Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araştırmaları   |  İlmi YAZILAR   |  Aile Eğitim Yazıları   |  Çocuk Eğitimi Yazıları   |  Yazarlar  |  İletişim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatı (s.a.v)

İnsanı Tanımak (Radyo)

Tv Programları

Seminer ve Konferans

Kısa Dersler

Özel Konular

Fıkhi Konular

Aile Eğitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Girişi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eğitimcilere ÖZEL
Gazze Duası
Gençlerle İletişim (Günışığı- Reşitpaşa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 4822
Toplam 17076162
En Fazla 25928
Ortalama 2747
Üye Sayısı 133549
Bugün Üye Olan 816
Online Ziyaretci
 
 

Öfke baldan tatlı mı?

"Öfke baldan tatlıdır." derler. Öfkeye kapılıp ne dediğini ve ne yaptığını bilmez bir halde savrulmak insanın kolayına gelir. Oysa aklıselim sahibi yetişkin bir kimsenin zarara dönüşecek bir öfke duyduğunda bunu en kısa sürede dindirerek sabırlı ve sağduyulu olması lazımdır.

06/02/2012

Öfke doluydu adam… Karşısındakine var  gücüyle bağırırken yüzü kıpkırmızı kesiliyor, şah damarı boynunda belirginleşiyordu. Öfkenin alevi yüzüne yansırken, kırıcılığı da sesinde çınlıyordu. Onun bu hâli Rahmet Peygamberi’nin dikkatini çekince, yanındakilere dönerek o sakin ve huzur veren sesiyle şöyle demişti: “Öyle bir söz biliyorum ki, eğer şu kişi o sözü söylese, kendisinde bulunan öfke hâli yok olur gider. Eğer bu adam ‘Eûzü billâhi mine’ş-şeytânir-racîm’ (Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım) dese, kendisinde bulunan bu öfkeli hâl diner.” Bunu duyan sahabiler hemen adamın yanına gelerek şeytandan Allah’a sığınmasını yani euzü besmele çekmesini söylemişler ama o “Ben deli miyim de bunu yapacağım!” diyerek itiraz etmişti. (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11.)

 Elbette deli değildi adam. Onun deli olmadığını Peygamberimiz de biliyordu. Fakat öfkesi onu delirtmiş gibiydi. Kendini kontrol edemez ve sağlıklı düşünemez hâle gelmiş, dolayısıyla şeytanın kötü yönlendirmesine dur deme kabiliyetini yitirmişti. Rasul-i Ekrem onun bu savunmasız hâlini gördüğü için Allah’ın engin merhametine sığınmasını ve şeytandan uzaklaşmasını istemiş, öfkenin etkisi altında sonradan pişman olacağı adımlar atmasına engel olmayı arzu etmişti.

Sevgili Peygamberimiz “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateşi su söndürür, dolayısıyla biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3.) buyurarak da öfkenin şeytanla  ilgili olduğuna dikkat çekmiştir. Öfke, insanın iradesini zayıflatarak onu her türlü olumsuz yönlendirmeye açık hale getirmektedir. Atalarımızın “Öfke gelince akıl gider.” diyerek tarif ettiği bu hâl elbette şeytanın işine gelecektir!

Aslında öfke gayet doğal bir duygudur. İnsanın kendisini tehlikelere karşı korumasında, kişiliğine ve değerlerine yönelik bir saldırı karşısında savunmaya geçmesinde tetikleyici güç olarak görev yapan içgüdüsel bir duygudur. Bedenine, malına, inancına, ırzına ve sevdiklerine karşı bir tehdit algıladığında öfkelenen insan, bedensel, duygusal ve zihinsel güçlerini aynı anda harekete geçirerek söz konusu tehdidi uzaklaştırmaya çalışır. Ancak öfkenin yaratılış kodlarımızda var olması onun bütünüyle masum olduğu anlamına gelmemektedir. Çünkü hepimiz biliriz ki öfke, kontrol edilmesi gereken ve haddini aştığında hem öfkelenen kişi hem de karşısındakiler için son derece tahripkâr olan bir duygudur. Kısacası Allah Rasulü’nün de söylediği üzere, ateş gibidir öfke; ona muhtaçtır insan, ama gereğinden fazla olup kontrol edilemez hâle geldiğinde yakar, yıkar, perişan eder…

 

İmtihan dünyası, her adımında farklı sorunlarla insanın karşısına çıkar. Bir problemle yüz yüze geldiğinde, kendisini bir anlaşmazlığın ortasında bulduğunda, gayretlerine rağmen duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandığında, istekleri gerçekleşmediğinde minicik bir bebek bile olsa öfkelenir insan. Hâlbuki akıl sahibi olan ve Rabbinin sınırsız lütfu ile bu kâinatın en değerli varlığı olma şerefine eren insandan istenen, öfkesinin aklını perdelemesine izin vermemesidir. Doğru zamanda ve doğru bir şekilde dışa yansıttığı öfke ile kimi zaman başarılı olabilecekse de,  öfkenin yanlış yer ve zamanda patlamaya hazır bir dinamit gibi avucunda gezdiğini unutmamasıdır.

“Öfke baldan tatlıdır.” derler. Öfkeye kapılıp ne dediğini ve ne yaptığını bilmez bir halde savrulmak insanın kolayına gelir. Oysa aklıselim sahibi yetişkin bir kimsenin zarara dönüşecek bir öfke duyduğunda bunu en kısa sürede dindirerek sabırlı ve sağduyulu olması lazımdır. Hiçbirimizin öfke girdabına kendini bırakıp bütün olumsuz enerjisini karşısındakilere boşalttıktan sonra “Ne yapayım, öfkeme yenildim.” deme gibi bir l ü k s ü yoktur. Öfkesini denetlemek ve kendine hâkim olmak yaşı, cinsiyeti ve konumu ne olursa olsun, herkesin vazifesidir. “Öfke ile kalkan zararla oturur.” ise, anne, baba, öğretmen, idareci, esnaf ya da usta, herkes kendisini ve çevresini zarardan korumakla sorumludur.

Peygamber Efendimiz, kendisinden nasihat isteyen bir kişiye “Öfkelenme!” buyurmuş ve bunu üç defa tekrar etmiştir. (Buhârî, Edeb, 76.) Elbette bir alev topunu andıran öfkeyi yutmak kolay bir iş değildir. Ama Allah Rasulü’nün ifadesiyle, “Asıl pehlivan güreşte karşıdakini yenen değil, öfke anında kendini kontrol edebilendir!” (Müslim, Birr ve sıla, 106.) Velhasıl, marifet, güreşmeyi ve ezmeyi değil, öfke ile mücadele edebilmeyi öğrenmektir. Bu konuda Peygamber Efendimizin hayatında eşsiz örnekler vardır. Haksızlık karşısında öfkesini göstermekten çekinmeyen Allah Rasulü, bunun dışında gayet sakin, soğukkanlı ve ağırbaşlı davranmış, öfkenin insanları esir aldığı bir cahiliye toplumuna hilm, şefkat ve merhamet aşılamıştır. Sözgelimi, Huneyn Savaşı’nda elde edilen ganimetleri paylaştıran Hz. Peygamber (s.a.s.), gönüllerini İslam’a ısındırmak için çabaladığı bazı kimselere fazla mal vermiş, bunu gören ensardan bir kişi de öfkesine hâkim olamayarak, “Vallahi bu, adaletin gözetildiği ve Allah rızasının hedeflendiği bir paylaştırma değildir!” demişti. Bunu duyan Peygamber Efendimiz, mübarek yüzünün rengi değişecek kadar öfkelendiği halde sabretmiş ve şöyle demişti: “Allah ve Rasulü de adaletli davranmayacaksa kim adil olacak! Allah, Musa’ya rahmet etsin. Bundan daha fazla eziyete uğramıştı da o bunlara sabretmişti.” (Buhârî, Farzu’l-humus, 19.)

Öfke kontrolü konusunda ümmetinin yardımına koşan Rasul-i Ekrem, “Biriniz ayakta iken öfkelenecek olursa hemen otursun, eğer (oturunca öfkesi) dinecek olursa ne âlâ! Ama eğer dinmezse o zaman da uzansın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3.) buyurmuş ve öfkelenen insanın kırıcı olmaması için susmasını tavsiye etmiştir. (İbn Hanbel, I, 239.) Öfkenin kabullenilmesine ve kişiliğe yer etmesine razı olmayarak ismi Bağîz (öfkeli/nefretli) olan bir adamın ismini Habib (sevecen/sevgili) olarak değiştirmiştir. (İbn Hacer, İsâbe, I, 320.) Kendisi de öfkenin etkisiyle hata yapmaktan endişe etmiş ve bu konuda Rabbinden şöyle yardım dilemiştir: “Allahım! Muhammed ancak bir beşerdir. Her insanın öfkelendiği gibi o da öfkelenir. Eğer bir Müslüman’a haksız yere lanet okur, ağır konuşur, beddua edersem, bunu onun için (günahlarından) temizlenme ve rahmet vesilesi kıl.” (Müslim, Birr ve Sıla, 89.)

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah der ki: “Allah katında, Allah’ın rızasını dileyerek öfkelendiğinde yutkunan bir kulun bu yudumundan daha hayırlı bir yudum yoktur.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 446.) Rasulüllah da öfkesini yenen ve gücü yettiği halde kendisini tutarak karşısındakini incitmeyen kulun ahiretteki mükâfatını anlatmıştır. (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 48.) Nihayetinde mesele, inanan bir kul olarak Rabbin hoşnutluğu uğruna ateşin yalımına karşı durmak ve Kur’an’da kendilerinden övgüyle bahsedilenler arasına girmek değil midir? “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir… İşte onların mükâfatı Rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedî kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükâfatı ne güzeldir!” (Âl-i İmrân, 3/134, 136.) “Öfke baldan tatlıdır.” derler. Öfkeye kapılıp ne dediğini ve ne yaptığını bilmez bir halde savrulmak insanın kolayına gelir. Oysa aklıselim sahibi yetişkin bir kimsenin zarara dönüşecek bir öfke duyduğunda bunu en kısa sürede dindirerek sabırlı ve sağduyulu olması lazımdır.

 

Bu yazı 3231 defa okunmuştur...

Yorum Ekle

Yazdır

YORUM LİSTESİ

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 İMAN VE SAMİMİYET

n

08/08/2022 - 10:21 İSLAM’IN ASLİ KAYNAKLARINI DOĞRU ANLAMANIN YÖNTEMİ ÜZERİNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGİ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALİH VE BAKİ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENİN ÇALDIĞI İNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHİDDEN HİDAYETE  NEBEVİ RİSALET

n

12/01/2021 - 11:25 İŞTE TOPLUMUMUZUN HÂLİ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDİMİZİN HİCRET YOLCULUĞU

n

06/10/2020 - 11:27 ŞEHİTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI İTİBARIYLA İSTİĞFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLİK NEREYE GİDİYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ŞİMDİ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMİLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESİNİ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ŞEHR-İ RAMAZAN VE SORUMLULUK BİLİNCİ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAŞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLİMİZE ŞÜKREDEBİLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUĞUN EN GÜZEL KIVAMI: İHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMİNDE İLİM / Prof. Dr. Şakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HİCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZİKİR: KALPLERİ DİRİLTEN İKSİR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELİŞ BİLİNCİNİ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVİ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 İnancı kuşanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kılmak ve Takva Sahibi İmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEİZMİ VE ATEİZMİ BESLEYEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖR İBADETSİZLİ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİ MESCİD-İ AKSA VE MÜBAREK ŞEHİR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFİS İLE MÜCADELE CİHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DİNÎ TEBLİĞDE DİL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 İNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DİN AŞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA DİNİN DOĞRU ANLAŞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Başından Serçe Geçen Bir Çocuktur  İSMAİL

n

12/07/2017 - 10:42 İNSANLIĞA KARŞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FİTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBİ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENİYETİ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEĞİŞEN MAHREMİYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DİNLERİ KİMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADİS İLMİ”NİN İSLÂMÎ İLİMLER ARASINDAKİ YERİ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERİNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRİKAYA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BİR GÜVEN ABİDESİ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadın Başka Bir Versiyonu: İFTİRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMİ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz İslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VİCDANIMIZIN "Selfie"SİNİ ÇEKEBİLİR MİYİZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boş Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kişilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaşamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an İkliminde İyiliklerle Dinamik Bir Hayat İnşası

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’İN MESAJINI DOĞRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoğunlaşmış İbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLİME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huşu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alnı Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALİ (Ö: 40/660)’NİN KUR’AN-I KERİM ANLAYIŞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NİN PEYGAMBER SEVGİSİ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 İlim, Marifet ve Hikmet İlişkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccın Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasında Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-İ FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVİH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Şeytanın Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeşlik ve Dostluğa Açılan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaşan Sinsi Düşman: Şeytan

n

12/06/2015 - 03:38 İnsanın Temel Bir Zaafı

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERİN BİR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuşanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Şiddet Karşısında rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADİSLERİN DOĞRU ANLAŞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKİP EDİLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanın Varlıkla İmtihanı

n

23/12/2014 - 04:12 İslami Bakışla Varlık ve Servet Algımız

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHİY İLİŞKİSİ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabır-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunması Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 İslam’ın Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan İklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETİ TATİL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’İN ADÂLET ANLAYIŞI

n

09/04/2014 - 02:07 BİR YÖNETİCİ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı

n

10/02/2014 - 02:47 Değerini Bilemediğimiz İki Eşsiz Nimet: Sağlık ve Boş Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site İçi Arama

24 Sevvâl 1446 |  22.04.2025

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ve diyecekler ki: "Ey Rabbimiz, şüphesiz ki biz önderlerimize ve büyüklerimize itaât ettik, (onlar da) bizi yoldan saptırdılar."

( Ahzâb sûresi - 67)

Bir Hadis

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurur:

“Saçı olan bakımına özen göstersin.”

(Ebû Dâvûd, Tereccül, 3)

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim

"Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."

Talut ve Askerlerinin duası (Bakara sur 250)

Hikmetli Söz

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır.

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Canlı yayın

İslam Ansiklopedisi

  Tasarım : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com