"Allah, Kur'ân'ý okuyup hýfzeden kimseyi, cennete koyar ve cehenneme kesinlikle müstehak olan ev halkýndan on kiþi hakkýnda þefaat etmesini kabul eder."[1]
Hayat kitabýmýz olan yegâne düstûrumuz Kur'ân-ý Kerim'i bir bütün olarak kabul edip katýksýz iman eden ve emrettiði þeyleri emrolunduðu gibi yerine getirerek, nehyettiklerinden tamamen uzaklaþarak Kur'ân'ý, Sünnet örneðinde olduðu gibi yaþayan muvahhid mü'minler müjdelenmektedirler… Hükümlerine iman edip itaat ettiði hayat kitabý ve düstûru Kur'ân-ý Kerim'i düþüne düþüne ve fýkh ederek tertil üzere okuyup ezberleyen mü'min müslüman þahsiyet, cennet ile mükâfatlandýrýlacaktýr… Kur'ân'da helâl kýlýnan þeyleri helâl kabul edip gereðini yapan, haram kýlýnan þeyleri haram kabul edip onlardan kaçýnan ve emrolunduðu gibi dosdoðru olup amel eden muvahhid mü'min kullar, ayrýca mü'min olup günah iþlediklerinden dolayý cehennemi hakk eden yakýnlarýndan on kiþi için þefaatçý olma hakkýyla da mükâfatlandýrýlacaklardýr..
Rabbimiz Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
"Gerçekten Allah'ýn kitabýný okuyanlar, namazý dosdoðru kýlanlar ve kendilerine rýzýk olarak verdiklerimizden gizli ve açýk infâk edenler, kesin olarak zarara uðramayacak bir ticaret umabilirler.
Çünkü (Allah) ecirlerini noksansýz olarak öder ve kensi fazlýndan onlara arttýrýr. Þübhesiz O, baðýþlayandýr, þükrü kabul edendir.
Kendinden öncekini doðrulayýcý olarak sana kitabdan vahyettiðimiz gerçeðin tâ kendisidir. þübhesiz Allah, elbette haber alandýr, görendir.
Sonra Kitabý, kullarýmýzdan seçtiklerimize miras kýldýk. Artýk onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadýr, kimi de Allah'ýn izniyle hayýrlarda yarýþýr, öne geçer. Ýþte bu, büyük fazlýn kendisidir.
Adn cennetleri (onlarýndýr), oraya girerler, orada altýndan bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada, onlarýn elbiseleri ipek(ten) dir.
Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun. Þübhesiz Rabbimiz, gerçekten baðýþlayandýr, þükrü kabul edendir.
Ki O, bizi kendi fazlýndan (ebedî olarak) kalýnacak bir yurda yerleþtirdi. Burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir býkkýnlýk da dokunmaz."[2]
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Kur'ân ehli (onu devamlý okuyup onunla amel ede) ne, cennete gireceði zaman:
-Oku ve (cennetin mertebelerine) yüksel, denilecektir.
Bunun üzerine okumaya baþlayacak ve Kur'ân'dan bildiðini bitirinceye kadar her bir ayete karþýlýk bir derece yükselecektir."[3]
Abdullah b. Amr (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Kur'ân sahibine:
-Oku ve yüksel! Dünyada tertil üzere okuduðun gibi (burada) tertil üzere oku! Þübhesiz senin makamýn okuyacaðýn son ayetin yanýndadýr, denilir."[4]
Abdullah b. Büreyde, babasý (r.a.)'ýn þöyle dediðini rivayet eder:
Ben (bir gün) Rasulullah (s.a.s.)'in yanýnda oturuyordum. O'nu, þöyle buyururken iþittim:
"Bakara Sûresi'ni öðrenin! Çünkü onun öðrenilmesi bereket, terk edilmesi büyük üzüntü (sebebidir). Batýl þeylerle uðraþanlar, onu ( öðrenmeye ve devamlý okumaya) güç yetiremezler!"
Sonra O, bir müddet susmuþ, ardýndan þöyle buyurmuþtu:
"Bakara Sûresi ve Âl-i Ýmrân Sûresi'ni öðrenin! Çünkü onlar (bu dünyada) iki aydýnlatýcýdýr. Onlar, kýyamette ise, iki bulutmuþ veya iki gölgelikmiþ, yahud kanatlarýný açarak dizilmiþ iki kuþ sürüsüymüþ gibi, dostlarýný gölgelendireceklerdir!
Kur'ân da, dostu kýyamet günü kabrinden çýktýðýnda (onun kurtulmasý için gayret etmekten dolayý) rengi solmuþ adam þeklinde ona rastlayacak ve ona:
-Beni tanýyor musun? diyecek.
O:
-Seni tanýmýyorum, cevabýný verecek.
O zaman Kur'ân da þöyle diyecek:
-Ben seni, öðle sýcaklarýnda susatan, senin geceni uykusuz býrakan dostun Kur'ân'ým. Þübhesiz, ticaretle uðraþan herkes, ticaretin ardýndan (kazancý bekler). Sen ise, bütün ticaretlerin ardýndan (beklenen kazançtan daha fazlasýný alacaksýn)!
O zaman onun sað eline, sahib olma istediði gibi kullanma (yetkisi), sol eline ebedilik verilecek, baþýna da vakar tacý konulacak. Onun annesiyle babasýna da kýymeti dünyayla biçilemeyecek iki takým elbise giydirilecek de onlar:
-Bunlar, bize niye giydirildi? diyecekler.
Onlara:
-Çocuðunuz Kur'ân'ý öðrendiðinden, Kur'ân'la amel ettiðinden dolayý! denilecek.
Sonra ona (Kur'ân'ýn dostuna):
-Oku ve cennetin katlarýna ve odalarýna çýk! denilecek.
Artýk o, ister çabuk çabuk okusun, ister yavaþ yavaþ.
Okuduðu sürece yukarý çýkmaktadýr."[5]
-----------------------
[1] Sünen-i Ýbn Mace, Mukaddime, B.16, Hds.216.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Fedailu'l-Kur'ân, B.13, Hds.3068.
Tirmizî'deki ziyade:
"Helâlini helâl kýlar ve haramýný haram kýlarsa, Allah, bu Kur'ân sebebiyle….”
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1, Sh.148.
[2] Fatýr, 35/29-35.
[3] Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Edeb, B.52, Hds.3780.
[4] Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Vitr, B.20, Hds.1464.
[5] Sünen-i Dârimî, Kitabu Fedaili'l-Kur'ân, B.15, Hds.3394.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Edeb, B.52, Hds.3781. (Kýsmen)
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, Sh.348.
|