a- Kul kelimesinin anlamý:
Bilindiði gibi ‘abd’ Arapça’da ‘kul’, ibadet ise ‘kulluk yapmak’ demektir.
Ýslâm inancýna göre insan kuldur, ve kulluk için yaratýlmýþtýr.
‘Abd’ sözlükte, hür olsun, köle olsun insan anlamýna gelir. (Ýbni Manzur, Lisanu’l-Arab, 10/8)
‘Abd’ kelimesinin kök fiili, itaat etmek, alçak gönüllülük (tevazu) göstermektir. Bir baþka ifade ile kiþinin bir kimseye/bir efendiye isyan etmeksizin itaat etmesi ve boyun eðmesi, onun iyiliklerini bilmesi demektir.
Ýtaat eden kimse teþekkür borcunu ödemek üzere efendisine saygý gösterir, onu sever.
Ýslâm’dan önce efendilerine karþý bu þekilde olmasý gereken köleye ‘abd’ denirdi. Cahiliye insanlarý ayrýca putlarýna karþý böyle davranýr, onlarýn karþýsýnda kendilerini ‘köle-abd’ gibi düþünürlerdi.
Ýslâm, bu þekilde bir boyun eðmenin, kayýtsýz þartsýz itaatin ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a karþý yapýlabileceði gerçeðini getirdi. Çünkü bu bir kullukdur ve bu kulluk da ancak âlemlerin rabbine yapýlabilir. Ýnsan da zaten bunun için yaratýlmýþtýr.
‘Abd’ kelimesi Ýslâm düþüncesinde dört anlamda kullanýlmaktadýr.
1. Köle anlamýnda.
Hukukî açýdan hür sayýlmayan kimseler. (2 Bekara /178, 221. 16 Nahl /75)
2. Yaratýk anlamýnda.
Bütün yaratýklar Allah’ýn kuludur ve hepsi de ister istemez
Allah’a itaat ederler. (19 Meryem /93. 3 Âli Ýmran /83) Ýnsanlardan ise bazýlarý bilerek ve iradelerini kullanarak Rablerine kulluk yaparlar.
3. Dünyalýklara, mala ve servete aþýrý baðlýlýk anlamýnda.
Kimi insanlar servete ve çýkara kutsallýk derecesinde önem verirler,
Allah’a yapmalarý gereken kulluðu unuturlar.
Peygamber (sav) diyor ki: “Altýna, gümüþe ve lükse abd-kul olan kahrolsun” (Ýbni Mace, Zühd/8, 4136. Tirmizí, Zühd/42, 2375)
4. Allah’a kulluk yapmak anlamýnda.
Bu, bir övgü sýfatýdýr. Allah (cc) insana ‘abd-kul’ demektedir. Bunun
anlamý; insan Allah’a itaat etmek durumundadýr. Kulun bu itaatý bilinçli bir itaat olduðu için o diðer varlýklardan üstün olabiliyor.
Bu anlamda bütün insanlar Allah’ýn kuludur (yani hepsi de abdullah’týr), ya da herkes Allah’ýn seçkin kulu olmaya adaydýr.
Allah (cc) kullarýnýn ne halde olduklarýný ve ne yaptýklarýný görür. (3 Âli Ýmran/15, 20. 40 Mü’min/44)
O kullarýna karþý gerçekten merhametlidir. (2 Bakara/208. 3 Âli Ýmran/30)
O asla kullarýna zulmetmez. (40 Mü’min/31)
Hz. Muhammed (sav), Allah’ýn iman edenlere ‘müslüman ve Allah’ýn kullarý’ ismini verdiðini bildiriyor. (Tirmizî, Edep/78(2863))
Allah (cc) insanlarýn mevlâ’sý, yani kullarýn efendisi ve koruyucusudur. (3 Âli Ýmran/150. 2 Bekara/286. 22 Hacc/78).
Kur’an Hz. Ýsa (as), Hz. Eyyûb (as), Hz. Nûh (as) ve Yusuf (as) için de ‘kul’ sýfatýný kullanýyor. (19 Meryem/36. 38 Sad/30. 17 Ýsra/3. 12 Yusuf/24)
Hz. Musa’nýn birlikte yolculuða çýktýklarý, halk arasýnda Hýzýr diye bilinen kimse için Kur’an ‘kullarýmýzdan bir kul’ sýfatýný kullanýyor. (18 Kehf/65)
Þüphesiz ki Ýbrahim, Ýshak ve Yakup peygamberler de Allah’ýn basiretli ve takvasý kuvvetli kullarýndandýr. (38 Sad/45)
Hz. Muhammed (sav) kendisine ‘abdullah- Allah’ýn kulu’ denilmesinden hoþlanýr, dua ederken sürekli ‘Yarabbi senin kulun...’ kelimesini kullanýrdý. (mesela; Buharî, Deavât/2 (6306). Tirmizî, Deavât/15 (3393). Nesâî, Ýstiðfar/57 (5524))
Müslümanlar Þehâdet kelimesini söylerken önce Hz. Muhammed’in bir insan/kul, sonra da Allah’ýn elçisi olduðunu itiraf ederler.
b-Allah’ýn kullarý
Bütün insanlar ve hatta yaratýklar, cinler ve melekler Allah’ýn kullarý olmasýna raðmen, Allah’ýn (cc) ayrýca bazýlarýný ‘kul, Allah’ýn kulu, kulumuz, kullarýmýz’ diye anmasý, bunun bir övgü sýfatý ve sýnýrlama olduðunu gösterir.
Kur’an, Hz. Muhammed için ‘kul-abd/kulumuz’ sýfatýný kullanýyor. (2 Bakara/23. 8 Enfal/41. 17 Ýsra/1. 25 Furkan/1)
Buradaki vurgunun iki anlamý vardýr.
Birincisi ; Her þeyden önce Hz. Muhammed bir insandýr. Her ne kadar ‘mirac’a yükselse de, kendisine vahiy gelse de, bazý mucizelere sahip olsa da; bütün bunlar aþkýn olan, yüce Kudret sahibi Allah’ýn izniyle olmuþtur. Yoksa bir insanýn böyle bir þeyler yapmaya gücü yetmez.
Müslümana düþen de Hz. Muhammed’in ‘kul’; beþerî ve sýnýrlý olan kimliðini aþkýnlaþtýrmamak, onu insanüstü saymamaktýr.
Ýkincisi ; Hz. Muhammed’e görevi açýsýndan verilen deðer. Hem görevi yüce, hem kulluk açýsýndan en mükemmel örnek. Öyleyse övülmeyi, özellikle iþaret edilmeyi hak ediyor.
Allah (cc) herkesi yeryüzünde ‘halife’ olarak yaratmýþtýr. (2 Bakara/30) Ancak insanlarýn hepsi de ‘halifesi’ rütbesini hak edemiyor. Bu sýfatý kazanmak biraz da kiþinin hayat anlayýþý veya hayatý hangi amaçla yaþadýðýna baðlýdýr.
Bu demektir ki her insan ‘halife’ adayý olarak doðar. Allah (cc) her insana ‘halife’liðin özelliklerini kazanabilecek donanýmlarý ve imkanlarý verir. Ýnsanýn yapýsý (fýtratý) da buna müsaittir.
Ancak akil-balið olduktan sonra pek çoklarý ‘halifelik’ sýfatýný kazanmayý býrakýn, þeytanýn dostu olmayý tercih eder.
Kul/abd olmak da böyle bir þeydir. Þüphesiz herkes Allah’ýn kuludur. Daha doðrusu Allah’ýn kulu olarak yaratýlmýþlardýr. Herkes doðuþtan ‘kul’ makanýnda, Allah’ýn katýnda deðerli bir yerdedir.
Çünkü o insandýr, çünkü o eþref-i mahlukattýr, çünkü o en güzel biçimde yaratýlmýþtýr.
Ýman eden kimse bir anlamda bütün kölelikleri, bütün yanlýþ kul ve kulluk anlayýþlarýný reddetmiþ, yaratýlýþa uygun ‘kulluk anlayýþýný’ itiraf etmiþ olur.
O, imanýyla der ki, « ben âlemlerin Rabbini ilâh olarak kabul ediyorum, ben O’nun kuluyum. Dolaysýyla mutlak itaati ve ibadeti (kulluðu) yalnýzca O’na yapacaðým. O benim sahibimdir. Ben O’na aitim, O’ndan geldim ve yine O’na döneceðim. »
Allah (cc) böyle iman eden ve bunun gereðini yapan mü’minleri övüyor. Onlarý rahmet, zafer ve cennetle müjdeliyor. Onlarýn seçilmiþ ‘Allah’ýn kullarý’ olduðunu haber veriyor. Makamlarýnýn yüce olduðunu bildiriyor.
“Ýyiler ise, kâfur katýlmýþ bir kadehten (cennet içeceði) içerler.
(Bu,) Allah'ýn has kullarýnýn içtikleri ve akýttýkça akýttýklarý bir pýnardýr.” (76 Ýnsan/5-6)
“O cennet, çok merhametli olan Allah'ýn, kullarýna gýyaben vadettiði Adn cennetleridir. Þüphesiz O'nun vadi yerini bulacaktýr. Orada boþ söz deðil, hoþ söz duyarlar. Ve orada, sabah-akþam kendilerine ait rýzýklarý vardýr.
Kullarýmýzdan, takva sahibi kimselere verdiðimiz cennet iþte budur.” (19 Meryem 61-63)
Bazý kullar dünyada iþledikleri suçlarýn cezasýný çekeceklerdir. Ancak Allah’ýn ihlaslý/samimi, takva sahibi ve itaatkâr kullar bundan muaftýr.
“Kuþkusuz siz acý azabý tadacaksýnýz. Çekeceðiniz ceza yapmakta olduðunuzdan baþka bir þeyin cezasý deðildir. (Bu azaptan) Ancak Allah'ýn halis kullarý istisna edilecek.” (37 Saffat/38-40)
“Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoðu dalalete düþtü. Kuþkusuz, biz onlara uyarýcýlar göndermiþtik. Uyarýlanlarýn akýbetinin ne olduðuna bir bak! Allah'ýn ihlaslý kullarý müstesna.” (37 Saffat/71-74. ayrýca bak: Saffat/127-128 ve 159-160)
Allah (cc) kendisine hakkýyla saygý duyan kullarýný zaferle müjdeliyor. (37 Saffat/171)
Ve Rahmanýn has kullarý...
Onlar bazýlarýnýn sandýðý gibi seçilmiþ bir ýrkýn veya soyun mensuplarý deðil; kendi takva ve saygýlarý ile Allah’ýn sevgisini kazanmýþ ve ödülü hak etmiþ inananlardýr.
« Rahman’ýn has kullarý olan kimseler, yeryüzünde vakarlý bir tevazu ile yürürler ve cahillerle muhatap olduklarýnda « Selâm » der ve geçerler.
Yine onlar, gecelerini Rablerinin huzurunda secdeye vararak ve kýyama durarak geçirirler. » (25 Furkan/63-64)
Allah’ýn kullarý; bunu Allah’ýn has kullarý diye anlamak mümkün olduðu gibi, yani sadece O’na kulluk yapanlar, baþka hiç bir þeye asla kulluk yapmayanlar þeklinde de anlamak mümkün. Çünkü Allah’a kulluk yapmayanlar mutlaka baþka þeylere kulluk yaparlar.
Allah’a kul olmayý kendilerine yakýþtýramayanlar, kul olmak için pek çok þey bulurlar.
Allah (cc) bütün kullarýna çok yakýndýr, ama kendine yakýn olmak isteyenlere daha yakýndýr.
“Kullarým sana, beni sorduðunda (söyle onlara): Ben çok yakýným. Bana dua ettiði vakit dua edenin dileðine karþýlýk veririm. O halde (kullarým da) benim davetime uysunlar ve bana inansýnlar ki doðru yolu bulalar.” (2 Bakara/186)
Gün gelecek iyi kullar yeryüzüne varis olacak. Ýnsanlarýn takva önderi olacak, hak ve hakikatin þahitliðini yapacaklar. (21 Enbiya/105-106)
Ýþte en büyük mükâfat; Allah’ýn verdiklerinden tatmin olmak, razý olmak, razý olunmak ve seçkin kullar arasýna katýlmak...
Zira seçkin kullar Rablerinin katýnda özel bir makamda aðýrlanýrlar, özel ödüllerle taltif edilirler. (89 Fecr/27-29)
Bu seçkin kullar ayný zamanda Allah’ýn dostlarýdýr (velisidir). Onlara korku olmayacak, onlar karþýlaþtýklarý sonuçtan üzülmeyeceklerdir. (10 Yunus/62)
Her insan ‘kul’ adayý olarak doðsa da, sonradan sadece iman edip imanýn gereðini yapan takva sahipleri bu sýfatý koruyor.
Böylece “Rahman’ýn has kullarý”nýn arasýna katýlabiliyor.
Hüseyin K. Ece
14.2.2009 Zaandam