit’e, bu alana katký saðlamak üzere Ýbranice öðrenmesini tavsiye etmiþtir. Kur’an öðrenmek ve öðretmek noktasýnda çok istekli ve meraklý olan Abdullah b. Mesut’u bu alanda teþvik etmiþ ve ona görevler vermiþtir.
Hz. Peygamber’in gençlerle olan iletiþiminde, onlarý tefekkür ve tezekküre taþýmak amacý belirgin bir þekilde gözlemlenebilmektedir. Zina etmek için Hz. Peygamber’den izin isteyen bir gence, etraftaki insanlar hayret ve öfke ile tepki göstermeye hazýrlanýrken, Hz. Peygamber onu yanýna oturtup sorular sorarak yapmak istediði þeyin yanlýþlýðýnýn farkýna vardýrmýþtýr. (Ahmed b. Hanbel, V, 256-7.)
Genç yaþtaki Ebu Mahzure, okunan ezanýn sözlerini bir grup içinde tekrarlayarak alay ediyordu. Bunu iþiten Hz. Peygamber onu yanýna çaðýrýp “ne güzel bir sesin var” diyerek iltifat etmiþ, bir miktar da harçlýk vermiþtir. Daha sonra göðsünü okþayýp mübarek olsun demiþtir. Bu durumdan etkilenen Ebu Mahzure kendisine ezan okuma izni verilmesini talep etmiþ Hz. Peygamber de vermiþtir. (Nesai, Ezan, 5-6; Ýbn Mace, Ezan 2; Ahmed b. Hanbel, III, 409.) Ýþte bir gencin Müslüman olma sürecinde öðretmek ve eðitmek merkezli yaklaþýmýn kazanýmlarý.
Gençlerin onur ve izzetini muhafaza, müsamaha
Ýnsan için deðerli olan soyut duygulardan biri de izzet ve onurdur. Gençlerde bu hissiyat daha da güçlüdür. Hz. Peygamber bu durumu göz önünde bulundurarak gençlerin izzet ve onurlarýný muhafaza etmeye özen göstermiþtir. Bir Yahudi’ye olan borcunu ödeyemeyen ve çaresiz kalan Cabir’e yardýmcý olup bütün borçlarýný ödemiþ ve onurunun incinmesine mani olmuþtur.
Hurma aðaçlarýný taþlayan Ebu Rafi b. Amr el-Gýfari’ye bunu niye yaptýðýný sormuþ, o da acýktýðý için bunu yaptýðýný söyleyince; þefkatli bir nasihatle yere düþenlerden yemesini tavsiye etmiþ ve “Allah’ým bunun karnýný doyur.” (Ebu Davud, Cihad, 85.) diye dua etmiþtir.
Zarafet ve letafet, müsamaha Hz. Peygamber’in insanlarla özelde gençlerle iletiþiminde dikkat çeken bir baþka özelliðidir. Kur’an da buna þahitlik etmiþtir.(Âl-i Ýmran, 3/159.)
Gençlik insan hayatýnda en dinamik yaþam kesitidir. Ýslamýn aziz peygamberi bu toplum kesimiyle saðlýklý bir iletiþim kurmayý baþararak gençler nezdinde haklý bir otorite kazanmýþtýr. Bu otorite gençler ile Hz. Peygamber arasýnda açýk kanal oluþturan bir özelliðe sahiptir. Gençlerin enejisini boþa çýkarmayan bir otoritedir.
Bugün gençlerimizle iletiþimde her þeyden önce onlarýn hukukuna saygý ve sevgi temelli bir yaklaþým geliþtirmek toplum olarak hepimizin sorumluðudur. Gençlerin izzet ve þerefini her zaman muhafaza etmeliyiz. Gençlerin yanlýþlarý karþýsýnda fevri ve kaba davranýþlardan uzak durmalýyýz. Onlarý tefekkür ve tezekküre taþýyacak yakýn bir iletiþim ve þefkat göstermeliyiz. Bu hepimizin iyiliði içindir.
Suyu akýþýna býrakmak suyu zayi etmektir. Gençliði kendi hâline býrakmak geleceði zayi etmektir.
|