Allah'ýn kendini insana en çok tanýttýðý ve açtýðý alan, hiç kuþkusuz kelamdýr. Tarih boyunca yüce Allah'ýn varlýkla iliþkisi kelamla kurulmuþ, O'nun birliði, sýfatlarý ve insanlara yönelik buyruklarýnýn anlatýlmasý, sözün imkânlarý içinde insanlara sunulmuþtur. Bu yüzden Kelamullah hem yaratýcý, hem buyurucu, hem de ahlaki olaný belirleyicidir. [2]
Allah, evreni yaratmak suretiyle gerçeði insanýn gözleri önüne sermiþ, kelamý ile de hakikati arama kýlavuzunu insana vermiþtir. Kelamullah, Peygamber (as)le Allah arasýndaki ilk diyalog ortamýndan çýkýp kitaplaþmýþ, Kur’an olarak yazýlý bir metin haline geldikten sonra da hiç deðiþmeden bize kadar ulaþmýþtýr.[3] Öyleyse insana düþen görev, kendisini ilahi kelama teslim edip Kur’an'la canlý bir baðlantý içine girmektir. Çünkü insanýn kendi türü içinde geliþip olgunlaþmasý ve hidayete ermesi, Ýlahi kelamla sürekli ve canlý bir iliþki içine girmesine baðlýdýr. Böyle bir iliþki, insanýn zihnini, bilincini ve kalbini Kur’an'a açýk tutmasý; onu anlayýp tatbik etmesiyle saðlanabilir.
Kur’an'la canlý ve doðrudan iliþki içinde olmanýn en güzel örneðini Peygamber (as) ortaya koymuþtur. Onun Kur’an'la baðlantýsý, Cebrail'in kendisine getirdiði vahiylerle baþladý. Bu vahiyler daha sonra onda bir meleke haline geldi; göðsünü ferahlattý ve belini kýran yükten onu kurtardý. [4] Peygamber (as)'in üstün ahlaký temsil etmesi, onun Kur’an'la son derece canlý ve kapsamlý bir baðlantý içine girmesinden ve hayat tarzýnýn Kur’an'a dayanmýþ olmasýndan kaynaklanýr. Ýþte bu yüzden Peygamber (as) Kur’an'ýn yaþayan modelidir; onun kiþiliði de insanýn ve imanýn kemalidir. [5]
Kur’an, birilerinin oturup yazdýðý bir kitap deðil, Allah'tan insana yönelik canlý bir hitaptýr. Onun bu özelliði asla gözden uzak tutulmamalýdýr. Eðer Kur’an'ýn bu özelliði göz ardý edilirse, insanlara yol göstermek ve onlara bir hayat görüþü sunmak için gönderilmiþ olan Kur’an, asli iþlevinden uzaklaþtýrýlýp anlaþýlmaz bir kitap haline getirilmiþ olur. Halbuki Kur’an'ýn, insan hayatýna ve davranýþlarýna yönelik bir kastý vardýr. Öyleyse onun, günlük hayatýmýzla ve davranýþlarýmýzla irtibatýnýn saðlanmasý kaçýnýlmazdýr. Çünkü Kur’an'ýn hedefi, yüksek deðerleri insan hayatýna katmak ve insanlarý o deðerlere yöneltmektir.
Kur’an'ýn ilgi merkezi, insan ve davranýþlarýdýr. Kur’an'a göre Allah, sadece en kudretli ve en yüce deðil, ayný zamanda çok merhametli ve çok þefkatlidir. Evrendeki olaylar, O'nun aþkýnlýðý kadar içkinliðini de gözler önüne sermektedir. Özellikle insan söz konusu olduðunda, "Allah ona þah damarýndan daha yakýn" olmakta; [6] ne zaman baþý dara düþse "yakarýþýný duymakta ve ona mukabelede bulunmaktadýr." [7] Görüldüðü gibi Kur’an'dan salt aþkýnlýk çýkarýlamaz ve Allah göklere kapatýlamaz. Kur’an'a göre Allah sadece aþkýn deðil, ayný zamanda yetkin ve içkindir. Nerede olursak olalým O bizimle beraberdir. [8] Ýnsanýn kendini ahlaki helakten kurtarmasý, bu idrake sahip olmasýna baðlýdýr. Bunun için Kur’an, çaðrýsýna kulak týkayanlarý azap ve helakle uyarýr. [9] Bundan maksat, insanýn içinde bulunduðu durumun vahametine dikkat çekmek; insan aklýný ve kalbini hakikati kabullenecek hale getirip ona üstlendiði þerefli görev ve sorumluluðu hatýrlatmaktýr.
Ýnsanlarý, Ýslam dýþý arayýþlara iten tüm ideolojiler ve düþünceler, sahte bilinçlenmenin ve toplumsal felcin bir sonucudur. Onlarý bu durumdan kurtarmak ve Kur’an'la canlý bir baðlantý icine girmelerini saðlamak için yapýlmasý gerekenleri þu þekilde özetlemek mümkündür:
Kur’an'ýn, insana ve insanýn ürettiklerine verdiði anlam ve deðeri, insana iade etmek. Çünkü Kur’an'a göre insan, hem hazýr deðerler alma, hem de kendi adýna deðerler üretme potansiyeline sahip olan bir varlýktýr. [10]
Her insana, Kur’an'la doðrudan muhatap olma, onun üzerinde düþünme ve fikir üretme hakkýný vermek; yani aklý fonksiyonel kýlmak. Dünyada Kur’an’la canlý baðlantý kuramayýp ölüme inkâr günahýyla yakalananlarýn ahiretteki þu itiraflarý, yapýlan bu tespiti doðrulamaktadýr.
“Onlar: "Þayet biz uyanlarý dinlemiþ olsaydýk veya en azýndan aklýmýzý kullansaydýk þimdi yakýcý ateþe müstehak olanlar arasýnda bulunmazdýk. " derler.” [11]
Bilgide tek kiþinin otoritesini veya bilgiçlik taslamayý reddetmek. Ýlim, Allah'tan ödünç deðerler almak, hikmet de ondan yeni deðerler üretmektir. Bu konuda herkes, ayný hakka sahiptir. Çünkü "Allah, dilediði kimseyi bilgice yüksek düzeylere çýkarýr; fakat her bilgi sahibinin üstünde her þeyi bilen (Allah) vardýr." [12]
Din kisvesine bürünen ancak Kur’an'a göre yanlýþlýðý aþikar olan batýl inanýþlarla ve Ýslam dýþý anlayýþlarla irtibatý kesmek. Kur’an, kendi çaðrýsýna kulak týkayanlarýn durumlarýný þöyle sorgular:
“Onlara: ''Allah'ýn indirdiðine ve Elçi'sine gelin!" denildiðinde, "Atalarýmýzdan gördüðümüz inançlar ve fiiller bizim için kâfidir. " diye cevap verirler. Ya atalarý hiçbir þey bilmeyen ve doðru yoldan uzak kimseler idiyseler de mî?” [13] Görüldüðü gibi Kur’an’la irtibat kurmak için sahte bilinçlenmeden kurtulmak, alýþkanlýk yoluyla benimsenen deðerleri Kur’an'la test edip yeniden iman etmek gerekiyor.
Allah'ý bilme ýþýklarýnýn tamamen sönmeye yüz tuttuðu ve cehalet karanlýklarýnýn bütün dünyayý kapladýðý bir zamanda, yani 610 yýlýnýn Ramazan ayýnda Kur’an güneþinin yeryüzüne doðmasýyla karanlýk bir asýr sona erdi, yeni ve aydýnlýk bir asýr baþladý. Hz. Peygamber, insanlarý hüsrandan Kur’anla kurtardý cehaleti ve tüm olumsuzluklar, da Ýslam'la ortadan kaldýrdý! Böylece Kur’an'ýn nüzul aný, insanlarý hüsrandan kurtaran onlarý karanlýk çaðdan aydýnlýk bir çaða taþýyan, bütün hayýrlý deðiþimlerin baþlangýç aný oldu. Kur’an, o günden bu güne insanlýða ýþýk olmaya devam etti. Fakat çok sayýda insan onun sönmeyen ýþýðýndan yeterince faydalanamadý. Dileyelim önümüzdeki yüzyýl, insanlýðýn geçen yüzyýlda istenen seviyede gerçekleþtiremediði, ama her zaman ihtiyaç duyduðu "Kur’an ýþýðýndan daha çok faydalanacaðý ve Ýslam'ýn kendisiyle yaþama imkânýn, bulacaðý bir asýr olsun. [14]
-------------------
[1] Mülk: 67/10
[2] Bkz. Yasin: 36 82; Ýsra: 17/22-38 vb,
[3] Bkz. Hicr: 15/9
[4] Bkz. Þerh: 94/1-3
[5] Bkz. Kalem: 68/4
[6] Bkz. Kâf: 50/16
[7] Bkz. Bakara: 2/186
[8] Bkz. Hadid: 57/4
[9] Bkz. Kalem: 68/44-45; Ýsrâ: 17/58 vb.
[10] Bkz. Bakara: 2/31-33 vb.
[11] Mülk: 67/10 3
[12] Yusuf: 12/76
[13] Maide: 5/104
[14] Fahrettin Yýldýz, Kur’an Aydýnlýðýnda Hayatý Doðru Yaþamak, Ýþaret Yayýnlarý: 112-115.
|