Acaba insanoðlunun kendisi bunun ne kadar farkýnda? Bu konuda insanlar oldukça farklýdýr…
Kendilerinde olmayan gücü, varmýþ gibi vehmedenler…
Sahip olduklarý güç ile istikbar ve istiðnaya yeltenenler…
Acziyetlerinin idraki ile Allah'a ihtiyaç duyanlar…
Sahip olduklarý ile tekasür, tefahür ve tekebbür yolunu seçip güç temerküzüne gidenler tamah ve tuðyan yolunu seçtiler… Elde ettikleri güce dayanarak insanlar üzerinde ilahlýk taslamak sefaletine düþtüler… Allah'ýn gücü karþýsýnda örümceðin yuvasýndan daha zayýf olduklarýný unuttular…
Aslýnda güçlü olma isteði insanda fýtridir…
Fakat insanýn yanýlgýsý gücün kaynaðý konusunda olmuþtur…
Güçler üstü Güç'le irtibata geçerek gücüne güç katmasý gereken insanoðlu yanlýþ tercihlerle hüsranýný hazýrladý…
Askeri, siyasi, iktisadi, fiziki, maddi güce takýlý kalan beþer, “En güzel Vekil”den koptu… Ehad ve Samed olanda karar kýlmasý gerekirken evlat, emval ve emlakla övünür oldu…
Sayýsal, fiziksel, kitlesel ve parasal gibi görece güçler insanoðlunun gözünde büyüdü… Bunlarla oyalandýkça oyalandý…
Görünene takýlý kalan gözler gaybi güçlere yabancýlaþtý… Bu defa þer güçlerin ve güç odaklarýnýn maðduru ve mazlumu olmaya baþladý…
Güce tapýnan yani kuvvetin kullarýnda insanlýðýn tüm deðerleri iflas etti…
Gücün mantýðý buydu… Daha güçlü olanýn zayýfý ezmesi esastý…
Sonlularýn gücüne güvenenlerin sonu da sadece helak oldu…
Geçmiþte gücünü statüsünden, kariyerinden, iktidarýndan, asaletinden, nüfusundan alanlarýn bugün artýk esamesi okunmuyor…
Gördüklerimiz gücün zevalidir…
Çare mi?
Allah ile güçlenmektir… Yani Allah'a ihtiyaç duymaktýr… O'nunla iyi olmaktýr... O'nunla ilgili olmaktýr… O'nunla iletiþim kurmaktýr…
Mümin Rabbi ile güçlüdür… O'nunla güzeldir… O'nunla yücedir…
Ayaklarýný yere vura vura Kâbe'ye yürüyen Mekke'deki o ilk 40 kiþi gücünü nereden alýyordu?
Bedir'deki 313'ün gücünün referansý kimdi?
Allah ile güçlenince artýk güven bulursunuz… Ve de güven verirsiniz…
Çünkü Vekil O… Veli O… Kefil O…
Söz konusu olan Allah ise gerisi teferruattýr…
Peki, biz; Allah ile nasýlýz?
Allah ile olmak için çýrpýnýyor muyuz? O'na odaklanýyor muyuz?
Adanmýþlýk ruhu ile O'na yöneliyor muyuz?
Allah ile güçlenmek imanla dolmaktýr… Ýhlâsla durulmaktýr… Takva ile doymaktýr… Namazla doðrulmaktýr… Cihadla doðmaktýr… Zikirle dayanmaktýr…
Ýnkýyad, itimat, itisam, itaat, ibadetimiz sadece O'na…
Namaz, dua, zikir, istiðraf, hamd, þükür, tefekkür, tevekkül, tilavet, teheccüd yani sadece O'na teveccüh…
Yani iç dünyalarý delik deþik, Allah ile iliþkileri sorunlu insanlarýn dýþ dünyayla derinlikli iletiþim kurabilmeleri mümkün mü?
Ruhumuzu güçlendirmek… Kalbimizi güzelleþtirmek…
Peki, Allah'a raðmen bunu yapabilir miyiz? Asla…
Þimdi; Gerçekten Allah'a ihtiyaç duyuyor muyuz? Yoksa kendi yeterliliðimize mi hala güveniyoruz?
Allah'a muhtaç olanlarýn, Allah'a yöneliþi nasýl olmalý?
Þayet Allah yardýmýný keserse, “ne haliniz varsa görün” derse, ne yapabiliriz?
Allah'a mesafe koymak ne haddimize?
Allah ile güçlenmek istiyorsak, Allah'ý gücendirmemeliyiz…
O'na güvenmeliyiz… Sürekli gündemimizde tutmalýyýz…
Ýþte Rasulullah'ýn uyarýsý: Ýbni Abbas (ra) þöyle buyurdu: “Ben bir gün Rasulullah (sav)'ýn arkasýnda idim bana þöyle buyurdu: “Ey çocuk! Ben sana birkaç þey öðreteyim. Allah (cc)'ý gözet ki, Allah da seni gözetsin. Allah'ý (dinini) koru ki, Allah da seni korusun. Eðer birisinden isteyeceksen sadece Allah'tan iste. Birisinden yardým dileyeceksen sadece Allah'tan yardým dile. Bil ki, bütün ümmet sana fayda vermek için toplansalar, ancak Allah'ýn yazdýðý þeylerde fayda verebilirler, bundan baþka hiçbir fayda veremezler. Yine bütün bu ümmet sana zarar vermek için toplansa, Allah'ýn dilediðinden baþkasýný veremezler. Zira kalemler kaldýrýlmýþ, sayfalar kurumuþtur.” (Tirmizi)
Evet, Allah'ý gözet ki Allah da seni gözetsin…
Allah'a deðer ver ki deðer bulasýn…
Allah'ýn sýnýrlarýný koru ki Allah da seni korusun…
Allah'ýn gündeminden düþürme ki Allah'ýn gündeminden çýkmayasýn…
Allah'ýn davasýna yardým et ki Allah da sana yardým etsin…
Allah ile ilgili olmak… Allah için olmak… Aidiyetini Allah'a arz etmek… Bu baðlamda;
Allah'a baðlanmak… Allah ile barýþýk olmak… Allah ile birlikte olmak… Allah merkezli bir hayattan sapmamak ve þaþmamak…
Allah'a iman ettikten sonra, Allah yokmuþ gibi davranamayýz… Canýmýzýn istediði gibi yaþayamayýz… Bizim için baðlayýcý olan Rabbimizin istekleridir… Arzularýmýzý Allah'ýn ahkâmýna baðlanmak zorundayýz…
Peki, Allah ile seviyeli, nitelikli bir irtibatý nasýl kurabiliriz?
Ebu Hureyre (ra)'den rivayetle; Rasulullah (sav) buyurdular ki: Allah Teâlâ þöyle buyurdu: “Kim benim veli kuluma düþmanlýk ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaþtýran þeyler arasýnda en çok hoþuma gideni, ona farz kýldýðým þeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaþmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artýk ben onun iþittiði kulaðý, gördüðü gözü, tuttuðu eli, yürüdüðü ayaðý olurum. Benden bir þey isteyince onu veririm, benden sýðýnma talep etti mi onu himayeme alýr, korurum.” (Buhari)
Tüm rabbani teklifler, nebevi tembihler bizim için…
Bizi Rabbimizin rýzasýna taþýyacak yol haritasý, anlam dünyasý önümüzde duruyor… Ancak bu ameli pratikler üzerinden Allah'a yol bulabiliriz… Kuru söylem, içi boþ temenni, uç ve uçuk yorum ve teviller, þekli ve sathi bir takým ritüellerle Rabbe vuslat mümkün deðil…
Deruni bir Ýslami hayat, kalbi ve hasbi bir çýrpýnýþ, dolu ve duru bir duruþ ile vahye tanýklýðýmýzý toplumsallaþtýrabiliriz…
Bizi Allah ile birlikte kýlacak, bizi güçlü kýlacak kalýcý güzelliklere, (bakýyatussalihat)'a sahip deðilsek sonumuz hüsran ve hicran olacaktýr.
Gerçekten Allah kimlerle beraberdir, biliyor muyuz?
“Allah müminlerle beraberdir…”
“Allah sabredenlerle beraberdir…”
“Allah muttakilerle beraberdir…”
“Allah muhsinlerle beraberdir…”
“Kiminle beraber olduðunu söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim” sözü sýradan bir tespit deðil…
Allah ile güçlenmek için Allah'la dost olmalýyýz...