Kur’an âlemlerin Rabbi Allah tarafýndan vahiy yoluyla Arapça olarak (Yusuf, 2), peyder pey 23 yýlda Hz Muhammed’e indirilen, (Þuara, 192–195), nesilden nesile bize kadar tevatüren gelen, müminler için rahmet, müjde ve þifa olan (Nahl, 89 Lokman, 2 Neml, 2) insanlara doðru yolu gösteren (Bakara, 185; Lokman 2–3) onlarý karanlýklardan aydýnlýða çýkaran (Ýbrahim 1 Ýsrâ, 9), insanlar ve cinler bir araya gelseler bir benzerini meydana getiremeyecekleri (Ýsrâ 88) Hakký batýldan doðruyu yanlýþtan, helâlý haramdan ayýran (Bakara, 185) Fatiha suresi ile baþlayýp Nâs suresi ile sona eren, muciz bir kelâmdýr.
Yazýmýzda bu muciz kelâmýn “Kur’an okuduðun zaman, kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýn.” (Nahl, 98) anlamýndaki ayetini tahlil etmeye çalýþacaðýz. Ayette iki hususa dikkat çekilmektedir: “Kur’an’ýn okunmasý” ve “okumanýn usul ve adabý”
1. Kur’an Okumanýn Önemi ve Deðeri
Yüce Allah, hem ilk inen ayette “Yaratan Rabbi’nin adý ile oku.” (Alâk, 1) emriyle hem de daha sonra inen ayetlerde meselâ Ankebût suresinin 45. Ayetinde “Kitaptan sana vahyolunaný oku” Neml suresinin 92. Ayetinde “Müslümanlardan olmam ve Kur’an’ý okumam emredildi” anlamýndaki ayetlerde Kur’an’ýn okunmasýný emretmiþtir. Peygamberimiz (s.a.s.), bu emre uyarak inen ayetleri özenle okumuþ; Kur’an’ý öðrenen, okuyan, emir ve yasaklarýna riayet eden kimselerin en hayýrlý ve en faziletli kimseler olduðunu, okunan Kur’an’ýn her harfine sevap verileceðini ve kýyamet gününde sahibine þefaatçi olacaðýný bildirerek müminleri Kur’an öðrenmeye ve okumaya teþvik etmiþtir.
“Kur’an’ý öðrenin ve okuyun.”(Tirmizî, Fedâilül-Kur’an, 2) “Sizin en hayýrlýnýz Kur’an’ý öðrenen ve öðretendir.” (Tirmizî, Fedâilü’l Kur’an,15), “Kur’an’ý okuyunuz; çünkü Kur’an, kýyamet gününde kendisini okuyanlara þefaat edecektir.” (Müslim, Müsâfirîn, 252), “Kur’an’ý güzel ve zahmetsiz okuyabilen kimse þerefli ve sadýk yazýcý meleklerle beraberdir. Kur’an’ý güçlükle okuyan kimseye ise iki kat sevap vardýr.” (Tirmizî, Fe-dâilü’l-Kur’an, 13), “Kim Allah’ýn kitabýndan bir harf okursa ona bir “hasene” vardýr, haseneye ise on misliyle sevap verilir. “Elif lâm mîm” bir harftir demiyorum, fakat elif bir harf, lam bir harf ve mîm bir harftir.” (Tirmizî Fedâilü’l Kur’an, 16) Ancak iki kiþiye gýpta edilir. (Bunlardan birincisi), Allah’ýn kendisine Kur’an’ý öðrenme imkâný verdiði kimsedir. Bu kimse, gece gündüz Kur’an’ý okur ve hükümleriyle amel eder…” (Müslim, Salâtü’l Müsâfirîn, 266)
Kur’an’ý öðrenmek ve okumak dinî bir görevdir. Bu görevi yapanlar, Allah’ýn affýna ve rýzasýna mazhar olurlar. Þu ayet bu hususu açýkça ifade etmektedir:“Þüphesiz, Allah’ýn kitabýný okuyanlar, namazý dosdoðru kýlanlar ve kendilerine rýzýk olarak verdiðimiz þeylerden, gizlice ve açýktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. Allah kendilerine mükâfatlarýný tam olarak versin ve kendi lütfünden daha da artýrsýn diye (böyle yaparlar.) Þüphesiz Allah, çok baðýþlayandýr, þükrün karþýlýðýný çokça verendir.” (Fâtýr, 29-30)
Kur’an’ý öðrenmek, okumak, anlamak ve hükümlerini uygulamak zor deðildir. “Andolsun, biz Kur’an’ý düþünüp öðüt almak için kolaylaþtýrdýk. Var mý düþünüp öðüt alan?” (Kamer 40) anlamýndaki ayet, bu hususu açýkça ifade etmektedir.
Her Müslüman Allah kelâmý Kur’an’ý aslýndan okumasýný öðrenmeli, her gün belli bir miktar okumalý, namazda okumak için bazý sure ve ayetleri ezberlemelidir. Böylece, “Kur’an’dan ezberinde bir þey bulunmayan kimse harap olmuþ ev gibidir” (Tir-mizî, Fedâilü’l- Kur’an, 18)anlamýndaki hadis ile ifade edilen kiþinin durumuna düþmemiþ olur. Namazýn farzlarýndan biri namazda Kur’an’dan bir parça okumaktýr. Yüce Allah, Müzzemmil suresinin 20.ayetinde namazda Kur’an’dan kolayýmýza geleni okumamýzý emretmektedir. Bu sebeple de Kur’an’dan bazý sure ve ayetler ezberlenmelidir.
Peygamberimiz (s.a.s.), her sabah-akþam “kovulmuþ þeytandan, bilen ve iþiten Allah’a sýðýnýrým”anlamýndaki eûzü billahis-semî’ýl-‘alîmi mineþ þeytanirracîm duasýný üç defa, sonra Haþir suresininson üç ayetini (Hüvallâhüllezî); akþam, sabah ve yataða yatýnca Ýhlâs, Felâk ve Nas surelerini (muav-vizatý) üçer defa; her gece Bakara suresinin son iki ayetini (âmenerresulü), Fatiha, Kâfirun, Yasin ve Mülk surelerini okumamýzý tavsiye etmiþ ve “Birgecede on ayet okuyan kimse gafillerden yazýlmaz” (Münzirî, II, 446)buyurmuþ, bu okumalar sayesinde geceyi ihya etmiþ olacaðýmýzý, rahmet meleklerinin bizim için gece gündüz dua edeceklerini, Allah’ýn bizi baðýþlayacaðýný ve kötülüklerden ve kabir azabýndan koruyacaðýný, Kur’an’ý hatim etmiþ gibi sevap kazanacaðýmýz bildirmiþtir. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 8, 9, 10, 11, 12, 22)
Kur’an’ý okumaktan maksat, anlamaktýr. Onun için aslýný okuduðumuz gibi meal ve tefsirinden de okuyarak onu anlamaya çalýþmalýyýz. Anlamaktan maksat da Kur’an’ýn emir ve yasaklarýna uymaktýr. Yüce Rabbimiz A’râf suresinin 3. ayetinde “Rabbinizden size indirilene uyun” emriyle Kur’an’a uymamýzý istemektedir. Kur’an’ý okuduðumuz, anlamaya ve hükümlerini uygulamaya çalýþtýðýmýz zaman gerçek anlamda ona saygý göstermiþ oluruz. Aksi takdirde Peygamberimizin, “Ahir zamanda Kur’an’ý okuyan, ancak okuduklarý gýrtlaklarýný aþmayan (okuduklarýna inanýp onunla amel etmeyen) bir topluluk gelecektir” (Ahmed, II, 621)anlamýndaki hadisinde ifadesini bulan ikaza muhatap oluruz. Bilmeliyiz ki Kur’an’ý evin en mutena köþesinde saklamak, öpüp baþa koymakla gerçek anlamda Kur’an’a saygý göstermiþ olmayýz.
2. Kur’an Okumanýn Usul ve Adabý
Yapýlan her iþi usul ve adabýna uygun olarak, en iyi ve en güzel bir þekilde yapmamýz dinî bir görevdir."Yüce Allah, her þeye karþý ihsaný yazmýþ farz kýlmýþtýr” (Müslim, Kitâbü's, Sayd ve'z-Zebâih, 57) “Allah, sizden birinizin yaptýðý ameli iyi, saðlam ve kaliteli yapan kimseyi sever” (Münâvî, II, 287, No: 1882) anlamýndaki hadisler bunun açýk delilidir. Bu itibarla Kur’an’ý usul ve adabýna uygun olarak en iyi ve en güzel biçimde okumamýz gerekir. Kur’an okumanýn usul ve adabýný þöyle özetleyebiliriz:
a) Kur’an okumaya eûzü besmele ile baþlanmalýdýr: Tahlil etmeye çalýþtýðýmýz, “Kur’an okuyacaðýn zaman, kovulmuþ þeytandan Allah'a sýðýn” anlamýndaki ayette geçen “istiâze” ile Kur’an okumaya baþlanmamýz emredilmektedir. Sýðýnmak, korunmak ve sarýlmak anlamýndaki “a-v-z” kelimesinden türeyen “istiâze” þeytanýn ve kötü insanlarýn þerrinden, her türlü zarar, belâ, afet ve musibetlerden Allah’a sýðýnmak demektir.
Kur’an’da istiâze; “eûzü billahi” (Allah’a sýðýnýrým) (Bakara, 67), “eûzü bir Rahman” (Rahman’a sýðýnýrým)(Meryem, 18), “eûzü bi Rabbil-felâk” (sabah’ýn Rabbine sýðýnýrým) (Felâk, 1), “eûzü bi Rabbinnâs” (insanlarýn Rabb’ine sýðýnýrým) (Nâs, 1)ve “meâzallah” (Allah’a sýðýnýrým, Allah korusun) (Yusuf, 31, 58)cümleleri ile ifade edilmiþtir. “Ýstiaze” daha çok “kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýnýrým” anlamýndaki eûzü billâhi mineþþeytanir racîm cümlesiyle yerine getirilir.
Kur’an’da istiâze; “eûzübillahi” (Allah’a sýðýnýrým) (Bakara, 67), “eûzü bir Rahman” (Rahman’a sýðýnýrým)(Meryem, 18), “eûzü bi Rabbil felâk” (sabah’ýn Rabbi ne sýðýnýrým) (Felâk, 1), “eûzü bi Rabbinnâs” (insanlarýn Rabb’ine sýðýnýrým) (Nâs, 1)ve “meâzallah” (Allah’a sýðýnýrým, Allah korusun) (Yusuf, 31, 58)cümlele ri ile ifade edilmiþtir. “Ýstiaze” daha çok “kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýnýrým” anlamýndaki eûzü billâhi mineþ þeytanirracîm cümlesiyle yerine getirilir.
Kur’an okumaya baþlarken bile eûzü çekilmesi emredildiðine göre diðer iþlere baþlarken istiâzenin daha da gerekli olduðu açýktýr. Yüce Allah kötülüðe karþý sabýr ile ve kötülük yapaný affederek (Þura,40, 43) veya kötülüðe karþý iyilik yaparak (Fussýlet, 34; Þura, 40, 43)insanlardan gelecek belâdan, eûzü çekerek þeytandan gelecek olan vesvese ve kýþkýrtmalardan korunmayý (Müminûn, 96)öðretmektedir.
Peygamberimiz (s.a.s.), camiye girerken, istiaze etmiþ (Ebu Dâvûd, Salât, 18), öfkelenen bir sahabiye “Allah’ým kovulmuþ þeytandan sana sýðýnýrým” demesini tavsiye etmiþ, bu þekilde Allah’a sýðýnan kimsenin öfkesinin dineceðini bildirmiþtir. (Ebu Dâvûd, Edeb,4)Akþam, sabah ve yatacaðý zaman nasýl dua etmesini soran Ebu Malik’e öðrettiði duada kovulmuþ þeytanýn þerrinden Allah’a sýðýnma cümlesi devardýr. (Ebu Dâvûd, Dua, 110, (5083)
Asýl adý Ýblis olan þeytan, Allah’ýn “Âdem’e secdeet!” emrine uymadýðý, kendisinin daha üstün oldu-ðunu ileri sürerek emre karþý geldiði için meleklerin vatanýndan (melekût âleminden) kovulup sürgün edilmiþ; o da imtihan dünyasýnda Allah’ýn kullarýný, O’nun yolundan ve rýzasýndan ayýrmak için uðraþmayý kendine görev edinmiþtir. (A’râf, 11-17)Þeytan, kendine uyan diðer cinleri ve insanlarý dakullanarak vazifesini yapmaya çalýþýr. (En’âm, 112) Ancak Allah’a iman eden, O’na dayanan ve güvenen müminlere þeytanýn zarar veremez ve onlara hükmünü geçiremez. (Nahl, 98-100)
“Besmele” “rahman ve rahîm olan Allah adýyla” anlamýndaki “bismillâhirrahmânirrahim” cümlesine denir. Bu cümle, Neml suresinin 30. ayetinin bir bölümü ve Fatiha suresinin ilk ayetidir. Tevbe suresi hariç diðer sure baþlarýndaki besmeleler, müstakil birer ayettir, ancak o sureye dahil deðildir.
Yüce Allah; “Yaratan Rabbi’nin adý ile oku” (Alak, 1) ayeti ile hem Kur’an okunmasýný hem de Kur’an’ýn Allah adýyla okunmasýný yani okumaya besmele ile baþlanmasýný emretmiþ, Peygamberimiz (s.a.s.) ise her hayýrlý iþe besmele ile baþlanmasýný tavsiye etmiþ ve “Besmele ile baþlanmayan her iþ bereketsiz ve sonu güdüktür” buyurmuþtur (Aclûni, Keþfü’l Hafa,II,174)Bu itibarla Kur’an okumaya, bir þey yiyip içmeye veya bir iþe baþlanýrken besmele çekilmesi sünnettir. Bir hayvaný keserken besmele çekilmesi ise zorunludur, besmele çekilmeden veya Allah’ýn adý anýlmadan kesilen hayvanlarýn etleri yenmez.(En’âm, 121)
Besmele çeken insan; baþka bir varlýk adýna deðil sadece Allah adýna, O’nun rýzasý için ve O’nun izniyle “Kur’an okumaya, yemek yemeye… baþlýyorum” demiþ olur. Besmele çeken ayný zamanda Kur’an okumuþ ve Allah’ý anmýþ olur.
b) Kur’an tertil ile okunmalýdýr: Yüce Rabbimiz,“Kur’an’ý tertil ile oku” (Müzzemmil, 4) anlamýndaki ayette Kur’an’ýn tertil ile okunmasýný emretmektedir. (bk. Ýsra, 106; Furkan, 32)Sözlükte bir þeyi güzel bir þekilde sýralamak dizmek, açýða çýkarmak ve açýklamak anlamlarýna gelen “tertil” kelimesi Kur’an’ýtane tane, yavaþ yavaþ, kelime ve harflerin hakkýný vererek; anlamýný bozmayacak þekilde, tecvit kurallarýna uyarak düzgün ve doðru bir þekilde okumak demektir.
Kur’an’ý tertil üzere okumak ilâhî bir emirdir, dolayýsýyla bu emrin yerine getirilmesi gerekir. Yüce Allah’ýn bizzat kendisi Kur’an’ý peygamberimize öðretmiþ (Rahman, 2)ve tertil üzere okumuþ (Furkan, 32),peygamberimiz de dinleyenlerin rahatça anlayacaklarý bir tarzda tertil üzere, sesli olarak okumuþ,(Bakara, 129)ve her ayetin sonunda durmuþtur. (Buharî, Fezâilü’l Kur’an, 29,30)Peygamberimiz Kur’an’ý tertilüzere ve güzel sesle okuyanlarý överek (Buharî, Fezâi-lü’l-Kur’an, 31–33)ashabýný Kur’an’ý doðru öðrenmeyeve okumaya teþvik etmiþtir. Bu itibarla biz deKur’an’ý acele etmeden hakkýný vererek en güzelbir þekilde tertil üzere okumalýyýz ve özelikle namazda okuyacaðýmýz ayet ve sureleri anlamý bozmayacak þekilde düzgün ve doðru bir þekilde öðrenmeliyiz, aksi takdirde namazda farz olan kýraat yerine getirilmemiþ olur.
c) Kur’an ihlâs ve kemali edeple okunmalýdýr Kur’an, güzel sesle ve kendine has eda ile okunan,okuyana ve dinleyene etki eden ilâhî bir kitaptýr.Bu itibarla Kur’an okunurken son derece ihlâslý ve kemali edep içinde olunmalý, okunuþu sýrasýnda baþka düþüncelerden zihin ve kalp temizlenmeli,okunan sure ve ayetlerin doðrudan doðruya kiþinin kendisine hitap ettiði düþünülmelidir. Kur’an okurken makam uygulanabilir, ancak yersiz teganniden ve gösteriþten sakýnýlmasý gerekir.
Yüzünden Kur’an okumak isteyen kimse abdest alýr, mümkünse kýbleye döner, eûzü besmele çeker, sesli veya kendisi iþitebilecek sesle vakar içinde usulüne uygun olarak okur. Peygamberimiz,“Kur’an’ý sesli okuyan kimse, açýktan sadaka veren kimse gibidir. Kur’an’ý sessiz okuyan kimse gizli sadaka veren kimse gibidir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 20) buyurmuþtur. Ýnsanlarýn bulunduðu bir yerde sesli okunduðu zaman dinlenmeyecekse sessiz okuma tercih edilmelidir. Çünkü okunan Kur’an’ý dinlemek ilâhî bir emirdir. Yüce Allah, “Kur’an okunduðu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki sizemerhamet edilsin.” (A’râf, 204)buyurmuþtur. Okuma sona erince “sadakallâhü’lazîm” (yüce Allah doðru söyledi) denilmelidir.
Kur’an; ayakta, oturarak, yürürken veya yatarken, abdestli veya abdestsiz olarak ezbere okunabilir. Ancak cünüp olan kimse ezbere veya yüzünden Kur’an okuyamaz, âdetli olan kadýnlar öðrenmekve öðretmek amacýyla Kur’an okuyabilir. Çünkü cünüplükten temizlenmek insanýn elindedir, fakat âdet halinden kurtulmak kadýnýn elinde deðildir.
Sonuç olarak, yüce Rabbimiz Nahl suresinin 98. ayetinde “Kur’an okuduðun zaman, kovulmuþ þeytandan Allah’a sýðýn.” anlamýndaki ayetle hem Kur’an okumamýzý hem de Kur’an okumaya baþlarken þeytan’dan kendisine sýðýnmamýzý istemektedir.
Kur’an’ý tertil üzere okumak ilâhî bir emirdir. Bu itibarla tertil ile Kur’an okuyan kimse Allah’a kulluk etmiþ ve okuduðu her harf baþýna sevap kazanmýþ olur. Peygamberimiz Kur’an’ýn nasýl okunacaðýný, anlamýný ve hükümlerini ashabýna öðretmiþ ve ashabýný Kur’an’ý öðrenmeye ve okumaya teþvik et-miþtir.
Peygamberimiz her yýl ramazan ayýnda Cibril’inhuzurunda Kur’an’ý okumuþ, bazý sahabiler de dinlemiþtir. Vefat ettiði yýl ise iki defa okumuþtur. (Bu-harî, Fezâilü’l-Kur’an, 7) Mukabele geleneði de bu oku-madan kaynaklanmýþtýr.
Kur’an’ý okumaktan maksat, anlamak, anlamaktan maksat da emir ve yasaklarýna uymak, hüküm ve ilkelerini uygulamaktýr. Kur’an’ý okumaz, okurken usulüne uymaz veya Kur’an’ýn buyruklarýna uymazsak Peygamberimizin, “Ey Rabbim! Kavmim þu Kur’an’ý terk edilmiþ bir þey haline getirdiler.” (Fur-kan, 30) þeklindeki þikâyetine muhatap olabiliriz.
|