Bu ifade hangi ruh halinin veya algý dünyasýnýn yansýmasýdýr?
Bunu karamsarlýðýn, umutsuzluðun, tükeniþin, çaresizliðin itirafý þeklinde okuyabiliriz... Ya da dünyevileþmenin zihin dünyamýz üzerindeki blokajý o kadar güçlü ki, "duanýn gücü" gündemin en sonuna düþtü... Anlaþýlan o ki; baþka türlü iþlerini halledenler duaya ihtiyaç duymuyorlar...
Ýþ bitirici bitirimler, iþlerini duaya býrakmadýlar... Kendilerince baþardýlar, becerdiler, bitirdiler, kazandýlar...
Ýþleri yürütmede güçlü sermaye, sosyal statü, bilimsel kariyer, geniþ çevre, siyasi nüfuz toplumsal destek, üstün beceri, derin tecrübe belirleyici oluyor... Madde, meta, eþya, para... Ýþte bel baðlanan deðerler bunlar...
Sekülerize olmuþ yaþamlar, dua ikliminden kopuyor...
Fanilere tenezzül eden zavallýlar Baki Olan'a teveccüh ve tevekkül etmiyorlar...
Þuna buna yaðcýlýk, yalakalýk, yandaþlýk normal görülürken, Yüceler Yücesine yakarýþ yadýrganýyor...
Mustaðnileþen, maðrurlaþan, mütekebbirleþen insanoðlu cürmünü, zulmünü görmeye de yanaþmýyor.
Dilenmeyi bile göze alabiliyor ama Rabbinden dilemeyi beceremiyor... Þimdi sormak lazým; iþlerimiz yolunda gidiyorsa, dua etmeyecek miyiz? Yeryüzünün bütün imkânlarýna sahip olsak bile Allah'a ihtiyaç duymayacak mýyýz? Kendisinden hiçbir saklýmýz, gizlimiz olmayan o Rabbe arz-ý ubudiyette ve arz-ý halde bulunmayacak mýyýz?
Bugün burun kývýrsak da bir gün dua etmek mecburiyetinde kalabiliriz... Kur'an-ý Kerim fýrtýnada denizin ortasýnda kalan gemiden kurtulmak için içtenlikle dua edenlere dikkatimizi çekiyor... Ölümle burun buruna gelen, bel baðladýðý sebeplerin hiçbirinin iþe yaramadýðý aný ve insanlarýn iç dünyalarýný deþifre ediyor... Kurtulduktan sonra eski nankörlüklerine nasýl döndüklerine deðiniyor... Güvenliðe çýkýnca isyan yolunu seçen karakter... Bugün de bu karakterler bize yabancý gelmiyor...
Uçak türbülansa girdiðinde koro halinde yapýlan dualar gerçekten görülmeye deðer ibret sahneleridir...
Ameliyat masasýna götürülürken, yoðun bakým ünitesine alýndýðýnda hasta ve hasta yakýnlarýnýn duadaki samimiyetlerinden kim þüphe edebilir?
Depremde enkaz altýnda kalmýþ yakýnýna ulaþma umudu taþýyan kiþi duayý dilinden düþürebilir mi?
Doðum sancýsý çeken annenin duasý dilinden düþürebilir mi ?
Yangýnda içeride kalan yavrusuna kurtulmasý için bir annenin yürek yangýnýyla yaptýðý duayý hatýrlayýverin...
ÖSS günü çocuðunun baþarýsý için dýþarýda dua eden ebeveynin ruh halini göz önüne getirin...
Ama bu hassasiyet, bu samimiyet, bu içtenlik ne zamana kadar? Zorluk anýnda bir elimiz telefonda 110,112,155,156 numaralarý tuþlarken, dilimizde dua eksik olmuyor... Ya sonrasý? Düze çýkýnca... Tehlike geçince... Rahata erince... Duasýzlýða mý döneceðiz? Duyarsýz mý kalacaðýz? Ambulans beklerken, itfaiyeyi ararken, ilkyardým is- terken, polise koþarken, dostlarý beklerken, Acil Servisi gözlerken, acil dualarýmýz sadece o anla mý sýnýrlý kalacak?
Medet, imdat, istimdat çaðrýlarý, çýðlýklarý ne kadar çözümdür? Þayet, alemlerin Rabbi ile irtibatlý deðilsek...
Evet; istiaze, istiane, istihare, istimdat ve istirhamýmýzý sürekli Rabbimize neden arzetmiyoruz ki? Neden O'nunla diyalog kurmuyoruz ki? O'nunla yaþadýðýz iletiþim sorununu çözmeyecek miyiz? Neden aðýrdan alýyoruz? Bu isteksizlik neyin ifadesidir?..
Hz. Ömer (ra) endiþesinde ne kadar haklý:
"Ben duanýn kabul edilmemesi kaygýsý taþýmam, içimde dua etme isteðinin olmamasý kaygýsý taþýrým."
Nedense unutuyoruz... Dua ile desteklenmeyen hayatlar dengesizdir, düzensizdir, desteksizdir, deðersizdir…
Daralanruhumuzu, daðýlan zihnimizi, yaralý yüreðimizi ancak dua ile dindirebilir ve diriltebiliriz...
Dua ile demlenmeyen ruh ayakta duramaz...
Bize düþen görev; dua ile durulmak, dolmak, donanmak, doymak, doðrulmak, dirilmek, direnmek, davranmak, doðmak, dayanmak, durmak ve dinlenmektir...
Ýnsanlarýmýzýn neden direnci zayýf? Çünkü dualarý yok... Hayata ne ile tutunacaklarýný bilemiyorlar... Yýkýlmamak için Ona yakaracaðýz...
Dua ruhun eylemidir... Kulun emellerini Rabbi ile paylaþmasýdýr. Hem de herhangi bir merasime, þarta, araca aracýya ihtiyaç duymadan doðrudan doðruya...
Herkes dua edemez, dua edebilmek de Allah'ýn bir lutfudur
Dua sesleniþtir, serzeniþtir.. Umuttur, kunuttur... Sunuþtur, duruþtur Kulluktur, korunaktýr... Yoldur, yöneliþtir.
Dua yenilenme giriþimi, arýnma ameliyesi, baðýþlanma arzusudur…
Dua, kliþeleþmiþ kelimelerle deðil, aðýzda sakýz olmuþ tekrarlarla deðil, özenle seçilmiþ, yürekte damýtýlmýþ gözyaþý ile yýkanmýþ cümlelerle derdini Allah'a arzetmektir... Dua, rastgele bir baþvuru, geliþi güzel bir dilekçe deðildir...
Kýl-u kâle, lâf-ý güzafa, edebiyat ve hamasete bulaþmadan edebi dahilinde sözü alemlerin Rabbine sunmaktýr...
Ama bakýyorum dillerimiz duadan çok bedduaya alýþýk...
Þimdi dua vakti... Kendimiz için... Birbirimiz için.. Hepimiz için...
Farkýmýz duamýz olsun... Fevkimiz dua ile olsun... Fazlýmýz dua da olsun... Madem ki, dua tüm zamanlarýn vazgeçilmezi... O halde, þu duaya amin demez misiniz?
Allah'ým! Her nefesimi Sana yönelmiþ ve yollanmýþ bir dua eyle!...