“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardýr…” Bu âyet “Peygamber size neyi verdi ise onu alýn, size neyi yasak ettiyse ondan sakýnýn” (Haþr 59/7) âyeti ile birlikte anlaþýlmalý. Bu âyet onun yalnýz sözleriyle deðil, fiil ve hareketleriyle dahi delil ve kendisine uyulan bir peygamber olduðunu hükme baðlar. Yani Rasûlullah (sav) din ve ahlâkýn teorik kýsmýný teblið ve hükme baðlamakla kalmamýþ, gerek savaþta ve gerek barýþ zamanýnda fiilleri ve uygulamalarý ile, bütün incelikleriyle kendisinde canlý bir numûne olmuþtur. Onun için Hz. Muhammed'in siyerinde insanlýk için her açýdan pek güzel bir örnek vardýr. (Elmalýlý, H. Yazýr, Hak Dini Kur’an Dili (sad.), )
Bu ifade ayný zamanda, onun muhalifleri için de bir azardýr. Sanki deniyor ki ona muhalefet etmeyi býrakýp, onu örnek alýn. O hangi durumda ise siz de onunla birlikte olun. Allah’a kavuþmayý ve âhirette ödül almayý bekleyen ondan yüz çevirmesin. Buna göre onunla birlikte olanlar ve ona tabi olanlar onu örnek almýþ olurlar.(Taberî, el-Câmiu’l-Beyân, 10/278)
“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardýr…” Yani hem sâdýk mü’minler için, hem de yalancý münafýklar için. Onun cihadýnda (Allah yolundaki çabasýnda), sebatýnda, sabrýnda kendisine uyulacak sâlih (saðlam, tutarlý, maksada uygun) örneklik (kudvetün) vardýr. O Allah yolunda açlýkla karþýlaþtý, açlýðýný yatýþtýrmak için karnýna çemberini baðladý. Uhud Savaþýnda diþleri kýrýldý, sevgili amcasý öldürüldü. Handek kazýmýna bizzat katýldý, kendi elleriyle hendek kazdý. Yaklaþýk bir ay süren hendek kuþatmasý boyunca düþmanýn önünde dimdik durdu, sebat etti. Ey iman edenler, dünya hayatýnda Allah’tan gelecek hayrý, içinde saadet ve þekâvetin (bedbahtsýzlýðýn), sonsuz nimetlerin ve elim azabýn ortaya çýkacaðý âhirette O’nun vereceði karþýlýðý bekliyorsanýz; Peygamber’i örnek alarak siz de Allah yolunda sabr ve sebat edin. Peygamber’e uyun; zira din iþlerinde ona uymak farzdýr.“ (Ebu Bekr el-Cezâirî, Eyseru’t-Tefâsir, s: 1403)
Birini usve (veya kudve) edinmek, ona iktida ve ittiba etmektir (uymaktýr). Âyet öncelikle Hz. Peygamber’in yanýnda olanlarýn onu örnek almasý gerektiðini haber veriyor. Ancak sözün geçmiþ zaman (mazi) kalýbýyla gelmesi bu emrin sabit bir emir olduðuna iþarettir. Buna göre her devrin mü’mini Peygamber’in sözlerini ve fiillerini örnek almak üzere ona iman eder. Görülüyor ki onun Hendek savaþýndaki tavrýný örnek almak Allah’ýn yakýnlýðýný kazanmakla kýyas ediliyor. Onu örnek almanýn “Allah’ý ve âhireti ummakla” baðlantýlý yapýlmasý onu örnek almanýn fevkalâde güzel olduðuna ve mükemmel bir haslet (davranýþ) olduðuna delâlet eder.
Þüphesiz ki iman sadece bu âyette ifade edilenlere indirgenmiyor. Yalnýz gerçek imana ulaþmada bir imkan olduðu vurgulanýyor. Kim Rabbindan gafil deðilse, kim Rabbine iman edip O’na baðlý ise, kimin kalbi âhirete asýlý ise, kim Allah’ý çokca hatýrlýyorsa (zikrediyorsa) o mü’min Peygamber’i amellerinde (ibadetlerinde) örnek alýr. (Tabatabâî, M. H. el-Mizân, 16/305)
“Allah (cc) “onda sizin için örnek vardýr” dendiðine göre demek ki onun her hareketi her davranýþý örnek alýnsýn taklit edilsin denmiyor, ama onda belli yönlerde sizin için örneklik vardýr deniliyor.”
“Onun örnekliði yalnýzca Hendek Savaþý’ndaki davranýþlarýnda deðil müminlerin bütün hayatlarýnda geçerlidir. Ýlgili kaynaklarda onun yaptýklarýný yapmanýn, izinden gitmenin hükmü üzerinde durulmuþ, ortaya üç görüþ çýkmýþtýr: (Heyet, Kur’an Yolu, 5/344)
Hz. Peygamberin ornek alýnmasýnda görüþleri üc maddede toplamak mümkün:
1. Onu örnek almak farzdýr, aksine bir delil bulunmadýkça her yaptýðý yapýlmalýdýr.
2. Onun örnekliði, aksine bir delil bulunmadýkça müstehaptýr (tavsiye edilmiþtir).
3. Dinî konularda birincisi, dünya iþlerinde ikincisi doðrudur (Kurtubî, XIV, 154).
“Hz. Peygamber’in bütün yaptýklarý ve söyledikleri tek bir hüküm çerçevesi içine alýnamaz. Baþta Kur’an olmak üzere diðer delil ve karîneler de göz önüne alýnarak her fiili ve sözü ayrý ayrý deðerlendirilir, baðlayýcý olup olmadýðý tayin edilir. Genellikle tefsir ve fýkýh âlimleri de böyle yapmýþlardýr.
Hendek Savaþý’nda müminler, Hz. Peygamber’i örnek almýþlar, ona itaat ederek dünyada önemli bir zafer kazanmýþlar, âhirette ise büyük bir ödülü hak etmiþlerdir. “Münafýklarý da dilerse cezalandýrsýn, dilerse baðýþlasýn” cümlesi, söze bakýldýðýnda münafýklarýn da affedilebileceðini ifade etmektedir. Ancak Kur’an âyetleri bir bütün olarak göz önüne alýndýðýnda cümleyi, “Tövbe ettikleri takdirde baðýþlasýn” þeklinde anlamak gerekecektir.” (Heyet, Kur’an Yolu, 5/344)
“Peygamber (sav) dehþetin ürkütücülüðüne, sýkýntýnýn dayanýlmaz boyutlarda olmasýna raðmen müslümanlar için kendilerini güvande hissettikleri bir sýðýnak konumundaydý. Bu korkulu ortamda, ümit ve huzur kaynaðýydý. Onun bu büyük olay esnasýndaki tavrýnda toplumlarý ve davet hareketlerini yönetenlere yollarý gösterecek dersler vardýr.
Peygamber (sav) Allah’a ve ahiret günü ile buluþmayý uman, kendisi için iyi bir örnek isteyen, Allah’ý sürekli hatýrlayan ve O’nu unutmayan kimseler için en güzel bir örnektir.” (Kutub, S. fi-Zýlali’l-Kur’an, )
-Þâhit olarak gönderilen Peygamber
“Ýþte böylece sizi dengeli bir ümmet (ümmet vesetan) olmanýzý istedik ki, insanlýða þâhit (örnek/model) olasýnýz ve Rasûl de size þâhit (örnek/model) olsun...”(Bekara 2/143).
Vasat; bir þeyin deðerli (iyi) ile bozuk (kötü) arasýnda olmasýný, (el-Cevherî, es-Sýhah, 3/417) adaleti ve bir þeyin yarýsýný ifade eder. Bir þeyin en âdili onun en orta halli oluþu (vasatý) demektir. (Ýbnu Fâris, Mekâyisu’l-Lügah, Dâru’l-Hadis, Kâhira 1429-2008, s: 955)
Vasat, yerilen iki aþýrý þeyin ortasýný anlatmak (mesela cimrilikle israfýn ortasý cömertlik gibi), eþitlik ve adalet gibi bir þeyi övmek üzere de kullanýlýr. (el-Isfehan, R. el-Müfredât fi Garib'il Kur'ân, s: 819-820)
Davranýþ açýsýndan ‘vasat olmak’, tam orta yolda olmak, hiç bir taþkýnlýk ve eksiklik yapmamak demektir. Vasat’, nicelik olarak ‘orta’, nitelik olarak ‘denge ve adalet’ anlamýna gelir.” (Ýslâmoðlu, Hayat Kitabý Kur’an, 1/54)
Buradan hareketle vasat’a mutedil olmak, itidalli davranmak, mizan üzere yani dengeli olmak anlamý vermek yanlýþ olmaz.
Vasat, bir açýdan ðulüv’ün (taþkýnlýðýn) zýddýdýr. Vasat olma hali ifrat ve tefritten sakýnma, âdaletle davranma, ölçülü hareket etme bir müslüman için hayatýn her alanýnda, her davranýþta uymasý gereken önemli bir prensiptir.
Ýslâm toplumunun bir niteliði olarak geçen ‘vasat’ tabirini bazý müfessirler “en hayýrlý, en deðerli” anlamýný verirler. Bunu da Âli Ýmran 110. âyetindeki hayýrlý ümmet ifadesi ile açýklarlar.(Taberî, Tefsir, 3/390. Ýbni Atýyye, Muharriru’l-Vecîz, S: 139-140. Zamahþerî, El-Keþþaf, 1/197. TDV Ýslâm Ansiklopedisi, 42/308)
Ummeten vesetan; aþýrýlýklar karþýsýnda adil bir denge gözeten ve hem zevk ve sefahatý hem de mübalaðalý bir zühdü reddederek insanýn tabiatýný ve imkanlarýný deðerlendirmede gerçekçi ve makul davranan bir topluluk demektir.(Esed, M. Kur’an Mesajý, Ýþaret Yay. Ýstanbul 1996, 1/40)
Ebu Said el-Hudri’nin dediðine göre Peygamber buyurdu: “Kýyamet gününde Nuh çaðrýlýr. O da Buyur, emrine amadayim Rabbim der. Allah (cc) Tebliði ettin mi diye sorar. O da Evet deyince, ümmetine: Size teblið etti mi? Diye sorulur. Onlar: Bize bir uyarýcý kimse gelmedi derler. Allah: Peki senin lehine kim þahitlik edecek? Diye soracak, hz. Nuh: Muhammed ve onun ümmeti diye cevap verir. Onlar da hz. Nuh’un teblið ettiðine dair þahitlik edecekler “Peygamber de size þahit olsun diye”. Ýþte Allah’ýn: “Böylece size vasat bir ümmet kýldýk, insanlara karþý þahitler olasýnýz, Peuygamber de size bir þahit olsun diye..” buyruðu bunu anlatmaktadýr. (Buhari, Ý’tisam/19. Tirmizi, Tefsir 2. Sure/8. Ahmed b. Hanbel, 3/32)
Kur’an’da Hz. Muhammed (sav) ‘þehîd/ þâhid’ sýfatýyla da anýlmaktadýr. O, hem kendi ümmeti için, hem bütün insanlar için bir þehîdtir. Ýslam ümmetinin vasat (dengeli) ümmet yapýlmasýnýn sebebi Hz. Muhammed’in onlar üzerine bir ‘þehîd/ þâhid -tanýk’ olmasýdýr. (Bakara 2/143)
“... Size bundan önce müslüman ismini O verdi. Bunun sebebi, Rasûl sizin üzerinize, sizler de insanlar üzerine ‘þehîd’ (tanýk/örnek) olasýnýz diye...” (Hac 22/78)
"Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir þâhid, bir müjdeci ve bir uyarýcý olarak gönderdik. Allah'ýn izniyle, Allah'a çaðýran bir dâvetçi ve nur saçan bir lâmba olarak (gönderdik)."(Ahzâb 33/45-46. Bir benzeri: Fetih 48/8-9)
“... Ve seni de (Ey Peygamber, mesajýnýn ulaþabileceði) kimseler üzerine þahit kýldýk, nitekim sana adým adým her þeyi olduðu gibi açýklayan bir hidayet rehberi, bir rahmet ve Allah’a yürekten boyun eðenlere müjde olarak bir ilâhî kelâm indirdik.”(Nahl 16/89)
Þâhid bir gerçeði ispat konusunda tanýklýðýna, yani bilgisine ve görüþüne dayanarak verdiði habere baþvurulan verilecek hükme delil niteliðinde olan kimsedir. Þâhid, davacý ile davalý arasýnda ortada, tarafsýz, adil ve yalnýzca gerçeði söyleyen, sözü dinlenir ve sözüne itibar edilir bir kimse demektir. Bundan dolayý da gerek hareket ve davranýþlarý bakýmýndan, gerek diðer halleri bakýmýndan örnek alýnan kimselere de ‘þâhid’ denilir. (Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 1/432)
Þehîd/þâhid, “tanýk”, “hayatýný imanýna þahit kýlan ve çaðýna þâhid olan” anlamýna geldiði gibi, “örnek, model” anlamýna da gelir. (Ýslâmoðlu, M. Hayat Kitabý Kur’an, , 1/54)
Hz. Muhammed’in hayat tarzý nasýl ümmet-i Ýslâma örnek-model ise, müslümanlarýn hayat tarzý da bütün insanlýða bir model olmalýdýr. (Esed, M. Kur’an Mesajý, 1/40)
Allah (cc), her þeyin þâhidi (veya þehîdi) olduðu gibi, ayný zamanda Peygamber (sav) de hakikatin ve insanlarýn hakikat karþýsýndaki duruþlarýnýn bir þâhididir. (Taberî , Tefsir 2/10-13)
Þehîd ve þâhid’in bir anlamý da ‘temsil eden, þahsýnda gösteren’ demektir. Peygamberler Allah’ýn irade ve rýzasýný temsil eden, onun dilediði, beðendiði, hoþnut olduðu kulluðu kiþiliklerinde gerçekleþtirmiþ kâmil insanlardýr. Bir manada teblið ettiklerinin canlý þâhidleridir. (Heyet, Kur’an Yolu, 2/52)
Allah (cc) Muhammed ümmetini insanlar arasýnda böyle hakþinas, doðru sözlü, âdil, dürüst ve iyi ahlâk sahibi, ilim ve irfan ile seçkin, adaletli, þâhidlik yapmaya layýk, imamlýða (önderliðe) uygun bir cemaat yapmak için, Hz. Muhammed’in (sav) görevlendirdi. Onun peygamberliði ile insanlarý doðru yola ulaþtýrdý. Ýslâm ümmeti bu misyonunu unutmamalý. Müslümanlar baþkalarýný taklidi býrakýn, kendileri bizzzat onlara örnek olmalýlar. Böylece Peygamber de onlar için þâhid ve uyulacak, ardýna düþülecek bir önder olsun. "Gerçekten de Allah Resulü'nde sizin için güzel bir örnek vardýr." (Ahzab, 33/21) âyeti de buna iþaret etmektedir. Müslümanlar onu, söz ve davranýþlarýnda, kulluðunda kendilerini þâhid tutar, bir örnek (nümûne-i imtisal) edinirlerse ve onun getirdiði sýrat-ý müstakim üzerinde giderlerse; insanlar da onlarýn arkasýndan gelir: Onlarý kendilerine imam (önder) tanýr, hakkýn açýða çýkmasý için onlara baþvurur. (Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 1/432)
Allah (cc), önderlik þerefiyle, insanlar önünde Hakk'a þâhidlik etme görevini ayný düzeyde tutmaktadýr. Önderlik þerefli bir konum olmakla birlikte, yanýnda bir çok þerefli sorumluluklarý da getirmektedir. Bu görev peygamberin diðer insanlara þâhidlik etmesi gibi, Ýslâm toplumunun da diðer insanlar önünde hakkýn, doðruluðun ve adaletin yaþayan þahitleri olmalarýný ve bunu tüm dünyaya göstermeleri demektir. (Mevdudi, E. Tefhimu’l-Kur’an, 1/123)
Âyetin üslûbundan, bu þahitlik konusunun “vasat ümmet” nitelemesiyle ilgisi olduðu anlaþýlmaktadýr. Ýslâmî literatürde þâhid kelimesinin “örnek” ve “delil” anlamýnda da kullanýldýðýný dikkate alarak bu kelimeyi “örnek ümmet” veya gerçek insanlýðýn nasýl olmasý gerektiðine dair bir “delil deðeri taþýyan toplum” þeklinde anlamak mumkundur. (Heyet, Kur’an Yolu, 1/)
Kur’an hz. Peygamber’in ahirette de þâhid olarak getirecegini haber veriyor.
“O gün her ümmetin içinden kendilerine birer þâhid göndereceðiz. Seni de hepsinin üzerine þâhid olarak getireceðiz...” (Nahl 16/89)
“Asýl her toplumdan bir þâhid (þehîd) getirdiðimiz ve seni de onlar aleyhine þâhid gösterdiðimiz zaman ne olacak (onlarýn hali).” (Nisâ 4/41-42)
Burada zýmnen : Peygamberlik ‘bir toplumsal þâhidlik’ kurumudur deniliyor. (M. Ýslâmoðlu Meal, 1/159)
Ýyi ahlaký tamamlamak için gönderilmiþ, hak dinin deðiþmez esaslarýný yeniden teblið etmiþ ve uygulamýþ, kýyâmete kadar hükmü geçerli olacak bir din ve hayat nizamý getirmiþ olan Son Peygamber (sav), hem kendi ümmetinin hem de bütün peygamberin þâhidi olacaktýr.
Kuþkusuz idealde bütün insanlar ve realitede bütün müslümanlar için–din ve dünya iþleri hususunda doðru, adaletli ve en üstün örnek, ölçü ve önder Hz. Muhammed olduðu için– âyetin devamýnda Peygamber’in de müslümanlar hakkýnda bir þahit, yani en iyinin ölçüsü, örneði ve kanýtý olduðu ifade buyurulmuþtur. (Heyet, Kur’an Yolu, 1/)
(Devamý var)
04.01.2017
Zaandam-Hollanda