Muhterem kardeþim ebubera, "Kur'an'ý anlama konusundaki görüþünüzü" almýþ, ayrýca "herkesin Kur'an'ý anlayamayacaðýný" söyleyenler için de ne "Tefsir ilmi"yle ne de "usul-ü tefsir" ilmiyle uzaktan yakýndan hiçbir alakasý olmayan aþaðýdaki talihsiz,tutarsýz, ilimden yoksun açýklamanýzý görmüþ oldum. Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat itikadýna sahip bir müslümanýn bu tür sözleri sarfetmesi hiçte yakýþmamýþtýr. Siz kendi aklýnýza göre Kur'an'ý anladýðýný zannederek yola çýkanlardansýnýz.... Siz elinizde bulunan Kur'an Mealini yazan kiþinin anladýðý kadar Kur'an'ý anladýðýnýzýn farkýnda mýsýnýz?... Yahut ta elinizde bulunan tefsir kitaplarýndan ilgili müfessirlerin açýklamalarý kadarýný öðrenerek bilgi sahibi olduðunuzun farkýnda mýsýnýz?.. Kur'an'ýn lafýzlarýný teker teker ve terkip halindeki manalarýný, hukuki neticelerinin neler olduðunu, kanun koyucunun (Þari'in) kastýný, konulan hükümden saðlanan maslahatýn ve bertaraf edilen mefsidetin neler olduðunu biliyor musunuz? Naslarýn âmm, hâs, mücmel, sarih olanlarýný ve benzerlerini, nüzul sebeplerini, nasih ve mensuhlarýný, hükümlerin tearuzu (çatýþmasý) halinde tercih kaidelerini hakikaten duydunuz mu? Yahut, vahiy lisaný Arapçayý, sarf, nahv, belagat ilmini, Kur'an-ý Kerim 'in lügavi ve þer'i manalarýyla beraber ilmini, Muavvel, Zahir, Müfessel, Hafi, Müþkil, Mücmel-Müfesser, Muhkem, Müteþabih, Hakikat, Mecaz, Sarih, Kinaye, Kerahat-Tahrim, Ýbaha ve Nedib gibi kýsýmlarýný biliyor musunuz?...
"ama þeytan bu sefer baþka bir yola baþvurmuþ ve deðiþtirtemediði kitaptan bu sefer insanlarý sen anlamazsýn diyerek uzaklaþtýrmaya çalýþýyor. ...bende soruyorum þimdi alemlerin rabbi olan ALLAH bize anlayamayacaðýmýz bir kitap mý indirmiþ. eðer biz bu kitabý anlamayacak olsaydýk rabbimiz kuranýn bir çok yerinde kuraný okuyun tezekkür edin hükümlerince amel edin diye emir buyurmaz ve bizi anlamadýðýmýz bir kitaptan hesaba çekmezdi."
Þayet insanlarý Kur'andan "anlayamayacaklarý gerekçesiyle uzaklaþtýranlar" þeytan oluyorsa; ki Ýslam ûlemasý hiçbir zaman Kur'an'dan uzaklaþýn, sakýn elinize alýp okumayýn dememiþtir. Ancak amel etmerk, ahkam çýkarmak için sakýn aklýnýza uymayýn, tavsiyesini yapmýþlardýr. Bu gün Kur'an'ý en çok okuyan zümre, anlamýný bilmediði halde okuyan, sevap kazanmak maksadýyla hatim yapan zümredir. Elbette Kur'an'ýn iniþ gayesi bu deðildir!... Bu Kur'an'ý böyle anlayanlarýn hatasý deðil; Müslümanlarý Kur'an ahkamýndan uzaklaþtýran müstekbirlerin hatasýdýr... Þimdi Kur'an'ýn kendisine indiði ve müfessirlerin baþý olan Ýki cihanýn Efendisinin (sav) neler buyurduðuna bir bakalým : "Bir mecliste Resûl-i Ekrem (sav): "Ümmetimin helâký kitab'ta ve Sût'te olacaktýr" buyurmuþtur. Sahabe-i Kiram: "Ey Allah (cc)'ýn Resûlü, buradaki kitab ve Sût nedir?" diye sorunca, Resûl-i Ekrem (sav): "Kur'an-ý Kerim'i öðrenip, O'nun ayetlerini Allahû Teâla (cc)'nýn indirdiði gayeden baþka þekilde te'vil etmektir" cevabýný vermiþtir. (41) Yine bir baþka Hadis-i Þerif'te: "Her kim Kur'an-ý Kerim'i (Hiçbir ilmi olmadan) kendi þahsi reyiyle tefsir ederse, cehennemdeki yerine hazýrlansýn" (42) buyurduðu ve mü'minleri uyardýðý sabittir . Ýmam-ý Þafii (rha) "Allahû Teâla (cc)'nýn kitabýnda yer alan ilim, icma cümlesindendir. Kur'an-ý Kerim'in tamamý, Arap lisaný üzerine nazil buyurulmuþtur. Bu sebeble Kur'an-ý Kerim'in nasihi ve mensûhu, nüzûl sebebleri ve farz kýldýklarý, edebi belaðatý, irþadý ve mübah kýldýklarý iyi bilinmelidir. Ayrýca Allahû Teâla (cc)'nýn peygamberine verdiði mevki'inin de iyi bilinmesi gerekir. Zira Allahû Teâla (cc)'nýn kitabýnda vaaz ettiði hükümleri Resûl-i Ekrem (sav)'in lisaný üzere beyan buyurmuþtur. Binaenaleyh Allahû Teâla (cc) farz olan hükümlerle neyi kasdetmiþtir? Kimin için farz kýlmýþtýr? Bütün insanlar bu farzlarýn kapsamýna giriyor mu, girmiyor mu? Mükellef olan kullarýnýn neye itaat etmeleri gerekir ve neden sakýnmalarý icabeder? Bütün bunlarýn hepsi iyice bilinmelidir"(43) diyerek, önemli inceliklere iþaret etmiþtir. Dolayýsýyla kat'i bir ilim olmadan, Kur'an-ý Kerim'i tefsir etmek caiz deðildir. Son yýllarda birçok "Meal" yayýnlanmýþtýr. "Meal" kelimesi en yakýn mana veya eksik olan terceme manasýnadýr. Hiç kimse bu yayýnlanan "Meal"ler ile amel edemez." (Yusuf Kerimoðlu, Emanet ve Ehliyet-Ýslam Ýlmihali)
Þimdi yaptýðýnýz hatanýn nelere mal olduðunu, hakaretinizin kimlere kadar uzandýðýný anlayabildiniz mi? Sizi Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'e ve O'nun varisi olan Ýslam alimlerine karþý daha dikkatli ve edebli olmaya davet ediyorum.
Elbette Kur'an, Allahü Teala (cc)'nýn korumasý altýndadýr, anlaþýlsýn, uygulansýn diye gönderilmiþtir. Kýyamete kadar da böyle kalacaktýr. Ancak Kur'an'ý hakkýyla anlayanlarýn baþýnda Peygamberimiz Efendimiz (sav) vardýr, O'nun öðretip yetiþtirdiði Sahabe-i Kiram'ý vardýr. Onlarýn yolunu takip eden Ehl-i Sünnet müfessirin ûlemasý vardýr. Müfessirlerin dýþýnda kalan müslümanlarýn Kur'an'ý hakkýyla anlýyoruz demeleri kadar büyük bir yalan olamaz. Çünkü o Kur'aný indiren yüce Rabbimiz aynen þöyle buyurmuþtur: "Bilmediklerinizi Zikir ehline sorunuz." (Nahl: 43) Demek ki müslüman olmak demek Ýslam'ýn tüm emir ve nehiylerini bilmek, demek deðildir. Ýslam toplumunda Kur'an'ý bilenler olduðu gibi, bilmeyenlerde vardýr. Zaten öyle olmasaydý yüce Rabbimiz bilmeyenler bilenlerden sorsun, öðrensinler, diye emir buyurmazdý. Ayrýca, "Ýlimde derinleþmiþ olanlar da: «Ýnandýk, hepsi Rabbimizdendir.» derler. Bunlarý özü temiz olanlardan baþkasý düþünemez." (Al-i Ýmran Sûresi, Ayet:7) Bu ayetten de anlýyoruz ki, ilimde derinleþmiþ "Rasihun" alimleri diye tabir edilen alimlerde varmýþ. Bu ilimler hangi ilimlerdir? Elbette Kur'an'i ve Ýslam'i ilimlerdir.
"ama þeytan bu sefer baþka bir yola baþvurmuþ ve deðiþtirtemediði kitaptan bu sefer insanlarý sen anlamazsýn diyerek uzaklaþtýrmaya çalýþýyor." cümleniz tüm Ýslam alimlerine hakaret içermektedir. Bu cümlenin aksine cümle beyan eden tek bir alim ismi verebilir misiniz? Yani hiçbir ilmi olmadan herkes, her müslüman Kur'an'ý Kerimi istediði gibi anlayabilir, diyen bir Ýslam alimi gösterebilir misiniz? Mümkün deðildir, çünkü Kainatýn Efendisi (sav) : "Her kim Kur 'an'ý Kerim'i (hiçbir ilmi olmadan) kendi þahsi reyiyle tefsir ederse, cehennemdeki yerine hazýrlansýn" buyurmuþtur... Ayrýca, "Resul-i Ekrem (sav) döneminde bir grup kimse. : "-BÝZ ALLAH'IN KÝTABINDAN BAÞKA DELÝL TANIMAYIZ" iddiasýna sarýlmýþtýr. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "-Ýçinizden hiçbirinin koltuðuna (sedirine) yaslanmýþ bir vaziyette iken, kendisine benim emir ve nehiylerimden biri ulaþtýðýnda: "-Baþkasýný bilmem, biz Allahü Teala (cc)'nýn kitabýnda gördüðümüze uyarýz" dediðini sakýn görmeyeyim" emrini vermiþtir. Bu emir; Allah(cc)'ýn kitabýný kabul etmekle birlikte, sünneti reddedenleri ilzam etmektedir. .... Haþr sûresinin yedinci ayeti Peygambere (sav) uymaðý farz kýlmaktadýr. Kur'an-ý Kerim adýna hareket ettiðini iddia ederek sünneti reddedenler, kesinlikle samimi deðildirler. Çünkü sünnetin reddini ifade eden tek bir ayet bile gösteremezler. Buna mukabil, sünnete sýmsýký sarýlmayý emreden bir çok ayet-i kerime vardýr. Bu Taife; "Allahü Teala (cc) ile Resulü'nün arasýný açmaya" gayret ederken, küfre doðru koþtuðunun farkýna varmalýdýr. Tuttuklarý yolun sonu hüsrandýr." (208)
"Ahir zamanda öyle bir zümre zuhur edecek ki, bunlar yaþça genç, akýlca kýttýrlar. Konuþtuklarý zaman en hayýrlý sözden (Kur'an-ý Kerim'den) bahsederler. Kur'an-ý Kerim'in kendilerine has olduðunu ve kendilerinin de Kur'an üzere olduklarýný zannederler." (213)---
"Dikkat edin bir adama benden bir hadis ulaþýr, o da koltuðuna dayanmýþ þekilde : "Sizinle bizim aramýzda Allah'ýn kitabý vardýr. Onda neyi helal kýldýðýný görürsek, onu helal sayarýz." diye söyler mi? Þunu bilin ki, Allah Resulü'nün haram kýldýðý da, Allah'ýn haram kýldýðýdýr." (214)
Asýl söylenmesi gereken ve korktuðumuz musibet ise þudur; þeytan ve dostlarý, Ehl-i Sünnet alimlerinin muteber kaynaklarýndan müslümanlarý koparamayacaklarýndan, Ýslam'ý ortadan kaldýramayacaklarýndan ümitlerini kestikleri içindir ki, Ýslam düþmaný müsteþrikler eliyle bazý Müslümanlarýn kalblerine, kafalarýna "siz býrakýn Fýkhý, Sünneti-Ýcma'yý direk Kur'an'a gidin ve Kur'an'dan anladýklarýnýzla amel etmeðe çalýþýn" fýsýltýlarýný mýrýldanmaya baþlamýþlardý. Maalesef bu zehirli tohumlar da yarým asrý aþkýndýr meyvelerini vermeðe baþlamýþtýr.
Anadolu’muzun yetiþtirdiði büyük âlimlerinden Ýmam-ý Birgivî hazretleri, bu konu ile ilgili olarak þu hadis-i þerifleri bildirmektedir:
“Bir kimse, Allahýn kitabýný kendi fikri, görüþü ile tefsir etse ve bu tefsirinde isabet etmiþ bulunsa, açýklamasý doðru olsa bile hata etmiþ olur.”
“Kim ki, Kur’an hakkýnda, ilmi olmadýðý hâlde, kendi kafasýna göre açýklarsa, cehennemdeki yerine hazýrlansýn.”
Müfessirin sahip olmasý gereken 14 ilim, eskiden çalýþmakla elde edilebilecek bilgilerdi. Ancak 15’inci ilim, ilm-ül-mevhibe’dir. Bu öyle bir ilimdir ki, onu cenab-ý Hak, ilmiyle âmil olan bahtiyar kuluna ihsan eder. Bu ilim vehbîdir, yani Allah vergisidir. O verirse verir; vermezse, çalýþmakla öðrenilip elde edilemez.
Ýþte bu 15 ilim, tefsir âliminin mutlaka, kesin surette ve hiç þüphesiz ve eksiksiz, mükemmel bir þekilde sahip olmasý zorunlu bulunan ilimlerdendir. Ama bunlardan baþka, Kur’an-ý kerimi tefsir edebilmek için, müfessirin diðer ilimlerde ve çaðýnýn gerektirdiði genel kültür bilgilerinde derinleþmiþ olmasý da þarttýr. "
|