Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 5063
Toplam 16411299
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 5
25/06/2016 - 09:34
 
Hüseyin K.Ece

8-Allah için vererek, infak ederek;

  Vahyin sürecinin ilk yýllarýnda indiði düþünülen Leyl Sûresi arýnmanýn verilerek yapýlacaðýn söylüyor. Ama bunu sýnýrlandýrmýyor. 

“Temizlenmek (yetezakkâ)için malýný hayra veren en muttekî (Allah'a karþý gelmekten  sakýnan) kimse, o ateþten uzak tutulacaktýr.” Leyl 92/17-18)

Buradamaldan verme ve takva, ‘en güzeli’ doðrulama, cimrilik yapýp ‘en güzelin’ yalanlanmasý, ölüm anýnda mala ihtiyaç olmama, Allah'ýn insana hidâyet vermesi ve günahkârý cehennem ateþiyle tehdit etmesi konularýndan sonra arýnmanýn (tezkiyenin) metodu ve maksadý ilan ediliyor.

‘ze-kâ’ fiilinden gelen ‘zekât’ sözlükte, Allah’ýn bereketlendirmesinden gelen nema, çoðalma,  artma potansiyeli veya temizliktir, arýnmadýr.

Bu kelime dünyevî ve uhrevî iþler hakkýnda kullanýlýr. Ancak asýl vurgusu ekonomik deðil, ahlâkîdir.

 ‘Zekat’Kur’an’da her zaman; Ýslâmýn üzerine bina edildiði esaslardan biri, yani zenginlerin vermekle yükümlü olduklarý yükümlülük deðildir.

Bu kendini arýtma anlamýndaki tezekki/tezkiyedir ayný zamanda. Bunu Mekke döneminin ortalarýnda inen Tâhâ 20/76 ile, peygamberin gönderiliþ amaçlarýndan birinin tezkiye olduðunu belirten âyetlerden de (Bekara 2/151. Âli Ýmran 3/164. Cumua 62/2-3)  anlayabiliriz.

Kur’an farz olan zekât verme iþlemi için ‘e-te-ve-vermek’ kökünden gelen fiilleri  kullanýyor.

Mekke döneminde farz olan zekât yoktu. O dönemde inen âyetlerde geçen zekât, zenginlerin vermekle yükümlü olduklarý dinî vergi deðil; arýnmayý saðlayan vermeler olsa gerektir.

Mesela;“...Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabýma uðratýrým; rahmetim ise her þeyi kuþatýr. Onu, (Allah’tan) korkup-sakýnanlara, zekâtý verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacaðým.”(A’raf 7/156)

Buradaki zekâtý;  arýnýp yücelmek için ödenmesi gereken bedeli ödemek diye anlamak mümkün. Nüzûl sýrasýna göre zekâtýn ilk geçtiði yer muhtemelen burasý veya Müzemmil 20. âyet. Ýnsanýn akletme kapasitesine verilen ‘zekâ’ ismi, zekâtýn bu özelliðini ele vermektedir. Bunun türevi olan ‘tezkiye’ övgüye deðer kýlmak, saflaþtýrarak yüceltmek anlamýna gelir.

Zekâtýn Mekkî sûrelerde salat ile birlikte kullanýlmasý bu gerçeði deðiþtirmez. (Müzemmil 73/20. Meryem 19/31. Necm 53/3. Lukman 31/4). Zekâtýn vahiy sürecindeki anlam seyri, sadece kazancý paylaþarak arýnmayý deðil, ayný zamanda hak edilmemiþ gelirlerden de vazgeçmeyi ifade eder. Zekât, sonradan kazandýðý þer’i anlamda olduðu gibi muhtaç kimseler yararýna karþýlýksýz mal çýkarmayý deðil, kazanýlmasý umulan nihâi amaca da iþaret etmektedir. (Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, 1/294)

O da Allah rýzasý için O’nun kullarýna vererek arýnmadýr.

Bazý ayetlerde zekâtý, arýnmýþlýk, arýnma (tezkiye olma) anlamýnda olduðu gayet açýk. Mesela;

“(Büyüdüðünde o'na) “Ey Yahyâ! Ýlahî mesaja sýmsýký sarýl!” (diye öðüt verdi). Çünkü o daha küçük bir oðlanken Biz o'na doðru ve kuþatýcý düþünme yeteneði ve katýmýzdan bir ruh inceliði ve arýnmýþlýk (zekât) vermiþtik. Öyle ki, Bize karþý o (her zaman) bilinç ve duyarlýk içinde idi;”(Meryem 19/12-13)

Zekât burada, hz. Yahya’nýn sâlih bir insan yapýlmasý ve günahlardan temizlenmesini anlatýyor. (Mukatil b. Süleyman, Tefsir, 2/308)

Yani Yahya (as) günahlardan arýndýrýlmýþ, bedenini Allah’a itaat etmekte kullanan bir kimse idi. Kimilerine göre burada zekat, salih ameldir. (Taberî, Ýbni Cerir, Câmiu’l-Beyan, 8/317)

Burada geçen ‘zekât’ temizlemek, bereket, hayýr ve iyilik yollarýný artýrmak demektir. Yani Allah (cc) onu insanlarýn faydasýna olmak üzere mübarek kýldý. Zira o etrafýndakileri hidâyete iletiyordu. Ya da; þâhidlerin bir kimseyi tezkiye edip temize çýkardýklarý gibi, Allah da Yahya’yý ondan övgü ile söz etmek suretiyle tezkiye etti. (Kurtubî, A. B. Muhammed. El-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 2/1954)

O genç adamda, ki anasý-babasý mümin kimselerdi, taþkýnlýklarý ve inkârcý eðilimleriyle onlara çok derin acýlar vereceði yolunda kaygý verici belirtiler görmüþtük.

Rablerinin o ana-babaya onun yerine ondan daha zekat (temiz seciyeli-arýnmýþ) ve merhamette ondan daha ileri (baþka bir çocuk) vermesini istedik.”(Kehf 18/80-81)

Bu iki âyetteki zekât kelimesinin Ýslâmýn temellerinden olan zekâtla alakasý yok. Kök anlamýna uygun olarak, amel açýsýndan daha temiz, tezkiye olmuþ, daha sâlih (ýslah olmuþ), daha takvalý anlamýnda kullanýlmýþ.

Bu ayetteki ‘zekât’ anlamý konusunda üç görüþ var. Rableri o anne-babaya inkârcý çocuk yerine; din açýsýndan temiz,  ya da amel açýsýndan temiz (arýnmýþ), veya düzgün, sað salim bir çocuk vermeyi istedi. (el-Cevzi, A. B. Muhammed, Zâdu’l-Mesîr, s: 877)

Allah (cc) kurtulacak olan mü’minlerin bazý özelliklerini þöyle anlatýyor: “Onlar salatlarýnda (namaz vaya ibadetlerinde) alçak gönüllü bir duyarlýlýk içindedirler. Onlar boþ ve anlamsýz þeylerdan yüz çevirirler. Onlar zekat ibadetini yerine getirirler.”  Bu sýralamadaki zekatý Kur’an yorumcularý genelde, farz olan zekat olarak olarak anlamýþlar. Ancak bunu arýnmak için verilmesi gerekeni yapmak þeklinde de anlamak mümkündür. (Esed, M. Kur’an Mesajý, 2/689. Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, 1/660. Sülün, M. Kur’an-ý Kerim ve Türkçe Anlamý, s: 342. Akdemir,  S. Son Çaðrý Kur’an, s: 341)

Zekât kelimesi Mekkî sârelerdem Müzemmil’de þöyle yer alýyor:

“... O hâlde, Kur’an'dan kolayýnýza geleni okuyun. Namazý dosdoðru kýlýn, zekâtý verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katýnda daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan baðýþlama dileyin. Þüphesiz Allah çok baðýþlayandýr, çok merhamet edendir.”(Müzemmil 73/20)

Müfessirler burada geçen ‘namaz’ý, bilinen ve farz olan beþ vakit namaz, ‘zekâtý veriniz’i de farz olan zekât diye anlamýþlar. Ancak Müzemmil Sûresi’nin Mekke’de indiðini ve her iki ibadetin de henüz farz kýlýnmadýðýný göz önüne alýrsak, burada bu iki önemli ibadeti ait bir þuur oluþturma ve bunlarýn ait ilk uygulamayý baþlatmanýn amaçlandýðý söylenebilir. (Heyet, Kur’an Yolu, 5/413)

Zekât, yalnýzca karþýlýksýz harcamak deðil, ondan daha öte arýnmak için fedakârlýk etmek, arýnmak için bedel ödemek anlamlarýna da gelir. Bu da zekâtýn sadaka ile buluþtuðu yerdir (Tevbe 9/103). Burada verilen þey sadaka olarak isimlendirilmekte, sadakanýn veriliþ amacýnýn da zekât (arýnma, tezkiye) olduðu vurgulanmaktadýr. (Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, 2/1187)

Onlarýn mallarýndan sadaka (zekât) al; bununla onlarý (günahlardan) temizlersin, onlarý arýtýp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onlarý yatýþtýrýr). Allah iþitendir, bilendir. ﴾Tevbe 9/103)

Burada bilinen farz zekâtýn ‘sadaka’ kelimesiyle, arýnmanýn ise zekâtýn da kök fiili olan tezkiye ile anlatýldýðýný görüyoruz.

Kur’an inkârcýlar hakkýnda þöyle diyor:  Onlar zekâtý vermeyen kimselerdir. Onlar âhireti de inkâr ederler.”(Fussilet 41/7)

Allah’ýn birliðine (vahdaniyetine) inanmak ve insanlara karþýlýksýz vermek, Ýslâmýn iki temel emridir. Bundan dolayý bu iki emre kasýtlý olarak karþý çýkmak, insanýn Yaratýcýya karþý mesuliyetini ve hayatýn öteki dünyada da devam edeceðini inkar anlamýna gelir. (Esed, M. Kur’an Mesajý,  3/972)

Bu âyetteki zekâtý, mali yükümlülük anlayanlarýn yanýnda, onu “Lâ ilâhe illallah” diyerek kalbi þirkten arýndýrmak diye yorumlayanlar da vardýr. (Taberî, Ýbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 11/86)

Hz. Ýsa (as) þöyle dedi: «Nerede olursam olayým, O beni mübarek kýldý; yaþadýðým sürece bana namazý ve zekâtý emretti.»(Meryem 19/31)

Yani “arýnmak için gerekeni vermeyi emretti”.

“Peygamber metodun ikinci aþamasý olan arýnma; amelî, ibadî ve ihtiyarî pratikler, insanýn üzerindeki dünyevî istiladan ve ekonomik kölelikten kurtulma aracý ve sevdiðimiz þeylerden ve kendi menfaatlerimizden infaktýr. Rahatlýk ve refahtan vazgeçmek, öfkeyi dindirmek, nakit parayý malý, iþi, kýsas hakkýný, makamý, oðlu dostu ve sonuçta da caný feda etmek. Bu eylemlerin hepsi Kur'an'da zekâtla birlikte anýlmýþtýr. Ve bundan maksat da irade gücüyle nefsin düzeltilmesi ve temizlenmesi, takva ve arýnmanýn oluþturulmasýdýr.”

http://www.islamdusuncesi.net/peygamberi-metodun-2-asamasi-arinma-tezkiye-435h.htm

Kur’an özellike Medine döneminde Allah yolunda mal vermeyi vacip sayýp, ölçüsünü tayin ediyor ve onun ismini zekât koyuyor. Yani vacip (farz) olan arýnma vesilesi...

Kur’an farz anlamýndaki zekât hakkýnda sadaka terimini de kullanýyor. (Bakýnýz: Tevbe 9/58, 60, 103. Bekara 2/271)

Vermenin en önemli göstergesi zekâttýr. Zekât tezkiye ile ayný kökten gelir ve o da arýnmak için vermek, malý vererek arýtmak, temizlemek demektir.

Bu adlandýrmanýn sebebi ya zekâttaki bereket beklentisi, ya da bu yolla nefsin tezkiyesidir.

Yani hayýr ve bereketlerle nefsin geliþtirilmesidir, büyütülmesidir ya da bunlarýn her ikisidir. Çünkü her iki hayýr da zekâtta vardýr. (el-Ýsfahânî, R. el-Müfredat, s: 313)

En yapýþkan kir ‘bencilliktir’. ‘Bize verilenleri’ hep bizimmiþ gibi, hiç elimizden çýkmayacakmýþ gibi sahiplenmek bizi lekemez mi? Elimizdekilerin aslýnda bize ikram edildiðini unutmamýz yüzümüzü kara çýkarmaz mý? Bencillik, kalýbýmýzla taþýdýðýmýz malý kalýbýndan çýkarýp kalbimize bulaþtýrmak demektir. Bencillik elimize emanet olarak duran serveti gönlümüze koymak demektir. Bencillikgönül gözünü lekeler. Bize verilenlere odaklaþtýrýr, bize Veren’e karþý kör eder.

Ýþte zekât, bencilliðin sebep olduðu kiri temizler. Çoðu bize kalýr, azý gider. Giden az sayesinde bize kalan ‘çok’laþýr, bereketlenir. Mülkü elden çýkarýr, Mülkün Sahibini buluruz. (Demirci, S. Canla Baðýþla, s: 115)

Zekât, terim olarak Kur’an’da belirtilen sýnýflara sarfedilmek üzere dinen zengin sayýlan müslümanlarýn malýndan alýnan belli payý ifade eder.

Ýslam Hukukunda zekât, kiþinin sermayesini ve gelirini (dolaysýyla nefsini) bencillik kirinden temizlemesi anlamýna gelen, müslümanlara farz kýlýnmýþ zorunlu vergiyi ifade eder. Bu verginin hasýlatý, esas olarak fakirlere harcanýr, ama yalnýzca onlara deðil. Bu nedenle zekatý “arýndýrýcý (malî) yükümlülük” olarak anlamak mümkün.” (Esed, M. Kur’an Mesajý, 1/14)

Ancak Mekke döneminde inen âyetlerde de zekât, sadaka, ihsan, infak, it’am gibi kelimelerle müslümanlar malî yardýmlaþmaya teþvik edilmiþ, bunun üzerinde ýsrarla durulmuþtur.

Mü’minlerin en önemli özelliklerinden ve onlarýn felâhýna (kurutuluþuna) vesile olacak ibadetlerden biri de kendilerini ve mallarýný tezkiye edip deðerli kýlmak  üzere zekât ibadetini yerine getirmeleridir. (Mü’minûn 23/4.Bekara 2/177. Tevbe 9/71. Neml 27/2-3)

Zekât, her þeyden çok, þahsî bir ibadet, Allah'a yaklaþma ve O'na yönelme eylemidir. Kur'an'da pek çok yerde zekât, insan ve Allah arasýnda bað olan namazdan sonra gelmektedir.

Ýster nafile anlamýyla, ister Kur’an’daki zekât anlamýyla sadaka, kiþinin nefsini  ve malýný tezkiye ettiði gibi, malýný bereketlendirir, deðerli yapar.

Þu hadislerde sadakanýn hem malý bereketlendirme hem de nefsi arýtma rolüne iþaret edildiðini görüyoruz:

“Sadaka vermekle mal eksilmez. Allâh(cc) affeden kulunun deðerini artýrýr. Allâh rýzâsý için alçak gönüllü olaný Allâh yüceltir.” (Müslim, Birr19/69 no: 6592)

“Oruç kalkan (gibid)dýr. Sadaka suyun ateþi söndürdüðü gibi günah(ýn azâbýný) söndürür.” (Tirmizî, Îmân/8 no: 2616. Ýbn-i Mâce, Fiten/12 no: 3973)

“Yarým hurma ile de olsa ateþten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoþ sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb/34 no: 6023)

“Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kiþiyi kötü ölümden uzaklaþtýrýr.” (Tirmizî, Zekât/28 no: 664. Tirmizî bu hadisi hasen-garip kaydýyla rivâyet ediyor.)

 

9-Kur’an okuyarak;

Kur’an elbette hayat kitabýdýr. Ýnsan ve toplum hayatýný inþa etmek için indirilmiþtir. Ancak unutmamak gerekir ki, Kur’an’ý anlamak ve hayata aktarmak için onun öncelikle okunmasý gerekir.

Þüphesiz Kur’ân’ý okumak, anlamlarý üzerinde tefekkür etmek, onu ezberlemek, namazda kýraat etmek (okumak), doðru anlamak ve anladýðýný pratikleþtirmek, onun feyzinden ve nûrundan faydalanmaya çalýþmak ibâdettir.

Kur’an okumak da zikirdir ve Allah’a yakýn olmaktýr. Zikrederek Allah’a yakýn olan da günahlardan, nefsi kirleten pisliklerden uzak olmaya bir imkan bulmuþ olur.

Kur’an hem hidâyet rehberi, okunduðu zaman mü’minlerin kalplerini ürperten, onlarýn bilinçlenmelerini saðlayan bir ilâhi kelâmdýr. (Zümer 39/23. Enfal 8/2)

“Allah, onunla (Kur’an’la) rýzasý peþinde olanlarý selâmet yollarýna iletir ve onlarý izniyle, karanlýklardan aydýnlýða çýkarýp kendilerini dosdoðru bir yola iletir.” (Maide 5/16)

Kur’an’ýn karanlýklar dediði þeyler ayný zamanda nefisleri kirleten, yürekleri iþgal eden þeylerdir. Mü’minler Kur’an ile bu kirlerden arýnýr, nûra kavuþurlar.

Kur’an müslümanlar için þifa ve rahmettir. Kalbi karartan, basireti kör eden, insana yolunu þaþýrtan manevi hastalýklarýn ilacý Kur’an’dýr. (Ýsrâ 17/82. Yûnus 10/58)

Peygamberimiz (sav) kendisi Kur’an okuduðu gibi, müslümanlara da Kur’an okumayý tavsiye tmiþtir. Mesela; Ebu Ümame “Peygamber’i; “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an kýyâmet gününde kendisini okuyanlara þefaatçý olacaktýr” derken iþittim...” (Müslim, Müsafirin 42/252 no: 1874. Ahmed b. Hanbel, 5/249, 251)

Peygamber buyurdu ki: “Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”(Tirmizî, Fazâilü’l–Kur’ân/18 no: 2913. Ayrýca bk. Dârimî, Fezâilü’l–Kur’ân/1; Ahmed Ýbni Hanbel, Müsned, I, 223)

Harap ev gibi daðýnýk, periþan ve kirli olan evin (kalbin) pîrupak edilmesi, temizlenmesi de Kur’an ile mümkündür.

“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir. Kokusu hoþ ve tadý güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir. Kokusu yoktur ama tadý güzeldir...” (Buhârî, Et’ime/30 no: 5428, Fezâilü’l-Kur’ân/17 no: 5020, Tevhîd/36 no: 7560. Müslim, Müsâfirîn 38/243 no: 1860. Ebû Dâvud, Edeb/16 no: 4829. Ýbni Mâce, Mukaddime/16 no: 214)

Berâ b. Âzib (ra) diyor ki: Birisi iki uzun iple atýný baðlamýþ, evinde Kehf Sûresini okuyordu. Okuyup dururken, üzerinde bir bulut peyda oldu, bulut yaklaþtýkça yaklaþtý. Nihâyet at ürktü, deprenmeye baþladý! Üseyd: “Yâ Rab, âfetten emîn kýl!” diye duâ etmeye baþladý. Sabah olduðunda Peygamber’e ve bu durumu anlattý. Peygamber (sav): “Bu tecellî sekînedir (huzurdur). Kur’ân (sebebiyle) indi” buyurdu.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân/11 no: 5011, Tefsir/Fetih 4 no: 4839. Buhârî bir benzerini “Ey kiþi okumaya devam et... lafzýyla rivâyet ediyor. Menâkýb/25 no: 3614.)

Ýþte o kalbe inen bu ‘sekine’ hem onu, hem de nefisleri arýndýran imkandýr.    

 

10-Ramazan’ý ihya ederek;

Ramazan tezkiye (arýnma) mevsimidir, fýrsatýdýr. Her þeyiyle tamamen hayýr, bereket ve rahmet olan Ramazan ayý ve oruç ibadeti bütün sene için de en güzel bir örnek, nefis eðitimi ve nefis tezkiyesi zamanýdýr.

Tecrübe ile sabit ki müslümanlarýn çoðu gelince daha çok ibadet ediyorlar, dinlerini daha yoðun bir þekilde yaþýyorlar.

Oruç, namaz, teravih, dua, sadaka, infak, ikram, sabýr, yardýmlaþma, paylaþma, kardeþlik, zikir, tesbîh, tevbe ve istiðfar ve benzeri ibadetler bu ayda daha da artar. Mü’min bu ayda ölümü ve âhireti daha çok hatýrlar, daha çok hazýrlanmaya çalýþýr. Bütün bunlar da nefisi arýtan, onu günahlarýn kirinden temizleyen, kalbi arý duru yapan sebeplerdir.

Peygamber (sav) “Ramazan ayý girdiði zaman cennetin kapýlarý açýlýr, cehennemin kapýlarý kapanýr ve þeytanlar da zincire vurulur.” (Buhârî, Savm/5 no: 1898, 1899, Bed’ü’I-Halk/11 no: 3277. Müslim, Sýyâm 1/1-2 no: 2495-2496. Nesâi, Sýyâm/5 no: 2107) buyurdu.

Bunu, “mü’minler nefislerini tezkiye edecek yaptacaklarý sâlih ameller ile cennetin kapýlarýný kendilerine açarlar, þeytana karþý o kadar dikkatli olurlar ki, adete onu zincirlemiþ gibi olurlar” þeklinde anlayabiliriz. Ya da müslümanlarýn yaptýklarý hayýrlý iþler onlara cennetin kapýlarýný açar, þeytanlarý onlardan uzak tutar.

Orucun veya Ramazanýn tezkiye ayý olduðu muhtelif hadislerden anlýyoruz.

Rasûlullah (sav) þöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçýnýlmasý halinde, beþ vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan, aralarýnda (iþlenecek küçük) günahlara kefârettir.(Müslim, Tahâret/14no: 223. Tirmizi, Salat/160no: 214)

“Kiþinin fitnesi ehlinde, malýnda, çocuðunda, nefsinde ve komþusundadýr. Oruç, namaz, sadaka, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker bu fitneye kefâret olur.”(Müslim, Fiten/17 no: 144. Tirmizî, Fiten/71 no: 2259)

Kim, faziletine inanarak ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.(Buhârî, Îmân 28 no: 38)

Buhâri bu hadisi Oruç kitabýnda Kadir Gecesi ilavesi ile rivâyet ediyor: “Kim, faziletine inanarak ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesini ihyaederse geçmiþ günahlarý affedilir. Kim de faziletine inanarak ve sevabýný Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr. (Savm/6 no: 1901)

Tirmizî ve Darimî ayný hadisi Ramazan’ýn ve Kadir Gecesi’nin yerini deðiþtirerek rivâyet ediyorlar. (Bakýnýz: Tirmizî, Savm/1 683. Darimî, Savm/54 no: 1783)

Oruçtan bir amaç da kötü davranýþlardan temizlenmek, güzel ahlâk kazanmaktýr. Davranýþlarý ýslah etmek, daha önceden iþlenmiþ hatalardan arýnmaya çalýþmaktýr.

Peygamber (sav) buyurdu ki: “Kim yalan konuþmayý ve yalan-dolanla iþ yapmayý terketmezse,  Allah o kimsenin yemesini, içmesini býrakmasýna kýymet vermez.” (Buhârî, Savm/8 no 1903, Edeb/51 no: 6057)

“Nice oruç tutanlar vardýr ki, orucundan kendisine kuru bir açlýktan baþka bir þey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kýlanlar vardýr ki, namazlarýndan kendilerine kalan yalnýz uykusuzluktur.” (Ýbn-i Mâce, Sýyâm/21 no: 1690)

Ramazan girip çýktýðý halde günahlarý affedilmemiþ olan insanýn burnu sürtülsün...”(Tirmizî, Daavat/110no: 3539)

Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, baðýrýp çaðýrmasýn. Birisi kendisine yakýþýksýz laf edecek veya kavga edecek olursa “ben oruçluyum” desin (ve ona bulaþmasýn).''(Buhârî, Savm/2 no: 1894, 9 no: 1904. Müslim, Sýyâm 29/164 no: 2703. Muvatta, Sýyâm/58. Ebu Dâvud, Savm/25 no: 2363. Tirmizî, Savm/55 no: 764)

Ramazan hakkýnda “onun baþý rahmet, ortasý maðfiret (baðýþlanma), sonu cehennemden kurtuluþtur” denilir. Bu þâhitlik Ramazan’ýn arýnma (tezkiye) ayý olduðunu bir kez daha gösterir.

Ramazan maðfiret va rahmet ayýdýr. Tevbe ve istiðfar için, af talebi için, günahlarý terketmek için, sâlih amellere yönelmek için bir fýrsattýr. Bu ayý hakkýyla deðerlendirenlere Allah lütuf, rahmet ve bereketini daha fazla ikram eder. Ya da bu ayýn deðerini bilenler, Allah’tan bunlarý daha fazla isterler.

Orucun bir rolü de keffâret olmasýdýr.

Keffâret; iþlenen günahlarý affettirebilecek, silinmesine vesile olabilecek, nefis tezkiyesi için bir imkandýr.

Kur’an’a göre hata ile adam öldüren bir müslüman, bunun keffareti olarak bir mü’min köleyi azat etmesi gerekir. Buna imkan bulamazsa iki ay peþpeþe oruç tutmalýdýr. (Nisâ 4/92)

Yemini bozan kimse buna karþýlýk bir köle azat etmeli, bunu bulamayan üç gün peþpeþe oruç tutmalýdýr. Buna gücü yetmeyen de on fakiri sabahlý akþamlý doyurmasý gerekir. (Mâide 5/89)

Eþine ‘zihar’uygulayan (sen bana annem gibisin deyip ondan ayrýlan) bir köle azat etmelidir. Buna imkan bulamayan iki ay peþpeþe oruç tutmalýdýr. (Mücâdile 58/4)

Hacda yapýlan bazý hatalar sebebiyle de oruç cezasý gerekir. (Bekara 2/196. Mâide 5/95)

Bütün bunlar yapýlan hatalarýn keffâretidir. Yani o günahlarýn affýný saðlamasý umulan cezalardýr. Bir yönüyle iþlenilen günahtan arýnma (tezkiye) imkanýdýr.

 

Hüseyin K. Ece

18.06.2016

Zaandam


Bu Makale 5232 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/02/2019 - 14:41 KUR’AN’DA YOL (SEBÝL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 2

©

01/02/2019 - 14:36 KUR’AN’DA YOL (SEBÎL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 1

©

01/02/2019 - 14:26 DOÐRU YOL ÝÞTE BUDUR 2

©

01/02/2019 - 14:23 DOÐRU YOL ÝÞTE BUDUR 1

©

01/02/2019 - 14:18 “BEN NEFSÝMÝ TEMÝZE ÇIKARMAM”

©

01/02/2019 - 14:12 YOLUN EN DOÐRUSU YOLUN EN EÐRÝSÝ

©

20/04/2018 - 17:02 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 7

©

23/03/2018 - 15:10 KUR’AN’DA MÜJDE ve EÐÝTÝM ÝLÝÞKÝSÝ

©

19/02/2018 - 12:30 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 6

©

19/01/2018 - 10:43 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 5

©

25/12/2017 - 11:58 SELÂM OLARAK TAHÝYYE

©

20/11/2017 - 10:27 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 4

©

18/10/2017 - 10:33 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 3

©

21/09/2017 - 12:14 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 2

©

28/08/2017 - 09:17 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 1

©

24/06/2017 - 12:14 ÞEHÂDET ÝMAN ÝDDÝASIDIR AMA ÝSBATI GEREKÝR

©

23/05/2017 - 16:44 ORUÇ ÝMSAK (TUTMAK)TIR

©

29/03/2017 - 10:51 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 5

©

08/03/2017 - 16:07 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 4

©

04/02/2017 - 11:56 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 3

©

02/01/2017 - 10:23 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 2

©

05/12/2016 - 10:11 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 1

©

02/11/2016 - 10:38 KUR’AN’A GÖRE KUR’AN’IN TEMEL ÖZELLÝKLERÝ

©

01/10/2016 - 11:23 SÖZÜN EN GÜZELÝNE UYMAK ÝYÝ SONUCA GÖTÜRÜR

©

08/09/2016 - 09:05 ÝBRAHÝM’ÝN ve HÂCER’ÝN KURBANI

©

31/08/2016 - 10:15 ZALÝMLERE YANAÞMAK TEHLÝKELÝDÝR

©

15/07/2016 - 18:56 BÝRÝLERÝ YALAN SÖYLEMEYE DEVAM EDÝYOR

©

25/06/2016 - 09:34 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 5

©

18/06/2016 - 11:00 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 4

©

13/06/2016 - 10:16 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 3

©

06/06/2016 - 09:53 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 2

©

30/05/2016 - 12:45 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 1

©

05/05/2016 - 14:03 EN HAYIRLI TOPLULUK 3

©

11/04/2016 - 10:06 EN HAYIRLI TOPLULUK 2

©

14/03/2016 - 12:55 EN HAYIRLI TOPLULUK 1

©

16/02/2016 - 09:58 hz. ÂDEM’ÝN BABASI KÝM

©

26/01/2016 - 18:23 hz. EBU BEKR SÜNNÝ, hz. ALÝ de ÞÝȊ DEÐÝLDÝ

©

26/12/2015 - 15:13 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 10

©

23/11/2015 - 09:48 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 9

©

27/10/2015 - 16:44 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 8

©

28/08/2015 - 19:24 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 7

©

20/07/2015 - 18:04 ALLAHA’ YAKIN OLMA BÝLÝNCÝ

©

30/06/2015 - 16:39 KUR’AN’DA RAMAZAN

©

29/05/2015 - 11:31 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 6

©

23/04/2015 - 12:54 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 5

©

03/04/2015 - 18:21 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 4

©

09/03/2015 - 13:03 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 3

©

03/02/2015 - 14:43 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 2

©

30/12/2014 - 13:11 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 1

©

27/11/2014 - 17:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 5

©

19/11/2014 - 12:19 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 4

©

20/10/2014 - 15:53 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 3

©

27/08/2014 - 13:16 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 2

©

01/08/2014 - 11:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 1

©

04/07/2014 - 16:31 BESMELE; ÝMAN ve SAYGI ÝKRARIDIR

©

30/05/2014 - 18:48 ABDEST ALMAK PEYGAMBER’E KARDEÞ OLMAKTIR

©

11/04/2014 - 10:53 AÇLIK ve KORKU UYARISI

©

09/04/2014 - 11:21 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 4

©

03/04/2014 - 14:39 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 3

©

10/01/2014 - 11:15 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 2

©

24/12/2013 - 14:11 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 1

©

11/11/2013 - 15:39 BÜYÜK HÝCRETÝN BÜYÜK SONUÇLARI

©

09/10/2013 - 10:15 PEYGAMBER’E ÝTAAT ÞART MI

©

03/09/2013 - 12:27 KUR’AN’DA AÝLE MODELLERÝ 2

©

12/08/2013 - 08:51 KUR’AN’DA AÝLE MODELLERÝ-1

©

08/07/2013 - 11:36 ORUÇ ve ÖZGÜRLÜK BÝLÝNCÝ

©

17/06/2013 - 15:46 ÝMANIN KAZANIMLARI

©

21/05/2013 - 11:05 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 2

©

22/04/2013 - 10:26 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 1

©

19/03/2013 - 13:02 ALLAH’A HAKKIYLA SAYGI (Haþyetu’llah)

©

14/02/2013 - 13:37 ALÇAK DÜNYA (MI)

©

24/01/2013 - 14:11 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 2

©

27/12/2012 - 10:14 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 1

©

20/11/2012 - 10:13 ON MUHARREM’DE NE OLMUÞTU

©

19/10/2012 - 10:58 KURBAN: ALABÝLMEK ÝÇÝN VERMEKTÝR

©

25/09/2012 - 10:56 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 2

©

27/08/2012 - 15:54 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 1

©

23/07/2012 - 11:13 RAMAZAN ÝSLÂMIN SEMBOLLERÝNDENDÝR (Þeâiru’llah) 3

©

26/06/2012 - 15:23 ALLAH’IN SEMBOLLERÝ (Þeâiru’llah) 2

©

30/05/2012 - 16:11 ALLAH’IN SEMBOLLERÝ (Þeâiru’llah) 1

©

26/03/2012 - 13:05 MUVAHHÝDLERÝN ÖZELLÝKLERÝ

©

29/02/2012 - 13:29 ALLAH’I UNUTANLAR GÝBÝ OLMAYIN

©

26/01/2012 - 14:37 DÝNLEME AHLÂKI 4

©

28/12/2011 - 11:22 DÝNLEME AHLAKI 3

©

28/11/2011 - 11:10 AZAPLA MÜJDELEME

©

20/10/2011 - 17:42 KURBAN; NE KADAR VAZGEÇEBÝLÝRSEN

©

07/09/2011 - 14:36 DEDÝN KÝ…

©

05/08/2011 - 19:47 ORUÇ TAKVAYI GÜÇLENDÝRÝR

©

04/07/2011 - 14:35 DÝNLEME AHLAKI 2

©

03/06/2011 - 12:02 DÝNLEME AHLÂKI 1

©

09/05/2011 - 13:57 ALLAH’IN ÝPÝ (HABLU’LLAH)

©

18/04/2011 - 14:24 ALLAH’IN BOYASI (Sibðatu’llah)

©

07/03/2011 - 13:00 ALLAH’IN HAKKI (Hakku’llah)

©

14/02/2011 - 12:04 Boþ Ýþlere Müþteri Olmak

©

06/01/2011 - 10:38 ALLAH’IN KULLARI

©

22/11/2010 - 14:56 ALLAH’IN GÜNLERÝ

©

14/10/2010 - 18:51 HARAM KAZANÇ ÝFSAT EDER

©

26/07/2010 - 14:14 Orucu Yürek Ýle Tutmak

©

22/06/2010 - 12:39 Okunmasý Gereken Üç Kitap

©

18/05/2010 - 11:47 Ahirete Ýman : Hesap Verme Bilinci

©

28/04/2010 - 11:02 MÜSRÝF KÝMDÝR

©

22/03/2010 - 15:27 ÝSRAF; ÇAÐDAÞ AÞIRILIK (2)

©

22/02/2010 - 13:23 ÝSRAF; ÇAÐDAÞ AÞIRILIK (1)

©

30/12/2009 - 17:40 ÝSLÂMÎ KAYNAKLAR AÇISINDAN ÞÝÝR

©

23/11/2009 - 16:17 BAYRAMIN BAÐIÞLADIÐIN KADARDIR

©

19/10/2009 - 14:55 Vahiy Karþýsýnda Peygamber

©

24/07/2009 - 11:15 ORUÇ ve DENGE

©

25/06/2009 - 09:29 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 4

©

01/06/2009 - 14:57 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 3

©

28/04/2009 - 16:06 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 2

©

16/02/2009 - 23:26 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 1

©

05/01/2009 - 23:03 HÝCRET ÜZERÝNE DÝYALOÐ

©

22/12/2008 - 23:37 KUR’AN’DA KURBAN KAVRAMI (1)

©

17/11/2008 - 23:27 Ýnsaf ve Ahlak Adaletin Kaynaðýdýr

©

03/09/2008 - 22:03 ÝNSANIN GÖREVÝ -2

©

05/06/2008 - 23:35 ÝNSANIN GÖREVÝ -1-

©

18/03/2008 - 01:09 HAYATA DÖNÜÞEN ZÝKÝR
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

“Rabbimiz! Nurumuzu arttýr eksiltme ve bizi baðýþla. Þüphesiz senin her þeye gücün yeter.”

( Tahrim Suresi - 8)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh'den rivayet edildiðine göre
Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz, oruçlu olduðu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekiþmesin. Eðer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum’ desin.”



Buhârî, Savm 9; Müslim, Sýyâm 163

Bir Dua

“Ey Allah’ým! Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de
iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi ateþ azabýndan koru.”

(Buhârî, Deavât, 55)

Hikmetli Söz

Mevlana’ya göre
dünya, mal, mülk,
servet su gibidir.
Geminin denizde
seyredebilmesi, yol
alabilmesi için evet su
muhakkak lazýmdýr.
Ama geminin dýþýnda
olmasý lazým. Su
geminin içine girdi mi,
battý gitti demektir.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com