Bizim kuþaðýn yaklaþýk yarým asýrlýk bir baþörtüsü öyküsü var… Nereden nereye geldik? Ciddi mesafeler alýndý… Kamusal alanda, kýþlalara kadar baþörtüsü girdi… Bu süreçte elde edilen kazanýmlarý kimse küçümseyemez… Ancak cephede kazanýlan bu mücadele, “ciddiyet sýnavý”nda sulanmaya baþladý… Baþörtüsünün buharlaþmaya baþladýðý günlerden geçiyoruz… Bu günde baþörtüsü baþ meselemiz… Ýçi boþ bir baþörtüsü ile karþý karþýyayýz… Galiba meydanlarda kazandýðýmýz baþörtü mücadelesini bilinç dünyamýzda kaybetmeye baþladýk…
Örtü artýk örtmüyor…
Örtü akidevi bir amel olmaktan öte; bir örf, bir alýþkanlýk, bir adet, bir kültür, bir moda olmaya baþladý…
Örtü artýk bir görüntü… Atlasý-Ýpeði… Yerlisi-Ýthali… Binbir çeþit…
Yeni öykümüz özenti ve öykünme…
Örtüde ölçü taþtý… Þayet þer’i ölçüler yoksa þeytani dürtüler devreye girer ve dönüþtürür…
Kadýnýn cazibesini örtmesi gerekirken, örtü, þimdilerde kendisi cazibe merkezi oldu…
Cinsellik kokan bir tesettürde ciddiyet aranmaz…
Þimdilerde hicabýn hazin öyküsünü yaþýyoruz… Rengârenk, cývýl cývýl, binbir desen, renk cümbüþü, albenili her zevke uygun örtüler uçuþuyor…
Firmalarýn etiketine bakmayýn. Çoðunda ortak tema ayný: “Bak bana” markasý… “Ben özelim”, “Ben güzelim”, beðeni toplama yarýþý…
Artýk mesture mankenlerimiz(!) bile var…
Saçýnýn telini sakýnan günlerden tenin rengini gösteren günlere geldik…
Hassasiyet gidince hayâ da kalmýyor…
Tüketim ve teþhire endekslenmiþ bir tesettür bizi temsil etmiyor…
Kapitalizmin rant dünyasýnda bir baþörtüsü sektörü oluþtu…
Örtü aksesuarlaþtýkça, tesettür endüstrisi büyüdü… Reklam dünyasýnda kapak resimlerinde bizim kýzlar…
Kýsacasý, tesettür “teberrüc”e kurban gidiyor…
Rasulullah(sav) ‘ýn tanýmýyla “örtülü çýplaklýk” ile yüz yüzeyiz… Helal haram koalisyonu mu yoksa koleksiyonu mu desem… Ne diyeceðimi ben de bilmiyorum… Aslýnda en doðru tanýmlama Efendimize ait; örtülü çýplaklýk…
Peki, nebevi uyarýyý nasýl okuyacaðýz?
Ahir zaman deyip geçiþtirecek miyiz yoksa kendimizi gözden geçirecek miyiz?
Evet, tesettürde çýplaklýk; giyinik çýplaklýk… Yani tesettürde tenakuz… Veya tesettüre kurulan tuzak… ‘Çakma tesettür’ de diyebiliriz…
Görüyoruz ki, takva örtüsü olmadan tesettür örtmüyor…
Popüler kültür tesettürü periþan etti… Tesettür telef oldu... Çözülme, çürüme sýnýr tanýmýyor çaresiz seyrediyoruz…
Bir kimlik, bir kiþilik, bir duruþ olan tesettür ziynetleþti…
Artýk bu kýyafetler kifayet etmiyor… Aslýnda kýyafet bir boyutu ile karakterimizin de göstergesidir…
Belki iyi niyetlerle genç kýzlarýmýzý ürkütmeden örtünme konusunu iþleyelim diye düþünüyoruz ama doðrularýmýzý ve deðerlerimizi zedeleme, incitme hakkýmýzýn olmadýðýný da unutmayalým…
Sonuçta tesettür bir ibadettir… Fantezi deðil farzdýr… Allah’ýn üzerimizdeki bir hakký ve hâkimiyetidir…
Rabbin kuluna müdahalesi ve korumasýdýr… Rahman’ýn þefkat göstergesi ve güvencesidir…
Ýslam’ýn þiarý, müminin þuurudur…
Görünen o ki, bugün tesettür yorgun ve yoz... Ancak sýnavýmýz devam ediyor… Dün dýþ baskýlara karþý savunduðumuz tesettürü bugün yeniden asli mecrasýna çekmek zorundayýz…
Ýçeriden ve içtenlikle… Ýçi boþaltýlmýþ þekli bir örtüden, özünü ve ruhunu kuþanmýþ bir tesettüre hicret etmek zorundayýz…
Tesettüre takva ve hayâ yüklemek durumundayýz…
Komplekse düþmeden, onurumuzla özgürlüðü öncelemeliyiz…
Kendimize ve tesettürümüze acýyalým, tesettüre kýymayalým…