- Haþyet nedir?
Ýnsan idrakinin ötesinde olan Allah’tan tazimle/saygýyla korkma Kur’an’da ‘haþyet-خَشْيَةً’ terimiyle anlatýlýyor.
Haþyet’in kök fiili sözlükte, korkulan þeyi bilerek saygý ile birlikte, içi titreyerek korkma demektir.(1)Haþyet, derin saygý duymak, içi titreyerek korkmak, kaygý duymak demektir.
Arap dili üstadý Ýbni Manzur ‘haþiye - خَشِيَ’ fiilini ‘korkmak’ diye açýklýyor.(2) Ancak ‘havf- خَوْفٌ’ ile ‘haþyet-خَشْيَةً’ arasýnda korkunun ilgili olduðu þey bakýmýndan fark vardýr. Havf; hoþlanýlmayan bir þeyden ve o þeyin sebebi olan varlýktan korkmak, haþyet ise; hoþlanýlmayan þeylerin kendisinden deðil de onlara sebep ve kaynak olan varlýklardan korkmak demektir. Havf daha genel, haþyet daha özeldir. Allah’tan hem havf edilir, hem haþyet duyulur. Ama Allah’ýn azabýndan yalnýzca havf edilir (korkulur).(3)
Haþyet ve havf eþ anlamlý olmalarýna karþýn havf daha çok maddi olan, gözle görülür sebeplerden kaynaklanan korkuyu, haþyet ise saygýdasn dolayý, ümide yçnelik, yüðceltmeyle birlikte bulunan bir korku durumunu anlþatýr. Bir baþka açýdan havf dünyalýk bir korku, haþyet ise uhrevi korku anlamýný yüklenir oldu.(4)
Saygý duyulan bir otoritenin karþýsýnda takýnýlacak tavýrla, onun olmadýðý yerdeki tavýr genelde farklýdýr. Fakat her yerde Ýlâhí tecellilerin varlýðýný düþünen, kendisini sürekli Yaratýcý’nýn huzurunda ve denetimi altýnda bilen, kendilerine âyet okununca derileri ürperen, gizli de bile günah iþlemekten çekinen kimseler sürekli ayný tavýrlarý takýnýrlar
Mahiyeti kavranabilen güç sahibinden korkulur. Fakat onun kudretinin derinliði seziliyorsa o zaman bu korku dehþete dönüþür. Bilinir cinsten bir þeyin enginliði insana dehþet veriyorsa, mahiyeti kavranamayan, kudretinden ancak bir kýsmý izlenebilen Tanrý’nýn sýnýrsýzlýðý bu dehþeti daha da artýrýr.(5)
Ýman eden bir kul, Allah’ýn kendisine yakýn olduðunu ve kendisini her an gözettiðini kalbinde hisseder. O bunu bilerek Rabbinden haþyet eder, korkar.
Haþyet; sürekli Allah’ýn (cc) huzurunda olmanýn bilincidir. Kur’an bu saygý duyma sýfatýný daha çok alimler hakkýnda kullanmaktadýr.
“...Kullarý içinde ise, Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek-korkar”.(6)
Allah saygýsýný sürekli duyup da Peygamberin uyarýsýndan da faydalanýp temiz olmak isteyenler Allah’ý cemal ve celal sýfatlarýyla bilen ilim sahipleridir. Çünkü bir þey hakkýnda saygý, ona ait bilginin derecesiyle uyumlu olur. Bir kulun da Allah’a dair ilmi ne kadar mükemmel ise, korkusu da o oranda mükemmel olur.(7)
Haþyet, marifetle (tanýma-idrak) ile birlikte ortaya çýkan bir korku türüdür. Allah (cc) bilinmez ve insanýn gözüne görünmez. Bilen, bilinenden daima üstündür. Bu gerçeði bilenler Rablerinden ‘haþyet’ duyarlar.
‘Havf’ harekete geçme, ‘haþyet’ ise derlenip toparlanma ve sakinleþmedir. Mesela, korkunç bir tabiat olayýný gören kimsenin iki durumu olur:
Birincisi ondan korkma halidir.
Ýkincisi ise o olayýn kendine zarar vermemesi için tedbir almasý veya bir yerde karar kýlmasýdýr.
Ýþte bu durum ‘haþyet’ halidir. Kiþi o olay karþýsýnda korkudan sonra onun tehlikesini anlamýþ ve ondan korunmak üzere tedbir almýþtýr.
Haþyet, tazim ile sevgi neticesi olan saygý mânâsýna bir korkudur. Onun için haþyet itaatte mutlak güzele layýk, ihsana yaklaþtýracak bir aþk, heyecaný uyandýran güzel bir ruh halidir. Nitekim Kur’an’da "Verdiklerini, Rablerinin huzuruna dönecekler diye kalpleri korku ile ürpererek (hasyet duyarak) verirler."(8)buyurulmuþtur.
Bir de haþyet, soyut (mücerred) korkudan þiddetli olmasý gerektir. Nitekim meleklerin vasfýnda "Onun (Allah'ýn) korkusundan titrerler (ürperirler)."(9) diye haþyet, iþfâk (korkudan titreme)a yakýn olarak zikredilmiþtir. ‘Ýþfak’ ise korkunun en þiddetli derecesidir.(10)
Allah’tan haþyet duyan, O’na itaat eden, ma’siyeti (günah iþlemeyi) terkeden; iþte gerçek alim budur. Böyle bir kimse ‘haþyet’in taþýdýðý bütün korkularla Allah’tan korkandýr.
Zaten Allah’ý hakkýyla bilmeyenler O’ndan gereði gibi haþyet duymazlar. Ýbni Mes’ud;
“Allah’tan haþyet duymak için ilim, aldanmak için de cehâlet yeter” demiþtir.(11)
Bu anlamda Kur’an bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadýðýný vurguluyor.(12)
- Kur’an’da haþyet
Haþyet, övülen kullarýn bir özelliðidir. Mesela:
“Sen ancak (ilahî) uyarýyý can kulaðýyla dinleyen ve insan kavrayýþýnýn ötesinde bulunmasýna raðmen Rahmân'a saygi duyan kiþiyi uyarabilirsin: iþte böylelerine [Allah'ýn] maðfiretini ve en güzel ödülü müjdele!”(13)
“Görmeden Rahman'a saygý gösteren ve(Allah'a) dönük bir kalp getiren herkesin (mükafatý budur).”(14)
Kur’an Cennetlerde kalacak olan halkýn en hayýrlýlarýn Rabblerinden haþyet duyanlar olduðunu söylüyor.
“Onlarýn Rableri katýndaki mükâfatlarý, zemininden ýrmaklar akan, içinde devamlý olarak kalacaklarý Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoþnut olmuþ, onlar da Allah'tan hoþnut olmuþlardýr. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygý gösterenler) içindir.”(15)
Buradaki haþyet, aslýnda Allah’ýn sevgisinden mahrum kalmamayý anlatýr. Haþyet bir anlamda ileri düzeyde farkýna varýþtýr ki bunu en güzel yapanlar da alimlerdir.(16)
Beyyine Sûresi son âyette Allah’a yönelik duygu korku (havf) ile deðil, derin saygý (haþyet) ile anlatýlmasý dikkat çekmektedir. Haþyette, tazim, hürmet, sevgi ve yüceltme anlamlarý var. Havf’da ise bunlar yoktur.(17)
Kur’an’da haþyet övülürken havf övülmez. Haþyetin kaynaðý bilmek, farkýnda olmak; havfin kaynaðý bilmemek, farkýnda olmamaktýr. Havf’ýn, insan psikolojisine olumsuz etkileyip manevi gücünü azaltan bir tarafi vardýr. Yaratan’a haþyet duyan, yaratýlandan havf etmez. Havf korkanýn güçsüzlüðünden, haþyet ise korkulanin yüceliðinden kaynaklanýr.(18)
Þüphesiz Allah korkusu ürperti, nefret, tiksinti gibi bir þey deðil; O’nun gazabýný hak etmekten çekinmedir. Ya da O’nun sevgisini kaybetme endiþesidir. Ýnsan Allah’tan dehþet bir gürültüden korktuðu gibi korkmaz, ama Rabbime karþý saygýsýzlýk yaparým, O’nun sevgisini yeterince hak edemem endiþesidir. Bu da haþyet duygusuyla ilgili bir korkudur. Zira Allah’tan hakkýyla hasyet edenler, hem O’nun makamýna karþý gerekli saygýyý gösterenler, hem de O’ndan içleri titreyerek korkanlardýr.
Kur’an’ýn ifadesine göre nice taþlar Allah’ýn haþyetinden daðdan aþaðý yuvarlanýrlar. “… Çünkü taþlarýn öylesi var ki, içinden nehirler kaynar taþar; öylesi var ki, yarýlýp ondan çeþme gibi þarýl þarýl su akar ve öylesi var ki, Allah korkusundan (hasyetinden) (daðdan) aþaðý yuvarlanýr düþer. Allah Teâla yaptýðýnýz iþlerden gafil deðildir.”(19)
Eðer Kur’an bir daðýn üzerine indirilseydi, o daðýn Allah’ýn haþyetinden-korkusundan paramparça olduðu görülürdü.(20)
Kur’an, Allah’tan haþyet duyanlar (içleri korkuyla ürperenler) için bir hatýrlatma, bir
öðüttür. “Bu Kur’an'ý sana, seni bedbaht etmek için indirmedik, Yüce gökleri ve yeri yaratan tarafýndan onu, Yaratana saygý duyaný uyaran, irþad eden buyruklar halinde tedricen indirdik.”(21)
“Ýnsanlardan bazýlarýnýn rýzýk endiþesiyle (korkusuyla) çocuklarýný öldürmeleri ya beyinsizlik, ya da cahilliktir. “Öyleyse artýk, yoksulluk kaygýsýyla (hasyet’iyle) çocuklarýnýzý öldürmeyin; onlarý da, sizi de doyuran/rýzýklandýran Biziz. Onlarý öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.”(22) Buradaki korku da ‘haþyet’ kelimesi ile anlatýlýyor. Bu, haþyet’in ruhí yapýyý kuþatan bir korku olduðunu gösterir.
Müslümanlardan bazýlarý; Allah yolunda çarpýþmaktan çekinerek düþmanlardan týpký Allah’tan haþyet duyar gibi, hatta daha büyük bir haþyet (korku) içinde olurlar. Bu müslümanlar hakkýnda kýnanacak bir durumdur.(23)Allah (cc) böylelerine: “Onlardan deðil, Benden korkun (haþyet duyun)” diyor.(24)Þüphesiz ‘haþyet’ duyulmaya sadece Allah (cc) layýktýr.(25)
Haþyet bir anlamda içi korkarak bir þeyden çekinmedir. Bu mana Kur’an’da Peygamber’e (sav) hitaben; “Hani sen insanlara açýklamaktan haþyet edip-çekinip içinde saklý tutuyordun. Halbuki Allah haþyet duymana daha layýktýr.” þeklinde kullanýlýyor.(26)
- Hadislerde haþyet
Hadislerde ‘haþyet’in daha çok tefekküre dayalý korku anlamýnda kullanýldýðýný görüyoruz. Peygamber (sav) de þöyle buyuruyor: “Ben Allah hakkýnda sizden daha fazla bilgiye sahibim ve benim haþyetim-korkum sizden fazladýr.”(27)
Allah'ýn kullarý arasýnda O'nu en iyi bilenlerin O'ndan en çok haþyet duyanlar olduðunu ifade eden hadîs-i kudsîde(28) haþyetle bilgi arasýndaki bu iliþki özellikle vurgulanýyor.
Bazý hadislerde Allah (cc) korkusundan aðlama ‘haþyet’ kelimesi ile anlatýlmaktadýr. Peygamberimiz (sav) þöyle buyuruyor: “Allah korkusundan (haþyetinden) aðlayan göze, süt memeye dönünceye kadar ateþ dokunmaz.”(29)
“Ýki göze Cehennem ateþi dokunmaz: Biri, Allah korkusundan (haþyetinden) aðlayan göz, diðeri de Allah yolunda nöbet bekleyen gözdür.”(30)
Bunlardan baþka pek çok hadiste de haþyet’in Allah’ korkusundan dolayý aðlamak, üzülmek, saçý beyazlatan endiþe manalarýnda kullanýldýðýný görüyoruz.(31)
- Hasyet – Takva iliþkisi
Takva kelimesi bazen, korku ve ürperti anlamýnda ‘havf ve haþyet’ kelimelerinin yerine kullanýlmaktadýr. Bu bir anlamda takvanýn bir sonucu olarak Allah’tan havf ve haþyet duymak (korkmak) demektir.
Þu âyette ‘haþyet’ ve ‘ittika’ beraber yer alýyor:
“Kim Allah’a ve Rasulüne itaat eder, Allah’a saygi (haþyet) duyarsa ve O’ndan ittika ederse (O’na karsi sorumluluk bilinciyle davranirsa); iste kurtuluþa erenler onlardýr.”(32
- Haþyet duyan müslümanlar
Müslümanlarýn en önemli özelliklerinden biri de Allah’tan haþyet duymalarý, O’na derin bir saygý duymalarý, O’nu görmedikleri halde O’ndan içleri titreyerek korkmalarý, O’ndan baþka hiç kimseden bu denli korkmamalarýdýr. Zaten böyle bir korku (haþyet) ve saygý da yalnýzca Allah’a karþý duyulur.
Allah’a karþý kafa tutan, azan, haddini asan, kendisine gelen uyarýlara kulak asmayan Firavun’un cezalandýrýldýðý söylendiktan sonra þöyle deniliyor:
“Bunda, þüphesiz, (Allah'ýn) ürperti ve korkusunu duyanlar için bir ibret vardýr”(33)
Mü’minler Rablerine karþý her zaman içleri titreyerek tazim ederler.
“ve onlar ki, Allah'ýn sýký tutulmasýný buyurduðu (baðlarý) sýký tutarlar; Rablerine karþý son derece saygýlý ve duyarlý davranýr, [O'nun çaðrýsýna saðýr kalanlarý bekleyen] o pek kötü hesaptan korkarlar;”(34)Burada havf ve haþyet birlikte kullanýlýyor.
“o (bilinçli, duyarlý) kimseler ki, algý ve tasavvurlarýnýn ötesinde olsa da, Rablerinden korkar ve Son Saat'in kaygýsýyla titrerler.”(35)Burada haþyet ve ‘iþfak-çekinerek korkmak’ ile birlikte kullanýlýyor.
“Onlar öyle seçkin kimselerdir ki Allah'ýn buyruklarýný teblið ederler, O'nu sayýp çekinirler, O'ndan baþka kimseden çekinmezler. Hesaba çeken olarak Allah yeter.”(33 Ahzab/39
“Onlar, kendilerine kitap indiren Rablerinden ‘haþyet’ duyarlar, kitap karþýsýnda derileri ürperir, derileri ve kalpleri Allah’ýn zikrine yumuþar.”(36)
Allah (cc) yolunda cihad ederken düþmanlarýndan ‘haþyet-korku’ duysalar da Allah’tan duyduklarý ‘haþyet’ bunu bastýrýr.(37)
Onlara denilse ki ‘düþmanlarýnýz size karþý bir araya geldiler, onlardan ‘haþyet duyun’, böyle bir haber onlarý korkutmaz, bilakis imanlarý artar ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” derler.(38)
Bütün müslümanlarda ‘havf’ duygusu olsa bile, ‘haþyet’ sýfatý daha çok ilim sahiplerinde, yani Allah hakkýnda saðlam tasavuuru olanlarda, Hakikati idrak edenlerde bulunur. Havf ve haþyet duygularý Allah’ý tanýmak (arif olmakla) orantýlýdýr. Kalp ‘marifetullah’a, yani Allah’ý hakkýyla tanýma ve anlama makamýna ulaþýrsa; O’nun zikriyle meþgul olur. Kiþinin Allah’a karþý duyduðu havf-korku ve haþyet-saygýyla korku’ sürekli bir itaate dönüþür.
Kalbin bu haline ‘tazarru’ denir. Tazarru’ ve niyaz (yakarma) içinde olan bir kalp organlara etki eder, onlarý iyi amellere yönlendirir.
Hüseyin K. Ece
16.03.2013
Zaandam/Hollanda
(1)R. Isfehâní, Müfredât, s: 213
(2)ÝbniManzur, Lisanu’l-Arab, 5/76
(3)L. Cebeci, Takva s: 20
(4)Z. Yetik, Þamil Ý. Ansiklopedisi 2/364
(5)A. Baydar, Kur’an’daKorku, Ümran, sayý: 53, s:54
(7)Elmalýlý, Tefisr, 6/386
(8)Kur'an, 23 Mü’minûn/60
(10)Elmalýlý, Tefsir, 9/366
(11)ÝbniTeymiyye, et-Tefsiru’l-Kebir, 3/329-330
(17)M. Okuyan. KýsaSurelerinTefsiri, 1/398
(18)M. Ýslamoðlu, Meal, s: 385
(25)Kur'an, 5 Maide/3, 44
(27)Buharí, Edeb/72. Müslim, Fedâil/127, 128, no: 2356
(28)Dârimî, Sünen, Mukaddime/34, no: 368
(29)(Tirmizí’den, M. A. Nasýf, et-Tâc, 5/204. Birbenzeri. ÝbniMace, Zühd/19, no: 4197. Munzirí, et-Terðíbve’tTerhíb, 4/194 .
(30)Tirmizí, nak. Münzirí, et-Terðíbve’tTerhíb, 4/194
(31)Hakim’den, et-Terðíbve’tTerhíb, 4/194, 195-198
(38)Kur'an, 3 ÂliÝmran/173