Þu kýsacýk ömrümüzü neler uðruna tükettiðimizin, zamanýmýzý nasýl hoyratça harcadýðýmýzýn, imkân ve enerjimizi neler için seferber ettiðimizin, gündemimizi kimlerin ve nelerin iþgal etmesine izin verdiðimizin hesabýnýn tek tek görüleceði bir Gün mutlaka gelecek. Kendisinden hesaba çekileceðimiz nimetlerin baþýnda dazaman nimeti gelir kuþkusuz. Þu kadr u kýymetini bilemediðimiz, nasýl geçtiðini fark edemediðimiz, tükettiðimiz, “öldürdüðümüz” zaman…
Ýþte pervasýzca harcadýðýmýz vakitlerin deðerini bizlere hatýrlatan mübarek bir mevsim yine geldi:
Üç Aylar!
Receb, Þâban ve içinde “bin aydan hayýrlý olan Kadir Gecesi”nin bulunduðu Ramazan ayý…
1. Receb Ayý: Haram/Hürmetli Ay
Hz. Peygamber (sas) diðer aylardan daha çok Receb ayýna, Receb’den daha çok Þâban ayýna, ondan daha çok da Ramazan ayýna önem verir, daha bir özen gösterir, ibadet ve âhiret havasýna girerdi.
“Allah’ým, Receb ve Þâban ayýný bize mübarek kýl ve bizi Ramazan ayýna eriþtir.” (1) diye dua ederdi.
Receb ayý, Kur’ân’ýn hürmete layýk gördüðü (haram) dört aydan biridir. Haram aylar, Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Üçü peþ peþe gelirken, Receb ayý tek baþýna hürmetli ay olarak kalýr. Receb ayýnda oruç tutmanýn, dua, tevbe ve istiðfarý çoðaltmanýn, hayýr-hasenatta bulunmanýn faziletine dair hadis kitaplarýnda çeþitli rivayetler yer alýr.
Regaip Gecesi
Receb ayýnýn ilk cuma gecesine Regaip gecesi denir. Elbette her Cuma gecesi kýymetlidir, ancak iki kýymetli gece bir araya gelince, daha bir kýymet kazanýr.
Reðâib; ihsanlar, ikramlar demektir. Allah Teâlâ bu gecede, müminlere, raðîbetler (ihsanlar, ikramlar) yapar. Dolayýsýyla bu geceye özel bir hürmet gösterip, bu ihsanlardan yararlanmak gerekir.
Mîrac Gecesi
“Kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kýldýðýmýz Mescid-i Aksa’ya bir kýsým ayetlerimizi gösterelim diye götüren o Allah’ýn þaný yücedir. Þüphesiz O, iþitendir, görendir.” (Ýsra 17/1)
Risaletin 11. yýlý Receb ayýnýn 27. gecesi, Ýsrâ ve Mîrac mucizesi gerçekleþmiþtir. Ýsrâ, gece yolculuðu/yürüyüþü; Mîrac ise, yükseðe çýkmak ve yükselme âleti demektir. Ýsrâ mucizesi ayetlerle sabit iken[2], Mîrac (yükselme) olayý Kur’an’da anýlmaz, ama çok sayýdaki hadiste ayrýntýlý biçimde anlatýlýr:
Rasûlullah (sas) bir gece Kâbe’nin ‘Hatîm’ denilen kýsmýnda iken Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya getirilip burada namaz kýldý, oradan semaya yükseltilip bazý peygamberlerle görüþtü, sonra da Sidretü’l-Müntehâ’ya yükseltildi. Yanýnda bulunan Cebrâil (as) buradan öteye geçemedi; “Benim için burasý sýnýrdýr, parmak ucu kadar daha ilerlersem, yanarým…” dedi. Mîrac’da Cenab-ý Hakk, kulu ve rasûlü Muhammed’e (sas) nice âlemler gösterdi. Kuluna vahyedeceðini vasýtasýz vahyetti.
Rivayetlerdeki bazý ayrýntýlar da þöyledir: Göðün en yüksek tabakasýna Refref ile ulaþtý ve Allah’ýn huzuruna çýktý. Baþka önemli emirlerin yaný sýra beþ vakit namaz da iþte burada emredildi. Birçok hadise göre bu yolculuk sýrasýnda ona (sas) cennet ve cehennem de gösterildi. Daha sonra Hz. Peygamber (sas) Mescid-i Haram’a geldi. Ertesi gün bu olayý anlattýðýnda Mekkeli müþrikler onunla alay ettiler ve müminlerden bazýlarý da bunda þüpheye düþtüler. Hz. Ebû Bekir (ra), bu durum karþýsýnda, “O söylüyorsa doðrudur.” diyerek sadakatini ispatladý ve “Sýddîk” unvanýný aldý.
Mîrac hakkýndaki farklý görüþleri zikreden Mevdûdî, kanaatini þöyle özetler: Bazýlarý bunun rüyada meydana geldiði, bazýlarý olay sýrasýnda Hz. Peygamber’in (sas) tamamen uyanýk olduðu ve bedeni ile birlikte yolculuk ettiði, bazýlarý ise bunun sadece mistik bir görüntü olduðu görüþündedirler. Fakat bu ayetin baþlangýç sözleri (“Kulunu… götüren o Allah yücedir.“), bunun Allah’ýn sýnýrsýz gücü ile meydana gelmiþ olan doða-üstü bir olay olduðunu gösterir. Eðer olay sadece mistik bir görüntüden ibaret olsaydý ayet, bu olayý meydana getiren varlýðýn her tür zayýflýk ve eksiklikten uzak olduðunu gösteren “subhâne” ifadesi ile baþlamazdý. Yine“Kulunu bir gece… götüren“ sözleri, bunun sadece bir görüntü veya rüya olmadýðýný, bilakis Allah’ýn, Peygamberi’ne (sas) ayetlerini gösterdiði fiziki ve bedeni bir yolculuk olduðunu gösterir. O halde, miracýn sadece ruhsal bir deneyim olmayýp, Allah’ýn, Peygamber’i (sas) için hazýrladýðý fiziki bir yolculuk ve bir gözlem olduðu kabul edilmelidir.[3]
Beþ vakit namazla özdeþleþen bu geceyi huþû dolu namazlarla geçirmek ve namazý bir ömür boyu ikâme etme yani dosdoðru kýlma konusunda bir vesile olarak deðerlendirmek ve “Namaz müminin mîracýdýr.”[4]hadis-i nebevisi uyarýnca her namazý bir “mîrac” yani Rab Teâlâ ile sohbet kýlmak gerekir.
2. Þâban Ayý: Rasûlullah’ýn Ay’ý
Þâban ayýnýn “kendisine ait” olduðunu belirten Hz. Peygamber (sas), bu ayda ibadete özel bir önem vermiþ, Receb ayýndan daha fazla oruç tutmaya, sadaka vermeye gayret etmiþtir. Þöyle buyurmuþtur:
“Receb ayý Allah’ýn ayý, Þâban benim ayým, Ramazan da ümmetimin ayýdýr.”[5]
Bu hadis-i þerif hakkýnda yapýlan yorumlardan biri þöyledir: Receb ayýnda yüce Rabbimizin güzel isim ve sýfatlarýný öðrenip düþünerek Tevhid’in hakikatini kavramak, Þâban ayýnda Allah Rasûlü’nü (sas) sîreti ve sünneti ile birlikte tanýyarak ona bol bol salât u selam etmek, Ramazan ayýnda ise Kur’ân-ý Kerim’i daha çok okuyup tefekkür ederek, anlayarak yaþamak iþaret buyrulmuþtur.
Peygamberimizin (sas) özellikle bu ayda oruç ibadetini artýrdýðýný biliyoruz. Hz. Aiþe annemiz, Rasûlullah ’ýn (sas) bu aydaki orucu hakkýnda þöyle der:
“Þâban ayýndaki kadar çok oruçlu olduðu bir ay görmedim.”[6]
Berât Gecesi
Þâban’ýn on beþinci gecesi “Leyletü Nýsf-i Þa’bân” (Þâban’ýn Yarýsý Gecesi); bilinen adý ile Berât Gecesi’dir. “Berât” kelimesinin aslý Arapça “berâet” olup “kurtulmak, iyileþmek” demektir. Borçtan, suçtan, cezadan, hastalýktan kurtulmak; iyileþmek; uzaklaþmak; temizlenmek anlamlarýna gelir. Ayrýca, “yazý, belge” anlamý da kazanmýþtýr. Dinî anlamýyla berâet, günahlardan, kötülüklerden arýnmak, temize çýkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak, eriþmektir. Bu geceye, bereketli ve feyizli olmasý sebebiyle Mübarek gece (leyle-i mübarek); günahlarýn affý ve kullarýn temize çýkarýlmasý sebebiyle Berât gecesi (leyle-i berât/ferman) veSakk/belge gecesi, kullarýn ihsana kavuþmalarý nedeniyle de Rahmet gecesi (leyle-i rahmet) denmiþtir. Tevbe (Berâe) Suresi 1.ayette geçtiði üzere ‘Þirke/müþriklere ültimatom, son ihtar, kesin uyarý’ anlamýna da gelir.
Bazý müfessirler, “Apaçýk kitaba yemin olsun ki, biz Kur’ân‘ý mübarek bir gecede indirdik.” (Duhân 44/2-5) âyetindeki “mübarek gece“nin Berât Gecesi; çoðu müfessir ise Kadir Gecesi olduðu görüþündedir. Ýlk müfessirlerden Ýkrime ve bir grup âlim, Kur’ân Levh-i Mahfuz‘dan topluca dünya semasýna bu gece indirildi;Kadir Gecesi de Cebrail vasýtasýyla Peygamberimize parça parça indirilmeye baþlandý, der.[7] Kýsaca; Berât ve Kadir gecesi Kur’ân’ýn bize lütfedildiði iki kutlu gecedir.
Peygamberimiz (sas): “Þâban ayýnýn yarýsý gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin.”[8]buyurarak hem Þâban ayýnda hem de Berât gecesinde yapýlmasý gereken ibadetleri iþaret etmiþtir.
Ayrýca þöyle buyurmuþtur: “Yüce Allah, Þâban‘ýn on beþinci gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarýnýn tüyleri sayýsýndan daha çok insaný cehennemden kurtarýr. Ancak, kendisine þirk koþanlarýn, Müslümanlara karþý kin ve düþmanlýk besleyenlerin, akrabalarýyla baðýný koparanlarýn, kibirlilerin, ana-babasýna isyankâr olanlarýn ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.”[9]
”Kim Þâban’ýn 15.gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin öldüðü günde o kiþinin kalbi ölmez.”[10]
Elbette, bir geceyi ibadetle geçirip sonra eski hayata geri dönmenin hiçbir anlamý yoktur. Ancak bu gece tevbe, istiðfar ve af dilemek için bulunmaz bir fýrsattýr: Bu geceler ve günler her türlü günah, hata ve isyandan vazgeçip yepyeni bir baþlangýç yapmak isteyenler için bir dönüm noktasý olabilir. Sadece harama batanlar deðil herkes için fýrsat! Günahý, hatasý, ihmali olmayan var mý?
Bu yüzden Rasûlullah (sas) bu kutlu zamanlarda þu dualarý tavsiye buyurur:
“Allahým, sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet.”[11]
Hz. Aiþe (r.anhâ): Rasûlullah’ýn, bu gece kýldýðý namazýn secdesinde þöyle dua ettiðini nakleder:
“Allahým! Gazabýndan rýzana sýðýnýyorum. Cezandan affýna sýðýnýyorum. Allahým! Senden, yine Sana iltica ediyorum. Sana yaptýðým senâyý (övgüyü), Senin kendine yaptýðýn senâ ölçüsünde yapmaktan âciz olduðumu itiraf ederim. Senin komþuluðun ve yakýnlýðýn, azizliktir. Senin senâ ve övülmen yücedir. Senin ordun maðlup edilemez. Sen, vaat ettiðin þeyde, vaadinden dönmezsin. Senden baþka tanrý, Senden baþka mabud yoktur.”[12]
Özetle Berât gecesi ve Þâban ayý; müminlerin ve tüm insanlýðýn her türlü þirkten, haramdan, günahtankurtuluþu için bulunmaz bir fýrsattýr.
Ramazan’a Doðru…
Kutlu Peygamberimiz (sas) bir Þâban ayýnýn son gününde ashabýna þöyle hitap eder:
“Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay’ýn gölgesi üzerinize bastý. O ayda bir gece vardýr ki bin aydan daha hayýrlýdýr. …”
Ertesi gün baþlayacak kutlu Ramazan’ý müjdeleyen Sevgili Peygamberimiz (sas) bin aya yani ortalama bir insan ömrüne denk Kadir Gecesi’ne dikkat çekerek hangi gecesi olduðu kesin belirtilmeyip her gecesi Kadir olmasý muhtemel bu ayýn her gününü ve gecesini Allah’ýn razý olacaðý amellerle geçirmeyi, hiç bir ânýný gafletle geçirmemeyi hatýrlatýr. Hadisin devamýnda, farz olan orucun ve farz namazlarýn dýþýnda nafile namaz kýlmayý, hayýr iþlemeyi, insanlara merhametli davranmayý tavsiye ederek “O ayda bir hayýr iþleyen kimse diðer aylarda bir farz iþlemiþ gibi olur. O ayda bir farz iþleyen ise diðer aylarda yetmiþ farz iþleyen gibidir.”[13] buyurur. (‘Yetmiþ’ çokluktan kinayedir.)
Evet, bir farza yetmiþ farz, hatta daha fazlasý! Ve “bir gece”ye “bin ay”dan daha hayýrlýsý!
3. Ramazan Ayý: Kur’an Ay’ý
Ramazan ayýnýn fazileti elbette Allah için tutulan oruçtan gelir. Peygamberimiz (sas) þöyle buyurur:
“Ramazan geldiðinde cennet kapýlarý açýlýr, cehennem kapýlarý kapanýr, þeytanlar da baðlanýr.”[14]
Ancak bu ayý asýl mübarek kýlan ise, Kadir Gecesi’nde Kur’an’ýn nazil olmaya baþlamasýdýr.
“Ramazan ayý ki o ayda Kur’an insanlara yol gösterici, doðru yola iletici, eðri ile doðruyu birbirinden ayýrt edici olarak indirildi.” (Bakara 2/185)
Ramazan ayýna bu sebeple “Kur’an Ay’ý” dendi. Kur’an, her Ramazan’da kalbimize yeniden insin diye!..
Ve Kadir Gecesi…
“Biz onu (Kur’ân’ý) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduðunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi bin aydan hayýrlýdýr. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iþ için iner. O gece, tanyerinin aðarmasýna kadar bir esenliktir.”(Kadr Suresi)
Bu gece bin aydan daha hayýrlýdýr. Kur’an’da bu gibi yerlerde geçen sayý, olayýn deðerini sayýlarla sýnýrlama amacý taþýmaz. Bu sadece çokluðu ifade etmek içindir. Bu gece insanlarýn hayatýnda binlerce aydan daha hayýrlýdýr. Nice binlerce ay ve binlerce sene geçip gitmiþtir de, insanlarýn hayatlarýnda bu mübarek ve mutlu gecenin yaptýðý etkinin ve saðladýðý deðiþimlerin bir nebzesini bile býrakamamýþtýr.[15]
Vaktin Çocuðu Olmak…
Kadir gecesinde seküler zihinleri allak-bullak eden, maddi deðer ölçülerini altüst eden bir nispetle karþý karþýyayýz. Allah’ýn lûtf u keremi ile “bir”in “bin”e hatta “bin”lere, “milyon”lara katlandýðýna inanan bir kýymet bilinci, bir zaman idraki, bir deðer ölçüsü…
Bunu ancak “mümin” ve “müslim” bir zihin kavrayabilir. Ve iþte fýrsat: Receb, Þâban, Ramazan!
Vaktin çocuðu (ibnü’l-vakt) olarak yaþadýðý her âný/vakti kulluk idraki ve sorumluluðu içinde geçirmesi gereken biz Müslümanlar, tam da bu espriyi özetleyen “Vakit nakittir.” atasözünün de içini boþaltýp “vakt”in deðerini/bedelini “nakit”le eþitleyiverdik.
Ýmdi, Ýslâm Dini, baþta namaz olmak üzere “vakitli”[16] ibadetler nizamý ile insan hayatýnýn her ânýný anlamlý ve deðerli kýldý. Müslüman’ýn her vakti programlanmýþtýr; hayatý ibadettir.
Vaktin çocuklarý, kýymetli vakitlerin en kýymetlileri olan Üç Aylar’ýn kýymetini bilenlerdir, vesselam!
[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259.
[2] Ýsra 17/1. ve Necm 53/1-18. Ayetler.
[3] Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’an, 3/69-70.
[4] Elmalýlý M.Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur’an Dili, Yûnus/10. âyetin tefsiri.
[5] Aclûnî, Keþfu’l-Hafâ, 1/423.
[6] Zebidî, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 6/295.
[7] Elmalýlý M. Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur’ân Dili, 4294
[8] Ýbn Mâce, Ýkâmetü’s-Salât 191.
[9] Tirmizî, Savm 39.
[10] Ýbn Mâce, 1782.
[11] Tirmizî, Daavât 84.
[12] Müslim, Salât 222.
[13] Terðîb, 2/94-95.
[14] Müslim, Sýyâm 1.
[15] Seyyid Kutub, Fî Zýlâli’l-Kur’ân, Kadir sûresi tefsiri.
[16] Nisa 4/103.
Abdullah YILDIZ
|