-Ayet kime hitap ediyor?
Âyet “Rasûlüllah” derken þeksiz þüphesiz son elçi hz. Muhammed’i kasdediyor. Zira bu sýfat ve er-Rasûl nitelemesi ona mahsustur ve Kur’an’da farklý baðlamlarda defalarca kullanýlýyor. Mesela;
“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ýn Rasûlüdür. Ondan baþka tanrý yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanýr- iman edin ve O'na uyun ki doðru yolu bulasýnýz.”(A’raf 7/158. Ayrýca bkz: Bekara 2/143, 214, 285. Âli Ýmran 3/32, 53, 81, 132, 153, 172, 183. Nisâ 3/42, 59, 61, 64, 80, 83, 170. Mâide, 5/41, 67, 70, 92, 99, 104. A’raf 7/157. Enfal 8/1, 24, 27. Tevbe 9/13, 88, 99, 128 ve diðerleri)
Hz. Muhammed Allah’ýn elçisidir ve O’nun seçtiði peygamberlerin sonuncusudur.
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babasý deðildir. Fakat o, Allah’ýn Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her þeyi hakkýyla bilendir.”(Ahzab 33/40. “Rasûlüllah” kavramýnýn geçtiði diðer âyetler için bakýnýz: Tevbe 9/61, 81, 120. Ahzab 33/53. Fetih 48/29. Hucurât 49/3, 7. Münafýkûn 63/1, 5, 7)
Kendisinde en güzel örnek bulunan elçi de þüphesiz Muhammed’dir (sav). Kur’an ona indirildi. Dolaysýyla vahyi, yani Kur’an’ý teblið etmek, açýklamak (beyan etmek) ve uygulayýp örnek olmaktan da o sorumlu idi.
Hatýrlayalým ki genelde peygamberlerin, özelde hz. Muhammed’in risâlet açýsýnda görevi þu dört maddede özetlenebililir.
Birincisi: Teblið etmek, yani kendisine indirilen vahyi muhataplara uygun bir dille ve metodla ulaþtýrmak, onlarý hakka/hidâyete, yalnýzca Allah’a kulluk yapmaya davet etmek.
Ýkincisi; Teblið ve davet ettiði þeyin mahiyetini açýklamak, beyan etmek, anlaþýlýr olmasýný saðlamak. Bu konuda olabilecek sorulara cevap vermek.
Üçüncüsü; örneklik (model olmak). Elçi kendisine vahyedileni önce kendisi hayat, ahlâk, karakter haline getirir, ilâhi ölçüleri (hükümleri) kendisi uygulayýp ümmete örnek olmak.
Dördüncüsü ise cihadtýr. Yani üç maddedeki hedefleri gerçekleþtirmek üzere yoðun çaba göstermek, çok çalýþmak, fadakârlýk etmek, bu yolda maadi ve manevi infakta bulunmak (Allah yolunda harcama yapmak) ve gerekirse davete engel olanlarla, davetin boðmak isteyen odaklarla günün þartlarýnda mücadele etmek, savaþmak.
“Andolsun, Allah’ýn Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhiret gününe kavuþmayý uman, Allah’ý çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardýr...”(Ahzâb 33/21)
Bu âyette iþaret edilen de hz. Muhammed’in bu risâlet (peygamberlik) görevidir.
“Sizin için... güzel bir öreneklik vardýr”Burada kasdedilen öncelikle Kur’an’a ilk muhataplarýdýr. Onlar da Peygamber’e iman eden, Allah için muhâcir ve ensar olan, Peygamber ile birlikte bütün zorluðuna raðmen Bedir’de, Uhud’ta, Hendek’te birlikte olan, onunla birlikte Allah yolunda gayret eden ve sabreden sahabelerdir.
Sonra da Kur’an’ýn hitap ettiði herkestir. Kur’an’a inandýðýný söyleyen, müslüman olduðunu beyan eden, hz. Muhammed’I son peygamber olarak Kabul edipp ona tabi olan kiþilerdir.
“Bu âyet, ilk bakýþta, Hz. Peygamber'in imanýný, cesaretini ve kararlýlýðýný örnek almalarý tavsiye edilen Medine'nin o ilk savunucularýna seslendiði halde, aslýnda bütün durumlar ve þartlar için geçerli olan zamanüstü bir muhtevaya sahiptir.” (Esed, M. Kur’an Mesajý, 2/854)
Bu âyet Kur’an bütünlüðü ve kendi baðlamý açýsýndan ele alýndýðýnda hükmünün genel olduðu görülür. Bunu sadece Hendek savaþýnda Peygamberin yanýnda olanla ilgili düþünmek isabetli olmaz. Bura Peygamber’in hayatýnýn sadece bu bölümünde örnek olduðu söylenmemekte; bilakis mutlak bir örnek olduðu vurgulanmaktadýr. O halde bu âyet, müslümanlarýn hayatlarýnýn her alanýnda hz. Peygamber’i (sav) model bilmeleri ve kiþiliklerini bu modele göre þekillendirmelerini emrediyor. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/401)
Zaten âyetin takip eden cümlesi “sizin için” kýsmýný aþýklýyor: “Allah’a ve âhirete kavuþmayý uman...” Þüphesiz onlar mü’minlerdir. Ben müslümaným diyenlerdir. Hayatýný Ýslâma göre yaþamaya çalýþan inanmýþ kimselerdir.
Allah’a ve kavuþmayý ummak þüphesiz Allah’a ve âhirete inanmakla ilgilidir. Kim Allah’a hakkýyla inanýyorsa; bilir ki bu iman ayný zamanda Allah’a yakýn olmaktýr. O’nun sevgisine, rahmetine, vereceði ödüllere yakýn olmaktýr. Günün birinde O’nun huzurunda hesap için durmaktýr (haþrolunacaðýna inanmaktýr). O’nu her an yanýnda hissetmek, O’nun her kendisini murakabe ettiðini bilmektir.
Âhirete kavuþmayý ummak, Kýyâmetin olacaðýna âhiret hayatýnýn gerçekleþeceðine þüphesiz iman etmek demektir. Orada hesaba çekiliceðine, iman edip sâlih amel iþleyenlerin mükâfata, inkâr edip kötülük ve zulüm yapanlarýn da ceza alacaðýna bütün benliði ile inanmaktýr.
Âyet üçüncü bir þey daha söylüyor: “Allah’ýn Elçisi’nde Allah’ý çok zikredenler için de güzel bir örnek vardýr.” Allah’ý çok zikretmek O’nu hiç unutmamak, O’nu hesaba katarak hareket etmek, O’nu görüyormuþcasýna kulluk etmek, O’nu her an hatýrlatýcý ibadet ve sözlerle meþgul olmaktýr.
Zikir birilerinin zannettiði belli bir vakitte bir kaç kiþinin biraraya gelerek, belli bir sözü, belli sayýda, belli bir ritim ve Peygamberimizin asla yapmadýðý bazý folklorik veya sportif hareketlerle, solo veya koro halinde söylemek deðildir.
Zaten âyet “Peygamberde sizin için örnek vardýr” derken, Allah’ý nasýl zikretmemiz gerektiði konusunda da Peygamber’i (sav) örnek gösteriyor. O diðer ibadetleri yerine getirip ümmetine örnek olduðu gibi, Allah’ý nasýl zikredersek ibadet olur, onu da uygulayýp göstermiþtir.
Ýþte Allah’ý kendisinin emrettiði, Peygamberinin öðrettiði þekilde zikreden ihlaslý müslümanlar için peygamber hz. Muhammed’de (sav), her açýdan ve özellike kulluk açýsýndan en mükemmel örneklik vardýr.
Buna göre Hz. Muhammed’in (islâmî) hayatý Allah’tan gafil olanlar, O’nu zamana zaman, arada sýrada zikredenler (hatýrlayanlar) için deðil; O’nu hayatýnýn her anýnda devamlý ananlar için modeldir. O ayný zamanda Âhiret hayatýnýn olacaðýna inanmayanlar için deðil; Kýyâmetteki sonucun bu dünyada yapýlan amellere göre, Peygamber’in örnekliðine benzeyip benzemediðine göre belli olacaðý Hesap Gününe iman edenler için mükemmel örnektir. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/402)
Âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ýn hoþnutluðunu kazandýracak davranýþlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlý bir örnek, en büyük fazilet nümûnesi olduðu anlatýlmaktadýr. Böylece, Resûlullah’ýn (sav), hislerine maðlup insanlarý memnun etmek ve onlara pratik deðerden mahrum birtakým nazarî kaideler öðretmekle görevli olmayýp, onun hedefinin, insanlýða amelî kaideler öðretmek ve bu kaideleri kendi yaþayýþýyla izah ve tarif etmek olduðu anlaþýlmýþ olmaktadýr. Binaenaleyh, onun hayatý ve sîreti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalýdýr.” (TDV Meali 21. âyet açýklamasý, s: 419)
-Peygamber nasýl örnek alýnýr?
Kur’an hz. Muhammed’te “en güzel örnek” olduðunu beyan ediyor. Yukarýdaki soruyu tekrar edelim: Müslümanlar onu nasýl örnek alacaklar?
Önce “üsve” kelimesine bakalým. Kur’an bunu hangi manada kullanýyor?
“Üsvetün” veya “isvetün” kelimeleri “kýdvetün” ve kudvetün-kök, esas, asýl” kelimeleri ile eþ anlamlýdýr. (Ýbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109) Bu da ister güzel ister çirkin, ister hoþa giden, isterse zarar veren bir þey olsun, baþkasýna tabi olurken insanýn üzerinde bulunduðu halini, durumunu anlatýr. “teesseytü bihi-onu kendime örnek aldým, ya da örnek olarak onu takip ettim” denilir. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât; s: 20)
Ayný kökten gelen teessi ve i’tesâ; birini örnek edinip uymak demektir. Þöyle denilir: “I’tes bihi, yani ona tabi ol ve onun misli (onun gibi) ol.” Falanca kiþi falancayý örnek aldý, yani onun hoþnut olduðundan o da hoþnut oldu, ona ikitida etti (uydu) ve onun benzeri olmaya çalýþtý” þeklinde ifade edilir. (Ýbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109)
Araplar “Senin için örnek olamayacak kimseyi model olarak alma.” Yani uyulmasý doðru olmayan bir kimseye uyma” derler. (Cevherî, Ý. b. Hammad. es-Sýhah, 6/183)
“Üsve”, “teessi edilecek”, yani uyulacak, arkasýndan gidilecek örnek, meþk, nümûne-i imtisal demektir. Allah’a ve Âhiret gününe kavuþmaya inanýp Allah'ý çok zikretmekte olan kimseler için güzel bir örneklik vardýr. Bu örneklik sadece dünya hayatýný ve onun süsünü arayanlar, Allah'ý, âhireti düþünmeyenler için deðil.” (Elmalýlý, H. Yazýr, Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 6/304)
“Teessi (usve edinmek), taklit ve teþebbüh (benzeme) deðil; birinin yaptýðýný onun maksadýný gözeterek yapmaktýr. Üsve ilan edilen “model” kýlýnmýþtýr. Sadece üretilebilir olanlar model gösterilebilir.
Peygamberler örnek alýnsýn diye insanlar arasýndan seçilmiþlerdir: Yerde yürürler, iz býrakýrlar ve izlenirler... Bu âyetin nüzul ortamýyla iliþkisi açýk: Hz. Peygamber en kritik insani durumlarda bile duruþunu bozmuyordu. Âlemlere rahmet olmak, bütün insanlýða model olmak demekti. Bu ise, iyilik artsýn diye varlýðýný sadaka vermekti.” (Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, 2/829)
Ýnsanlar hedeflerine ulaþmak için kendilerine uygun örnekler edinirler, kýlavuz bulurlar. Bunlarýn yollarýný, görüþlerini, hareketlerini izleyerek, bazen emirlerine uyarak, tavsiyelerini yerine getirerek istediklerini elde etmeye çalýþýrlar. Ya da birilerini taklit ederek onlarýn ulaþtýðý baþarýya ulaþmaya, onlar gibi olmaya çalýþýrlar. Allah’a iman edip, O’nun rýzasýný ve Ahirette eþsiz nimetlere ve güzelliklere kavuþmayý uman mü’minler, kendilerine eþi bulunmaz örnek olarak hz. Muhammed’I seçerler. (Heyet, Kur’an Yolu, 4/344)
Zira onlarýn amacý dünyalýk makam, þöhret, zenginlikler, öne çýkmak, zevk ve eðlence, gösteriþ, þovu sevenler tarafýndan parmakla gösterilmek, ya da þov yapmak deðil; hem dünyada mazbut, mutedil, huzurlu, gürültüsüz, hoþ (tayyibe) bir hayat, hem de öldükten sonra felah (kurtuluþ), hoþ (tayyibe) bir hayat ve Allah’ýn rahmetini hak edebilmektir. Amacý bu olan bir müslüman elbette bu hedefe ulaþmak için, Allah’ýn kendisine “en güzel örnek” gösterdiði hz. Muhammed’i model þahsiyet olarak bilecektir.
“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardýr…”Hitap öncelikle Hendek Savaþý zamanýda Medine’deki müslümanlaradýr. Sanki þöyle deniliyor: “ Onu örnek alýn. Týpký onun bu zor günde savaþ meydanýnda, cesur bir bahadýr olarak durduðu, canýný ortaya koyduðu gibi, siz de koyun. Onun canýný feda etmeye hazýr olduðu bu yolda, müslüman olarak sizin nefsiniz açýsýndan cimri davranmanýz doðru olmaz.”
Mü’minler, onun zor zamanlarda yiðit duruþunu, sebat ediþini, cesaretini örnek almalarý gerektiði gibi, hayatýn baþka alanlarýnda da onu kendilerine model edinmeliler.
Usûl âlimleri bu âyetle ümmete nisbetle onun konumuna delil getirirler. Onlara göre asýl olan hz. Peygamberin ahlâkýnýn örnek alýnmasýdýr. Bu âyet sadece Hendek Savaþýndaki tutumunun örnek alýnmasýna mahsus deðildir. Zira Peygamber’de olan güzel sýfatlar müslümanlar için alýnabilecek þeylerdir. Þüphesiz Peygamber’i örnek alýp bu yolda yürüyenler Allah’ýn ikramlarýna mazhar olur. Allah’ýn en güzel ikramý da bir kimsenin sýrat-ý müstakim’de yürümesidir. Esasen peygamberlere muhalaefet edenlerin örnek alýnmasý zarardýr, kötüyü tercihtir. Nitekim Kur’an’ýn haber verdiðine göre inkârcýlar kendilerine peygamber gelip de onlarý hak yola davet ettiði zaman onlar “Biz atalarýmýz hangi yol üzere buldu isek, ona tabi oluruz” dediler (derler). Bu demektir inkârcýlar kendilerine kötü olan kimseleri örnek alýyorlar.
Hz. Muhammed’i örnek almak, bir kimsenin doðru yolda yürüme isteðine de uygundur. Zira Peygamber’in örnek alýndýðý bir hayat sahibini maksada götürür, hayat hedefine ulaþtýrýr, kulluk görevlerini yapmasýný saðlar. Âyet açýkça diyor ki “Allah’ý ve Âhiret gününü umanlar için hz. Muhammed’de en güzel örnek vardýr.” Ýman açýsýndan kim Allah’tan korkuyorsa, kim O’nun azabýndan ürperiyorsa, kim O’nun vadettiði ödüllere kavuþmak istiyorsa örnekliði sadece Peygamber’e (sav) tahsis etmelidir. (es-Sa’di, A. b. Nâýr, Teysîru’l-Kerîm’r-Rahmân, s. 661)
Hz. Muahmmed’in en þiddetli zamanda sebat etmesini örnek almada pek çok güzellikler olduðu gibi, onu her konuda örnek almada da sayýsýz faydalar vardýr. O þüphesiz ki kendi zatýyla mükemmel bir örnektir. Ki onu örnek almak da örnek alan için apayrý bir güzellik olur. Kim Allah’ýn vereceði sevabý umuyorsa, kim Âhiret nimetlerine kavuþmak istiyorsa, kim Allah’ýn rahmet, zafer ve ikram ettiði günlerini umuyorsa Peygamber’i (sav) imanla ilgili her konuda örnek almalýdýr. (Beydâvî, Ö. B. Muhammed, Esrâru’t-Tenzîl, 2/242)
“Yani hz. Muhammed’de kendisine güzellikle uyulabilecek salih (saðlam) bir örneklik vardýr. O da Allah’ýn dinine yardým ve O’nun Rasûlü’ne arka çýkmak, ona muhalefet etmemek, baþa gelebilecek musibetlere sabretmektir. Týpký onun yaptýðý gibi. Hatýrlamak gerekir ki Uhud Savaþýnda azý diþleri kýrýldý, yüzü yaralandý, amcasý öldürüldü. Özellikle Mekke’de davet görevini yaparken eziyet edildi, hakarete uðradý, ülkesinden çýkmak zorunda býrakýldý. Ama o sabretti. Bütün bu olumsuzluklara ve zorluklara raðmen o kendi nefsini deðil; görevini ve davasýný düþündü. Bu uðurda çalýþtý.
Mü’minlerin de onu örnek alarak böyle yapmalarý ve onun Sünnetini örnek almalarý gerekir. (el-Hâzin, M. B. Ýbrahim, Lübâbu’t-Te’vil, 3/418)
(Devamý var)
Hüseyin K. Ece
27.12.2016
Zaandam-Hollanda