Dördüncü Sebep: Elçiye itaatin insanlara/mü’minlere emredilmesi
Ona itaatý nasýl anlamalý? Ona sadece onu saðlýðýnda gören, yanýnda duranlar mý itaat etmeliydi? Daha sonradan gelen müslümanlar Peygamber’e itaati emredenâyetlerin hükmünden sorumlu deðiller mi? Sorumlu iseler bunu nasýl yerine getirmeliler?
Allah (cc) þöyle buyuruyor:
“Peygamber (din adýna) size ne verdi ise onu alýn, size neyi yasaklamýþsa ondan kaçýnýn.”(Haþr 59/7)
Ondan almamýz gereken þey nedir? Onun bize yasakladýðý þeyler nedir?
Bu ve buna benzer sorular Muhammed’in (sav) peygamber (rasûl-nebi) olarak misyonunu ve ona itaatin boyutlarýný anlamamýza yardýmcý olurlar.
Kur’an’da onsekiz âyette Allah’a ve Peygamber’e (sav) itaat birlikte geçiyor.
Bunlardan altý tanesi “Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse...” (Nisâ 4/13, 69, 80. Nûr 24/52. Ahzâb 33/71. Fetih 48/17),
beþ tanesi “Allah’a itaat edin ve Rasûl’e de itaat edin...” (Nisâ 4/59. Mâide 5/92. Nûr 24/54. Muhammed 47/33. Teðabûn 64/16),
üç tanesi ise “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin...” (Âli Ýmran 3/32, 132. Enfal 8/46)
üç tanesi “Allah’a ve O’nun elçisine (Rasûlü’ne)itaat edin...” (Enfal 8/1, 20.Mücadele 13)
bir tanesi de “Þayet Allah ve Peygamberine itaat ederseniz...” (Hucurût 49/14) þeklinde geliyor.
Bütün bu âyetlerde rasûl kelimesinin harfi terifli (belirlilik takýsýyla), ya da nisbet zamiriyle; rasûlühu (onun elçisi) þeklinde gelmesi, itaat edilmesi gereken elçinin belirli bir kiþi olduðunu, onun da son Elçi hz. Muhammed (sav) olduðunu gösterir. Kur’an’ýn ilk muhataplarý, belirlilik takýsýyla ve isim tamlamasý tarzýnda gelen ifadenin kimi iþaret ettiðini gayet iyi biliyorlardý.
Rasûl (elçi)... Kim?... Elbette o. Bilinen þahýs... Mekkelilerin tanýdýðý Abdullah oðlu Muhammed...
Þu âyette kendisine itaat edilmesi istenen elçinin þüphesiz ki bilinen (ma’lum) kiþi, risalet görevi aldýðý belli olan ve el-Emin sýfatýyla tanýnan, söylediklerinde de sâdýk (yüzdeyüz doðru) olan Abdullah oðlu Muhammed’ (sav) tir.
O nedenle Rasûl (elçi) belirlilk takýsýyla geliyor.
“Öyleyse ey müminler, siz namazý hakkýyla ifa etmeye devam edin, zekâtý verin, Peygamber’e itaat edin ki merhamete nail olasýnýz! .”(Nûr 24/56)
Þu âyet Peygamber’e (sav) itaat konusunda çok daha net bir ölçü getiriyor.
“Allah ve Rasûlü bir iþe hüküm verdiði zaman, iman etmiþ bir kadýn ve erkeðe, o iþi kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur.
Her kim Allah ve Rasûlü’ne karþý gelirse, apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur.” (Ahzâb 33/36)
Bir baþka âyette ‘peygambere itaati’; “peygamber’e uymak” tarzýnda ifade ediliyor. Zaten bu iki ifade arasýnda herhangi bir fark yoktur.
“Yanlarýndaki Tevrat ve Ýncil'de yazýlý bulduklarý o Rasûl’e, o ümmî Nebî'ye uyanlar (var ya), iþte o Peygamber onlara iyiliði emreder, onlarý kötülükten men eder, onlara tayyibâtý (temiz ve güzel þeyleri) helâl, habâisi (pis ve zararlý þeyleri) haram kýlar...
O Peygamber'e iman edip ona saygý gösteren, yardým eden ve onunla birlikte gönderilen Nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, iþte kurtuluþa erenler onlardýr.”(A'râf 7/157)
Kur’an ‘peygamber’e itaati’ bir baþka yerde “Allah’ýn ve Elçisi’nin emirlerine boyun eðmek” þeklinde sunuyor.
“Sizin velîniz/dostunuz ancak Allah'týr, Rasûlü'dür, Allah'ýn emirlerine boyun eðerek namaz kýlan ve zekâtý veren mü'minlerdir.
Kim Allah'ý, Rasûlü'nü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki;) üstün gelecek olanlar þüphesiz hizbullahtýr (Allah'tan yana olanlardýr).”(Mâide 5/ 55-56)
Peygemberlerin gönderiliþ sebeplerinden biri de ümmetlerinin kendilerine din konusunda itaat etmeleridir:
“Biz her peygamberi, ancak Allah'ýn izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik.
Eðer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan baðýþlanmayý dileseler, Rasûl de onlar için istiðfar etseydi Allah'ý ziyadesiyle affedici, merhamet edici bulurlardý.”(Nisâ 4/64)
Bir âyette, kýyamet günü dünya hayatýnda yaptýklarýnýn kötü sonucunu hesap olarak görüp piþman olacaklarýn hâli þöyle anlatýlýyor:
“O gün, zâlim kimse, ellerini ýsýrýp þöyle der:
“Keþke o Peygamber’le birlikte bir yol tutsaydým! Yazýk bana! Keþke falancayý dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmiþken o, hakikaten beni ondan saptýrdý. Þeytan, insaný (uçuruma sürükleyip, sonra) yapayalnýz ve yardýmcýsýz býrakmakta.”
Peygamber dedi ki: “Ey Rabbim! Doðrusu kavmim bu Kur'an'ý mehcûr/terkedilmiþ (bir þey yerinde) tuttular.”(Furkan 25/27-30)
“Peygamberle birlikte bir yol tutmak”þüphesiz onun Allah’tan getirdiklerine iman etmek, hayatý onlarla inþa edip yaþamak, Allah’ýn indirdikleri ile hükmetmek, Peygamberin din adýna söylediklerini ve yaptýklarýný almak, onlara uymak;
yani kýsaca din (vahiy) konusunda ona itaat etmektir.
Bir baþka yerde ‘peygambere itaat’,“onun davetine icabet” formülü ile anlatýlýyor.
“Ey iman edenler! Sizi size hayat verecek þeylere çaðýrdýðý zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kiþi ile onun kalbi arasýna girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksýnýz.”(Enfal 8/24)
Kur’an, ‘Peygamber’iiþitmeyi’Allah’avePeygemberineitaatolarakbelirliyor
“Ey iman edenler! Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin, iþittiðiniz halde O'ndan yüzçevirmeyin.
Ýþitmedikleri halde 'iþittik' diyenler gibi olmayýn..”(Enfâl8/20-21)
Buradakiiþitmektenmaksat, Peygamberindavetinekulak vermek, imanetmekveimanýngereðiniyapmaktýr.
-Peygamber’e itaat imandýr
Peygamber’e (sav) din konusunda itaat etmek elbette iman etmenin gereðidir. Ýslâmý din olarak kabul etmek de zaten Peygamber’e itaatin ilk basamaðýdýr.
“Allah ve Rasûlü bir iþe hüküm verdiði zaman, iman etmiþ bir kadýn ve erkeðe, o iþi kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur.
Her kim Allah ve Rasûlüne karþý gelirse, apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur.”(Ahzâb 33/36)
“Hayýr! Rabbine andolsun ki aralarýnda çýkan anlaþmazlýk hususunda seni hakem kýlýp sonra da verdiðin hükümden içlerinde hiçbir sýkýntý duymasýzýn (onu) tam manasýyla kabullenmedikçe iman etmiþ olmazlar.” (Nisâ 4/65)
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine (müslüman idarecilere) de itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða düþerseniz -Allah'a ve âhirete gerçekten iman ediyorsanýz- onu Allah'a ve Rasûl'e götürün (onlarýn tâlimatýna göre halledin); bu hem hayýrlý, hem de netice bakýmýndan daha iyidir.” (Nisâ 4/59)
-Peygamber’e itaat Allah’a itaattir:
Hz. Muhammed’i son elçi olarak kabul edip ona tabi olmak, ona Allah adýna itaat etmek, onu gönderen otoriteyi tanýmak ve ona itaat etmektir.
“Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiþ olur; yüz çevirenlere gelince; Biz seni onlara bekçilik yapman için göndermedik.”(Nisâ 4/80)
Dilleriyle inandýk ve teslim olduk, Allah’a ve Peygamber’e itaat ediyoruz, ya da edeceðiz diye söyledikleri halde bunu pratikte göstermeyenler, hayatlarýnda kendi hevâlarýna, ya da baþka ilahlarýn hükümlerine göre hareket edenler gerçekte inanmýþ, teslim olmuþ olmazlar.
“(Bazý insanlar) 'Allah'a ve peygamber'e inandýk ve itaat ettik' diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir grup yüzçeviriyor. Bunlar mü'min deðildirler.
Onlar, aralarýnda hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çaðrýldýklarýnda, bakarsýn ki, içlerinden bir kýsmý yüzçevirip dönerler.
Ama, eðer (Allah ve Rasûlü'nün hükmettiði) hak kendi lehlerine ise, ona, gönülden baðlý olarak saygý ile gelirler. Kalplerinde bir hastalýk mý var, yoksa þüphe ve tereddüt içinde midirler?
Yoksa, Allah ve Rasûlü'nün kendilerine zulüm ve haksýzlýk edeceðinden mi korkuyorlar? Hayýr; asýl zâlimler kendileridir!”(Nûr 24/47-50)
-Gerçek müslümanlar Peygamber’e itaat ederler:
Kur’an, Allah’a ve peygamber’e itaat eden kimseleri gerçek müslümanlar olarak tarif ediyor. Gerçek mü’minler dilleriyle iman edip itaat sözü verdikleri gibi, davranýþlarýyla, kulluklarýyla, ilâhî hükümlere uymalarýyla da bunu ortaya koyarlar.
“Aralarýnda hüküm vermesi için Allah'a ve Rasûlüne dâvet edildiklerinde, 'iþittik ve itaat ettik' demek, sadece mü'minlerin söyleyeceði sözdür. Ýþte asýl bunlar kurtuluþa erenlerdir.
Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat eder, Allah'a saygý duyar ve O'ndan sakýnýrsa, iþte asýl bunlar bedbahtlýktan kurtulanlardýr."(Nûr 24/51-52)
“Allah'a itaat edin. Rasûl'e de itaat edin ve (kötülüklerden) sakýnýn. Eðer (itaatten) yüz çevirirseniz, bilin ki Rasûlümüzün vazifesi tebliðdir (apaçýk duyurmak ve bildirmektir).”(Mâide 5/92)
-Allah’ý sevmenin göstergesi Rasûl’e (sav) itaattir:
“De ki: Ey Muhammed! Eðer Allah’ý seviyorsanýz bana uyunuz. Öyle yaparsanýz Allah da sizi sever ve günahlarýnýzý baðýþlar. Allah Ðafûrdur, Rahimdir.
De ki, Allah’a ve Resûlüne itaat ediniz. Eðer yüz çevirirseniz, kuþkusuz Allah kafirleri sevmez.” (3 Âli Ýmran/ 31-32. Ayrýca bakýnýz: Âli Ýmran 3/132)
-Peygamber’e itaat edenler nebilerle arkadaþ olurlar:
Kur’an, Allah’a ve son Elçisi’ne itaat edenlerin peygamberlere arkadaþ olacaðýný müjdeliyor.
“Kim Allah'a ve Rasûl’e itaat ederse iþte onlar, Allah'ýn kendilerine lütuflarda bulunduðu peygamberler, sýddîklar, þehidler ve sâlih kiþilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaþtýr!”(Nisâ 4/69)
-Ýlâhî rahmet Rasûl’e itaatle gelir:
Kim Allah’a ve O’nun elçisine istenildiði gibi itaat ederse, o Allah’ýn rahmetini hak eder.
“Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin ki size merhamet edilsin.(Âl-i Ýmrân 3/132)
Böyleleri altlarýndan ýrmaklar akan cennetleri ödül olarak kazanýrlar.
“...Kim Allah'a ve Peygamberi'ne itaat ederse Allah onu, zemininden ýrmaklar akan cennetlere koyacaktýr; orada devamlý kalýcýdýrlar; iþte büyük kurtuluþ budur.
Kim Allah'a ve Peygamberi'ne karþý isyan eder ve hudûdunu/sýnýrlarýný aþarsa Allah onu, devamlý kalacaðý bir ateþe sokar ve onun için alçaltýcý bir azap vardýr.”(Nisâ 4/13-14)
Allah’ýn Elçisi’ne vahiy (din) konusunda itaat etmenin iman edenlerin üzerine farz olduðunu Allah’ýn Rasûlü (sav) de söylüyor.
Ebu Rafiî (ra) Peygamber’in (sav) þöyle dediðini naklediyor: “Sizden birinizin, kendisine emrettiklerimden bir emrim, yasaklarýmdan bir yasaðým geldiði zaman - koltuðuna yaslanarak-; ‘ben baþkasýný bilmem, Allah (cc)’ýn kitabýnda bulduklarýmýza tabi oluruz’ dediðini görmek istemem” buyurdular.” (1)
(Devam edecek)
Hüseyin K. Ece
Zaandam-Hollanda
(1) Ebu Dâvûd, Sünne/5 No: 4605. Bir Benzeri: Ebu Dâvûd, Sünne/6 No: 4604. Tirmizî, Ýlim/60 No: 2666. Ýbnu Mâce, Mukaddime/2 No: 12