Sekizinci sebep: Peygamberin ümmet için þâhit/þehîd olmasý
Þâhit/þehîd kelimesinin aslý ‘þe-hi-de’ ve onun masdarý olan ‘þehâdet’ fiilidir. Bu da sözlükte; bir olaya þâhit olmak, bildiðini söyleyip tanýklýk etmek, bir yerde hazýr bulunmak, bir þeyin iç yüzünü bilmek, haber vermek, muttali olmak, sözle ifade etmek ve bilmek anlamlarýna gelir.(1)
Þâhit, birþeye tanýk olan, bir olaya tanýklýk eden, birþeyin yanýnda hazýr olan ise, þehîd, bütün bunlarý daha güçlü bir þekilde yapan demektir.(2)
Þâhit, Kur’an’da tekil ve çoðul olarak (þahidûn-þahidîn) onaltý âyette geçmektedir. Bu kullanýmlarýn çoðu Türkçe’de kullandýðýmýz þâhitlik / tanýklýk anlamýndadýr. (Hûd 11/17. Yûsuf 12/26. Ahkaf 46/10. Kasas 28/44. Saffât 37/150)
Kur’an hz. Muhammed’in peygamberliðini tahrif edilmemiþ Tevrat’ýn, Kur’an’ýn ve diðer þâhitlerin desteklediðini (Hûd 11/17), kâfirler inkârlarýna kendilerinin bizzat þâhitlik ettiklerini (Tevbe 9/17), hz. Muhammed’in, Hz. Musa’ya vahiy gelirken bu olaya bizzat tanýk olmadýðýný (Kasas 28/44), hz. Ýbrahim’in gökleri ve yeri yaratanýn Allah (c.c.) olduðuna tanýklýk ettiðini(Enbiyâ 21/56) þâhid kelimesi ile anlatýyor.
Þâhit veya þehîd ayný zamanda þehâdet getiren, Allah’tan gelenlerin hak olduðuna yürekten tanýklýk eden ve kabul eden, ‘eþhedü’ diyen mü’mindir. O, týpký Hz. Ýsa’ya inanan havariler gibi dua eder. (Mâide 5/83, 113. Âli Ýmran 3/53)
Kur'an þâhitlik/tanýklýk olayýna ‘þe-hi-de’ fiilinin çeþitli kalýplarýný kullanarak yer veriyor. Bu kullanýmlarýn hemen hepsinde insanýn þehâdeti, tanýklýk yapmak, bir þeye bizzat þâhid olmak, bir þeyin doðruluðunundan emin olmak anlamlarý söz konusudur.
-Peygamberlerin þehîd/þâhit olmasý
Kur’an bazý peygamberlerin kendi ümmeti için þâhit/þehîd olduklarýný haber veriyor. Mesela; hz. Ýsa kendisini kavmi hakkýnda þâhit olarak niteliyor.
“... Ve onlarýn arasýnda yaþadýðým sürece yaptýklarýna þehîd idim (þâhitlik ettim)...”(Mâide 5/117)
Þu ayet hz. Musa’nýn kendi kavmi için bir þâhit olduðunu dýolaylý bir þekilde haber veriyor: “Nasýl Firavun'a bir elçi göndermiþ idiysek doðrusu size de, hakkýnýzda þâhitlik edecek bir peygamber gönderdik.”(Müzemmil 73/15)
Allah (c.c.), hz. Muhammed’i (s.a.v.) insanlýða bir þâhit olarak gönderdi. (Aþaðýda gelecek). O peygamber olarak görevlendirildiði gibi, firavun ve kavmine de týpký onun gibi bir elçi, yani hz. Musa (a.s.) gönderildi. Görevleri ve þâhit olmalarý açýsýnda hz. Muhammed ile Hz. Musa arasýnda fark yoktur.
Buradan ayný zamanda; hz. Muhammed’in yeni bir din getirmediðini, geçmiþ peygamberlere de indirilen, Allah’ýn katýnda geçerli din olan Ýslâm’ý (Âli Ýmran 3/19, 85) teblið etmekle görevli olduðunu ve peygamberlerin davetinin ortak olduðunu anlýyoruz.
Bir çok âyette de bütün insanlarýn kendi þâhitleriyle diriltilip ve hesaplarýnýn görüleceði bildiriliyor.Mesela; “O gün her ümmetin içinden kendilerine birer þâhit göndereceðiz. Seni de hepsinin üzerine þâhit olarak getireceðiz. Ayrýca bu Kitab'ý da sana, her þey için bir açýklama, bir hidayet ve rahmet kaynaðý ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”(Nahl 16/89. Ayrýca bakýnýz: Kaf 50/21. Nahl 16/84. Nisâ 4/41.Mü’min 40/51)
Âhirette kendi ümmetleri için þâhit olarak getiriilecek olan peygamberler, dünyada iken de elbette kendi kavimleri için birer þâhittirler.
-Ahiret gününde þâhitlik:
Kur’an bir kaç âyette kýyamet gününde, hesap olayý hakkýnda etkileyici bir gerçekten haber veriyor: O gün bazý þeylerin ve kiþilerin þâhitlik için getirilmesi.
“Yeryüzü, Rabbinin nuru ile aydýnlanýr, kitap konulur, peygamberler ve þâhitler getirilir ve aralarýnda hakkaniyetle hüküm verilir. Onlara asla zulmedilmez.”(Zümer 39/69)
“(Kýyamet günü) her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir þehîd (tanýk) bulunduðu halde gelir.” (Kaf 50/21)
Bir âyette de kýyamet günü her ümmetten (din topluluðundan) þâhit getirileceði söyleniyor:
“Her ümmetten bir þâhit göndereceðimiz gün, artýk ne kafir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onlarýn özür dilemeleri istenir.” (Nahl 16/84. Bir benzeri:Nisa 4/41. Nahl 16/89)
Bir baþka yerde hesap gününde þâhitlerin dinleneceði haber veriliyor. (Mü’min 40/51)
Bu âyetlerde söz konusu edilen þâhitler/þehîd(ler) (tanýklar) kimdir?
Kiþinin amel defteri mi?
Kendi zamanýnýn peygamberi mi, bu iþle görevli melekler mi?
Organlarý ve cildi mi?
Zira insanýn organlarý ve cildi, melekler tarafýndan kayýt altýna alýnmýþ amel defteri onun aleyhine þâhitlik yapacaklar.(Yâsin 36/65. Fussilet 41/20-21. Ýsrâ 17/14. Nûr 24/ )
Âhirette dinlenecek þâhitlerin amel defteri, insanýn organlarý veya peygamberler olmasý muhtemeldir. Týpký Hz. Muhammed’in Ýslâm ümmeti üzerine þâhit olarak gönderilmesi gibi.(Bakara 2/143)
“Nahl sûresi 84. âyette Allah'ýn her ümmetin içinden çýkardýðý peygamberlerin, kendi toplumlarýna Allah'ýn mesajýný ulaþtýrýp onlara doðru ile eðrinin anlamýný açýkladýklarýna dair þehâdet edecekleri ve dolayýsýyla inanmayanlarýn hiçbir mazeret ileri süremeyecekleri Hesap Günü'ne iliþkin bir îma var.”(3)
-hz. Muhammed’in þâhit/þehîd olmasý
Peygamber’in (s.a.s.) Tevrat’ta geçen bazý sýfatlarý Kur’an’da yer almaktadýr. Onlardan bir kýsmý onun þâhit, beþîr (müjdeleyici) ve nezîr (uyarýcý) olmasýdýr.(4)
Allah (cc) son elçisinin böyle beþ sýfatla vasýflanadýrdý. Bu da onun risaletinin maksadý ve o risalete has temellerdir. Bu beþ özellik; onun þâhit, beþîr, nezîr, davetçi, aydýnlatýcý bir ýþýk kaynaðý olmasýdýr.(5)
Kur’an Hz. Muhammed’i (sav) de ‘þehîd’ veya ‘þâhit’ sýfatýyla anýyor. O, hem kendi ümmeti için, hem bütün insanlar için bir ‘þâhit’ olarak gönderilmiþtir. Hz. Muhammed (sav) insanlýða bir þâhid olarak gönderildiði üç âyette vurgulanýyor.
“Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir þâhit, bir müjdeleyici (beþîr) ve uyarýcý (nezîr) olarak gönderdik.
Allah'ýn izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak (gönderdik).” (Ahzab 33/45-46)
Ýbni Abbas (r.a) þöyle demiþ: “Bu âyet indiði zaman Peygamber (s.a.s.) hz. Ali’yi (r.a.) ve hz. Muaz b. Cebel’i (r.a.) Yemen’e görevli olarak gönderirken onlara kolaylýk göstermelerini emretti. Onlara þöyle dedi: “Onlarala karþýlaþtýðýnýz zaman müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaþtýrýn güçleþtirmeyin. Zira benimle ilgili “Biz seni bir þâhit, bir müjdeleyicive uyarýcý olarak gönderdik” âyeti nazil oldu.”(6)
“Þüphesiz biz seni, bir þâhit, bir müjdeleyici (beþîr) ve uyarýcý (nezîr) olarak gönderdik.
Ta ki (ey müminler!) Allah'a ve Resûlüne iman edesiniz, Resûlüne yardým edesiniz, O'na saygý gösteresiniz ve sabah akþam Allah'ý tesbih edesiniz.” (Fetih 48/8-9)
“Bakýn (ey insanlar!) Firavun'a bir elçi gönderdiðimiz gibi size de karþýnýzda hakikate þâhitlik yapacak bir elçi gönderdik.” (Müzemmil 73/15)
Allah (cc) hz. Muhammed’i þâhit olarak gönderdi. Yani Tevhid diniyle. O (s.a.s) Allah’tan baþka ilah olmadýðýna þâhitlik ettiði gibi, insanlarýn hak daveti tasdik edip etmediklerininve iþledikleri amellerine þâhitlik edecektir.(7)
O insanlarýn amellerinin hayýr mý þer mi olduðuna da þâhitlik edecektir. Zira onun þahitliði âdildir ve elbette makbuldur.(8)
Taberî’ye göre o, davetine ve onunla birlikte gönderilen risâlete icabet edip etmedikleri konusunda kendi ümmetine þâhit olarak, davetine icabet edenleri müjdelemek, davetinden yüz çevirenleri de Allah’ýn azabýndan sakýndýrmak üzere gönderildi.(9)
Diðer peygamberler kendi kavimleri için bir þâhit iken Hz. Muhammed (s.a.v.) ayný zamanda bütün insanlara gönderilmiþ bir þâhittir. Kur’an bunu þöyle açýklýyor:
“O gün her ümmetin içinden kendilerine birer þâhit göndereceðiz. Seni de hepsinin üzerine þâhit olarak getireceðiz. Ayrýca bu Kitab'ý da sana, her þey için bir açýklama, bir hidayet ve rahmet kaynaðý ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”(Nahl 16/89)
Peygamber’in (s.a.s) daveti zaman itibariyle kendi çevresine yönelik olsa da, kapsamý ve hedefi açýsýndan bütün insanlýða hitap etmektedir. O bu açýdan Hakikate nisbetle insanlýðýn þâhididir. Hem teblið ettiðini samimiyetle yaþayarak þehâdet ettiði gibi, hem de insanlýk görevi ve model þahþiyet açýsýndan bir örnektir. O ayný zamanda kýyamet günün davetine icabet edilip edilmediðinin de þâhidi olacaktýr.
Hz. Muhammed’in insanlar karþýsýndaki þahitlik misyonuKýyamette de devam edecektir. Kur’an þöyle diyor:
“O gün her ümmetin içinden kendilerine birer þâhit göndereceðiz. Seni de hepsinin üzerine þâhid olarak getireceðiz...” (Nahl 16/89)
“Asýl her toplumdan bir þâhid (þehîd) getirdiðimiz ve seni de onlar aleyhine þâhid gösterdiðimiz zaman ne olacak (onlarýn hali).” (Nisâ 4/41-42)
Burada zýmnen: Peygamberlik ‘birtoplumsalþâhitlik’ kurumudurdeniliyor.(10) Ýyiahlâkýtamamlamakiçingönderilmiþ, hakdinindeðiþmezesaslarýnýyenidentebliðetmiþveuygulamýþ, kýyametekadarhükmügeçerliolacakbirdinvehayatnizamýgetirmiþolan Son Peygamber (sav), hem kendiümmetinin hem de bütünpeygamberinþâhidiolacaktýr.
“... Size bundan önce müslüman ismini O verdi. Bunun sebebi, Rasûl sizin üzerinize, sizler de insanlar üzerine ‘þehîd’ (tanýk/örnek) olasýnýz diye...”(Hac 22/78)
Allah (cc), her þeyin þâhidi (veya þehîdi) olduðu gibi, ayný zamanda Peygamber (sav) de hakikatin ve insanlarýn hakikat karþýsýndaki duruþlarýnýn bir þâhididir.(11)
Yeniden diriliþten sonra Hesap Günü her toluluk (ümmet) için þahitler getirilecek. Hz. Muhammed (sas) ise hepsi için þahit yapýulacak.
“Her bir ümmetten bir þâhit getirdiðimiz ve seni de onlara þâhit olarak gösterdiðimiz zaman halleri nice olacak?”Nisa 4/41)
Bütün peygamberler ümmetlerine ayný iman esaslarýný getirmiþ ve teblið etmiþlerdir. Son Peygamber (s.a.s.) insanlara en ileri derecede rehber olacak en kâmil dini getirmiþ ve teblið etmiþtir. Peygamberlerinin getirdiði dini ve daveti deðiþtiren veya inkâr edenler Âhirette muhakeme edilecek ve peygamberleri de onlar aleyhine þâhitlik edecekler. hz.Muhammed (s.a.s.) ise bütün peygamberlerin lehinde þâhitlik ederek onlarý tasdik edecek. (Allahua’lem)(12)
Ýbnu Mes'ud (r.a.) þöyle anlatýyor:Rasûlüllah (sav) bana: “Bana Kur'an'dan biraz okur musun?” dedi. Ben hayretle: “Size indirilmiþ bulunan Kur'an’ý mý size okuyayým?” diye sordum.“Evet, onu baþkasýndan dinlemek hoþuma gidiyor” dedi. Ben de ona Nisâ sûresin iokumaya baþladým. Ne zaman ki “Her ümmete bir þâhit getirdiðimiz ve seni de ey Muhammed onlarýn üzerine þâhit getirdiðimiz vakit halleri nasýl olacak?”mealin dekiâyete (41.âyet) gelmiþtim ki “þimdilik yeter” dedi.Durdum. Baktým (Rasûlüllah) aðlýyordu.”(13)
Ýslâm ümmetinin vasat (dengeli) ümmet yapýlmasýnýn sebebi Hz. Muhammed’in onlar üzerine bir ‘þehîd-tanýk’ olmasýdýr.Hz. Muhammed (sav) nasýl bir ‘þâhit’ ise, O’nun ümmeti de insanlar üzerine bir þehîtler (tanýklar) topluluðudur. Kur’an bunu ‘þehîdin çoðulu olan ‘þühedâ’ kelimesiyle ifade ediyor.
“Ýþte böylece sizin insanlýða þâhitler olmanýz, Rasûl'ün de size þâhit olmasý için sizi mutedil bir millet kýldýk...” (Bekara 2/143)
Rivâyete göre kýyamette milletler peygamberlerinin davetini ve teblið ettiklerini inkâr ederler. Allah (c.c.) peygamberlerden teblið ettiklerine dair delil ister. Bunun üzerine Peygamberin ümmeti getirilir ve onlar buna þehâdet ederler. Onlara “Siz bunu nereden öðrendiniz?” diye sorulur. Onlar da “Kur’an’dan ve Resûlüllah’tan öðrendik” derler. Nihayet Resûlüllah (s.a.s.) getirilir ve o da buna þâhitlik eder.(14)
Hz. Muhammed’in hayat tarzý nasýl ümmet-i Ýslâma örnek-model ise, müslümanlarýn hayat tarzý da bütün insanlýða bir model olmalýdýr.(15)
Ýslâm ümmeti hayatýn her alanýnda, inaçta, ibadette, ahlâk ve davranýþlarda dengeli, mu’tedil, uyumlu, ýlýmlý ve hayýrlý bir ümmettir. Kur’an’a göre böyle olan bu ümmet insanlarýn üzerine sözlü ve fiilen þâhit, model ve örnek olma konumundadýr.
Þâhit, bir gerçeði ispat konusunda þâhitliðine, yani bilgisine ve görüþüne baþvurulan, verilecek kararlarda rolü olandýr. Þâhit, davacý ile davalý arasýnda ortada, tarafsýz, âdil ve yalnýzca gerçeði söyleyen, sözü dinlenir ve sözüne itibar edilir bir kimse demektir. Bundan dolayý davranýþlarý örnek alýnan kimselere de ‘þâhit’ denilir.(16)
Allah (cc) Muhammed ümmetini insanlar arasýnda böyle hakþinas, doðru sözlü, âdil, dürüst ve iyi ahlâk sahibi, ilim ve irfan ile seçkin, adaletli, þâhidlik yapmaya layýk, imamlýða (önderliðe) uygun bir cemaat yapmak için, hz. Muhammed’in (sav) görevlendirdi. Onun peygamberliði ile insanlarý doðru yola ulaþtýrdý. Bu bakýmdan Peygamber (s.a.s.) öncelikle müslümanlar için þâhit ve kendisine uyulacak, peþinden gidilecek düþülecek bir önderdir.
Þehîd ve þâhidin bir anlamý da ‘temsileden, þahsýnda gösteren’ demektir. Peygamberler Allah’ýn irade ve rýzasýný temsileden, onun dilediði, beðendiði, hoþnut olduðu kulluðu kiþiliklerinde gerçekleþtirmiþ kâmil insanlardýr. Bir manada teblið ettiklerinin canlý þâhitleridir.(17)
Âyette geçen ‘þehîd’, tanýk (þâhit) anlamýna, ‘hayatýný imanýna þâhit kýlan ve çaðýna þahit olan’ anlamýna geldiði gibi, ‘örnek, model’ anlamýna da gelir. Ümmetin ‘þehîd’ olmasý da, insanlýðýn imanýna þâhit olan ve insanlýðý imanýna þâhit kýlan ana yürekli toplum olmasý demektir.”(18)
Ýnsanlarýn saygýn ve Allah katýnda deðerli bir toplum, yani ümmet olabilmeleri için, kendisine indirilen hakikate benliði ile (hayatýyla ve ahlâkýyla) þâhitlik yapan, kendilerine hakka þâhitlik açýsýndan örnek olan bir imama, son Peygamber’e uymalarý gerekir. Ona uyduktan sonra, ona vahyedilene onun gösterdiði ve yaptýðý gibi uyanlar ana yürekli toplum (ümmet) olarak insanlýðýn karþýsýnda þâhit olurlar.
Bu açýdan bakýldýðý zaman hiç bir kimse Peygamber (s.a.s.) olmadan ne o þâhit kýlýnan o ideal kiþiliði, kimliði ve modeli görebilir, ne de bunu kendisii oluþturabilir.
Hem hakikatin samimi bir þahidi, hem þehâdet getirrek yaþayan þehîd (tanýk) , hem de insanlarýn önünde Allah’tan gelenin hak olduðuna þâhitlik yapmak isteyen kiþi; þâhit, beþîr ve nezîr kýlýnan, üsve-i hasene (en güzel örnek) yapýlan son elçiye uymak zorundadýr.
Peygambere uymadan bu güzelliðe, bu þerefli sýfata ulaþmak mümkün deðildir.
Hüseyin K. Ece
21.11.2015
Zaandam-Hollanda
(1)-el-Isfehânî, R. el-Müfredat, s: 392
(2)-Ýbni Manzur, Lisânu’l-Arab 8/151-153
(3)-Esed, M. Kur’an Mesajý, Ýþaret Yay. Ýstanbul 1996, 2/547
(4)-Ýbni Kesir, Muhtasar Tefsir, Dâru’l-Fikr, Beyrut Trh. 3/102
(5)-es-Sa’di, A. B. Nasýr. Teysiru’l-Kerimi’r-Rahman, Muessesetu’r-Risâleh, Beyrut 1421-2000, s: 667
(6)-Ýbni Kesir, Muhtasar Tefsir, Dâru’l-Fikr, Beyrut Trh. 3/103
(7)-Ýbni Kesir, Muhtasar Tefsir. 3/103. Zamahþerî, Omer B. Muhammed. El-Keþþaf, Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye, Beyrut 1415-1995, 3/530
(8)-es-Sa’di, A. B. Nasýr. Teysiru’l-Kerimi’r-Rahman, s: 667
(9)-Taberî, Muhammed B. Cerir, Tefsiru’t-Taberî, Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut 14206-2005, 11/328
(10)-Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, Düþün Yay. Ýstanbul 2008, 1/159)
(11)-Taberî, Tefsir 2/10-13
(12)-Komisyon, Kur’an-ý Kerim Ve Açýklamalý Meali, TDV Yay. Ankara 2003, s: 84)
(13)-Buhârî, Fedâilu'l-Kur'an/32
(14)-Komisyon, Kur’an-ý Kerim Ve Açýklamalý Meali, s: 21
(15)-Esed, M. Kur’an Mesajý,1/40)
(16)-Elmalýlý, H. Y. Hak DiniKur’an Dili (sad.) AzimDað. Ýstanbul trh. 1/432
(17)-Komisyon, Kur’an Yolu, DÝB Yay. Ankara 2008, 2/52
(18)-Ýslâmoðlu, M. HayatKitabýKur’an, 1/54