Kur’an-ý Kerim’deki pek çok ayetiyle bizlere lütfettiði sayýsýz nimetlerine iþaret eden Rabbimiz, bir yandan bunlarýn farkýnda olarak kendisine þükretmemizi isterken bir yandan da bu nimetlerin göz alýcýlýðýna kapýlmamamýz için bizi uyarýr: “Ey insanlar! Þüphesiz Allah’ýn vaadi gerçektir. Sakýn dünya hayatý sizi aldatmasýn.” Ömrümüzün geçiciliðini ve tüm nimetlerden hesaba çekileceðimiz bir günün geleceðini hatýrlatýrken bunu unutturmaya çalýþan düþmanlarýmýza karþý da teyakkuzda olmamýzý ister: “Sakýn çok aldatýcý (þeytan), Allah hakkýnda sizi aldatmasýn.” (Fatýr, 35/5.) Mal mülk, makam mevki, þan þöhret ve saltanat gibi geçici dünya zevklerine aldanan kimselerin hem dünyadaki hem de ahiretteki acýklý durumlarýndan örnekler vererek ayný hatalara düþmememiz için sýk sýk öðütlerde bulunur. Zira aldananlarýn aldandýklarýný anlayacaklarý ve aldanmýþlýklarýn ortaya konacaðý gün (yevmü’t-teðabün) olan kýyamet günü kiþinin anne babasýna bile faydasý olmayacaðý gibi onlarýn da kendisine bir yararý dokunmayacaktýr. (Lokman, 31/33.)
Dünya hayatýnda rehberimiz olan Rasulüllah Efendimiz dünyada aldandýðýmýz, kýymetini idrak etmekte zorlandýðýmýz pek çok nimetten özellikle ikisine dikkatimizi çekiyor: Saðlýk ve boþ zaman. Dünyevi yaþantýmýzý sürdürebilmek için hayati nitelik taþýyan bu iki nimet ayný zamanda ahiret hayatýmýzý imar edebilmek için de vazgeçilmezdir. Zira Rabbimize iman edebilmemiz için öncelikle akýl saðlýðýmýzýn yerinde olmasý gerekirken O’nun emirlerini yerine getirip yasaklarýndan kaçýnmak da yine fiziksel ve ruhsal bakýmdan sýhhat ve afiyet içinde olmamýza baðlýdýr ve bütün bunlar ancak, bizlere dünyadayken bahþedilen zaman dilimi içerisinde yapýldýðýnda anlamlýdýr.
Saðlýk, önemine her ortamda çeþitli vesilelerle atýf yapýlan buna raðmen en çok ihmal edilen nimetlerin baþýnda gelir. Her gün amansýz hastalýklara yakalanan milyonlarca insanýn varlýðýndan habersiz olmadýðýmýz gibi bir o kadar insanýn ömrünün sonlandýðýný da müþahade ederiz. Bu kiþilerin çok yakýnýmýzdaki insanlar olmasý bizi bir müddet kendimize çeki düzen verip saðlýðýmýza dikkat etmeye itse de bu bilinci devamlý canlý tutmak kolay deðildir. Hüsnüzannýmýz galip gelir çoðunlukla, bu hastalýklarýn bize hiç uðramayacaðýný düþünür, ne kadar yaþlansak da ölümün hep çok uzaklarda olduðuna inandýrýrýz kendimizi. Dünyada rahat ve huzurlu bir ömür sürme telaþýyla çalýþýp didinirken, ailemizin geleceði için ter döküp yorulurken ihmal ederiz saðlýðýmýzý; bazen de sadece pervasýzca günlük zevklerimizi tatmin etmek için zarara uðratýrýz bu en kýymetli hazineyi. Hâlbuki saðlýðýmýzý ihmal ederek sahip olduðumuz hiçbir güzellik bize onun tattýrdýklarýný yaþatamaz. Yýllarca saðlýðýmýzý kaybetme pahasýna elde ettiðimiz serveti saðlýðýmýzý düzeltmek için bir çýrpýda harcayabilir, mutlu bir gelecek kurmayý düþlediðimiz çocuklarýmýzý kendilerini her þeyden daha mutlu edecek saðlýklý anne babalardan mahrum edebiliriz.
Dünya ve ahiret saadetimiz için saðlýðýmýza dikkat etmemiz oldukça mühimdir. Hz. Peygamber’in saðlýklý ve dengeli beslenmekten (Tirmizi, Zühd, 47.) spora (Beyhaki, Þuabü’l-iman, VI, 401.), aðýz ve diþ temizliðinden (Ebu Davud, Taharet, 25.) beden bakýmýna (Müslim, Cum’a, 9.), yiyecek ve içecek kaplarýnýn temizliðinden (Müslim, Eþribe, 93.) çevre temizliðine (Tirmizi, Edeb, 41.) kadar hayatýmýzýn her anýný kuþatan saðlýðý korumaya yönelik tavsiyeleri, mümin olarak bizlerin saðlýðýmýzý koruma konusunda ne kadar hassas davranmamýz gerektiðini gösterir. Zira insanýn, fýtratý gereði vücut bakýmýna dikkat etmesi gerektiðini bildiren (Buhari, Libas,63.) Rasulüllah, “Her yedi günde bir yýkanmak, Yüce Allah’ýn Müslüman üzerindeki hakkýdýr.” (Müslim, Cum’a, 9.) diyerek vücut temizliðinin kiþisel tercihlerin ötesinde dinî bir yükümlülük olduðuna dikkatleri çekmektedir. Ayrýca, gündüzlerini oruçla, gecelerini ibadetle geçirerek bitap düþen Abdullah b. Amr’a “Böyle yapma. Oruç tut fakat iftarýný da yap. Gece ibadet et ama uykunu da al. Çünkü vücudunun sende hakký var, gözünün sende hakký var…”(Buhari, Savm, 54.) diyen Efendimiz, insanýn hangi niyetle olursa olsun bedenine karþý olan görevlerini ihmal etmemesi gerektiðini vurgulamýþtýr. Çünkü bedenimiz, Rabbimizin bizi, ahrette onu nasýl kullandýðýmýzdan sorumlu tutacaðý bir emanetidir.
Deðerini bilemediðimiz diðer bir nimet “zaman”dýr. Rabbimiz bizleri “hangimizin daha güzel amel yapacaðýný sýnamak için” belirli bir süreliðine dünyaya göndermiþtir. (Mülk, 67/2.) Ne var ki dünyanýn çekiciliði unutkanlýðý mýzla birleþerek bu kaçýnýlmaz sonu düþünmemize mani olur çoðu zaman. Ne kadar ömrümüzün olduðunu bilmeden “erteleme” alýþkanlýðýna býrakýrýz bütün iþlerimizi; kendimize, ailemize, topluma ve hatta Rabbimize karþý olan sorumluluklarýmýzý. Daha da ileri giderek dinimizin gereklerini öðrenmeyi, yaþam rehberimiz olan Kur’an’ý okumayý, Rasulüllah’ý tanýmayý bile erteleriz bazen. Bu hâlimizi bilen Allah Teala dünya hayatýnýn geçiciliðini bizlere tekrar tekrar hatýrlatmýþ, dünyanýn kendisinin de bir sonu olduðunu vurgulamýþ ve “zaman”ýn (asr) üzerine yemin ederek (Asr, 103/1.) onun ne kadar deðerli olduðunu anlatmýþtýr. Ýnsana sunulan yegâne zaman dilimi olan ömrü iyi deðerlendiremeyen kullar cehenneme atýldýklarýnda dünya hayatýna tekrar dönüp salih ameller iþlemek isteyecek, ancak þu cevapla karþýlanacaklardýr: “Sizi, düþünüp öðüt alacak kimsenin düþünüp öðüt alabileceði kadar yaþatmadýk mý? Size uyarýcý da gelmiþti...” (Fatýr, 35/37.) O hâlde mümin olarak bize düþen bize lütfedilen zaman nimetini en güzel þekilde kullanarak ömrümüzü Rabbimizin rýzasýný kazanacak fiillerle doldurmak ve asla boþa harcamamaktýr. Mümini “boþ ve gereksiz þeylerden yüz çeviren kiþi” olarak tanýmlayan (Müminun, 23/3.) Rabbimizin “Bir iþi bitirince hemen bir baþkasýna koyul.” Emri (Ýnþirah, 94/7.) doðrultusunda her anýmýzý iyi deðerlendirmektir. Yalnýzca iyi ve kötü amellerimizin deðil, diðer nimetlerle birlikte bize bahþedilen “zaman”ý nasýl kullandýðýmýzýn da hesabýný vermekle yükümlü olduðumuzu unutmamalýyýz.
Ömrümüze yeni bir sayfa eklediðimiz bugünlerde geriye dönüp deðerlendirme yapmalý, her þeyden önce saðlýðýmýzý ve zamanýmýzý nasýl kullandýðýmýzý gözden geçirmeli ve hatalarýmýz varsa bunlarýn telafisini yapmak için hâlâ zamanýmýz olduðuna sevinip þükretmeli ve bundan sonra sahip olduðumuz bu iki eþsiz nimeti daha özenli kullanmanýn yollarýný aramalýyýz.
|