Çaðdaþ dünyada fert ve toplumlar dinden uzaklaþtýklarý için hayat anlamsýzlaþtý. Bu manada günümüz insanýnýn bir anlam krizi içerisinde olduðunu söylemek mümkündür. Ne yazýk ki cadde ve sokaklarýmýzda bu durumda olan gençlerin sayýsý az deðildir. Bugün týp dilinde logo terapi denen bir tedavi yönteminden bahsedilmektedir. Batý’da daha yaygýn olan bu yöntemle düþtüðü anlam krizinden insan kurtarýlmaya ve hayat kendisine sevdirilmeye çalýþýlmaktadýr.
Ýslami deðerlerin özümsendiði bir toplumda "hayatýn anlamý" bir problem olmaktan çýkar. Çünkü din, insanýn aþkla þevkle baðlanacaðý bir deðerler sistemini öngörür. Bu anlamda dindarlýðýn, ruh saðlýðýnýn da teminatý olduðunu söyleyebiliriz. Çünkü insaný manevi yönden takviye eder. Hayatýn zorluklarýna karþý onu daha donanýmlý hâle getirir. Bu açýdan insanýn aklýný ve gönlünü doyuran tevhit tasavvuru, ebedî hayat müjdesi, kader ve tevekkül inançlarý oldukça önemli deðerlerdir. Dolayýsýyla Ýslam’a gönülden baðlanan insan, ulvi gayelerin temsilcisi olur. Onun nazarýnda hayatýn kendisi bir problem olmaktan çýkar; aksine bir hayýr ve hasenat yarýþýna dönüþür. (Mü’minûn, 23/61.)
Günümüz dünyasýnda iffet ve hayâ duygularýný korumak, Prof. Dr. Ýbrahim Hilmi Karslý Din Ýþleri Yüksek Kurulu Üyesi gençlerin en ciddi imtihanlarýndan biridir. Çünkü genç, bir taraftan dinini, takvasýný korumaya çalýþmakta, diðer taraftan da cinsel dürtülerin zirvede olduðu bir dönemi yaþamaktadýr. Üstelik o, cinsel duyarlýlýklara hitap eden bir vasatta bulunmakta ve nefsani eðilimleri sürekli tahrik edilmektedir. Ýþte bütün bunlar, gençlerin ruh saffetlerini ve iffet duygularýný tahrip etmektedir.
Bu durumda bir gencin yapmasý gereken þey, manevi duyarlý-lýðýný sürekli takviye etmesidir. Namaz, oruç, okumak, fikir ve zikir onun hayatýnýn ayrýlmaz bir parçasý olmalýdýr. Sanat, edebiyat ve yeteneði olan ilim dallarýnda kendini geliþtirmelidir. Rabbinden uzaklaþtýracak her yöneliþin, þeytani bir tuzak olduðunu bilmelidir. Haramýn bütün çekiciliði ile önüne serilmesinin, bir imtihan sýrrý olduðunu unutmamalýdýr. Yine o, isyana bulaþmamak için maðaraya sýðýnan Ashab-ý kehf gibi günah ve haramlardan kendini tecrit edip Rabbine sýðýnýp yalvarmalýdýr.
Genç, yaþayacaðý bu hayatta yolunu, amacýný belirleme gayretindedir. Hayat, bencil hevesleri tatmin etmekten mi ibarettir? Yoksa bunlarýn ötesinde bir þey midir? Yine hayat, mal, materyal ve þöhret peþinde bir koþuþturmaca mýdýr? Yoksa daha yüce bir ideal uðrunda bir mücadele midir? Kýsaca genç, kendi içinde bu tür sorgulamalarý yapar ve yolunu tayin etmeye çalýþýr. Bunun için de çevresini gözler ve örnek insanlar arar. Ýþte bu kavþak noktasýnda ebeveyn, gencin elinden tutmazsa o yanlýþ yollara sapabilir. Mesleðini belirleme noktasýnda ona yardýmcý olduðu kadar, manevi hayatýný belirlemesi için de ona rehberlik etmelidir. Ne yazýk ki yaþadýðýmýz gerçekler, bunun böyle olmadýðýný göstermektedir.
Sanat, spor bunlar insanýn ruhi ve bedensel yeteneklerini geliþtirmek için önemli aktivitelerdir. Eðlence de meþru çerçevede olabilir. Bunlar, dinin tavsiye ettiði konulardýr. Ancak bugün sanat ve sporun birtakým aþýrýlýklarla gündeme geldiði de malumdur. Ne tür çýlgýnlýklar yapýldýðý ortadadýr. Spora fanatizm giriyor; þiddet, yakmak, yýkmak karýþýyor. Ýnsanlar bir hiç uðruna birbirine þiddet uygulayabiliyorlar. Yine sanatta bazý insanlarýn kutsanýrcasýna yüceltildiði görülmektedir. Bütün bunlarý nasýl yorumlamamýz gerekir? Kýsaca bunlar, en azýndan gençlerin bir kýsmýnýn, bir ruh tatminsizliði içerisinde yaþadýklarýný bizlere göstermektedir. Ne yazýk ki aile olarak, toplum olarak bu gençlere güzel þeyler verememiþiz.
Gençlik, gerilimlerin yaþandýðý bir çaðdýr. Bunlar, zaman zaman gençlerin içe kapanmasýna, bencilleþmesine yol açabilir. Bu durumda basit heveslerini tatmin etmenin ötesine geçemezler. Bir ideal sahibi olmadýklarý için modanýn, markanýn tuzaðýna kolaylýkla düþerler. Gösteriþ ve tüketimi hayatýn amacý zannederler. Maddeye ve görünüþe takýlýp kalýrlar. Esas güzelliðin þekil, fizik güzelliði olduðu yanýlgýsýna kapýlýrlar. Komplekslerini aþamazlar.
Ýþte bu noktada ölüm ötesine uzanan yüce bir davanýn sahibi olmak önemlidir. Çünkü böyle bir genç, kendi iç problemlerini aþar. Kendisiyle boðuþmaktan, bencil tutkularýnýn tutsaðý olmaktan kurtulur. Dýþa açýlýr, baþkalarýnýn derdiyle dertlenmeyi, sabýrlý olmayý, fedakârlýk yapmayý, kýsaca bencillik tuzaðýndan kurtulup topluma faydalý olmayý öðrenir.
Hata iþlemek insan olmanýn bir neticesidir. Hatta hatalar iyi deðerlendirilirse, insanýn olgunlaþmasý açýsýndan da önemlidir. Yetiþkinlere göre gençlerin hatalarýnýn çok olmasý doðal bir durumdur. Çünkü tecrübeleri azdýr. Dolayýsýyla bu konularda onlara karþý affedici ve baðýþlayýcý olmalýyýz. Yerine göre onlarýn hatalarýný görmezlikten gelmeliyiz. (Teðâbun, 64/14.) veya münasip bir dille onlarla oturup konuþmalýyýz.
Hz. Peygamber hatalarý dolayýsýyla gençleri hiçbir zaman dýþlamadý. Onlarla kendi arasýna mesafe koymadý. Hatta hiç kimseye açmaya cesaret edemedikleri isteklerini ona açtýlar. Nefislerinin arzuladýðý gayrimeþru iliþki için ondan izin istediler. (Ýbn Hanbel, Müsned, V, 265.) Ancak Hz. Peygamber onlara kýzmadý ve yanýndan kovmadý. Aksine hep senli benli davrandý, sevgi ve ikna metodunu kullandý.
Gençler muhabbetle Hz. Peygambere intisap ettiler. "Anam, babam sana feda olsun" diyerek onun etrafýnda toplandýlar. Hz. Peygamber, onlardaki dinamizmi iyi keþfetmiþti. Onlar gençti, tabiatlarý henüz bozulmamýþtý. Çarpýk toplumsal hayat onlarý kirletmemiþti. Ýkiyüzlü tavýrlardan uzaktýlar. Adalet ve hakkaniyet sevdalýsý idiler. Ýþte gençler, sahip olduklarý bu fýtri özellikleri sebebiyle Ýslam’ýn mesajýný iyi anladýlar ve ona gönülden baðlandýlar.
Yine Hz. Peygamber, çevresindeki gençleri hep teþvik etti. Ýstidatlý gördüklerine cesaret verdi. Gençler, vahiy kâtibi oldular. Yaþlý baþlý topluluklarýn baþýna onlarý komutan olarak atadý. Savaþlarý yönettiler. "Onlar gençtir, beklesinler" demedi. Onlarý vali yaptý, toplumu yönettiler. Kendisinden yaþça büyük olanlara onlarý imam olarak atadý. Böylece özgüven sahibi oldular. Kýsaca genç-ler, savaþlarda ve toplumsal hayatta en önemli görevleri üstlendiler.
Yazýmýzý Hz. Peygamber’in genç sahabi Abdullah b. Ömer’e yaptýðý þu tavsiye ile bitiriyoruz: "Ey Abdullah! Dünyada kendini garip bir yolcu kabul et. Kendini kabir ehlinden say. Ey Ömer’in oðlu, ahirette dinar da dirhem de geçerli deðildir. Orada iyilik ve kötülüðün deðerlendirilmesi vardýr. Elbisesini gururla çeken kimselerin yüzüne o gün Allah bakamaz." (Buhari, Rikak, 3.)
|