Allah ile kulu arasýndaki iletiþimin ve baðýn en somut göstergesidir namaz. Ýnananlara belirli vakitlerde farz kýlýnan bu ibadet, (Nisa, 4/103.) Rasulüllah’a ve ümmetine Miraç Gecesi’nin armaðanýdýr. Onu vaktinde ve hakkýný vererek kýlanlarýn cennetle müjdelendikleri (Ebu Davud, Salat, 9.) eþsiz bir kulluk görevidir. “Namazlarýný muhafaza etmek” (Müminun, 23/9.) ve “namazlarýna devam etmek” (Mearic, 70/23.) müminleri niteleyen övgüye deðer hasletlerdendir. Bununla birlikte kendisini muhafaza edip devam ettirme bakýmýndan en çok zorlandýðýmýz ibadet, sabah namazýdýr. Yeni bir güne baþlarken insanýn sorumlu kýlýndýðý bu ilk ve en önemli görev, türlü bahanelerle çoðu kez ihmal edilmektedir.
Hz. Peygamber þöyle buyurur: “Her kim sabah namazýný kýlarsa o kimse Allah’ýn korumasý altýndadýr.” (Müslim, Mesacid, 262.) Buna göre Allah Teala, namazýný ihlasla eda ettiði sürece kulunu hem dünyada hem de ahirette karþýlýksýz býrakmayacaðýnýn güvencesini vermektedir. Kul namazýný terketmediði takdirde Allah ile aralarýndaki ahde hiçbir zarar gelmeyecektir. Sabah namazýna hasredilen bu güvence, onun diðer namazlara kýyasla daha külfetli oluþundan kaynaklanýr.
Henüz gün aydýnlanmamýþken, çoðu kimse sýcak yataðýnda rahatça uyurken Rabbinden gelen davete icabet etmek kolay deðildir, aðýr gelir insanýn nefsine. Minarelerden yükselen “es-Salatü hayrun mine’n-nevm (Namaz, uykudan hayýrlýdýr.)” nidasýný iþitse de kulaklarý, en tatlý yerinde uykusundan vazgeçmekte zorlanýr insan. Baþlangýçta “Beþ dakika daha uyusam ne çýkar.” diyerek yaptýðý küçük ertelemeler tekrarlanýp alýþkanlýk hâline gelince, uykuya yenik düþen göz kapaklarý çoðu zaman güneþin ýþýklarýyla birlikte açýlýr. O anda Rabbine verdiði sözü tutamamanýn piþmanlýðý içini yaksa da zamaný geri çevirmek mümkün deðildir artýk.
Kimi zaman günlük hayatýn meþgaleleri yüzünden yorgun düþmekten, kimi zaman televizyon karþýsýnda boþa harcanan saatler sonrasýnda geç yatmaktan, kimi zaman da sabah namazýnýn önemini hakkýyla idrak edememekten kaynaklanan bu gaflet hâlini her insan yaþayabilir. Böyle zamanlarda üzerimize düþen, bu durumu kanýksayarak türlü bahanelerle sabah namazýný kýlmamayý alýþkanlýk hâline getirmek yerine, Rabbimize karþý sorumluluðumuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ve piþmanlýðýný yürekten hissederek daha sonraki günlerde de ayný hataya düþmemek için gayret sarf etmek olmalýdýr. Zira münafýklara en aðýr gelen iki namazdan biri olan sabah namazý, (Buhari, Ezan, 34; Müslim, Mesacid, 252.) Allah’a imanýmýzý ve O’na duyduðumuz samimiyeti ispat etmemiz bakýmýndan da büyük önem arz etmektedir. Kaldý ki Sevgili Peygamberimiz genel anlamda namazý terk etmenin, küfürle imaný birbirinden ayýran ince çizgiye tekabül ettiðine dikkat çekmektedir. (Tirmizi, Ýman, 9.)
Uykunun en tatlý anýndan feragat etmeyi gerektiren sabah namazý, Allah katýnda ve Rasulü’nün nezdinde bir o kadar paha biçilmez deðere sahiptir. Güneþin zevalinden gecenin karanlýðýna kadar belli vakitlerde namaz kýlmayý emreden Yüce Allah, “Bir de sabah namazýný kýl. Çünkü sabah namazý þahitlidir.” (Ýsra, 17/78.) buyurarak sabah namazýnýn önemine ayrýca iþaret eder. Rasulüllah ise serinlik vakti kýlýnan iki namazdan biri olarak nitelediði sabah namazýný kýlan kimseyi cennetle müjdeler. (Buhari, Mevakit, 26.) Sabah namazý onun nezdinde öylesine kýymetlidir ki, farzýndan önce kýlýnan iki rekâtlýk sünnete bile ayrý bir deðer atfeder. Nitekim o, bu iki rekât sünnetin dünyadan ve dünyadaki her þeyden daha hayýrlý olduðunu ifade etmiþtir. (Müslim, Müsafirin, 96.) Sabah namazýnýn vaktinde eda edilememesi hâlinde ise sünnetiyle birlikte kaza edilmesini tavsiye etmiþtir. (Ebu Davud, Salat, 11.)
Sabah namazýný kýlarak Allah’a olan borcunu ödemiþ ve O’nun güvencesini hak etmiþ olmanýn verdiði huzurla güne baþlamanýn ayrý bir önemi vardýr Müslüman’ýn hayatýnda. O vakitte Rabbinin huzuruna varan kimseye gece ve gündüz melekleri birlikte þahitlik eder. (Müslim, Mesacid, 246.) Bununla birlikte sabah namazý, ölümün kardeþi olan uykudan sonsuz kudreti sayesinde uyanýp sabaha eriþmemizi saðlayan Yüce Allah’a (Tirmizi, Deavat, 13.) günün ilk þükrünü eda etmenin en güzel ve en anlamlý þeklidir. Allah Rasulü benzer þekilde daha farkýnda olmadýklarý birçok faziletini bilmeleri hâlinde, insanlarýn sabah namazýna gitmek için ne kadar çaba göstereceklerini þöyle beyan eder: “Eðer (insanlar) yatsý ve sabah namaz larýndaki fazileti bilselerdi, sürünerek de olsa o ikisini cemaatle kýlmaya gelirlerdi.” (Buhari, Ezan, 9;Müslim, Salat, 129.) Günün en bereketli anýndan ve Rabbimizin korumasýndan mahrum kalmamak adýna sabah namazý müminlere sunulan en güzel fýrsattýr. Geçerli ya da geçersiz çeþitli mazeretlerle diðer farz namazlara oranla daha çok ihmal edilmekle birlikte sabah namazýna kalkma alýþkanlýðýný edinmek için gayret göstermek her Müslüman’ýn kulluk görevidir. Nitekim namaza kalktýklarýnda üþengeç davranan ve ibadetlerine riya karýþtýran münafýklardan (Nisa, 4/142.) müminleri ayýrt eden en önemli iki namazdan biri sabah namazýdýr. Rabbimize olan samimiyetimizi ispat noktasýnda mihenk taþý olan böyle bir ibadeti vaktinde ve hakkýný vererek eda edebildiðimiz takdirde nihayetinde Allah’ýn rýzasý, korumasý ve cennetini hak etmek zor olmayacaktýr.
|