Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 5139
Toplam 16411375
En Fazla 25928
Ortalama 2706
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
ÝNSANIN GÖREVÝ -2
03/09/2008 - 22:03
 
Hüseyin K.Ece
C-ÝTAAT
a-Ýtaat nedir?
Ýnsanýn Rabbine karþý üçüncü görevi itaattýr.
Ýmanýn gereði iman edilen bir yüce gücün karþýsýnda itaat etmek, boyun eðmek, ondan gelenleri kabul etmek, itiraz etmemek, emre muhalif davranmamaktýr.
Ýþte böyle bir durum insan için ibadet anlayýþýdýr.
Ýnsan, kul olarak Yaratýcýsýnýn karþýsýnda ne yapacaktýr? Onun rolü nedir? Rabbi ondan ne gibi bir tavýr beklemektedir?

           Ýtaat, inkýyad etmek, yani boyun eðmek demektir. Emre uyma, sözü dinleme, alýnan emri yerine getirme, verilen emre göre hareket etme anlamlarýna da gelir.

         Kur’an-ý Kerim diyor ki:

         “Gökte ve yerde her ne varsa hepsi de isteyerek veya istemeyerek Allah’a teslim olmuþlardýr.” (3 Âli Ýmran/83)

         Buradaki isteyerek kelimesi ‘itaat’ kelimesiyle ifade edilmektedir. 

‘Ýtaat’ýn karþýtý ‘isyan’dýr.  Allah, yarattýðý ve nimet verdiði kullarýnýn kendisine isyan deðil ‘itaat’ etmelerini istiyor. Eðer insan âlemlerin Rabbine itaat etmezse; baþka ilâhlara itaat edecektir. 

         “Ey Ýman edenler! Allah’a, Peygamberine ve sizden olan emir sahiplerine (sizin gibi mü’min olan yetkililere) itaat edin….” (4 Nisa/59)

         Peygambere itaat, O’nun yoluna gitmek Allah’a itaat gibidir, O’na karþý gelmek Allah’a isyan gibidir. (4 Nisa/80)

         Allah’ýn adýyla ve O’nun emirleri doðrultusunda iþ yapan bütün yetki sahiplerine, dinin sýnýrlarý içerisinde kalmak þartýyla itaat edilir. (Buharí, Ahkâm/4, 9/79. Ýbni Mace,  Cihad/39, Hadis no: 2859-2862, 2/954.)

Allah’a isyan konusunda yaratýlmýþlara itaat edilmez. (Buharí, Cihad/109, 4/60. Müslim, Ýmâre/38, Hadis no: 1839, 3/1469.)

Peygamberimiz (sav) þöyle buyuruyor: “Kim bana itaat etmiþse mutlaka Allah’a itaat etmiþtir. Kim de bana isyan etmiþse, mutlaka Allah’a isyan etmiþtir. Kim emir’e (meþru yöneticiye) itaat ederse mutlaka bana itaat etmiþ olur. Kim de emir’e isyan ederse mutlaka bana isyan etmiþ olur.” (Buharí, Ahkâm/1, 9/77. Müslim, Ýmare/32-33, Hadis no: 1835, 3/1466. Nesâí, Bey’at/27. 7/138.)

        b-Ýtaat Nasýl yerine getirilir? (Ýbadet)

              Ýtaatýn diðer adý ibadettir.

Ya da müslüman Allah’a, Allah’ýn koyduðu ölçülere itaat ettiði, ya da O’nun çizdiði sýnýrlara dikkat ettiði zaman, bu davranýþý ibadet olur.

Öyleyse ibadeti nasýl tanýmlayabiliriz?

1-Kelime anlamýyla ibadet      

         Ýbadet ve ubudiyyet, ‘abd’ fiiliinden gelir. Bu da, itaat etmek, alçak gönüllülük (tevazu) göstermektir. Daha açýk bir ifade ile kiþinin bir kimseye isyan etmeksizin, ondan yüz çevirmeksizin, karþýlýk vermeksizin itaat etmesi ve boyun eðmesi, kendi özgürlüðünü terkedip tam bir baðlýlýkla onun emrine girmesi demektir.

       2-Istýlah olarak ibadet

Ýbadet, niyete baðlý olarak yapýlmasý sevap olan, özel bir þekilde yapýlan, iman, itaat ve fiillerden meydana gelir.

Evet iman da öncelikle bir ibadettir. Deðil mi insan Rabbinden gelen ölçülere uyuyor, kabul ediyor, o hükümlere boyun eðiyor. 

         Ýbadet, kendini kul olarak kabul eden insanýn Rabbine karþý teslim oluþu, Rabbine itaat ediþi, benliðinin derinliðinden gelen bir saygý ile boyun eðmesidir. Kul bu görevi, Allah’ýn emirlerine uyarak, yasaklarýndan kaçýnarak yerine getirir.

         Allah’ýn razý olduðu bütün ameller ibadet kapsamýna girer. Allah, insanlardan güzel davranýþlar ve kendi hükümlerine uyma istemektedir. Yani Allah’a itaat manasý taþýyan her hareket ibadettir.

“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin. Umulur ki takvaya erersiniz.” (2 Bekara/21)

Ýbadet, ayný zamanda nimetleri veren makama karþý þükrün yerine getirilmesidir. Ýnsana verilen en üstün nimet herhalde hayat nimetidir. Öyleyse ibadet hayatý var eden Allah’a yapýlýr.

         Ýslamdaki ibadet anlayýþý, batýl dinlerde olduðu gibi bir tapýnma deðil, Allah’a karþý olan sevginin, saygýnýn, azametine teslim oluþun, O’nun Rabliðini tasdik ediþin dua, itaat ve belli hareketlerle ortaya konmasýdýr.

Allah (cc) insaný ‘abd-kul’ olarak yaratmýþtýr. Dolaysýyla insana düþen bu kulluðun þuurunda olmaktýr. Abd, efendisinin emrine itiraz etmeksizin, karþý gelmeksizin uyar. Verilen emri yerine getirir, istenen hizmeti görür. Çünkü efendisi onun sahibidir, ona nimet vermektedir, ona sayýsýz iyilikte bulunmaktadýr. 

Gerçek Efendiye kulluðu unutanlar, baþka yalancý mevlâlar (efendiler) bulurlar.

Ýbadette, itaat edenin yalnýzca boyun eðip söz dinlemesi yeterli deðildir. Ýtaat eden kul (abd), ayný zamanda önünde boyun eðdiði efendisinin yaptýðý iyilikleri de bilmelidir. Verdiði nimetlere teþekkür ederek (veya þükrederek) kalpten ona baðlanýr. 

Ýslâm, bu þekilde bir boyun eðmenin, kayýtsýz þartsýz itaatin ve bu yüceltmenin ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a karþý yapýlabileceðini  ortaya koymuþtur.

         Ýman eden kimse, bir anlamda bütün kölelikleri, bütün yanlýþ kul ve kulluk anlayýþlarýný reddettiðini ilân etmiþ olur. O, imanýyla der ki, ‘ben âlemlerin Rabbini ilâh olarak kabul ediyorum, ben O’nun kuluyum. Dolaysýyla mutlak itaati, mutlak hizmeti ve ibadeti yalnýzca O’na yapacaðým. O benim sahibimdir, ben O’na aitim, O’ndan geldim ve yine O’na döneceðim.’

        c-Niçin Ýbadet?

Ýbadetin amacý, Allah’ýn rýzasýna ulaþmak, bir anlamda takva sahibi olmak, bununla dünya hayatýný düzene koymak, iyi bir insan olabilmek ve öldükten sonra da Cenneti kazanmaktýr.

Ýbadet, yaratýlýþtan gelen bir ihtiyaçtýr. Ýnsanlar Yüce Allah’a ibadet için yaratýlmýþlardýr. (51 Zariyat/56) 

Burada niçin ibadet etmeliyiz sorunun cevabýný, ya da ibadet görevinin gerekçelerini sýralamaya çalýþalým.

       -Þükür için;

“Rabbiniz þöyle buyurmuþtur: ‘Andolsun, eðer þükrederseniz gerçekten size (ni’metimi, mükâfatýmý) artýrýrým ve andolsun eðer küfrederseniz, þüphesiz benim azabým pek þiddetlidir.” (14 Ýbrahim/7)

         Mü’minler bilirler ki Allah âlemlerden müstaðnidir. Ýbadet kulun ihtiyacýdýr. Nimet veren O’dur. Ýyilik edene teþekkür edilir.

‘Þükr’ sözlükte; hayvanlarýn bedenlerinde yedikleri gýdanýn etkisinin apaçýk ortaya çýkmasýdýr. 

         Din dilindeki ‘þükür’ de bunun gibidir. Yani ‘þükür’, Allah’ýn ni’metinin etkisinin kulun dilinde ‘itiraf ve övgü’ olarak, kalbinde ‘þahitlik ve muhabbet’ olarak, organlarýnda da ‘itaat etme ve boyun eðme’ olarak, dilde ‘zikir’ olarak ortaya çýkmasýdýr.

         ‘Þükür’, kiþinin kendine ulaþan ni’meti bilmesi ve ni’met sahibini bilip onu övmesi demektir. ‘Küfr’ ise, ni’met vereni inkâr edip onu gizlemektir.

‘Þükür’, ni’met vereni boyun eðerek itiraf etmek,  ihsan yapan kimseyi, ihsanýný anarak övmek,  ni’met verene kalbin sevgiyle dolmasý,  O’na boyun eðmek, O’nu sevmek ve ni’met konusunda O’nu hoþnut edecek þeyleri yapmak ta bulunmaktadýr.

         ‘Küfr’ kelimesi, iman etmemeyi, insanlara sonsuz nimetler veren rýzýk sahibi Allah’ý inkâr etmeyi anlattýðý gibi, ‘þükr’ kelimesi de iman etmeyi, verilen nimetlerin sahibi olan Allah’ý tanýmayý ve O’na minnettarlýk duymayý ifade eder.

         Þükür, hamdetmeyi ve Tevhide inanmayý bir araya toplar. 

         ‘Þükür’ ayný zamanda ni’meti bilmedir. Çünkü ni’meti bilmek, ni’meti vereni bilmenin yoludur. Kul ni’meti tanýdýðý zaman, ni’metin sahibini de tanýr. O’nu tanýyýnca O’nu sevmeye baþlar ve O’nun hoþlanacaðý þeyleri yapmaya niyet eder. 

Ýþte bunun için Allah (cc), Kur’an’da Ýslâm’a ve imana ‘þükür’ diye isim vermektedir.

            Þükür ibadeti nasýl yerine getirilir?

Þükür, imanýn eyleme dönüþmesiyle yerine getirilir.

“Þayet nankörlük ederseniz (küfrederseniz), artýk þüphesiz Allah size karþý hiç bir ihtiyacý olmayandýr ve O, kullarý için buna rýza göstermez. Ve eðer þükrederseniz, sizin (faydanýz) için ondan razý olur…” (39 Zümer/7)

         Kur’an, sürekli olarak Allah’ýn insanlara verdiði ni’metlere, yaptýðý baðýþlara, ettiði ihsanlara dikkat çekmekte ve insanýn bütün bu iyilikler karþýsýnda ‘þükran’ duygularý içerisinde olmasýný istemektedir. Çünkü ni’mete kavuþmanýn, iyilik görmenin karþýlýðý budur.

         Ýnsan, Allah’ýn kendisine verdiði can ve organlar karþýlýðýnda (23 Secde/7-9), yaðmur vermesinin (45 Casiye/4-5. 56 Vakýa/68-69), gece ile gündüzü var etmesinin (28 Kasas/73), dað gibi gemileri yüzdürmesinin (31 Lukman/31), eti yenen hayvanlarý (36 Yasin/71-73) ve daha nice ni’metler vermesinin karþýlýðý olarak þükr etmelidir. Bütün bu ni’metleri vereni tanýmalý ve O’nun önünde boyun bükmelidir.

Kim þükrederse kendi nefsi için þükretmiþ olur. (27 Neml/40) Yoksa Allah’ýn böyle þeylere asla ihtiyacý yoktur.

         Þükretmek mü’minlerin en önemli özelliklerinden biridir. 

         Ýnsanlar þükretmek veya küfretmek noktasýnda denenmektedir:

         “Hiç þüphesiz Biz insaný, karmaþýk olan bir damla sudan (nutfeden) yarattýk. Onu denemekteyiz. Bundan dolayý onu iþiten ve gören yaptýk. Biz ona yolu (sebili) gösterdik; (artýk o) ya þükredici olur ya da nankör olur.” (76 Ýnsan/2-3)

Hz. Süleyman, yanýnda bulunan ve kendisine ilim verilen bir kimse kraliçenin tahtýný getirince dedi ki: ‘…Bu Rabbimin fazlýndandýr. O’na þükür mü edeceðim, yoksa nankörlük mü edeceðim diye beni denemektedir….’ (27 Neml/40)

Hamd, ni’mete kavuþmanýn veya gelecek olan bir nimetin sevincini, huzurunu duyup, nimet sahibine övgüde bulunmadýr. Þükür de insana gelip ulaþmýþ bir ni’mete karþý bir teþekkürdür.

Hamd’de sevinç ve arzu  anlamý, þükürde ise içten baðlýlýk ve dostluk anlamý daha çok yer almaktadýr. 

Bir hadiste þöyle buyuruluyor: “Hamd, þükrün baþýdýr. Allah’a hamdetmeyen O’na þükretmemiþ olur.” (nak. El-Cevziyye, Medaricü’s Salikín, 2/208)

Þükrün baþý Allah’ý bilmektir (marifetullah’týr). Allah’ý Rab olarak bilen, O’nun nimet verdiðinin þuurunda olan bir kimse de O’nu sevmeye baþlar. Allah’ý seven O’na ibadet eder, O’na hiç bir þeyi þirk koþmayarak O’nun nimet verici olduðunu itiraf eder. Kul bu þuurla kimin önünde kulluk yaptýðýnýn farkýnda olur. Bu nedenle Tevhid þükrün zirvesidir.

         Þükür ahlâkýnýn Hz. Muhammed’in hayatýnda nasýl somutlaþtýðýný aþaðýdaki örnekte görebiliriz.

         “Rasulüllah (sav) geceleri ayaða kalkýp ayaklarý kabarýncaya kadar namaz kýlardý. Kendisine; ‘Allah (cc) senin geçmiþ ve gelecek günahlarýný affetti (niye kendini bu kadar yoruyorsun)?’ denildi.

         ‘Allah’a þükreden bir kul olmayayým mý?’ cevabýný verdi. (Buharí, Teheccüd/6, 2/63. Tefsir-Fetih/1, 6/169, Rikak/19, 8/124. Müslim, Sýfatü’l Munafikín/18, Hadis no: 2819, 4/2181. Tirmizí, Salat/304, Hadis no: 412, 2/268.  Nesâí, Kýyamu’l Leyl/17, 3/178.)

       2-Hatýrlayan hatýrlanýr:

a-Zikir:

Bütün ni’metlerin sahibi Allah (cc) insanlara;

         “Siz beni zikredin (anýn) ben de sizi zikredeyim. Bana þükredin, fakat asla nankörlük etmeyin.” (2 Bekara/152) diye emretmektedir. 

         ‘Zikir’ sözlükte; anma, hatýrlama, bir þeyi zihinde hazýr etme, bir þeyi dile getirme, hatýrlatmadýr. Kiþinin marifet (bilgi) olarak elde ettiði þeyi korumasýný saþlayan zihni bir faaliyettir.

         Kavram olarak ‘zikir’; Allah’ý anmak üzere yapýlmasý veya söylenmesi tavsiye edilen, hamd, dua, ibadet ve övgü gibi fiiller ve sözlerdir.

         ‘Zikir’ aslýnda kalbin, anýlan kimseye dikkat kesilmesi ve ona karþý uyanýk olmasýdýr. Bunu dil ile ifade etmeye zikir denilmesinin sebebi, kalpteki zikre (hatýrlamaya) iþaret etmesindendir.

Kur’an bu kavramý hatýrlama, hatýrlatma, uyarý, öðüt, þeref ve üstünlük gibi anlamlarda kullanmaktadýr.

 “Ey iman edenler, Allah’tan ittika edin ve kiþi yarýn içn ne (yapýp) gönderdiðine baksýn. Allah’tan korkup-sakýnýn; çünkü Allah, yaptýklarýnýzdan haberdardýr.

Þu, Allah’ý unuttuklarýndan dolayý (Allah’ýn da) onlara kendi nefislerinin unutturduðu kimseler gibi olmayýn. Onlar, yoldan çýkmýþ kimselerdir.”  (58 Haþr/18-19)

       Hatýrlama iki þekilde olabilir: 

         Birincisi, unuttuktan sonra olan bir hatýrlamadýr ki, bu her insanda her zaman olan bir þeydir.

         Ýkincisi, akýlda tutulan, öðrenilen ve zaten kalbe yerleþen þeyin hatýrlanmasýdýr ki, kiþi hiç unutmadýðý bu gibi þeyleri dil ile söylediði zaman onu zikretmiþ, dile getirmiþ olur.

         Kur’an, kendisine ‘zikir’ demektir ki, O, baþtan baþa bir hatýrlatma ve öðüttür. Sürekli Allah’ý hatýrlatan âyetlerden meydana gelmektedir. 

         “Bu, bizim O’na indirdiðimiz mübarek bir ‘Zikir’dir. Þu halde onu inkâr edecek olanlar siz misiniz?” (21 Enbiya /50)

         “Hiç þüphesiz Zikr’i (Kur’an’ý) biz indirdik biz; onun koruyucularý da gerçekten biziz.” (15 Hýcr /9)

         “Gündüzün iki tarafýnda ve gecenin (gündüze) yakýn saatlerinde namaz kýl. Þüphesiz iyilikler (hasenat), kötülükleri (seyyiatý) giderir. Bu, öðüt alanlara yoðun bir hatýrlatmadýr (zikrâ’dýr).” (11 Hûd /114 Ayrýca bak. 6 En’am /90. 7 A’raf/2. 21 Enbiya /84. 29 Ankebût/51. v.d.)

         Ayný kökten gelen ‘tezekkür’, düþünüp- öðüt almak, ibret almak demektir. Kur’an bazý þeyleri hatýrlattýktan sonra ‘düþünmez misiniz, ibret almaz mýsýnýz?’ diye uyarýyor. (17 Ýsra /47)

         Rabbimiz (cc), mü’minlere kendisini sürekli olarak zikretmelerini emrediyor. Zikretme emri bazen þükürle, bazen verilen nimetleri hatýrlatma ile, bazen namazla, bazen diðer ibadetlerle, bazen verilen zaferle birlikte gelmektedir. Kur’an’da  zikredenler övülürken, zikirden yüz çevirenler  kýnanmaktadýr.

       Niçin zikir?

Çünkü Allah’ýn zikrini unutanlarýn hakký dar bir hayattýr:      

         “Kim de benim ‘zikr’imden yüz çevirirse, artýk onun için sýkýntýlý bir geçim vardýr ve biz onu Kýyamet günü kör olarak haþredeceðiz (mahþere getireceðiz)” (20 Tâhâ /124)

         Bu âyetten bir önceki âyette, ilk insanýn Cennetten çýkarýlýþý hatýrlatýlýp, Allah’ýn gönderdiði hidayete uyanlarýn dünya hayatýnda þaþýrmayacaklarý haber veriliyor. Bu âyette geçen ‘Zikr’, insaný hidayete götüren vahy, vahyle gelen ilâhí kitaplar ve peygamberlere bildirilen þeyler veya son vahy olan Kur’an, ya da bizzat Allah’ý anmak anlamlarýna gelebilir. (Muh. Ýbni Kesir, 2/497. Ebu’s Suud, Tefsir, 3/496)

         Evet, Allah’ýn Zikr’inden kim yüz çevirirse onun hakký dar bir geçimdir, sýkýntýlý ve mutsuz bir yaþantýdýr.

Ýnsan, evrenin her köþesine yerleþmiþ olan sayýsýz âyetleri bakmalý, onlarýn üzerinde düþünmeli, sonra da onlarýn Rabbini hatýrlamalý.

Müslüman, Allah’a götürecek bir sebep gördüðü zaman, imaný artar, Allah’ýn ve O’nun uluhiyyetini (ilâhlýðýný) tekrar aklýna getirir.   

         “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anýldýðý (zikredildiði) zaman yürekleri ürperir, O’nun âyetleri okunduðu zaman (bu onlarýn) imanlarýný artýrýr ve yalnýzca Rablerine tevekkül ederler.” (8 Enfal /2, ayrýca bak. 22 Hacc /35)

         Bir baþka âyette, Allah’ýn adý anýldýðý zaman mü’minlerin secdeye kapandýklarý haber veriliyor. (32Secde/15) 

         Mu’minlere Allah’ýn âyetleri zikredildiði zaman, onlarýn kalbleri bu âyetlere karþý kör ve saðýr olmaz. (25 Furkan /73)  Halbuki inkârcýlar, kendilerine âyetler hatýrlatýldýðý zaman, hatýrlatýlan þeyden (zikirden) öðüt almazlar, zikr’i hatýrlamak istemezler. (37 Saffat /13)  

         Kendilerine Allah’ýn âyetleri zikredildiði zaman sýrtlarýný  dönenler zalimlerdir. Onlarýn kalpleri üzerinde Hakk’ý anlamalarýna engel bir perde vardýr. (18 Kehf /57)

Alýþ-veriþler ve ticaretler Allah’ý zikretmeyi unutturmamalý. ( 24 Nûr /36-37. 63 Münafikûn /9) 

Kur’an’ýn uyarýlarýnýve Rabbinin âyetlerini idrak edenler Allah’ý zikretmenin gereðini yaparlar:

         “Onlar, ayakta iken, oturuken, yan yatarken, Allah’ý zikrederler, göklerin ve yerin yaratýlýþý konusunu düþünürler (ve derler ki :) ‘Rabbimiz, sen bunu boþuna yaratmadýn. Sen pek yücesin, bizi ateþ azabýndan koru.’”   (3 Âli Ýmran/191) 

         Peygamberimiz (sav) þöyle buyuruyor: “Allah’ý zikredenle zikretmeyen, diri ve ölü gibidirler.”  (Buharí, Daavât/ 67) 

Öyleyse diri kalmak için sürekli Allah’ý hatýrlamak gerekiyor.

         Peygamberimiz (sav)’den þöyle rivayet olunmuþtur:

         “ Allah (cc) þöyle buyurmuþtur: Ben kulumun Beni sandýðý gibiyim ve Bana dua ettiði zaman onunlayým. Kim beni kendi nefsinde zikrederse (anarsa), ben de onu kendi nefsimde anarým. Kim beni kalabalýkta zikrederse, ben de onu, ondan daha hayýrlý bir kalabalýkta zikrederim...”  (Müslim, Zikir/2-21, Hadis no: 2675. Buharî, nak. M. Ýbni Kesir, 1/142)

Levh-i Mahfuz’dan ‘zikr’  olarak indirilen Kur’an âyetleri, insanlara Allah’ý hatýrlatan ilâhí belgedir. Öyleyse en büyük ‘zikir’ Kur’an’dýr ve O’nu okumak, O’nunla meþgul olmak, O’nun ilkelerini hayat uygulamak, O’nun çizdiði sýnýrlar  korumak, O’nun hükmüne uymak; en güzel zikir’dir.   

         Zikrin tesiri kalpte duyulur, kalpten organlara geçer ve organlar da bunlarýn uzantýsý olan amelleri yaparlar.

Ýþte bu Allah’ý zikretmektir ve bu þekilde hatýrlamanýn sonucu da takva’ya ulaþýr. 

         Rabbimiz buyuruyor ki:

         “Gerçekten Ben, Ben Allah’ým. Ben’den baþka ilâh yoktur; þu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoðru namaz kýl.” (20 Tâhâ/14)

         “Doðrusu namaz kötü ve iðrenç þeylerden alýkor, Allah’ýn zikr’i ise en büyüktür.” (29 Ankebût /45) 

         Aslýnda zikir ibadetinin bir sonu yoktur. Kur’an; “Ey iman edenler! Allah’ý çok zikredin ve O’nu sabah akþam tesbih edin.” (33 Ahzab /41-42) buyuruyor.

Zikir de Allah’a itaattir. Öyleyse O’nun emrettiklerine uymak, yasaklarýndan kaçmak zikirdir. 

Allah’ý zikretmekten yüz çevirenlere þeytan musallat olur. Þeytan ise insanýn düþmanýdýr. (43 Zuhruf /36)

Zikir takvaya ulaþtýrýr, takvayý öðretir, takvaya arkadaþ eder. Zikir þuurlarý diri tutar, gönülleri gafletten korur.

Zikir ilaçtýr, zikir iksirdir, zikir ab-ý hayattýr, zikir canlara can katan merhemdir. Zikir yoksulluklarý kanaat zenginliðine, yalnýzlýklarý ebedi ve bitmez dostluða, mahrumiyetleri ilâhí ilgiye dönüþtürür.

Zikir dünyalýk korkularý giderir, endiþeleri umuta çevirir, hayalleri götürür; onun yerine solmaz gerçekleri yerleþtirir. Zikir boþ kuruntular (ümniyye) yerine  Allah’ý bilme, takdir etme ve O’ndan isteme cesareti arama ümidini verir.

“Dikkat edin, kalpler ancak Allahýn zikriyle tatmin olur (doyar).” (13 Ra’d 28)

        b-Tesbih:

‘Tesbih’, ‘sebh’ fiilinden türemiþ bir kelimedir. ‘Sebh’ sözlükte; havada ve suda hýzlý hareket etmek, geçip gitmek, yüzerek uzaklara gitmek demektir.           

         Kavram olarak ‘tesbih’;  Allah’ý O’na yakýþmayan þeylerden tenzih etmek (uzak tutmak)týr.

         ‘Tesbih’; Allah’ý büyük tanýma, O’na noksan sýfatlarý yakýþtýrmama, hýzlý bir þekilde ‘sübhanellah’ demek ve O’na ibadet etmektir. Bu bir çeþit Allah’ý zikirdir. 

         ‘Tesbih’;  Allah’ý, kutsal yüceliðine layýk olmayan kusur ve noksanlýklardan, insanlarýn ilâhlar hakkýnda düþündükleri eksik sýfatlardan gerek inanç, gerekse söz ve kalp ile tenzih etmektir.


Bu Makale 5117 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/02/2019 - 14:41 KUR’AN’DA YOL (SEBÝL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 2

©

01/02/2019 - 14:36 KUR’AN’DA YOL (SEBÎL) ile YAPILAN TAMLAMALAR 1

©

01/02/2019 - 14:26 DOÐRU YOL ÝÞTE BUDUR 2

©

01/02/2019 - 14:23 DOÐRU YOL ÝÞTE BUDUR 1

©

01/02/2019 - 14:18 “BEN NEFSÝMÝ TEMÝZE ÇIKARMAM”

©

01/02/2019 - 14:12 YOLUN EN DOÐRUSU YOLUN EN EÐRÝSÝ

©

20/04/2018 - 17:02 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 7

©

23/03/2018 - 15:10 KUR’AN’DA MÜJDE ve EÐÝTÝM ÝLÝÞKÝSÝ

©

19/02/2018 - 12:30 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 6

©

19/01/2018 - 10:43 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 5

©

25/12/2017 - 11:58 SELÂM OLARAK TAHÝYYE

©

20/11/2017 - 10:27 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 4

©

18/10/2017 - 10:33 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 3

©

21/09/2017 - 12:14 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 2

©

28/08/2017 - 09:17 KUR’ANDA SEBÎL (YOL) KAVRAMI 1

©

24/06/2017 - 12:14 ÞEHÂDET ÝMAN ÝDDÝASIDIR AMA ÝSBATI GEREKÝR

©

23/05/2017 - 16:44 ORUÇ ÝMSAK (TUTMAK)TIR

©

29/03/2017 - 10:51 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 5

©

08/03/2017 - 16:07 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 4

©

04/02/2017 - 11:56 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 3

©

02/01/2017 - 10:23 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 2

©

05/12/2016 - 10:11 BU DEVÝRDE PEYGAMBERÝ ÖRNEK ALMAK 1

©

02/11/2016 - 10:38 KUR’AN’A GÖRE KUR’AN’IN TEMEL ÖZELLÝKLERÝ

©

01/10/2016 - 11:23 SÖZÜN EN GÜZELÝNE UYMAK ÝYÝ SONUCA GÖTÜRÜR

©

08/09/2016 - 09:05 ÝBRAHÝM’ÝN ve HÂCER’ÝN KURBANI

©

31/08/2016 - 10:15 ZALÝMLERE YANAÞMAK TEHLÝKELÝDÝR

©

15/07/2016 - 18:56 BÝRÝLERÝ YALAN SÖYLEMEYE DEVAM EDÝYOR

©

25/06/2016 - 09:34 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 5

©

18/06/2016 - 11:00 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 4

©

13/06/2016 - 10:16 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 3

©

06/06/2016 - 09:53 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 2

©

30/05/2016 - 12:45 TEZKÝYE, RAMAZAN ve ORUÇ 1

©

05/05/2016 - 14:03 EN HAYIRLI TOPLULUK 3

©

11/04/2016 - 10:06 EN HAYIRLI TOPLULUK 2

©

14/03/2016 - 12:55 EN HAYIRLI TOPLULUK 1

©

16/02/2016 - 09:58 hz. ÂDEM’ÝN BABASI KÝM

©

26/01/2016 - 18:23 hz. EBU BEKR SÜNNÝ, hz. ALÝ de ÞÝȊ DEÐÝLDÝ

©

26/12/2015 - 15:13 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 10

©

23/11/2015 - 09:48 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 9

©

27/10/2015 - 16:44 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 8

©

28/08/2015 - 19:24 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 7

©

20/07/2015 - 18:04 ALLAHA’ YAKIN OLMA BÝLÝNCÝ

©

30/06/2015 - 16:39 KUR’AN’DA RAMAZAN

©

29/05/2015 - 11:31 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 6

©

23/04/2015 - 12:54 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 5

©

03/04/2015 - 18:21 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 4

©

09/03/2015 - 13:03 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 3

©

03/02/2015 - 14:43 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 2

©

30/12/2014 - 13:11 PEYGAMBERE ÝHTÝYAÇ VAR MI 1

©

27/11/2014 - 17:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 5

©

19/11/2014 - 12:19 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 4

©

20/10/2014 - 15:53 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 3

©

27/08/2014 - 13:16 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 2

©

01/08/2014 - 11:04 ALLAH’IN SELÂMINA LAYIK OLMAK 1

©

04/07/2014 - 16:31 BESMELE; ÝMAN ve SAYGI ÝKRARIDIR

©

30/05/2014 - 18:48 ABDEST ALMAK PEYGAMBER’E KARDEÞ OLMAKTIR

©

11/04/2014 - 10:53 AÇLIK ve KORKU UYARISI

©

09/04/2014 - 11:21 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 4

©

03/04/2014 - 14:39 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 3

©

10/01/2014 - 11:15 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 2

©

24/12/2013 - 14:11 ENGELLER ve AYAK BAÐLARI 1

©

11/11/2013 - 15:39 BÜYÜK HÝCRETÝN BÜYÜK SONUÇLARI

©

09/10/2013 - 10:15 PEYGAMBER’E ÝTAAT ÞART MI

©

03/09/2013 - 12:27 KUR’AN’DA AÝLE MODELLERÝ 2

©

12/08/2013 - 08:51 KUR’AN’DA AÝLE MODELLERÝ-1

©

08/07/2013 - 11:36 ORUÇ ve ÖZGÜRLÜK BÝLÝNCÝ

©

17/06/2013 - 15:46 ÝMANIN KAZANIMLARI

©

21/05/2013 - 11:05 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 2

©

22/04/2013 - 10:26 ALLAH’IN YARDIMCILARI (Ensâru’llah) 1

©

19/03/2013 - 13:02 ALLAH’A HAKKIYLA SAYGI (Haþyetu’llah)

©

14/02/2013 - 13:37 ALÇAK DÜNYA (MI)

©

24/01/2013 - 14:11 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 2

©

27/12/2012 - 10:14 ALLAH’TAN KORKMALI (MIYIZ?) 1

©

20/11/2012 - 10:13 ON MUHARREM’DE NE OLMUÞTU

©

19/10/2012 - 10:58 KURBAN: ALABÝLMEK ÝÇÝN VERMEKTÝR

©

25/09/2012 - 10:56 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 2

©

27/08/2012 - 15:54 ALLAH’IN DOSTLARI (Evliyâu’llah) 1

©

23/07/2012 - 11:13 RAMAZAN ÝSLÂMIN SEMBOLLERÝNDENDÝR (Þeâiru’llah) 3

©

26/06/2012 - 15:23 ALLAH’IN SEMBOLLERÝ (Þeâiru’llah) 2

©

30/05/2012 - 16:11 ALLAH’IN SEMBOLLERÝ (Þeâiru’llah) 1

©

26/03/2012 - 13:05 MUVAHHÝDLERÝN ÖZELLÝKLERÝ

©

29/02/2012 - 13:29 ALLAH’I UNUTANLAR GÝBÝ OLMAYIN

©

26/01/2012 - 14:37 DÝNLEME AHLÂKI 4

©

28/12/2011 - 11:22 DÝNLEME AHLAKI 3

©

28/11/2011 - 11:10 AZAPLA MÜJDELEME

©

20/10/2011 - 17:42 KURBAN; NE KADAR VAZGEÇEBÝLÝRSEN

©

07/09/2011 - 14:36 DEDÝN KÝ…

©

05/08/2011 - 19:47 ORUÇ TAKVAYI GÜÇLENDÝRÝR

©

04/07/2011 - 14:35 DÝNLEME AHLAKI 2

©

03/06/2011 - 12:02 DÝNLEME AHLÂKI 1

©

09/05/2011 - 13:57 ALLAH’IN ÝPÝ (HABLU’LLAH)

©

18/04/2011 - 14:24 ALLAH’IN BOYASI (Sibðatu’llah)

©

07/03/2011 - 13:00 ALLAH’IN HAKKI (Hakku’llah)

©

14/02/2011 - 12:04 Boþ Ýþlere Müþteri Olmak

©

06/01/2011 - 10:38 ALLAH’IN KULLARI

©

22/11/2010 - 14:56 ALLAH’IN GÜNLERÝ

©

14/10/2010 - 18:51 HARAM KAZANÇ ÝFSAT EDER

©

26/07/2010 - 14:14 Orucu Yürek Ýle Tutmak

©

22/06/2010 - 12:39 Okunmasý Gereken Üç Kitap

©

18/05/2010 - 11:47 Ahirete Ýman : Hesap Verme Bilinci

©

28/04/2010 - 11:02 MÜSRÝF KÝMDÝR

©

22/03/2010 - 15:27 ÝSRAF; ÇAÐDAÞ AÞIRILIK (2)

©

22/02/2010 - 13:23 ÝSRAF; ÇAÐDAÞ AÞIRILIK (1)

©

30/12/2009 - 17:40 ÝSLÂMÎ KAYNAKLAR AÇISINDAN ÞÝÝR

©

23/11/2009 - 16:17 BAYRAMIN BAÐIÞLADIÐIN KADARDIR

©

19/10/2009 - 14:55 Vahiy Karþýsýnda Peygamber

©

24/07/2009 - 11:15 ORUÇ ve DENGE

©

25/06/2009 - 09:29 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 4

©

01/06/2009 - 14:57 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 3

©

28/04/2009 - 16:06 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 2

©

16/02/2009 - 23:26 MUHABBETULLAH (ALLAH SEVGÝSÝ) 1

©

05/01/2009 - 23:03 HÝCRET ÜZERÝNE DÝYALOÐ

©

22/12/2008 - 23:37 KUR’AN’DA KURBAN KAVRAMI (1)

©

17/11/2008 - 23:27 Ýnsaf ve Ahlak Adaletin Kaynaðýdýr

©

03/09/2008 - 22:03 ÝNSANIN GÖREVÝ -2

©

05/06/2008 - 23:35 ÝNSANIN GÖREVÝ -1-

©

18/03/2008 - 01:09 HAYATA DÖNÜÞEN ZÝKÝR
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Hani babasýna ve kavmine demiþti ki: "Sizin, kendisine tapmakta olduðunuz bu heykeller de nedir?

( Enbiyâ sûresi - 52)

Bir Hadis

Sahâbeden Selmân Ýbni Âmir ed-Dabbî radýyallahu anh'den rivayet edildiðine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

"Herhangi biriniz iftar etmek istediði zaman orucunu hurma ile açsýn. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir."



(Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10)

Bir Dua

“Allah’ým! Senden hayýrlý olan iþleri yapmayý, aklýn ve dinin çirkin gördüðü þeyleri terk etmeyi ve fakirlerin sevgisini istiyorum.”


(Mâlik, Duâ, No: 508)

Hikmetli Söz

Birisine bir iyilik edip de karþýlýk olarak iyilik beklemek, bir gün diktiðin aðacý ertesi gün koparmaya benzer.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com