Din dilindeki anlamý
“Þükr” kelimesi, Kur’an öncesinde tamamen bir insanýn yaptýðý iyiliðe karþý iyilik yapaný övmek, minnettarlýk duymak, kadirbilir þekilde davranmak ve nankörlük etmemekten ibaret iken Kur’an ile bu kelime, Allah’ýn insanlara lütfettiði sayýsýz nimetlere karþý Allah’a þükür anlamýnda kullanýlmýþtýr.
Kur’an’daki anlamý
“Þükr” kelimesi, cahiliye dönemine göre Kur’an’da semantik bir geliþme göstermiþ ve “iman” anlamýna yaklaþmýþtýr. Zýddý olan “küfr” ise tamamen “inkâr” anlamýna dönüþmüþtür. Kur’an’da 25 defa “þâkir” (þükreden) ve “þekûr” (çok þükreden) þeklinde isim-sýfat, iki defa “meþkûr” (þükredilen) þeklinde ismi mef’ul, üç defa “þükr” ve “þükûr” (þükretmek) þeklinde mastar, 45 defa da fiil olarak geçmiþtir. “Þâkir” ve “þekûr” kelimeleri, 6 yerde Allah’ýn sýfatý, 19 yerde ise insanýn sýfatý olarak kullanýlmýþtýr. Allah’ýn þâkir ve þekûr olmasý, insanlarýn iman, ibadet ve salih amellerine karþýlýk onlara yaptýklarýndan fazlasý ile nimet ve mükâfat vermesi anlamýndadýr.
Þükrün çeþitleri
Allah’ýn insanlara lütfettiði maddi ve manevi nimetlere karþý þükür, üç þekilde yapýlýr: a) Kalp ile þükür. Bu; nimetleri verenin Allah olduðunu bilmek ve bunu itiraf etmek, Allah’ýn varlýðýný, birliðini, yüceliðini ve rýzýk verici olduðunu ikrar edip O’na iman etmek ve O’nu sevmektir. b) Dil ile þükür. Bu; Allah’ý övmek, þükür ifade eden sözleri söylemek, Allah’a saygýlý ve itaatkâr olmaktýr. c) Uzuvlar ile þükür. Bütün uzuvlarý Allah’a ibadette ve itaatte kullanmak ve O’na isyan etmemek, Allah’ýn insana verdiði nimetin cinsinden baþkalarýný da faydalandýrmaktýr. Mesela bir adam yediði yemeðin cinsinden, onu bulamayan birine yedirirse o nimete þükretmiþ olur. Bir bilgin, öðrendiklerini baþkalarýna öðretirse ilim nimetine þükretmiþ olur. Bir sanatkâr, sanatýný isteyen insanlara öðretirse sanat nimetine þükretmiþ olur. Dil ile þükür ifade eden sözleri söylemek kolaydýr ama üçüncü þekilde þükretmek kolay deðildir. Bu sebeple olmalý ki yüce Allah, “Kullarýmdan hakkýyla þükreden azdýr.” (Sebe, 34/13.) buyurmuþtur.
Þükür, beþ kaide üzerine bina edilmiþtir: 1) Nimeti verene boyun eðmek ve ona tevazu göstermek 2) Nimet vereni sevmek. 3) Nimet vereni övmek. 4) Nimeti kimin verdiðini ikrar etmek. 5) Nimeti, nimeti verenin hoþlanmadýðý yerlerde harcamamak ve kullanmamak.
Allah’a þükür
Allah’a þükür þu þekilde olur: 1) Nimetleri verenin Allah olduðunu bilmek. (Nisa, 4/146; Nahl, 16/3-14.) 2) Ýman etmek. (Ýnsan, 76/2; Ýbrahim, 14/7; Zümer, 39/7.) 3) Sadece Allah’a ibadet etmek. (Ankebut, 29/17.), 4) Dinde sebat etmek. (Âl-i Ýmran, 3/144.) 5) Allah’a ve “Þükr” kelimesi, Kur’an öncesinde tamamen bir insanýn yaptýðý iyiliðe karþý iyilik yapaný övmek, minnettarlýk duymak, kadirbilir þekilde davranmak ve nankörlük etmemekten ibaret iken Kur’ân ile bu kelime, Allah’ýn insanlara lütfettiði sayýsýz nimetlere karþý Allah’a þükür anlamýnda kullanýlmýþtýr. peygamberine itaat etmek. (Lokman, 31/12; Sebe, 34/13.) 6) Salih ameller iþlemek. (Furkan, 25/62, 63-74.) 7) Muttaki olmak. (Âl-i Ýmran, 3/123.) 8) Ahiret için hazýrlýk yapmak. (Âl-i Ýmran, 3/123; Maide, 5/89.)
Yüce Allah, Zümer suresinin 66’ýncý ayetinde, “Yalnýz Allah’a ibadet et ve þükredenlerden ol.”, Bakara suresinin 172’inci ayetinde ise, “Eðer O’na ibadet ediyorsanýz Allah’a þükredin.” buyurmuþtur. Dolayýsýyla insanýn þükredenlerden olabilmesi için Allah’a ibadet etmesi gerekir.
Allah’a ibadet etmeyen, O’na þükretmiþ olamaz. Ýbadet ise sadece namaz, hac, oruç, zekât ve kurban gibi belli sayýdaki görevleri yapmaktan ibaret deðildir. Ýbadet; Allah’a, peygamberine ve kitabýna iman edip Allah ve Peygamberinin bütün emir ve yasaklarýna uymak ve itaat etmektir. Bu manada ibadet edip þükretmek kolay deðildir. Bu sebeple olmalý ki yüce Allah, “Kullarýmdan þükreden azdýr.” (Sebe, 34/13.) buyurmuþtur. Kalbi, dili ve diðer organlarýyla bütün zamanlarýnda þükrü eda edebilen insan, gerçekten azdýr. Peygamberimiz (s.a.s.), “þükreden kul” olmak için geceleri ayaklarý þiþinceye kadar ibadetle meþgul olmuþtur. (Müslim, Münafikûn, 78, 81.)
Ýnsan, az veya çok musibet veya nimetlerle karþýlaþýr. Müminlerin musibetlere sabretmesi, nimetlere þükretmesi gerekir. Þu hadis, bu hususu ifade etmektedir: “Müminin iþi ne acayiptir! Gerçekten onun her iþi hayýrdýr. Bu durum, müminden baþka hiç kimse için söz konusu deðildir. Kendisine bir nimet ulaþýrsa þükreder. Bu, onun için hayýr olur.Eðer bir zarar isabet ederse sabreder. Bu da onun için hayýr olur.” (Müslim, Zühd, 64.)
Allah’a þükrün sebepleri
Ýnsanlarýn niçin Allah’a þükretmesi gerektiðini 8 maddede özetleyebiliriz: 1) Ýnsaný yarattýðý, ona göz, kulak ve kalp verdiði için. (Nahl, 16/78; Müminun, 23/78.) 2) Pek çok nimet verdiði için. (Bakara, 2/29; Enfal, 8/26; Nahl, 16/14.) 3) Peygamberler ve kitaplar gönderdiði için. (Bakara, 2/151-152.) 4) Dinî görevlerde kolaylýk gösterdiði için. (Bakara,2/185; Maide, 5/6.) 5) Kevnî ve kitabi ayetleri açýkladýðý için. (A’raf, 7/58; Maide, 5/89.) 6) Yardým ettiði için. (Enfal, 8/26.) 7) Sýkýntýlardan kurtardýðý için. (En’am, 6/63.) 8) Eþ ve çocuk verdiði için. (A’raf, 7/189.)
Ýnsanlara teþekkür
Kur’an’da Allah ile birlikte anne ve babaya teþekkür edilmesi emredilmektedir. (Sebe, 31/14.) Allah, insaný yaratmýþ ve ona sayýsýz nimetler vermiþtir. Annesi onu karnýnda taþýmýþ, zahmetle doðurmuþ, bakmýþ, büyütmüþ, emzirmiþ, temizliðini yapmýþ, onun için rahatýný ve geceleri uykusunu terk etmiþtir. Babasý onun ihtiyaçlarý için çalýþmýþ, barýnmasýný, yiyecek ve giyeceðini saðlamýþ, terbiyesi ve eðitimi için gereken gayreti göstermiþ ve pek çok fedakârlýklarda bulunmuþtur. Süfyan ibn Uyeyne (ö.198/813), “Kim beþ vakit namazýný kýlarsa Allah’a þükretmiþ olur. Kim anne babasý için beþ vakit namazýn arkasýndan dua ederse anababasýna teþekkür etmiþ olur.” demiþtir. (Nesefî, V, 61.)
Ýnsan, anne babasýna iyilik eder, onlarý hoþ tutar, Allah’a þirk ve isyan olan konular hariç (Lokman, 31/15.) onlarýn isteklerini ve ihtiyaçlarýný yerine getirir, onlara hayýr dua ederse anne babasýna þükretmiþ olur. (Ýbrahim, 14/41.)
Ýnsanýn Allah’a þükreden bir kul olabilmesi için Allahýn kullarýna teþekkür etmesi gerekmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: “Ýnsanlara teþekkür etmeyen Allah’a da þükretmez.” (Tirmizi, Birr, 35.) “Aza þükretmeyen çoða da þükretmez. Ýnsanlara teþekkür etmeyen Allah’a da þükretmez. Allah’ýn nimetlerinden bahsetmek þükür, bahsetmemek ise nankörlüktür.” (Ahmed, IV, 278, 378.) “En faziletli servet; zikreden dil, þükreden kalp ve imanýný korumaya yardým eden mümin bir eþtir.” (Tirmizi, Tefsir, Sure, 9.)
Peygamberimiz (s.a.s.), þöyle dua etmiþtir. “Allah’ým! Seni zikretmek, nimetlerine þükretmek ve sana en güzel biçimde ibadet etmek konusunda bana yardým eyle.” (Ýbn Huzeyme, Dua, No: 751.) “Rabbim! Beni Sana çok þükreden, Seni çok zikreden, Senden çok korkan, Sana itaat eden, Sana saygý gösteren, Sana yönelen ve tövbe eden kimse yap.” (Tirmizi, De’avat, 114.) “Allah’ým! Beni Sana çok þükreden, Seni çok zikreden, nasihatine uyan ve vasiyetini yerine getirip koruyan eyle.” (Ahmed, II, 311, 477.)
Nimetlerle imtihan
Allah, nimetlerini insanlara þükür mü yoksa nankörlük mü edecekler diye denemek için vermiþtir. (Neml,27/40.) Þükreden de nankörlük eden de kendisine yapmýþ olur. (Lokman, 31/12; bk. Neml, 27/40.) Yüce Allah,cennet ve nimetlerini þükredenlere, cehennem ve azabýný ise nankörlük edenlere tahsis ettiðini (Ýnsan, 76/322.) ve sadece þükredenlerden razý olduðunu bildirerek onlarý nankörlükten sakýndýrmýþtýr. (Zümer, 39/7.)
Sonuç olarak; yüce Allah, insana sayýsýz nimetler ihsan etmiþ ve bu nimetler karþýsýnda insanýn þükretmesini istemiþtir. Allah’ýn nimetlerine kalp, dil ve diðer organlarla þükredilir. Ýnsanýn yaratýlýþ gayesi olan kulluk görevini ve nimetlere þükür borcunu yerine getirebilmesi için; nimetleri verenin Allah olduðunu bilmek ve bunu itiraf etmek, O’na iman, ibadet ve itaat etmek, Salih ameller iþlemek, isyan etmekten sakýnmak, ahiret için hazýrlýk yapmak, dinde sebat etmek ve Allah’ýn ayetlerini anlayýp onlarýn gereðini yerine getirmek gerekir.
|