Esasen bütün günler ve geceler, bütün zaman ve mekanlar Allah’ýndýr. (57 Hadîd/2. 45 Casiye/27. 48 Fetih/14. vd.)
Bu böyle olmasýna raðmen bazý anlar veya bazý olaylar için ‘Allah’ýn günleri’ denmesi dikkat çekici.
Bu âyetlerde Allah’a ait olan özel bir zamana, ya da özel bir tasarrufa vurgu yapýlýyor. Buradan yeterli derslerin çýkarýlmasý isteniyor.
Musa’nýn (as) görevi halkýný karanlýklardan aydýnlýða çýkarmaktýr. Nitekim Hz. Muhammed (sav) de ayný görevle mükelleftir. (14 Ýbrahim/1)
Hz. Muhammed (sav) bu görevi Kur’an’la, Hz. Musa ise nur ve hidayet kýlýnan Tevrat’la (5 Maide/44), yani vahiyle yaptýlar.
Hz. Musa (as) kavmini irþat ederken, onlara Allah’ýn günlerini hatýrlatarak öðüt vermesi ve uyarmasý isteniyordu.
Þüphesiz ki bu uyarý ve öðütte sabreden ve þükreden herkes için dersler vardýr. Zorluklara karþý sonuna kadar dayanan, Allah’a yürekten þükreden iman sahipleri için ibretler vardýr.
Bu yalnýzca o günün insaný için deðil, bütün zamanlar boyunca geçerli bir tavsiyedir. Herkese hitap eden bir uyarýdýr.
Allah’ýn günleri... Allah’ýn kendisine nisbet ettiði zamanlar... Özel bir an, mahsus bir vakit.... Ya da özel bir tasaaruf zamaný...
“Ve nitekim, Musa'ya ayetlerimizi gönderip kendisine: “Halkýný kopkoyu karanlýklardan aydýnlýða çýkar ve onlara Allah'ýn Günleri'ni (Eyyamu’llah’ý) hatýrlat!” diye [emrettik]. Çünkü bu [hatýrlatmada], darlýða sonuna kadar göðüs germesini ve [Allah'a] yürekten þükretmesini bilen herkes için mutlaka çýkarýlacak dersler vardýr.” (14 Ýbrahim/5)
‘Eyyâmu’llahý’; Elmalýlý ‘Allah’ýn (felâket) günleri, S. Ateþ ve D. Vakfý Meâli, ‘Geçmiþ milletlerin baþýna gelenler olaylar’, S. Yýldýrým ‘Allah’ýn (önemli) günleri’, M. Ýslâmoðlu ise ‘Allah’ýn imtihan ve yardým günleri’ þeklinde çevirdiler.
Buradaki ‘Allah’ýn günleri’ ifadesi tefsirciler tarafýndan da faklý yorumlanmýþ. Onlardan bir kaç tanesine iþaret edelim.
* ‘Eyyamu’llah’/Allah’ýn günleri’, Ýbni Abbas’a (ra) göre aslýnda Allah’ýn Ýsrailoðullarýna verdiði ve baþka hiç bir kavme vermediði nimetlerin ve zorluklarýn hatýrlatýlmasýdýr. Nitekim, nimetler ‘eyyâm/günler’ diye de nitelendirilir. Ýsrailoðullarý Hz. Musa’dan önce çok zorluklarla (mihnet’lerle) karþýlaþtýlar, Hz. Musa ile birlikte ise nimetlere kavuþtular. (Zamahþeri, Tefsir 2/519. Kurtubî, Tefsir 2/1723)
Ubeyy ibnu Ka’b diyor ki Rasûlüllah’ýn þöyle dediðini iþittim:
“Musa (as) kavmi arasýnda onlara ‘Allah’ýn günlerini’ hatýrlatýyordu. Allah’ýn günleri iþe O’nun nasip ettiði nimetler ve imtihanlar (belâlardýr)...” (Müsned, 5/146, Hadis: 21178. Ýbnu’l-Cevzî, Zâdu’l-Mesîr, 741)
* Allah’ýn günlerinden maksat, geçmiþte aþýrý isyan edip cezayý hak eden Nûh, Âd ve Semûd gibi topluluklarýn baþýna gelen felâketlerdir.
Eski Arap geleneðinde “gün” ya da “günler” deyimi çoðu zaman önemli tarihî olaylarý iþaret için kullanýlýrdý. Eyyâmu'l-‘arab (Araplarýn günleri) sözü, Ýslâm öncesi Araplar arasýnda meydana gelen kabile savaþlarýný ve fitneleri ifade eden bir deyimdir. (Zamahþerî, Tefsir 2/519)
Bir kimse ‘eyyâmu’-l arab’ý/Arabýn günlerini’ biliyor denilirse, bundan maksat onlarýn baþýndan geçen önemli olaylarý biliyor demektir. (Kurtubî, Tefsir, 2/1723)
* Kur’an'ýn “gün” sözcüðüne sýkça yüklediði ahirete iliþkin çaðrýþýmlar (örn. “Son Gün”; “Kýyamet Günü”, “Hesap Günü” vb.) ve özellikle de bir baþka âyette, “Allah'ýn Günleri” deyimiyle öldükten sonra gerçekleþecek olan Hesap kasdedildiði (45:14) gözönünde bulundurulursa, yukarýdaki anlam örgüsü içinde de bu ifadenin Kýyamet Günü'nde Allah'ýn insana iliþkin nihaî yargýlamasý anlamýna geldiðini söylemek mümkün. (M. Esed, Meâl 2/500)
* “-Hatýrlamak-, genellikle geçmiþte kalýp unutulmuþ þeyler için kullanýlýr. Âyetin son cümlesi de hatýrlatma gerekçesi olarak “ders almayý” gösterdiðine göre, hatýrlarlatýlmasý istenen þeyler geçmiþe iliþkin olmalýdýr.
Âyetin baðlamý da bunu desteklemektedir. Bunlar, hem Ýsrailoðullarýnýn özel tarihinde hem de onlarýn bilgisi dahilinde olan bölge insanýnýn genel tarihinde yer alan iniþler ve çýkýþlar, alçalýþlar ve yükseliþler, yenilgiler ve zaferler olmalýdýr. Bununla birlikte âyetin kasdettiði “Allah’ýn günleri”nin kýyamet ve sonrasýndaki hesap günü olarak anlaþýlmasý da mümkündür.
Son tahlilde âyet Allah’ýn zamana müdahil oluþunu, Allah’tan baðýmsýz bir gelecek tasarýmýnýn mümkün olamayacaðý ebedî gerçeðini haber vermektedir.” (M. Ýslamoðlu, Meâl 1/470)
‘Eyyâm/günler’ kelimesi ile önemli tarihî olaylar kastedildiðine göre, Allah’ýn günleri, ister lütuf ve nimet, isterse azap ve ceza, isterse imtihan ve belâ cinsinden olsun; Allah’tan gelen veya gelecek olan þeyleri ifade etmektedir. Eski kavimlerin baþlarýndan geçen helâkler, bolluk ve nimet günleri, belâ ve musibetler, kýyamet günü gibi anlamlar bunun içinde dahildir.
"Onlara Allah'ýn (kendi tarihlerinde iz býrakmýþ) günlerini hatýrlat."
Burada her ne kadar Hz. Musa’ya kendi kavmine hatýrlatmasý istense de, sonundaki ifade âyetin hedefini haber veriyor: "Bu hatýrlatmada sabýrlý ve þükreden herkesin alacaðý dersler vardýr."
Bu ciddi uyarý ve hatýrlatma bütün insanlaradýr. Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin baþýna gelen falâketler birer örnektir.
Nitekim bir baþka âyette ise þöyle buyuruluyor:
“O halde, kendilerinden önce gelip geçen [inkarcýlarýn yaþadýðý felaket] günlerinden baþka günler mi bekliyorlar? De ki: “Öyleyse, [olacak olaný] bekleyin bakalým; doðrusu ben de sizinle beraber bekleyeceðim!” (10 Yunus/102)
Bunlarýn yanýnda, tarih boyunca hak yolda olan olanlarýn karþýlaþtýklarý zorluklara ve kavuþtuklarý nimetlere vurgu yapýlýyor. Týpký Musa peygamberin kavmi Ýsrailoðullarý gibi.
Ayrýca ileride Haktan yana olanlarýn karþýlaþabilecekleri imtihan ve zorluk cinsinden olan þeylere de atýf yapýlmaktadýr.
Âyette kastedilen bu günlerin bazýsýnda büyük zorluklar çekilmiþtir, ya da çekilecektir ki bu, sabretmenin iþaretidir. Bazý günlerde de bol nimetler verilmiþtir, ya verilecektir ki bu da, þükretmenin iþaretidir.
Sabreden ve þükreden kiþi bu iþaretleri ve bu iþaretlerin ötesindeki hikmeti kavrayan, bunlardan ibret ve öðüt almasýný bilen kiþidir. Ayný zamanda kendisi için uyulacak ve ders alýnacak unsurlar da bulan kiþidir. (S. Kutub, fi-Zýlali’l-Kuran, 2/2088)
Tarihte ümmetlerin baþýndan geçen ve doðrudan doðruya Allah'ýn kudretini gösteren, ‘Allah!’ dedirten acý veya tatlý büyük olaylarý hatýrlamak ibret vericidir.
Kur’an sýk sýk geçmiþteki kavimlerin durumlarýndan sahneler sunar ve üzerinde düþünmemizi ister. Bu sahnelerde hem azgýnlarýn akibetleri, hem de Allah’a karþý sorumluluk bilinciye hareket edenlerin kavuþtuklarý nimet ve zaferler yer alýr.
Genelde insanlýðýn ve özelde mü’minlerin hafýzasýndan silinmeyen önemli günlerin gözönüne getirilmesi, üzerinde düþünülmesi gerekir. Gelecekte de böyle olacaktýr.
Ýster fertler, ister toplumlar, geçmiþtekiler gibi azarlarsa, bu azgýnlýklarýna bir þekilde gem vurulur. Eðer Allah’ýn insan ve kâinat için koyduðu sýnýrlarý taþmazlarsa, karþýlýðýný nimet, zafer ve izzet olarak göreceklerdir.
Günler, aylar, seneler, asýrlar Allah’ýndýr. O dilerse -zafer ve maðlubiyet, nimet ve imtihan, izzzet ve zillet baðlamýnda- zamanlarý insanlar arasýnda çevirip durur. (3 Âli Ýmran/140)
“Ýman etmiþ olan herkese söyle: Allah'ýn Günleri'nin geleceðini ummayanlarý (þimdilik) baðýþlasýnlar; çünkü O bir toplumu (ancak) ýsrarla yaptýklarýndan dolayý cezalandýrýr.” (45 Casiye 14)
Bu âyetteki ‘Eyyâmullah/Allah’ýn günlerini ise; D. Vakfý meâli, S. Ateþ, S. Yýldýrým; ‘Allah’ýn (ceza) günleri’, Elmalýlý ise “Allah'ýn cezalandýracaðý günler’ þeklinde çevirdiler.
Yani; “Bu günün bir de yarýný var” anlamýnda. Bu ibare “Ýþte bu (iyi ve kötü) günleri, biz insanlar arasýnda döndürüp dururuz” (3:140) âyeti ýþýnda anlaþýlmalýdýr.” (M. Ýslamoðlu, Meâl 2/992)
Burada iki noktaya dikkat çekilmektedir:
- Kimileri, gaflete düþerek, ya da dünya hayatýnýn cazibesine kapýlarak, Allah’ýn (cc) suçlulara ceza vermeyeceðini zanneder. Bütün uyarýlara kulak týkar, ne ölümden ibret alýr, ne olanlardan. Üstelik müslümanlarla bu konuda amansýz bir bir çekiþmeye girer. Ne þimdi ve ne de gelecekte görünmez ve þaþmaz bir adaletin herkesin hakkýný vereceðine inanmaz.
Böylelerine yapýlacak muamele yumuþaklýkla davet olmalýdýr.
- Âyet, gerek Mekke’deki müþriklerin eziyet ve baskýlarýndan, gerekse her devirde olabilecek zalimlerin baskýlarýndan bunalan mü’minlere bir çýkýþ yolu sunmaktadýr.
Bugünün yarýný da var; herkes yaptýðýnýn karþýlýðýný alýr, Allah’ýn va’di gerçekleþir. Zira O, kendi yoluna yardým edenlere yardým edeceðine, suçlularý da cezalandýracaðýna söz vermiþtir.
En sonunda öyle bir gün gelecek ki, herkes hesabýný verecek. Ýþte asýl O gün Allah’ýn son hükmü vereceði gündür.
Hüseyin K. Ece
16.11.2008
Zaandam