Ýslam dünyasý, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaþýyor; zira her tarafýndan kan ve gözyaþý akýyor. Bunun pek çok dahili ve harici sebebi var, fakat neticede sorun birebir her bir Müslümana; bizlerin Ýslam þuuruna, yaþamýna ve ahlakýna gelip dayanýyor.
Bu noktada biz Müslümanlarýn yeni bir baþlangýç yapmamýz gerekiyor. Bunun için öncelikle maneviyata ihtiyacýmýz var. Ýþte þu an manevi bakým ayýmýz olan ramazandayýz. Þayet bu mübarek ayda Rabbimizin bizlere yazdýðý reçeteyi hakkýyla uygulayabilirsek, fert ve toplum olarak her türlü günah ve hatadan sýyrýlarak yeniden ayaða kalkabiliriz. Zira Cenab-ý Allah, ayný reçeteyle geçmiþte nice milleti yok olmaktan kurtardý: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiþ ümmetlere farz kýlýndýðý gibi size de farz kýlýndý. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 2/183.)
Ramazan ayý, ayet-i kerimede belirtildiði üzere öncelikle Kur’an ayýdýr. Bizler, manevi bakýmýmýzý Kur’an vahyinin ýþýðýnda yapmalýyýz. Bunun için bu ayda Kur’an okumaya ayrý bir önem ve özen göstermeliyiz. Fakat onu sadece ahirete yönelik sevap kazanma gayesiyle deðil, bilakis bu dünyada düþüncemizi, amelimizi ve ahlakýmýzý Allah’ýn rýzasýna uygun hâle getirmek için anlayarak, özümseyerek ve buyruklarýný hayatýmýza geçirerek okumalýyýz: “Onlar Kur'an'ý düþünmüyorlar mý? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 47/24.)
Gerçek Müslüman, cüzi iradesini Allah’ýn rýzasýna uygun bir þekilde kullanan ve gerçekleþtiren kimsedir. Maalesef yýl içinde pek çoðumuz irademizin dizginlerini nefsin ve þeytanýn eline kaptýrmaktayýz. Bu nedenle araçlarý amaç hâline getirerek midemizin, þehvetimizin ve dilimizin kulu-kölesi hâline gelmekteyiz. Bu durumda farkýnda olmadan tevhit inancýndan sapmakta ve Kur’an’da ifade edilen gizli þirke düþmekteyiz: “Heva ve hevesini tanrý edinen kimseyi gördün mü?” (Casiye, 45/23.)
Ramazan ayýnda Müslüman, oruç tutmak suretiyle öncelikle elinden kaçýrmýþ olduðu midesinin dizginlerine yeniden sahip olur. Þöyle ki öðle vaktine doðru acýkan mide olanca gücüyle baðýrmaya baþlar: “Çok acýktým, hadi bir þeyler yesene artýk, saat kaç oldu.” Oruçlu kimse, bu çaðrýya þöyle karþýlýk verir: “Hayýr, olmaz. Zira ben, senin deðil, Rabbimin kuluyum. Dolayýsýyla sen istediðinde deðil, Rabbim izin verdiðinde yerim.”
Böylece Müslüman, midesinin oyuncaðý olmaktan kurtulur. Þayet kiþi, onun her isteðini anýnda yerine getirmeye kalkarsa, bu durumda bir yandan obez olur, diðer yandan da helal-haram gözetmeyen bir müsrif. Halbuki Yüce Rabbimiz, bizlere Kur’an’da þöyle buyurmaktadýr: “…Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf, 7/31.)
Oruç tutan kimse, ikinci olarak þehvetini dinginler. Þehvet, Allah’ýn insana bahþettiði en güçlü nimettir. Þayet kiþi, onu Allah’ýn emri ve Rasulüllah’ýn tavsiyesi doðrultusunda nikâh yoluyla meþru bir þekilde kullanabilirse, gül gibi bir eþi, salih evlatlarý ve mutlu bir yuvasý olur. Fakat ona hakim olamazsa, bu durumda þehvet bir anda büyük günahlardan olan zinaya dönüþerek sahibini rezil rüsva, yuvasýný da tarumar eder.
Ýþte oruç ibadetinin ikinci gayesi, kendi eþi karþýsýnda sabrýný geliþtirerek Müslümaný her türlü fuhþiyattan ve gayrimeþru iliþkiden korumaktýr. Allah emrettiði için kendi helaline yaklaþmayan bir Müslüman, doðal olarak yine Allah yasakladýðý için baþkasýnýn namus ve iffetine asla göz dikmeyecektir: “(Rasulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ýrzlarýný da korumalarýný söyle…” (Nur, 24/30.)
Nutk/konuþma yeteneði, sadece insanoðluna has bir özellik olduðu gibi, dil de insaný hem vezir, hem de rezil edebilen çok önemli bir uzuvdur. Müslümana yaraþan þey, dilini doðru yönde kullanarak ondan hak dýþýnda bir söz çýkmasýný engellemektir. Maalesef yýl boyunca nefis devreye girmekte ve þeytan kýþkýrtmakta, bunun sonucu olarak dilimizden her türlü çirkin söz dökülmektedir.
Ýþte ramazan orucunun bir diðer gayesi de, Müslümanýn kontrolden çýkan dilini tekrar fýtrat ayarlarýna geri döndürmek suretiyle ondan her türlü hata, günah ve isyan sözünün çýkmasýna mani olmaktýr. Geçmiþte susmak orucun bir rüknüydü. Daha sonra Allah bizlere rahmet olmak üzere bu emri hafifleterek yalnýzca doðru ve güzel sözleri söylemek üzere bizlere oruçluyken konuþma izni verdi: “…(Ey Meryem!) Þayet insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadým; artýk bugün hiçbir insanla konuþmayacaðým.” (Meryem, 19/26.)
Bu noktada önemli olan husus, akþama kadar oruç tutup midesine hakim olan bir Müslümanýn, iftar sofrasýnda ve sonrasýnda ölçüyü kaçýrýp týka basa yemek suretiyle iradesinin dizginlerini tekrar elinden kaçýrmamasýdýr. Ayný þekilde oruçluyken helaline yanaþmayan bir Müslümanýn, bu esnada ve sonrasýnda elini, gözünü ve belini her türlü haram ve fuhþiyattan sakýnmasýdýr. Yine dilini her türlü yalan, küfür, dedikodu, gýybet ve zandan korumasýdýr. Aksi takdirde, Allah korusun, o kimse, Hz. Peygamber’in þu uyarýsýnýn muhatabý olur: “Nice oruçlular vardýr ki, tuttuðu oruçtan yanýna çektiði açlýk kâr kalýr.” (Ýbn Mace, Sýyam, 21.)
Bütün bu hususlar, ramazan orucunun doðrudan açýk hedefleridir. Bir de onun dolaylý gizli hedefleri vardýr ki, o da Müslüman’ý Allah’ýn yasakladýðý her türlü zararlý alýþkanlýktan kurtarmaktýr. Ramazan ayý boyunca iradesinin dizginlerini eline alarak normal zamanda Allah’ýn helal kýlmýþ olduðu yeme-içme ve meþru cinsel iliþkiden uzak duran bir Müslüman, doðal olarak bu vesileyle Allah’ýn haram kýlmýþ olduðu sigara, içki, kumar vb. her türlü kötü alýþkanlýktan da kurtulmalý, en azýndan kurtulmaya çalýþmalýdýr.
Oruç tutarken zararlý alýþkanlýklardan uzak duran bir kimse, pekâla oruç sonrasýnda ve dýþýnda da onlardan uzak durabilir ve durmalýdýr da. Aslýnda oruç ibadeti sayesinde Allah Teala, biz Müslüman kullarýna istediðimiz takdirde Allah’ýn yardýmýyla her türlü kötülükten uzaklaþýp kurtulabileceðimizi göstermiþ olmaktadýr: “Siz ey inananlar! Ýçki, kumar, putlara tapýnmak ve gelecek hakkýnda kehanette bulunmak, þeytan iþi iðrenç kötülüklerden baþka bir þey deðildir. O hâlde onlardan kaçýnýn ki mutluluða eresiniz!…” (Maide, 5/90.)
Ramazan orucunun mükâfatý Kadir Gecesi’dir. Tuttuðu oruçlar sayesinde midesini, þehvetini, dilini ve diðer bütün süfli arzularýný dindirip Allah’ýn rýzasýna uygun hâle getiren Müslüman, Kadir Gecesi’nde manevi yönden arýnmasýný zirveye ulaþtýrýr. Bu sayede Allah Teala onun bütün dua ve yakarýþlarýna icabet edip kendisine tertemiz yeni bir baþlangýç nasip eder: “Melekler ve ruh bu gecede yeryüzüne inip sabaha kadar insanlarýn dualarýna karþýlýk verir.” (Kadr, 97/4-5.)
Allah Teala, bu ramazaný kendimiz ve bütün Müslümanlar için tertemiz ve yepyeni bir baþlangýç kýlsýn. Amin.
Prof. Dr. Muammer Erbaþ / Diyanet Aylýk Dergi
|