Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 6860
Toplam 16413096
En Fazla 25928
Ortalama 2707
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

KUR’AN AÇISINDAN MESCÝD GERÇEÐÝ

Türkçe’de büyük mescitler için kullanýlan ‘câmi’ kelimesi, Kur’an’da geçmemektedir.
02/05/2016

Ancak ‘mescid’ kelimesi ise yirmi iki defa tekil olarak, ‘mesâcid’ þeklinde çoðul olarak da altý defa geçiyor.

Bunlardan 15 tanesi Kâ’be’nin içinde bulunduðu mescidin özel ismi,“Mescidu’l-Haram” olarak yer alýyor. Bunlarýn iki tanesi Mekkî, on üç tanesi, Medenî sûrelerdedir. ‘Mescid’ tekil ve çoðul olarak 4 tanesi Mekkî, 7 tanesi Medenî sûrelerde bulunmaktadýr.

Mescid kelimesinin aslý; secde etmek, öne eðilmek, aþaðýya bükülmek, kendini alçaltmak, gururunu kýrmak anlamýndaki ‘se-de-ce’ fiilidir.1

‘Se-ce-de’ ve ayný kökten türeyen kelimeler, Kur’an’da gerek ‘boyun eðme’anlamýnda, gerekse terim manasýyla, seksen bir âyette geçmektedir.  

Bunun masdarý olan secde; Allah’ýn karþýsýnda kendini alçaltma, gururunu kýrma, O’nun önünde yere kapanma demektir.  Ýnsaný hayvanlarý ve cansýzlarý kapsayan genel manasý vardýr. Bu da iki çeþittir: Ýhtiyari (isteðe baðlý): Bu sadece insana mahsustur. Ýnsan kendi tercihi ile Rabbine secde eder ve sevabýný alýr. Ey iman edenler! Rüku edin; secdeye kapanýn; Rabbinize ibadet edin; hayýr iþleyin ki kurtuluþa eresiniz.(Hac 22/77. Ayrýca bakýnýz: Necm 53/62) Burada, “Allah karþýsýnda kendini alçaltýn, alçak tutun, gururunuzu kýlýn” deniliyor.

Ýkincisi; Teshirî (zorunlu); Allah’ýn (c.c.) belli bir amaç için yaratýklara boyun eðdirmesidir. Bu da insan, hayvanlar ve cansýzlar için geçerlidir. Göklerde ve yerde bulunanlar da onlarýn gölgeleri de sabah akþam ister istemez sadece Allah'a secde ederler.” (Ra’d 13/15. Ayrýca bakýnýz: Nahl 16/48, 49. Rahman 55/6) Bu secde ayný zamanda insan da dahil olmak üzere canlý ve cansýz bütün varlýklarýn Allah’ýn koyduðu yasalara boyun eðmesi demektir.

Fýkýhta secde (çoðulu: sücûd); namazýn iyi bilinen rüknüdür. Terim olarak namazda alýn, burun, el ayalarý, dizler ve ayak parmaklarý zemine deðecek þekilde yere kapanmayý ifade eder.2 Bu da müslümanlara farzdýr. Secdenin farz oluþu Kur’an (Hac 22/77) ve Peygamberin sahih sünnetiyle sabittir.2 (Buhârî, Ezan/134, 137 no: 812, 815. Müslim, Salât/226-230 no: 1094-1098) Secde Allah’a karþý hurmet, itaat ve tevazunun en güzel ifadesi, insanýn mânen Allah’a en yakýn olabileceði andýr. Peygamber (s.a.s.); “Kulun rabbine en yakýn olduðu an secdeye varmýþ olduðu andýr. Secdede duayý çokça yapýn” buyurmuþtur.3

Bunun yanýnda secde, Kur’an (tilâvet) secdelerine ve þükür secdelerine özel isim olarak tahsis edilmiþtir.  Kimilerine göre bununla namaz da kasdedilmiþtir. (Kaf, 40) Araplar kuþluk namazýný ‘secdetü’d-dûhâ veya ‘sücûdu’d-dûhâ’ diye isimlendirirler.4

‘Mescid’  ismi-mekan (yer ismi) kalýbýdýr. Secde edilen yer demektir.

Kur’an’da Mescid-i Haram

Kâ’be’nin ortasýnda bulunduðu mabedin özel adý, Mescid-i Haram’dýr. Kur’an farklý vesilelerle Mescid-i Haram’dan bahsediyor. Þöyleki:

Mescid-i Haram’ýn Kur’an’da ilk defa Peygamber’in (s.a.s.) isrâ ve mirac yolculuðu dolaysýyla Mekkî olan Ýsrâsûresinde geçtiðini görüyoruz:

“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kýsmýný gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kýldýðýmýz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah noksan sýfatlardan münezzehtir; O, gerçekten iþitendir, görendir.” (Ýsrâ, 17/1)

Hac sûresi 25. ve 37. âyetlerinde Mescid-i Haram’ýn insanlýk için önemli bir merkez olduðunu söylendikten sonra, Hz. Ýbrahim’in  (a.s.) Ka’be’nin yanýna yerleþtirilmesinden, hacca davet, hac ibadetinin öneminden ve kurban ibadetinden bahsediliyor.

“Ýnkâr edenler, Allah'ýn yolundan ve -yerli, taþralý- bütün insanlara eþit (kýble veya mabed) kýldýðýmýz Mescid-i Haram'dan (insanlarý) alýkoymaya kalkanlar (þunubilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acý azaptan tattýrýrýz.” (Hac, 22/25)

Mescid-i Haram’ýn bulunduðu yerde yaþayanlar, orayý kendilerine mahsus kýlma haklarý yoktur. Zira orasý mahalli deðil evrensel bir merkezdir.  Bu âyette hem inkâr edenler, hem de insanlarýn Mescid-i Haram’a, ya da ona benzer ibadet yerlerine gitmelerine engel olanlar kýnanýyor. Yaptýklarý bu hataya karþýlýk acý bir azabý hak ederler. Bu âyetin Mekke’de indiðini kabul edenler, buradaki kasdýn müþriklerin Hicretten önce müslümanlarýn Kâ’be’de ibadet etmelerini engellemeleri olduðu görüþünü benimserler.5

Haram aylarda savaþmak büyük günahtýr. Ancak Allah yolundan çevirmek ve iman edenlerin Mescid-i Haram’ý ziyaret etmelerine engel olmak, halkýný haksýz yere oradan çýkarmak Allah katýnda daha büyük günahtýr. (Bakara, 2/217) 

Allah (c.c.) iman edenlere kendisinin koyduðu dini iþaretlerine (sembollere), haram aya, kurbanlara, Rablerinin lütuf ve rýzasýný arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiþ kimselere  saygýsýzlýk etmemelerini,  daha önce kendilerini Mescid-i Haram'a girmelerini engellere kin besleyip adaletsizlik yapmamalarýný emrediyor. (Mâide, 5/2)

Orasý Allah (c.c.) tarafýndan Müslümanlar için, kýyamete kadar kýble yapýlmýþtýr.  Kýble, namaz kýlarken kendisine doðru dönülen özel mekân, yani Mescid-i Haram’ýn içinde bulunan Kâ’be demektir. Namaz kýlarken Kâ’be’ye doðru dönmeye ‘istikbal-i kýble’ denir.

“(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göðe doðru çevrilmekte olduðunu (yücelerden haber beklediðini) görüyoruz. Ýþte þimdi, seni memnun olacaðýn bir kýbleye döndürüyoruz. Artýk yüzünü Mescid-i Haram tarafýna çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanýz olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin...” (Bakara, 2/144. Ayrýca bakýnýz: Bakara 2/149, 150)

Kur’an Kâ’be’nin yeryüzünde ilk ma’bed olduðunu söylüyor: “Þüphesiz, âlemlere bereket ve hidâyet kaynaðý olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabed), Mekke'deki (Kâ’be)dir.” (Âl-i Ýmran, 3/96)

Ýlk mabed olan Kâ’be Hz. Ýbrahim tarafýndan Tevhid’in merkezi, hac mekâný ve kýble olarak yeniden inþa edildi. Dolaysýyla Allah adýna yapýlan bu mabedin kýble olmasý en doðru olandý. Böylece kýyamete kadar gelecek mü’minler namazda oraya yönelecekler, hac için oraya gidecekler ve böylece orasý mü’min yürekler için bir tevhid odaðý haline gelecekti.

Peygamber (s.a.s.) bu âyetler gelinceye kadar namazda Kudüs’e doðru yöneliyordu. Ancak gönlünden Ka’be’nin (Mescid-i Haram’ýn) kýble olmasýný arzu ediyor, bunun için dua ediyordu. Bu âyetlerle birlikte Peygamber (s.a.s.) namazda Mescid-i Haram’a yöneldi. “... Eymüslümanlar!) Siz de neredeolursanýzolun, (namazda) yüzlerinizi o tarafaçevirin…”emriyle de bütün müslümanlar orasýný kýble edinmek zorundalar.

Müslümanlara saldýranlara karþý onlarýn savunma yapmalarý, saldýrganlarý cezalandýrmaya haklarý vardýr; nerede olursa olsun. Ancak düþmanlar Mescid-i Haramda müslümanlarla savaþmadýklarý sürece müslümanlar da onlarla savaþmamalý. (Bakara, 2/191)

Hacca Mescid-i Haram’ýn uzaðýndan gelenler, kurban kesmeden baþlarýný traþ etmezler. Eðer hasta veya baþýndan bir rahatsýzlýðý olursa fidye olarak bir kurban kesmesi, ya da üçgün Mekke’de, yedigün de memleketine dönüþünde, yedi gün oruç tutmasý gerekir.” (Bakara, 2/196)

Mekkeliler Ýslâm öncesinde Kâ’be’yi ziyarete gelenleri engellemek þöyle dursun, onlara hizmet etmeyi þerefbilirlerdi. Ancak Hicretin 5. Yýlýnda Mescid-i Haram’ýziyaretiçin gelen Peygamber’i ve sahabeleri cahiliyye gayretinden kaynaklanan kin ve düþmanlýk sebebiyle engellediler. (Fetih 48/25) Ancak takip eden âyette Allah (c.c.) onlara yakýnzamanda orayý hac ve umre için ziyaret edebileceklerini müjdeliyor:

 “Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasýný doðru çýkardý. Allah dilerse siz güven içinde baþlarýnýzý týraþ etmiþ vekýsaltmýþolarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz…” (Fetih, 48/27)

Halbuki vahiy geldiði, kendileri Tevhid dinine davet edildikleri müþrik kalmaya devam eden, hatta Peygamberin hak davetiyle mücadele eden müþriklerin Mescid-i Haram’ýn velileri (dostlarý, bakýcýlarý) olmasý mümkün deðildir. Oranýn dostlarý ve hizmet karlarý takva sahipleridir. (Enfal 8/34)O zaman Mekkeli müþrikler iman etmeyerine Mescid-i Haram’ý onarmayý, ya da hacýlara su daðýtmayý marifet sayýyorlardý. Halbuki Allah katýnda Âhirete iman edenlerin ve Allah yolunda çaba gösterenlerin tutumu daha deðerlidir. (Tevbe, 9/19)

Allah (c.c.) þu ayetiyle müþriklerin Mekke’nin Fethinden sonra ebediyyen Mescid-i Haram’a, yani sýnýrlarý belli Harem bölgesine girmelerini haram kýldý:

“Eyimanedenler! Müþrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yýllarýndan sonra Mescid-i Haram'a yaklaþmasýnlar. Eðer yoksulluktan korkarsanýz, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Þüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe, 9/28)

Zaten Ýbrahim (a.s.) de orasý için dua etmiþ, belli ki duasý kabul edilmiþti:

“Ve Ýbrahim “EyRabbim!” diye yalvardý, “Burayý emin bir bölge yap ve halkýndan Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere bereketli rýzýklar baðýþla…” (Bakara, 2/126)

Kur’an Ka’beyi Beyt Kelimesi ile de Anlatýyor

Meskene (konuta) gecelemek hesaba katýlmaksýzýn ‘beyt-ev’ denir. Kur’an’da ‘beyt’ kelimesi tek baþýna ve isim takýsý ile (muzaf) olarak 28 âyette geçiyor. Bunlardan yedi tanesi Kâ’be’yi iþaret ediyor. Bunlardan biri hariç (Âl-i Ýmran 3/96) diðerleri belirlilik takýsý ile ‘el-Beyt’ tarzýnda geçmektedir (Bakara 2/125, 127, 158. Âli Ýmran 3/97. Enfal 8/35. Hac 22/26), iki âyette de ‘beytî-benim evim’ (Bakara, 2/125. Hac, 22/26), baþka bir âyette Ýbrahim Peygamberin dilinden ‘Beytike/Senin evin’ (Ýbrahim 15/37), bir âyette Beytu’l-Haram (Maide 5/2, 97)þeklinde geçiyor. Bu demektir ki ‘el-Beyt’ sýradan bir ev deðil, Allah’ýn kendisine ‘Ev’ dediði yeryüzünde Allah adýna yapýlan ilk mâbed Kâ’bedir. Bu nedenle müslümanlar Kâ’be’ye Beytullah/Allah’ýn Evi demektedir.

El-Beyt’in-Ev’in’ Kâ’be olduðu zaten âyetle sabit:

Allah, Kâbe'yi, o Beytu'l-Harâm'ý bütün insanlýk için bir sembol kýldý. Ve (ayný þekilde) kutsal (hac) ayý ve boyunlarýnda taký olan kurbanlýklar, Allah'ýn göklerde ve yerde olan her þeyden haberdar olduðunu ve Allah'ýn her þeyin tam bilgisine sahip bulunduðunu size anlatmayý amaçla (yan sembollerdi)r. (Maide, 5/97)

Kureyþ Suresinde þöyle deniliyor:

“(Hiç deðilse kendilerini) Kureyþ'i 'bir araya getirip anlaþtýrdýðý, Yaz ve kýþ yolculuðunda onlarý (güvenliðe kavuþturduðu ya da baþkalarýyla) ýsýndýrýp yakýnlaþtýrdýðý için. O halde bu Ev'in (Kâ’be’nin) Rabbine kulluk etsinler, O ki, aç kalmasýnlar diye onlarý beslemiþ ve tehlikelerden emin kýlmýþtýr.”

Tefsir otoritelerine göre de buradaki ‘el-Beyt-Ev’den maksat Kâ’bedir.6 

El-Beyt mü’minler için bir güven ve diriliþ yeridir. “ O zaman Biz Beyt'i (Kâ'be'yi)insanlara sevap kazanýlacak bir toplantý ve güven yeri yaptýk. Öyleyse Ýbrahim makamýnýn namazgâh (veya ibadet eyeri) edinin... ” (Bakara, 2/125)

Beyt, iki âyette ‘Beytu’l-Haram-Dokunulmaz/Kutsal Ev’ (Mâide 5/2, 97), iki âyette ‘Beytu’l-Atîk-Eski Mabed’ (Hac 22/29, 33) formunda geliyor.

Kâ’be’nin ve mescitlerin beytullah (Allah’ýn evi) diye nitelenmesi, onlarýn mü’minlerin dinî ve ahlakî kiþiliklerini koruyan, onlarý Allah’a yaklaþtýran ve kendisine sýðýnýlan güvenli (harem), içinde ibadet edilen yerler olmasý sebebiyledir.

-Kur’an’da Mescid

Kur’an, batýl inanç ve çirkin uygulamalarý, Allah’ýn ‘fâhiþe’ dediði çirkinlikleri yanlýþ olduðunu kabul etmeyenleri ve üstelik “bunlarý bize Allah emretti” diye bilgisizce konuþanlarý kýnýyor. Ve onlarýn iddialarýna karþý þöyle buyuruyor: “De ki: Rabbim adaleti emretti. Her mescidte yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnýz Allah'a has kýlarak O'na yalvarýn. Ýlkin sizi yarattýðý gibi (yine O'na) döneceksiniz.”(A’raf 7/29) Burada mescid, secde edilen yerler veya secde ettiðiniz zaman þeklinde de anlaþýlmýþtýr.7

Hz. Musa’dan sonra Ýsraioðullarý Babillilerin esaretine girmiþlerdi. Babilliler Kudüs mabedini yýkýp onlarý sürgün etmiþlerdi. Bu esaretten kurtulan Ýsrailoðullarý yeniden Filistin’e dönüp yerleþtiler, Kudüs’ü ve Süleyman mabedini yeniden inþa ettiler. Ancak bu parlak dönemin ardýndan aralarýnda ihtilaflar, çeþitli siyasi çekiþmeler, iktidar mücaleleri baþlamýþ. Romalýlar onlardan bir grupla iþbirliði yapýp Kudüs’ü ele geçirip tahrip etmiþler ve onlarýn hakimiyetlerine son vermiþler. Ýkinci defa yapýlan Süleyman mabedini de yýkmýþlar. Ýsrâ 7. âyette bu felakate iþaret ediliyor.8

Âyette geçen ‘mescid’in Süleyman mabedi (Beytu’l-Mukaddes)olduðu kaynaklarda geçiyor.9

Allah (c.c.) Ashab-ý Kehf’in durumunu insanlardan bazýlarýna bildirdi ki “yeniden diriliþ”in hak olduðuna inansýnlar. Bu insanlardan bir kýsmý onlarýn üzerine bina yapalým dediler. Ama “Ashab-ý Kehf’in durumuna vakýf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onlarýn yanýbaþlarýna bir mescityapacaðýz” dediler.” (Kehf, 18/21)

Bir âyette þöyle buyuruluyor: “Ey Âdemoðullarý! Her mescitte ziynetinizi takýnýn. Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”(A’raf 7/31) Zinet; “... ister bu dünyada, ister öteki dünyada olsun, insanýn itibar ve onuruna gölge düþürmeyen, ona yakýþýksýz, pejmürde bir görünüþ vermeyen, tersine onu güzelleþtiren, yalýnlaþtýran þey”. Demek ki terim, sözcüðün hem cismanî hem de ahlakî çaðrýþýmlarý içinde, güzel olan þeyi ifade ediyor.”10 

Müþrikler, Ka’be’yi çýplak tavaf eder, bazý gýdalarý kendilerine haram sayar, bunun da inancýn gereði olduðunu kabul ederlerdi. Âyet hem bu batýl uygulamayý kaldýrýyor, hem de ibadet yerlerini ziyaret ederken ve ibadet ederken giyinmeyi farz kýlmakta, hakkýnda haram olmayan yiyecekleri yemenin de serbest olduðunu bildirmektedir.11  Bu âyette âyetteki mescid bilinen mescid (cami’) veya secde etme ibadeti olarak anlaþýlmýþtýr.12  Âyetteki“Her mescitte ziynetinizi takýnýn” kýsmý da; “her mescide gidiþinizde güzel elbiselerinizi giyinin, ya da namaz kýlacaðýnýz zaman elbise giyinin (setr-i avret) yapýn” þeklinde de tefsir edilmiþtir.13

Kur’an, ‘mesacid-mescidler’ kelimesini bir âyette Ramazanda yapýlan itikâf ibadeti dolaysýyla kullanýyor. Zira erkek mü’minler bu ibadeti camilerde yaparlar. (Bakara, 2/187)

Kur’an munafýklarýn Peygamber (s.a.s.) zamanýnda Medine’de, ondan izinsiz yaptýklarý mescide ‘mescid-i dýrar’ demektedir. Onlar bu yapý ile müslümanlara zarar vermek, (hakký) inkâr etmek, müminlerin arasýna ayrýlýk sokmak için yaptýlar. Arkasýndan da“(Bununla) iyilikten baþka birþey istemedik” diye yemin ettiler. (Tevbe 9/107) Allah (c.c.) Peygamber’e þöyle emretti: “Onun içinde asla namaz kýlma! Ýlk günden takva üzerine kurulan mescidte namaz kýlman elbette daha doðrudur...” (Tevbe 9/108)

Bugün müslümanlar arasýna fitne sokmak, tefrika çýkarmak, dini kullanýp kiþi, grup ve iktidar sahiplerine çýkar saðlamak için yapýlan yapýlar, mescid adýný alsalar da mescid-i dýrar olabilirler.

Kur’an “Allah'ýn mescidlerinde O'nun adýnýn anýlmasýna engel olan ve onlarýn harap olmasýna çalýþandan daha zalim kim vardýr...” buyuruyor. (Bakara, 2/114) Demek ki her þekilde olsun, iman edenlerin mescidlere gitmelerini engellemek, camilerin kapýlarý açýk olduðu halde onlara giden yollarý kapatmak, ya da oralara gidecek müslümanlarýn yetiþmemeleri için çaba göstermek, mescidleri harap etmek zulmün ta kendisidir.

Ýnsanlardan bazýlarý o kadar zalimdirler ki içlerinde ibadet edilen yerleri tahrip etmekten geri durmazlar. Ancak Allah (c.c.) onlarýn zulümlerini farklý gruplarla def’ eder. “... Eðer Allah, bir kýsým insanlarý (kötülüklerini) diðer bir kýsmý ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ýn ismi bol bol anýlan manastýrlar, kiliseler, havralar ve mescidler yýkýlýr giderdi..” (Hac, 22/40)

Mescidler þüphesiz Allah'ýndýr. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayýn (ve kulluk etmeyin)” (Cin 72/18) Buradaki mescidlerden maksat ibadet mahalleri, ya da ibadet faaliyetidir.14  

“Âyetteki ‘mescidler’ kelimesi þu þekillerde tefsir edilmiþtir:

1) Namaz kýlmak için bina edilmiþ yerler

2) Namaz ve ibadet yalnýz camilere ve belli yerlere hasredilmiþ olmadýðýndan bütün yeryüzü

3) Kâ’be’ni nütün mescidlerin kýblesi olduðundan

4) Secdeye temas eden uzuvlar.”15 

Bazýlarýna göre burada yeryüzü kasd edilmiþtir. Bir rivayette geçtiðine göre Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurdu:

“... yeryüzü benim için mescid ve temiz (ya da temizleyici) kýlýndý...”16  

Bir âyette mescid adý geçmeksizin Allah’ýn adýnýn anýldýðý evlerden (mabedlerden) bahsediliyor. (Nûr, 24/36-37)

Son Söz

Mescidler, müslümanlarýn hayatlarýnýn ve toplumlarýnýn merkezindedir. Mescidlere cami’ denilmesi, onlarýn fonksiyonlarý ile ilgilidir. Cami’; toplayan, bir araya getiren demektir. Mescidler de müslümanlarý bir araya topladýðý için kendilerine bu isim verilmiþtir. Gerçekte onlar, Ýslâm ümmetini fizikî ve duygusal olarak tevhid eden (bir araya getiren) yerlerdir.

En ideal Ýslâmî hayat Peygamber Hz. Muhammed’in yaþadýðý hayat olduðuna göre, en ideal mescid tipi de O’nun Hicretten hemen sonra yaptýrdýðý ve Kur’an’ýn takva üzerine kurulu mescid diye övdüðü (Tevbe 9/108) Mescidü’n-Nebi’dir. O mescidin özelliklerini hatýrlarsak, zamanýmýzdaki cami’lerin nasýl olmasý gerektiðini de anlamýþ oluruz.

Mescidler Ýslâm toplumunda pasif ve kuru birer bina deðil, aktif faaliyetlerin yapýldýðý, çok yönlü kullanýlan iþlevsel binalardýr. Atalarýmýz, yukarýdaki hizmetleri ve daha baþkalarýný yapabilmek için camilerin yanlarýna farklý binalar yapmýþlar ve hepsine ‘külliye’ demiþlerdi.

Mescidler Kâbe’nin yeryüzünün her tarafýndaki þubeleridir. Her biri Kâ’be gibi temiz, deðerli, sadece Allah’a ait evler olmalý.  Onlar, þu kesimin, falanca þahsýn, falanca siyasi rejimin deðil; bütün Ýslâm ümmetinin vakfý ve dinî hizmet etmek için ve illa da sivil olmalý. En azýndan Ýslâmý anlatmada sivil kalmalýlar.       

Camiler, müslümanlarýn kimliði, desteði, sýðýnaðý, barýnaðý, ifadesi ve gözbebeðidir. Onlar, varlýðýmýzýn isbatý, Ýslâmý hür bir þekilde yaþayabilmenin sembolü ve ilâhî nurun indiði yerlerdi. Kur’an þöyle buyuruyor:

Allah'ýn mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazý dosdoðru kýlan, zekatý veren ve Allah'tan baþkasýndan korkmayan kimseler imar eder. Ýþte doðru yola ermiþlerdenolmalarýumulanlarbunlardýr.”(Tevbe, 9/18)

Bu imar, sadace yapýsýný imar, cami yapma diye deðil; oraya cemaat olma, gönlü mescidler ebaðlý kalma, islâmî kiþiliðe orada kavuþma, onlarý hayatýn ve toplumun merkezine yerleþtirme, takva þuurunu orada alma þeklinde anlaþýlmalýdýr.

Dipnot

1- el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 328. Ýbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 7/125)

2- ez-Zuhaylî, V. el-Fýkhu’l-Ýslâmiyyu ve Edilletuhu; 1/701

3- Müslim, Salât/215, 225 no: 1083, 1093

4- el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 328

5- Heyet, Kur’an Yolu, 4/18

6- Bakýnýz: Taberî, Tefsir, 12/703. el-Hâzin, Muhammed b. Ý. Tefsir, 4/476.Kurtubî, el-Câmiu lil-Ahkâmi’l-Kur’an, 1/277. Ýbni Kesir, Muh. Tefsir, 1/300. Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 9/496)

7- Heyet, Kur’an Yolu, 2/409

8- Taberî, Tefsir, 8/34-38. Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.) 5/286-291

9- el-Hâzin, Muhammed b. Ý. 3/123. Mukâtil b. Süleyman, Tefsir 2/250. Heyet, Kur’an Yolu, 2/407

10- Esed, M. Kur’an Mesajý, 1/275

11- Kurtubî, el-Câmiu lil-Ahkâmi’l-Kur’an, s: 1/280. el-Hâzin, Muhammed b. Ý.  2/194

12- Heyet, Kur’an Yolu, 2/410

13- Elmalýlý, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 4/33. Ebu Bekr el-Cezâirî, Eyseru’t-Tefâsir, s: 518

14- Esed, M. Kur’an Mesajý, 3/1198

15- TDV Meali âyet açýklamasý,s: 572

16- Müslim, Mesâcid/4 no: 1165. Tirmizî, Siyer/4 no: 1553. Ýbni Mâce, Teyemmüm/90  no: 567

Hüseyin Kerim ECE
 / Vuslat dergisi
 

Bu yazý 2816 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

06/10/2020 - 01:41 DÝNÎ HAYATIN ÜÇ BOYUTU: DAVRANIÞ, DUYGU VE BÝLGÝ 

n

23/04/2020 - 04:57 DOÐRUNUN YARDIMCISI ALLAH’TIR / Dr. Abdülkadir ERKUT 

n

23/04/2020 - 03:55 RAMAZANDA TAKVA EÐÝTÝMÝ / Dr. Ekrem KELEÞ 

n

30/03/2020 - 10:58 DÜNYA, ÝMTÝHAN DÜNYASIDIR / Nurcan SOLAK 

n

03/02/2020 - 10:48 PEYGAMBER EFENDÝMÝZE SALAT Ü SELAMIN MANASI  / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

14/10/2019 - 11:50 ÝNSANLIÐA ÖRNEK VE ÖNDER TOPLUM / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

16/09/2019 - 10:34 BARIÞ DÝNÝ ÝSLAM / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

17/12/2018 - 01:23 ALLAH DOSTLARI KÝMLERDÝR?

n

19/11/2018 - 10:32 Kur'an'ýn ýþýðýnda insanlýða model gençler

n

17/10/2018 - 03:33 Kur'an ile Dirilmek

n

10/04/2018 - 01:33 DÜNYA HAYATINDA  ALLAH’IN TARAFINDA OLMAK

n

30/03/2018 - 12:04 DÜNYA VE AHÝRET MUTLULUÐUNUN YOLU: AMEL-Ý SALÝH

n

30/03/2018 - 11:39 RABBÝMÝZÝN BÝZLERE KUTSAL EMANETLERÝ: TOPRAK, SU, HAVA

n

30/03/2018 - 11:31 KUR’AN’DA MUSÝBET KAVRAMI  ÜZERÝNE PSÝKO-SOSYOLOJÝK  DEÐERLENDÝRMELER

n

29/03/2018 - 01:10 ÝSLAM MEDENÝYETÝNÝN BAÞKENTLERÝ: MEKKE, MEDÝNE, KUDÜS

n

03/01/2018 - 11:26 TAKLÝDÝ ÝMANDAN TAHKÝKÝ ÝMANA; GELÝN KUTSAL KÝTABIMIZI DOÐRU OKUYALIM

n

10/11/2017 - 01:44 TAKLÝDÝ ÝMANDAN TAHKÝKÝ ÝMANA: GELÝN RABBÝMÝZÝ DOÐRU TANIYALIM

n

02/10/2017 - 04:12 YARATILIÞ GAYEMÝZ: ÝBADET/ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:43 ÝBADETLERÝN  BÝRLÝÐÝMÝZE KATKISI

n

03/07/2017 - 04:09 AHD ve MÝSAK SORUMLULUKTUR

n

13/06/2017 - 12:10 MANEVÝ BAKIM AYI: RAMAZAN

n

18/04/2017 - 09:24 ÝLAHÎ RÝSALET ELÇÝLERÝNÝN MÝSYONU: ÝNSANLIÐI ÇATIÞTIRMAK DEÐÝL BARIÞTIRMAKTIR

n

28/03/2017 - 03:11 TEFEKKÜR

n

20/03/2017 - 01:07 ÝSLAM’IN HEDEFÝNDE ÝNSAN VARDIR

n

17/02/2017 - 11:41 KUR’AN-I KERÝM’DE MÜNAFIKLARIN ÖZELLÝKLERÝ

n

29/12/2016 - 10:57 Kur’an’la Ýliþkilerimizde Týkanýklýk Var

n

19/12/2016 - 03:08 Kur’an’la Ýliþkilerimizde Týkanýklýk Var

n

07/11/2016 - 12:31   KUR’AN’DA VELÂYET KAVRAMI

n

18/10/2016 - 04:51 YÜREKLER ve YÖNELÝÞLER

n

21/09/2016 - 03:28 ÝSLAM'IN ÝSTEDÝÐÝ DÜZEYE ULAÞMAK

n

14/06/2016 - 11:19 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

10/06/2016 - 10:09 GÜNLÜK HAYATIMIZDA KUR’AN

n

07/06/2016 - 02:46 Ýnsan Dünyaya Emanet

n

02/05/2016 - 12:32 KUR’AN AÇISINDAN MESCÝD GERÇEÐÝ

n

18/01/2016 - 02:22 EÐER BÝLMÝYORSANIZ

n

01/12/2015 - 03:35 KUR’AN’A GÖRE SAHABE GERÇEÐÝ

n

20/11/2015 - 01:28 TAKVA

n

09/10/2015 - 02:44 Zaman, Ýnsan ve ziyan

n

07/09/2015 - 03:47 KUR’AN EÐÝTÝMÝ

n

08/08/2015 - 10:46 KOMÞULUKTA KUR’ANÝ ÖLÇÜ

n

06/07/2015 - 12:38 AZIKLARIN EN HAYIRLISI  VE EN SONSUZ OLANI

n

11/05/2015 - 02:51 HEPÝNÝZ ÂDEM’DENSÝNÝZ Âdem ise Topraktan

n

27/04/2015 - 12:27 Kur’an’ý, Tabiatý ve Tarihi Anlamak

n

23/12/2014 - 03:22 Þükür-Þâkir

n

27/10/2014 - 03:11 KURÂN KARÞISINDAKÝ DURUÞUMUZ

n

24/10/2014 - 03:42 KURÂNIN METÝNLEÞME TARÝHÝ

n

04/07/2014 - 04:28 Haram Lokma ve Toplumsal Kaos

n

30/06/2014 - 06:05 Oruç Kalkandýr

n

05/05/2014 - 01:01 21. YÜZYILDA KUR’AN’I HAYATA TAÞIMAK

n

09/04/2014 - 03:17 Küfür-Kâfir

n

09/04/2014 - 12:49 HALKIN KUR’AN ANLAYIÞI

n

21/03/2014 - 05:05 Sorumluyu Baþka Yerde Aramak

n

21/03/2014 - 03:35 Samimiyet: Hakikati, Fazileti ve Afetleri

n

10/02/2014 - 02:22 Her Dem Ýmtihan

n

04/10/2013 - 05:10 Kur’an’da Öfke Kontrolü

n

22/07/2013 - 03:37 Kimlik inþasýnda Kur’an öðretimi ve öðreniminin önemi

n

19/06/2013 - 04:10 Günümüz Gençliði

n

18/06/2013 - 03:35 Kur'an ve Sünnete Göre Kavmiyetçilik

n

15/05/2013 - 11:32 Þeytanýn kardeþleri kimlerdir?

n

14/03/2013 - 01:30 KUR’AN’DA KARDEÞLÝK

n

14/03/2013 - 11:10 KURÂNIN BUGÜNE SESLENÝÞÝ

n

28/01/2013 - 01:55 KUR’ÂN’IN HAYATA MÜDAHALESÝ

n

28/01/2013 - 01:51 KURANI OKUMA VE ANLAMA SORUMLULUÐU

n

28/12/2012 - 11:53 KUR’AN KENDÝNÝ NASIL TANITIYOR?

n

27/12/2012 - 04:19 KUR‘AN‘IN ANLAM DÜNYASI ÝLE BULUÞMAK

n

22/11/2012 - 11:38 Buhranlarýmýz günahlarýmýzdandýr

n

05/10/2012 - 02:30 Kur’an-ý Kerim’de hak kavramý

n

03/09/2012 - 04:28 Þeytanýn kardeþleri kimlerdir?

n

03/09/2012 - 02:28 Kur’an karþýsýnda nebevi duruþ

n

13/07/2012 - 11:07 Aðýr emanet

n

13/07/2012 - 10:59 Kur’an’ý öðrenmeyi/ öðretmeyi öðrenme üzerine

n

27/06/2012 - 11:06 Kur’an’a koþun

n

26/06/2012 - 04:04 Kendi dilinden Kur’an

n

25/04/2012 - 04:13 Hayata kulluk mührünü vurmak

n

02/04/2012 - 03:41 Ya Rabbi! Müminlere kin beslemekten bizleri koru!

n

12/03/2012 - 02:06 Duanýn Önemi

n

12/03/2012 - 01:28 Kur'an-ý Kerim'de söz

n

05/03/2012 - 01:41 Müminler ancak kardeþtir

n

23/01/2012 - 12:31 Dua Kavramýnýn Anlamý

n

16/01/2012 - 01:48 Dinin þiarý:Ezan

n

03/01/2012 - 01:29 Kur’an’da Tevbe Kavramý

n

12/10/2011 - 02:01 Allah’a Gerektiði Gibi Ýnanmak

n

12/10/2011 - 01:58 Kur’an’ýnTevhid Felsefesi

n

11/07/2011 - 03:04 Kur'an'ý sen de oku,anla ve yaþa!

n

06/06/2011 - 02:34 Kur’an’ýn deðerleri ve onlarýn sýra düzeni

n

14/02/2011 - 16:28 Sahabenin Kur'an'ý öðrenme ve öðretme gayretleri

n

17/01/2011 - 14:37 Kur’an’ýn Öngördüðü Model Mü'min

n

02/12/2010 - 17:03 Kur’an ve Hikmet Peygamberi

n

02/12/2010 - 16:10 Son Elçi ve Son Mesaj HZ.Muhammed ve Kur'an-ý Kerim

n

15/10/2010 - 18:42 Kur’an hayatýmýzýn neresinde?

n

10/08/2010 - 14:58 Düþünmek Kur'anýn Emri

n

28/04/2010 - 11:55 Ýlk muhatabýnýn dilinden Kur’an

n

21/01/2010 - 10:31 Kur’an’ýn Iþýðýnda Sorumluluk Duygusu ve Davranýþ Bilinci   

n

20/01/2010 - 10:54 Allah’a Tevekkül… AMA NASIL?

n

06/07/2009 - 15:11 Günlük Hayatýmýzda Kuran

n

06/07/2009 - 15:07 Kuran'i Kerimi Okuyanlar

n

04/05/2009 - 14:45 Kuran'i Kerimi Okuyanlar

n

04/05/2009 - 14:35 Kur'anla Baðlantý Ýçinde Olmak

n

21/03/2009 - 10:19 Kur'an'ý Nasýl Okuyalým ?

n

19/03/2009 - 15:17 Ashabýn Kur'ân'ý Ezberleme ve Yazmadaki Gayretleri
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Görmedin mi ki Allah gökten yaðmur indirir de yer yemyeþil oluverir.

Alah latiftir, habîrdir.



( Hacc Suresi - 63)

Bir Hadis

Peygamberimiz (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah, sizden birinin iþini en iyi þekilde yapmasýný sever”

(Taberânî, Mu’cemu’l-evsat, I, 275)

Bir Dua

“Ey kalpleri evirip çeviren (Allah’ým!) Benim kalbimi de Senin dinin üzere sabit kýl.”

(Tirmizi, Deavât, 89)

Hikmetli Söz

Ýlim daðýtmakla çoðalýr, mal ise daðýtýlmakla noksanlaþýr.

Ýlim hükmeden, mal ise kendisine hükmedilendir.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com