Tabii ki, insanýn ne olduðunu, insaný yaratan en iyi bilir…
‘’Doðrusu insan hýrslý ve açgözlü yaratýlmýþtýr.’’ (Meariç,19)
Ýnsanýn doðasýnda dünyalýk tutkular, bitmez arzular vardýr… Bu durum vahiyle terbiye edilmediði vakit insanýn azdýðý ve insanlýðýn azaldýðý görülecektir…
Kâbil kompleksi insanýn azgýn yüzünü temsil ediyor… Habil ise hevaya direniþin destanýydý…
Burada bencil insanýn barbarlýðý ile benliðini aþanýn basiret be beþaretini görüyoruz…
‘’Ýnsan insanýn kurdu’’ kaldýkça hayat kararýr, kurtuluþ mümkün olmaz… Ne zaman ki, insan insanýn yurdu olur, yaþam o vakit anlam bulur…
Kurtlaþan toplumlarda, kurtlarla dansýn kazananý yoktur…
Evet, Kâbil paycý; Habil paylaþýmcýydý…
Ýlahi öðreti paylaþmayý öðütlüyor… Kur’an paylaþmayý iman baðýyla baðlantýlý ele alýyor…
Kuþkusuz paylaþmak imani bir gerekliliktir…
Kardeþleþmenin yolu paylaþmaktan geçiyor… Ensar ve muhacir örnekliði tüm ihtiþamý ile gözler önünde… Yeryüzü yýldýzlarý olmanýn arka planýnda paylaþma ruhunu görüyoruz… Neredeyse birbirlerine mirasçý olacak kadar ayný potada bütünleþmiþlerdi…
Vahyin bidayetinde ‘’Bahçe sahipleri kýssasý’’ ile tüm bencillikler yerin dibine batýrýlýyor, paylaþým bilinci idraklere iþleniyor…
Hep kendine yontanlarla yol alýnamayacaðýný anlýyoruz… Olmanýn ve olgunlaþmanýn yolu sahip olmaktan deðil paylaþmaktan geçiyor… Yaþamýn dengesi, düzeni, disiplini paylaþmaya dayanýyor…
Sosyal adalet, toplumsal mutabakat ancak bu merhamet iklimi ile mümkün…
Paylaþmanýn asaletini, bencilliðin çirkinliðine tercih edenler toplumsal deðiþimin öncüsü ve öznesi olabildiler… Yeryüzünün efendisi olmak, ötekini öncelemeyi ve önemsemeyi gerektiriyor…
Bu konu sadece kendisi için yaþayanlarýn ve sadece kendine Müslüman olanlarýn anlayabileceði bir mevzu deðildir…
Ýnsanoðlu birlikte var olduðu her ortamda paylaþmayý sürdürdükçe yücelir…
Ýnsaniyet mektebinin ilk dersi paylaþmaktýr… Bizi baþarýya götürecek yol baþkalarý için yaþamaktan geçer… Ýnsanlýða yararlý oldukça, yaralarý sardýkça yarýnlar bizim olacaktýr… Krizleri aþmanýn, kaoslarý yenmenin yolu paylaþmak fiilinden geçiyor…
Toplumsal barýþýn güvencesi dayanýþma ve yardýmlaþmadýr…
Bizim medeniyet tarihimizde kýtlýk vardý ama açlýk yoktu, çünkü paylaþmak esastý… Bu inancý kuþananlar için ekmeðin paylaþýlmasý ekmekten daha tatlýydý… Onlar þunun farkýnda idiler;
‘’Komþusu açken tok yatan bizden deðildir.’’
Paylaþmak merhamet medeniyetinin olmazsa olmazýdýr…
Yaþamýn bereketi, insanýn erdemi bu eylemdedir…
Ýnsan sosyal bir varlýktýr… Ýnsan insana muhtaçtýr… Yalnýzlýðý yenmenin yolu paylaþmaktýr…
‘’Benim derdim bana yeter’’ demeden insanlýðýn derdi ile dertlenmek ve insanlarla dertleþmek, dost olmak, kardeþ kalmak en yüce deðer…
Hidayete aç, hakikate muhtaç kitleler cehalet içinde yüzerken bilgi birikimimizi beklemeye alma hakkýmýz olabilir mi?
Gerçekleri gizleyenler, gecikenler, geçiþtirenler, gevþeyenler ilahi itaptan ve azaptan nasýl kurtulabilirler?
Hakikati paylaþmak varlýk nedenimiz deðil mi?
Bugün paylaþmazsak yarýn payýmýza hicran ve hüsran düþer…
Belki de periþanlýðýmýzýn temel nedeni paylaþmamaktýr…
Parçalanmýþlýðýmýzýn arka planýnda paylaþmaya yanaþmayýþýmýz yatýyor…
Piþman olmak istemiyorsak her hak sahibine hakkýný vermek zorundayýz… Çünkü kazandýklarýmýzda baþkalarýnýn hakký var…
Gönüllerde sevgi tohumlarýnýn filizlenmesini istiyorsak, vereceðiz… Halil olmanýn, Habib olmanýn yolu paylaþmaktan, katlanmaktan, ulaþmaktan geçiyor…
Velhasýl; acýlarý, yükleri, dertleri, yalnýzlýklarý, yorgunluklarý paylaþmak toplumsal bir ibadettir…
Peki, daralan ruhumuza, küçülen kalbimize, sýðlaþan ufkumuza ne diyeceðiz?
Niçin geniþ deðil, gerginiz… Anlayýþlý deðil, agresifiz… Alicenap deðil, asabiyiz… Diðergâm deðil, duyarsýsýz…
Ýsrafta pervasýz, paylaþýmda pintiyiz…
Neden insanýmýz bu kadar bireyselleþti ve bencilleþti? Artýk insanýmýz yük almýyor, yük olmayý benimsiyor… Sadece kendini gören, kendine göre yaþayan tipler çoðalýyor…
Sanki yaþlandýkça, kazandýkça bazý hasletlerimizi kaybediyoruz ve kayýyoruz…
‘’En Ýnsan’’, ‘’En Müslüman’’ olmamýz gereken günlerde düþüþteyiz…
Kimileri günahýný bile paylaþmaya yanaþmýyor…
Kimileri de sadece sosyal medya paylaþýmlarý ile teselli buluyor…
Þimdilerde insanlara zaman ayýrmak, vakti paylaþmakta zorlaþtý… Zaman fukarasýyýz…
Tek kiþilik dünyalarýmýzda dünya sürgünümüz bitmiyor…
Dualarýmýzda bile yalnýzýz…
Paylaþmak güzeldir… Velev ki ‘’yarým hurma’’ bile olsa…
Bakalým, paylaþmayanlarýn payýna ne düþecek?