Kur’an’ý hayata uygulamak dindir, imandýr. Müslüman olmak, Kur’an’ý hayata uygulayacaðýna söz vermektir. Kur’an’a sýrt dönmek, iman iddiasýyla baðdaþmaz. Ýnsan bir þeye o doðru olduðu için inanýr. Ýnandýðý þey bir vazife ise, o vazifeyi yapmam gerekir diye iman eder. Hem inanýyorum demek, hem de keyfine göre hareket etmek olmayacak bir þeydir. Kiþi ‘âmentü’ diyerek “Allah’ýn kitaplarýna, özelde Kur’an’a iman ettim, þehâdet ile Hz. Muhammed’in son peygamber olduðuna þâhitlik ettim” der. Bu iman ifadesi; “Kur’an’ý Allah’ýn kitabý olarak kabul ediyorum, hayatýmý; yani tasavvurumu, hükümlerimi, deðer yargýlarýmý Kur’an’a uygun hale getireceðim, Kur’an’ýn bak dediði yerden bakacaðým, olaylarý, hayatý ve ölümü, insaný ve varlýðý, geçmiþi ve geleceði Kur’an’ýn kriterleri ile deðerlendireceðim, onun ibadet ve ahlâk ölçüleriyle hareket edeceðim” demiþ olur.
Kur’an’ý hayata taþýma konusunda en önemli nokta, Kur’an’a bakýþ açýsýdýr. Kur’an bizim için nedir, nasýl bir kitaptýr? Tarihsel bir miras mý? Maddî deðeri yüksek eski kutsal bir metin mi? Arap dilinin harika bir edebî ürünü mü? Týlsým, üfürük, nefes ve rukye (muska) malzemesi mi? Fizikî hastalýklarýn ilacý, ölülerin ruhlarýný sakinleþtiren bir terapi aracý mý? Bilimsel araþtýrma kaynaðý mý? Yürek tellerini harekete geçiren mûsîki mi? Bir geçim aracý mý? Yoksa hayat kitabý mý?
Her mü’min kendi kendine þu sorularý sormalý ve cevabýný yine kendisi vermeli. Kur’an benim için ne ifade ediyor? Ben Kur’an’ýn karþýsýnda neredeyim? Hayatýmda Kur’an’ýn fonksiyonu nedir? Ben gerçekten Kur’an’a inanýyorum dediðim kadar ona uymakta titizlik gösteriyorum mu? Yoksa bütün bunlar iddiadan öteye geçmiyor mu?
Kur’an ile ilgili öncelikle þunlarýn bilinmesi gerekir:
Kur’an Hayat Kitabýdýr
Kur’an niçin indirildi sorusunun cevabý budur. Hayat kitabý olsun, hayatý inþa etsin. Zira hayat insana ait deðil. Hayatýn asýl sahibi insaný geçici bir süreliðine bu dünyada yaþatýyor. Ýnsan, gönderiliþ amacýna uygun nasýl yaþayabilir? Hayat ayný zamanda bir emanettir. Ýnsan bu emanetleri nasýl en güzel bir þekilde koruyabilir ve gereðini yapabilir? Varlýk âleminde en küçüðünden en büyüðüne (zerreden küreye) kadar her yaratýðýn bir görevi var. Peki, insanýn bir görevi yok mu? Ýnsan bu görevini nasýl yerine getirebilir? Ýnsan en küçük bir iyiliðe bile -eðer kadirþinâs ise- teþekkür eder. Hayatýný sürdürebilmesi için kendisine sayýsýz iyilik eden Yaratýcýsýna teþekkür etmesi gerekmez mi? Cevap evet ise, soru þu: Ýnsan nimetlerin sahibine nasýl teþekkür (þükr) etmelidir? Ýnsan bu dünyada iyi bir hayat yaþamak ister. Aðzýnýn tadýyla, hoþ, az sorunlu, az kavgalý, az stresli ama daha mutlu, daha huzurlu. Ýnsan nasýl huzurlu bir hayat sürebilir? Ahiretin varlýðýna inananlar orada da kurtuluþ ve saadet isterler. Peki, nasýl olabilir bu?
Ýþte bütün bu sorularýn cevabý tek: Kur’an ile… Zira Âlemlerin Rabbi insan dünya denemesini baþarý ile tamamlasýn, Rabbine hakkýyla þükretsin, dünyada fýtrata uygun bir hayat yaþasýn, Ahirette de ona saadet saðlayacak bir hayat sürsün diye ona elçiler ve kitaplar gönderdi. Bir baþka deyiþle, imtihan için yaratýlan insan, bu imtihaný ancak Kur’an ile kazanabilir. Kur’an, Allah’ýn insana olan rahmetinin bir sonucudur. Rahman ve Rahim olan Allah kullarýna olan sevgi ve þefkatinden dolayý, onlara iyilik olsun diye rahmet olan Kur’an’ý gönderdi. (1) Öyleyse Kur’an bazýlarýnýn zannettiði gibi yalnýzca okunan bir kitap deðil. Tam tersine O hayat kitabýdýr
Kur'ân beyyineleri (apaçýk delilleri), ölçüleri, hükümleri, ilkeleri ve haber verdiði hakikatlerle fikirleri ve kalbleri aydýnlatan basiret nurudur. Ýnsanlar için hidâyet rehberi ve rahmettir.(2) “Þüphesiz bu Kur'ân, insanlarý en doðruyola, en isabetli olana yöneltir.” (3)
“Elif. Lâm. Mîm. Ýþte kendisi hakkýna hiç bir þüpheye yer olmayan bu Kitap, takva sahipleri için bir hidayet rehberidir.” (4)
Kur’an’ýn indiriliþ amacý, insanlarýn Allah’ýn koyduðu ölçülerle yaþamak, hayatý ilahi ilkelere uygun sürdürmelerini saðlamaktýr. (5) Bu anlamda kim Allah’ýn indirdiði ölçülere uymazsa, onlarý hayatýna uygulamazsa, hangi konu da olursa olsun, karar verdiði zaman Allah’ýn indirdiklerine uygun karar vermezse, böyle kimseler Kur’an’a göre fâsýk, zâlim ve inkârcýdýr. (6) Kur’an sözlerin en güzeli (7) ve en hayýrlýsý (8) olduðu gibi ayný zamanda ölçüler ve deðerler, hükümler ve en doðru haberler içeren, münzel (Allah tarafýndan indirilen) bir kitaptýr.
Kur’an Öncelikle Okunmasý Gereken Bir Kitaptýr
Çünkü Kur’an’ý okumadan anlamak, anlamadan uygulamak mümkün deðildir. Dünyada
ve ahirette esenlik yurduna kavuþa bilmek, ancak Kur’an ile saðlanýr. Kur’an okumak önemlidir. Ama sýrf okumuþ olmak için deðil, hidayete kavuþmak, dosdoðru bir inanca sahip olmak, dürüst bir hayat tarzý kurmak ve ahiret saadetini kazanmak için okunmalý. (9)
Kur’an’ý okuyalým. Ama sayýsýz sevap kazanýp cennette daha iyi bir yer kazanma hayaliyle deðil. Güzel sesli karilerin okuduðu Kur’an’ý dinleyelim. Ama musiki zevkimizi gidermek için deðil. Kur’an’ý okuyalým. Ama içinde ne dediðini bilmeden, sadece okumak için deðil. Öðrenmek, anlamak, yaþamak ve yaþatmak için okuyalým. Hayatý kurmak, baþkalarýný uyandýrmak için, çalýþmak, zorlukla mücadele etmek için okuyalým. (10)
Ýstenilen þekilde Kur’an okumanýn sonuçlarý þöyledir: “Gerçek mü’minler þu kimseler
dir ki, Allah hatýrlatýldýðý zaman kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okunduðu zaman imanlarý güçlenir ve daima Rablerine tevekkül ederler.” (11)
Peygamber (s.a.s.) pek çok hadisinde Kur’an’ýn okunmasýný tavsiye ediyor. (12) Kur’an öðrenenleri ve öðretenleride hayýrlý insanlar olarak sayýyor. (13) Ancak Kur’an okumak herhangi bir kitabý okumak gibi deðildir. Onu okumanýn kendine göre þartlarý ve metodlarý vardýr. Bunlardan birkaçýný þöyle sýralamak mümkün:
1- Kur’an’ý okumaya istiâze (eûzü) ve besmele ile baþlamalý. Çünkü bu Kur’an’ýn emridir. (14) Kur’an ayný zamanda her þeyin Allah’ýn adýyla okunmasý gerektiðini söylüyor. (15)
2- Kur’an’ý uygun bir yerde ve zamanda okumalý. Kur’an okumaktan maksat onun rehberliðinden faydalanmak, uyarýlarýna ve öðütlerine kulak vermek, hükümlerini uygulamak üzere öðrenmektir. Onu daha iyi anlayabilmek için dikkati ona vermek, zihin ile onu anlama arasýnda olabilecek engelleri kaldýrmak gerekir. Kur’an sakin bir ortamda, sakin bir kafa ile daha iyi okunur. Bir hadiste buna iþaret ediliyor. “Kalpleriniz kendisi ile ülfet ettiðiniz süre Kur’an okuyunuz. Ýhtilaf ettiðinde ise okumayý býrakýp kalkýnýz.” (16)
3- Kur’an’ý can kulaðý ile duyarak ve hissederek okumalý. Can kulaðý ile dinlemek bazen anlama, kavrama ve tefekkür etmek demektir. Kur’ân akla hitap ettiði gibi kalbe ve duygulara da hitap eder. Allah (c.c.): “Kur’an okunduðu zaman hemen ona kulak kesilin ve susun ki merhamet olunasýnýz.” (17) buyuruyor. Bu emir elbette ilk önce onu okuyana yöneliktir. Okuduðu Kur’an’ý ilk iþiten odur. Kaldý ki buradaki amaç baþkasýný “Kur’an okurken duyarsanýz susun” emrinden önce, Kur’an okuyun ama, önce kendiniz dinleyin, ne dediðine kulak verin, -zýmnen- duyduklarýnýzla amel edin ki merhameti hak edesiniz demektir. Kulaðýn duyduðunu akýl anlamalý, idrak etmeli. “Susmak iyi dinlemeye, iyi dinlemek basirete yani hakký görmeye ve doðruyu kavramaya, basiret iman ve amele, iman ve amel de rahmet ve ilâhî nimete sebep ve yoldur.” (18)
Kur’an: “vahyi iþitmedikleri halde iþittik diyenler gibi olmayýn” diyor. (19) Bu, iþittikleri Kur’an davetini kabul etmeye yanaþmayan, ya da duyduklarý halde aldýrmayanlar hakkýndadýr.
4- Kur’an’ý aklederek okumalý. Çünkü Kur’an akýlla anlaþýlýr. Kur’an akla hitap eder. Ýnsanlarýn aklýný kullanmalarýný ister. Kur’an’a göre akletmek, Allah’ýn kudretini gösteren varlýk âlemindeki ve Kur’an’daki âyetler üzerinde düþünüp gerekli sonuçlarý çýkarmaktýr. (20)
5- Kur’an’ý tertîl üzere okumalý. Yani aðýr ðýr, sindiresindire, üzerinde dura dura ve manalarýný düþüne düþüne. (21) Böyle bir okuma emri, ‘Kur’an’ý niçin okuyalým’ sorusunun da cevabýdýr. Anlamak, idrak etmek, hiss etmek ve pratiðe aktarmak amacýyla. Tertîl, Kur’an’da iki yerde vahyi anlama ve hayata aktarma baðlamýnda gelir. Tertîl emrinin amacý, vahyin manalarýný nakleden kalbe iyice yerleþtirilmesidir.(22)
6- Kur’an’ý düþünerek okumalý. Kur’an, pek çok âyette doðrudan doðruya insanýn düþüncesine hitap eder. Israrla aklýný, idrakini, mantýðýný, þuurunu, basiretini, kullanmasýný ister ve gönüllere seslenir. Bu düþünmeyi Kur’an farklý kelimelerle anlatýyor.
7- Kur’an’ý tefekkür ederek okumalý. Tasavvur etme, hatýrlama, düþünme, kafayý çalýþtýrma ve fikir üretme demektir. Kur’an insanýn kurukuruya deðil, ilâhî iradeyi keþfetsinler diye tefekkür etmesini istiyor. (23)
8- Kur’an’ý tedebbür ederek okumalý. Düþünüp taþýnmak, derinlemesine incelemek, bir iþin sonunu baþýndan görüp tedbir almak, geleceðe yönelik düþünmek demektir.Kur’an kendisi üzerinde tedebbüre dilemesini söylüyor (24) ve “Onlar hala Kur’an’ý düþünüp tedebbür etmediler mi?”diye soruyor. (25)
9- Kur’an’ý tezekkür ederek okumalý. Zikir ile ayný kökten türeyen tezekkür geçmiþe yönelik bir düþünme eylemidir. Geleceðe yönelik sonuçlar elde etmek, ders/ibret almak üzere kalbin titreyerek hatýrlamasý ve tefekkür etmesidir. (26)
10- Kur’an’ý fýkh ederek okumalý. Fýkýh birþeyi derinlemesine anlamak, tefakkuh ise iyice anlamak, kendini öðrenmeye vermek, net birfikir elde etmek demektir. Allah (c.c.) âyetlerini fýkheden (anlayan) bir toplum için açýkladýðýný haber veriyor. (27)
11- Kur’an’ý þuurlu olarak ve ibret almak (i’tibar) maksadýyla okumalý. Kur’an’ý ancak þuur ve basiret sahipleri anlar, bilinçsiz ve basiretsiz yaklaþananlar ise onu anlayamaz. (28) Kur’an þöyle diyor: “Ey akýl (basiret) sahipleri, düþünüp ibret alýn.” (29)
12- Kur’an’ý kendi bütünlüðü içinde okumalý. Kur’an okuyanlar parçaya takýlýp kalmamalý, parçada bütünü görmeye çalýþmalý. Çünkü Kur’an birbirini tamamlayan âyetlerden müteþekkildir. Ýçinde çeliþki (tenâkuz), yanýlma ve yanýltma yoktur. O Allah katýndan gelmeseydi þüphesiz içinde pek çok tutarsýzlýk olurdu. (30)
13- Kur’an’ý anlamak için okumalý. Müslüman Kur’an’ý yüz yýllarca önce deðerli bir tarihî kitap olarak deðil, doðrudan kendisine þimdi vahy olunuyor gibi okumalý. Kur’an’ýn kendisine hitap ettiðini, onun amacýnýn da kendisine doðru yolu göstermek olduðunu bilmeli. (31)
14- Kur’an’ý uygulamak için okumalý. Kur’an, sadece okunmak için deðil uygulanmak için gönderilmiþ bir kitaptýr. Kur’an’ý yüzünden veya ezbere okumak elbette bir ibadettir. Ama bu tilâvet ibadetinin asýl amacý, Kur’an ile hayatý kurmak üzere anlamak olmalýdýr.
Kur’an Uyulmasý Gereken Bir Kitaptýr
Kur’an, içindekiler öðrenilsin, onlara uyulsun diye okunmasý gereken bir kitaptýr. “Ýþte bu da bizim indirdiðimiz mübarek bir kelâmdýr. Þu halde ona uyun ve sorumluluk bilincini kuþanýn ki rahmete nail olasýnýz.” (32)
Kur’an’a uyabilmek, ona sýmsýký tutunabilmek için onun anlaþýlmasý gerekiyor. Kiþi bilmediði, duymadýðý, anlamadýðý þeye duyarsýz kalýr ve bununla sorumlu tutulmaz.
Kur’an, Ýslâm ümmetinin terbiye ve yönetim kitabýdýr. Ýnsanlarýn en hayýrlýsýný toplumu yetiþtiren Kur’an’dýr. Peygamber (s.a.s.) sahabeleri Kur’an’la terbiye etti ve yetiþtirdi, onlarý en hayýrlý toplum yaptý. Kur’an’ýn bu iþlevi halen devam ediyor. Ýslâm þekil ve gösteriþ dini veya havada kalmýþ hayaller deðildir. Bu din hayatýn realitesidir. Kur’an da bu dinin kitabýdýr. (33)
Kur’an Anlaþýlýr Bir Kitaptýr
Kur’an, kendisini ‘mübîn’ diye takdim ediyor. Yani anlaþýlabilen, açýk ve net bir mesaj. “Andolsun ki biz size (gerekeni) açýk açýk bildiren âyetler, sizden önce yaþayýp gitmiþ olanlardan örnekler ve takvaya ulaþmýþ kimseler için öðütler indirdik” (34)
Kur’an dilini bilmeyenler bile Kur’an’ýn ne demek istediðini, neye davet ettiðini, haberlerini, hükümlerini, müjde ve uyarýlarýný, güzelliklerini, mucize oluþunu, etkilerini rahatlýkla anlayabilirler. Bunu da onun genel mesajýndan, muhatabýn diline aktarýlmýþ açýklamalardan, yorumlardan ve araþtýrmalardan yola çýkarak yapabilirler. Allah (c.c.) âyetleri insanlar anlasýnlar, akletsinler, düþünsünler diye açýklamaktadýr. Mesela : “… Allah size âyetlerini böyle açýklamaktadýr. Belki düþünürsünüz.” (35)
Kur’an’ý Anlamak Farzdýr
Kur’an anlaþýlýr bir kitap olduðu gibi, onu anlamak ve hayata taþýmak her müslümana farzdýr. Ýslâm inancýna göre insanýn yaratýlýþ sebebi bellidir. Kulluk, deneme, kimin daha salih amel (güzel iþ) yapacaðýnýn belli olmasý için insan yaratýldý. Yani o bir kuldur. Kulun da bir sahibi ve o sahibine karþý görevleri vardýr.
Kur’an’ý herkes anlamalýdýr. Çünkü herkes kulluktan sorumludur. Anlamak sorumluluktur. Ya da sorumlu olabilmek için anlamak gerekir. Bundan önce insan anlama sistemleriyle donatýlmýþ, anlayabileceði bir Kitap indirilmiþ, indirilen Kitabý anlamayý saðlayacak elçi de bereberinde görevlendirilmiþtir. Yalnýz onu anlama çabasý insandan gelmelidir.
Kur’an’ý Günümüze Taþýmak
Kur’an’ý okumak ve anlamak da yeterli deðil, onu hayata hâkim kýlmak
esastýr. Yani týpký Peygamber gibi yaþayan Kur’an olmak. Bunu siz Kur’an’ý okur yaþar olmak diye adlandýrabilirsiniz. Bunun için þunlarýn yapýlmasýný faydalý görüyoruz:
1- Her gün mümkün olmasa bile hafta en az bir defa veya daha fazla Kur’an’da velev bir sayfa da olsa mealiyle, mümkünse kýsa tefsiriyle birlikte okumalý. Hatta yanýmýzda her zaman bir Kur’an taþýmak da güzel olur.
2- Kur’an’la ilgili, tefsir usûlü, Kur’an tarihi, Kur’an’ýn özellikleri ve konularý hakkýnda öz bilgi veren kaynaklar ve Kur’an konularýný ayrýca ele alan -ki bunlara konulu tefsir deniyor- eserler sýk sýk okunmalý.
3- Kur’an kavramlarý ile kaynak kitaplara bakýlmalý, imkân dâhilinde haftalýk dersler yapmalý. Bu þüphesiz Kur’an’ý daha iyi anlamaya katký saðlar.
4- Bulunduðumuz yerde bir kaç kiþi de olsa mutlaka Kur’an halkalarý kurmalý. Buralarda ya belli sûreler, ya belli konular, ya da belli pasajlar müzakere edilmeli, öðrenilmeli.
5- Elden geldiði ve bildiðimiz kadar Kur’an’ýn emirlerine uymalý, yasaklarýna dikkat etmeli. Bunu zaman zaman kendimize hatýrlatmalý. Bu gibi þeyleri hatýrlatan derslere, Kur’an sohbetlerine, programlara katýlmalý.
6- Zamaný müsait olanlar dijital imkânlardan yararlanarak Kur’an’ý meali veya tefsiri ile dinleyebilirler.
7-Oyuna, eðlenceye, gezmeye, tv. Ýzlemeye, faydasýz sohbetlere, hatta yemeðe ayrýlan zamanýn bir kýsmýný Kur’an’ý öðrenmeye ayýrmayý denemek gerek.
8- Her hafta Cuma günleri ve özellikle Ramazan’da Kur’an ile iliþkilerimizi, ona terk edilmiþ kitap muamelesi yapýp yapmadýðýmýzý, davranýþlarýmýzýn Kur’an’a uygun olup olmadýðýný nefis muhasebesi þeklinde gözden geçirmeli.
Hüseyin K. Ece
Zaandam/Hollanda
Dipnot
[1]- En’am 6/157. A’raf 7/52 203. Yûsuf 12/111. Nahl 16/64, 89. Ýsrâ17/82
[2]- Câsiye 45/20
[3]- Ýsrâ 17/9. Birbenzeri: Bakara 2/2. Câsiye 45/11. Zümer 39/23.Nahl 16/64
[4]- Bakara 2/1-2
[5]- Maide 5/49
[6]- Maide 5/44, 45 ve 47
[7]- Ýbn Mâce, Mukaddime/7 (46). Nesâî, Sahv/65 (1312)
[8]- Müslim, Cuma/43 (2005 )
[9]- C. Vatandaþ, Kur’an ve Hayat, s: 87-88
[10]- B. Karlýða, Kur’an’ý Nasýl Okuyalým içinde, s: 18-19
[11]- Enfâl 8/2. Birbenzeri. Zümer 39/23
[12]- Tirmizî, F. Kur'ân/13 (2905) Buhârî, F. Kur’an/32, 33, 35 (5049,5050, 5055). Müslim, Musâfirîn/247 (700). Tirmizî, Tefsir/Nisa (3027). Ebu Dâvûd, Ýlim/13 (3668)
[13]- Tirmizî, F. Kur’an/15 (2907-2909) Buhârî, F. Kur'ân, 21 (5027, 5028)
[14]- Nahl 16/98-99
[15]- Alak 96/1
[16]- Buhârî, F. Kur’an /37 (5060), I’tisam 67 (7364).
[17]- A’raf 7/204
[18]- Elmalýlý, H. Yazýr, Tefsir, sad. 4/196
[19]- Enfâl 8/21
[20]- Bakara 2/164. ÂliÝmran 3/118. Hac 22/46. Yûsuf 12/2. Ankebût 29/43. Yûnus 10/100
[21]- Müzemmil 73/4
[22]- M. Ýslâmoðlu, Meal s: 1185
[23]- ÂliÝmran 3/190-191. Nahl 16/44, 69. Bekara 2/219, 266. Ra’d 13/3. Rûm 30/21. Câsiye 45/13
[24]- Muhammed 47/24. Nisâ 4/82. Sâd 38/29
[25]- Mü’minûn 23/68
[26]- Yâsin 36/69. Ýbrahim 14/52. Ahzâb 33/34. A’raf 7/130. Neml 27/59-64. Nahl 16/13
[27]- En’am 6/97-98. Ýsrâ 17/44. A’raf 7/179
[28]- En’am 6/122-123. Mü’minûn 23/54-56
[29]- Haþr 59/2
[30]- Nisâ 4/82) (A. Yýldýz-Þ. Özdemir, Kur’an’ý Anlamak Farzdýr, s: 130-159. A. Yýldýz, Yol Haritamýz Kur’an, s: 30-42 özetle)
[31]- Âl-i Ýmran 3/101-103. Sad 38/29) .
[32]- En’am 6/155. Birbenzeri: A’raf 7/3. Zuhruf 43/43-44
[33]- M. Kutub, Kur’an’ý Nasýl Okuyalým, s: 21
[34]- Nûr 24/34. Birbenzeri: Yâsin 36/69. Yûsuf 12/1. Kasas 28/2)
[35]- Bakara 2/219. Ayrýca bakýnýz: Bakara 2/187, 221, 230, 242, 266. Âl-iÝmran 3/103. Mâide 5/89. Nûr 24/18, 61. Nahl 16/39, 44, 64
|