Ýyilik bazen bir yetimin baþýný okþamaktýr, bazen yolda kalmýþa omuz vermektir. Ýyilik, bir sokak hayvanýna verilen bir kap sudur belki. Sofrada paylaþýlan bir parça ekmektir o. Ýyilik; sýnýfta öðrenilen bir bilgidir, hastanede verilen bir ünite kandýr, sýkýntýlý bir anda âminlere açýlan bir çift eldir bazen.
Aslýnda her iyilik, Allah’ýn rýzasýna bir yol aramak, O’nun izzet-i dergâhýnda adýmýzý yazdýrma çabasý ve kiramen kâtibin meleklerinin þahadetine salih kul oluþumuzu arz eylemektir. Kuþkusuz yapýlan her iyilik, yeryüzünün Allah’ýn cemal sýfatýyla boyanmasý ve ilahî merhametin ve þefkatin tecessüm etmesidir.
Yeryüzüne hangimizin amellerinin daha iyi ve güzel olduðu hakkýnda sýnanmak için gönderilmiþ olan biz insanlar, Allah Rasulünün iyilikle ilgili tavsiyeleri doðrultusunda hareket etmeyi hayatýmýzýn temel dinamiði yaptýðýmýzda, Allah’ýn inayet ve yardýmýný da yanýmýzda buluruz. “Allah þüphesiz sakýnanlarla ve iyilik yapanlarla beraberdir.” (Nahl, 16/128.) müjdesi kendi hayatýmýzdaki tecrübelerimizle de sabit olan söz konusu gerçeðin bir ifadesidir.
Ýyi bir insan olmak, inancýn ve benimsenmiþ deðerlerin yaný sýra bu inancýn çeþitli þekillerde tezahürünü de gerekli kýlar. Bu nedenle Allah Rasulü, imaný salih amelden ayrý görmemiþtir. Bu doðrultuda dinimizin tanýmlandýðý temel hadislerden biri olan Cibril hadisinde “iman”, “Ýslam” ve “ihsan” kavramlarý beraberce zikredilmektedir. (Tirmizi, Ýman, 4.) Buna göre, inanan insan kendisine düþen dinî ve insani sorumluluklarý yerine getirecek, Allah’ýn her an onu gördüðü bilinciyle hayatýnýn ahlaki yönünü ihmal etmeyecek ve daima iyiliklerin peþine düþecektir. Bu doðrultuda bir iþi bitirdiðimizde hemen yeni bir iþe koyulmamýzýn emredildiði Kur’an ayeti (Ýnþirah, 94/7-8.), iyilik ekseninde hayatýmýzý nasýl dinamik hâle getireceðimizin ipuçlarýný vermektedir.
O hâlde inananlar için hayýr ve iyilik yapmak konusunda fýrsat kollamak temel bir ilkedir ve iyilik yapmak kiþiye enerji veren bir davranýþtýr. Hz. Peygamber’in sahabe efendilerimize “Bugün sizden kim oruç tuttu?”, “Bugün kim bir cenazeye katýldý?”, “Bugün kim bir fakiri doyurdu?”, “Bugün kim bir hastayý ziyaret etti?” þeklindeki sorularý gündelik hayatýmýzda her an iyiliklerin peþinde koþmamýz gerektiðini bize hatýrlatmaktadýr. Ayrýca Allah Rasulü’nün bu eylemleri yapan kiþilerle ilgili olarak “Bunlar, bir kimsede bir araya geldi mi, o kimse mutlaka cennete girer” þeklindeki deðerlendirmesi (Müslim, Zekât, 87.) yapýlan iyiliklerin Allah tarafýnda asla karþýlýksýz býrakýlmayacaðýnýn ve bizleri bu durumda büyük mükâfatlarýn beklediðinin bir müjdesi niteliðindedir. Kur’an-ý Kerim, “Allah güzel iþ yapanlarýn mükâfatýný zayi etmez.” (Hud, 11/115.) þeklinde bu hususu ifade etmekte ve pek çok ayette inanan ve salih amel iþleyenleri ne tür güzelliklerin beklediði anlatýlmaktadýr.
Ýyilik, sadece iyilik yapýlanýn faydasýna deðildir; gerçekte iyilik yapan da bu iyilikten nasiplenir. Ýyilik sahibi kiþi ahiretteki ödüllerin yanýnda, daha bu dünyada yaptýðý iyiliðin karþýlýðýný almaya baþlamaktadýr. Öncelikle yapýlan iyilikler, iyiliði yapanýn ruhunu onarmakta, gönlünü farklý inþirahlarla geniþletmekte, kalbine huzur vermektedir. Ýyilik ayný zamanda, “Þüphesiz iyilikler kötülükleri giderir” (Hud, 11/114) ayetinde ifade edildiði gibi kötülüklerin silinmesine bir vasýta olmaktadýr. Bunun yaný sýra Kur’an-ý Kerim’de iyilik yapmanýn daha birçok faydasý dile getirilmektedir. Kur’an’da Yusuf peygamberin þahsýnda iyiliðin nasýl bir baþarýya dönüþtüðü þöylece anlatýlýr: “(Yusuf) yetiþkinlik çaðýna eriþince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneði) ve ilim verdik. Ýþte güzel davrananlarý biz böyle mükâfatlandýrýrýz.” (Yusuf, 12/22.) Tam bir samimiyetle ve Allah’ýn rýzasýna uygun olarak yapýlan iyiliðin, Allah’ýn insan hayatýnda açacaðý farklý rahmet kapýlarý ile (isabetle) hükmetme (yeteneði) ve ilim gibi bir deðere dönüþmesi her zaman muhtemeldir. Bunun için Yusuf peygamber gibi ahlaka dört elle sarýlmak, asýl olanýn Allah’ýn rýzasý olduðu idrakinde olmak ve her an ilme talip olmak gerekmektedir.
Sabýr ve iyilikle yapýlan eylemler, en sýkýntýlý zamanlarda insana o sýkýntýlardan kurtulma vesilesi olabilmektedir. Belki de “verilmiþ sadakan varmýþ” sözü bu gerçeðin farklý bir ifadesidir. Bizzat Allah Rasulünün sahabesine anlattýðý, bir maðarada sýkýþýp kalmýþ olan üç gencin kýssasý bu anlamda ilgi çekicidir. Bu gençler yaptýklarý iyilikleri birbirlerine anlatmak suretiyle maðaranýn gi riþini kapatan kayanýn yerinden oynamasýyla, sýkýþtýklarý maðaradan kurtulmuþlardýr. (Buhari, Enbiya, 50.) Bu nebevi kýssa, iyiliðin, insan hayatýnda ne kadar büyük bir güç olduðunu ortaya koymaktadýr.
Ýyilikte yarýþýlan ay
Modern dünyada örselenmiþtir ruhlarýmýz… Ýyilik artýk sanki uzak bir ideal gibi algýlanmaktadýr. Hâlbuki hayatýmýzýn her anýný iyiliklerle süsleyebiliriz. Ýyilik yapmanýn belli bir zamaný yoktur elbette. O, hayatýn tam orta yerinde, her an ve her zeminde yapýlmalýdýr. Fakat Allah’ýn biz insanlara rahmeti gereði belli zamanlar, diðerlerine göre daha özel anlar kýlýnmýþtýr. Ramazan böyle bir aydýr. Bu ayda yapýlan iyilikler farklý ilahî lütuf ve baðýþlara vesile olmakta, bu ayýn içinde bulunan ve bin aydan hayýrlý Kadir Gecesi insana farklý ufuklar bahþetmektedir. Bu ay, gecesi ve gündüzü vahyin aydýnlýðýna boyanmýþ bir aydýr. Bu ayda kötülüðe ‘dur’ denmiþ, þeytanlar zincire vurulmuþtur. (Nesai, Sýyam, 5.) Yeter ki insan iyiliðe talip olsun. Müminler bu ayda kardeþlerine sofralarýný açacak, fakir ve yoksullara dil, ýrk ve hatta din ayrýmý gözetmeden yardým edecektir. Komþusu açken tok yatamayan mümin için bu ayda herkes sanki yakýn komþusuymuþ gibi onun iyiliðinden istifade edecektir. Bazen bir tebessüm sadaka olacak, bazen bir kap çorba… Bazense iyiliðin adý; evsiz, barksýz, belki vatansýz insanlara bir battaniye olacaktýr. Ama sonuçta bir müminin kardeþçe uzattýðý el, mümin kardeþinin elinden tutacaktýr.
Allah Rasulü “Namaz kýlmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliði emretmek, kötülüðü yasaklamak; insanýn ailesi, malý, çocuklarý ve komþusu üzerinden olduðu imtihana kefarettir.” Diye bizleri müjdelemektedir. (Buhari, Mevakitü’s-salât, 4.) Ramazan ayý oruç ayýdýr. Müminlerin sadaka ve zekâta yöneldiði ve her an iyilikte yarýþtýklarý bir aydýr. Böylece ramazan ayý her zamankinden daha çok, “iyi olmak” konusunda bizi eðitir. Bu ayda kazandýðýmýz deðerleri tüm seneye yayabilsek, dünyamýz çok farklý bir hâle gelecektir. Ramazan ayýnda Allah’ýn engin rahmeti sayesinde her yapýlan iyilik, göklerde karþý lýk bulur. Zira ramazanda gökle yer buluþur. Tüm dünya Allah’ýn arþýnýn gölgesine girer. Ramazan ayýnda Allah’ýn emirlerine uyarak, yasakladýðý þeylerden kaçmak suretiyle ilahî rýzaya yol ararýz. Yani bu ayda takva ölçüsünü yakalamak asýl hedefimizdir. Takva, yanýnda sabrý (Âl-i Ýmran, 3/120.), imaný (Âl-i Ýmran, 3/179.), ýslahý (Nisa, 4/129.), þükrü (Âl-i Ýmran, 3/123.), ihsaný (Maide, 5/93.), namazý (Enam, 6/72.), zekâtý (Araf, 7/156.) ve orucu ister. Bunlarýn her biri bizi muttaki ve iyi bir insan yapmanýn sýnýrlarýný belirleyen davranýþ ve ibadetlerdir. Bunun sonucu ise Allah’ýn sevgisini kazanmak (Âl-i Ýmran, 3/76.) ve Allah’ýn dostluðuna eriþmektir. (Casiye, 45/19.)
Ýnananlar yalandan, iftiradan, dedikodudan, kötü söz ve davranýþlardan uzak durmalýdýr. Müslüman dürüsttür, dosdoðrudur. Gönül kýrmak, küs durmak, gýybet etmek, Allah’ýn rýzasýný talep eden inananlara yakýþmaz. Oruçlu kiþi bunlara karþý ayrý bir hassasiyet gösterir. Allah Rasulü “Hiçbiriniz oruçluyken kötü söz söylemesin, baðýrýp çaðýrmasýn, hatta küfreden birine dahi sadece ‘ben oruçluyum’ desin.” (Müslim, Sýyam, 160.) þeklinde bizleri uyarmaktadýr.
Ramazan ayý her zaman olmamýz gereken davranýþ modellerinin idealize edildiði bir rahmet ve maðfiret ayýdýr. Bu güzellikleri daha iyi kavramak ve insanýn ancak iyiliklerle diri kalabileceðinin sýrrýna ermek için kalplere can veren bir ruh (Þûra, 42/52.), ellerden hiç düþmeyecek saðlam bir kulp (Bakara, 2/256.) olan Kur’an’ý okumak ve Rabbimizin bizlere olan mesajýný anlamaya çalýþmak zorundayýz. Bilmeliyiz ki “Kur’an’ý okumak ve anlamak vahiy melekleriyle beraber olmaktýr.” (Buhari, Tefsir, Abese, 1.)
Kur’an’ýn dimaðýmýzý aydýnlatan, ruhumuzu arýndýran ve bizi iyiliðe sevk eden iklimini, ramazanda yaþamak ve her ayýmýzý ramazan yapmak, iyiliði bir davranýþ modeli hâline getirmek anlamýna gelmektedir. Böylece bizler, Allah’ýn karanlýk bir kuyuda yalnýzlýk girdabýndan çekip alarak hikmet ve ilimle donattýðý Hz. Yusuf misali Kur’an’ýn hikmet ve ilimle kuþattýðý bir hayata nail olabiliriz.
Prof. Dr. Soner GÜNDÜZÖZ / DÝYANET AYLIK DERGÝ
|