Akl-ý selim...
Kalb-i selim...
Zevk-i selim...
Söze önce "selim"den baþlayalým; Kusuru, noksaný olmayan, saðlam, doðru... Tehlikesiz, zararsýz... Temiz, samimi...
Selamet, saadet, sekinet, sühulet, sühunet, sukunet ve sürura çýkmanýn yolu "selim" olmaktan geçer...
Ama öncelikle akl-ý selim...
Selim akýl...
Ýfrat ve tefritten uzak, muvazene, muhakeme, muhasebe unsuru olan akýl... Aklýn muvazenesi, vahye olan mutabakat ve muvafakat ile ilgilidir... Vahye muhalefet aklýn hamakat ve helakine iþarettir...Selim aklýn durduðu yer, ne cerbeze, ne de hamakattýr...Ne rasyonalizm, ne de aklý dondurmak ve durdurmaktýr...Bize hikmetin biniti olan bir akýl ile lazým...
Tefekkür, tezekkür, tedebbür, tefakkuh, teakkul merkezi olan bir akýl... Muattal akýl da, mutlaklaþtýrýlan akýl da, yaratýlýþ amacýndan uzaklaþmak anlamýna gelir... Akla aþýrý yüklenmek de, aklýn önünü kesmek de, akla ihanet ve fýtrata muhalefet demektir...Vahiyle barýþýk akýl, özgün ve özgürdür.Vahye odaklanan akýl, anlama ve amaca hizmet edebilir... Aksi halde, açmazlarýn ve aymazlýklarýn kurbaný olur...Bize lazým olan rasyonel, seküler, liberal bir akýl deðil, müteal, yani selim bir akýldýr...Evet, ýþýðýný vahiyden alan bir akýlla akledebilmek...
Akýl-vahiy iliþkisi týpký göz-ýþýk iliþkisi gibidir... Akýl, gözdür... Vahiy, ýþýktýr... Iþýk olmazsa göz görebilir mi? Allah vahiy ýþýðýný gönderdi ki, akýl, vahyin aydýnlýðýnda varlýk alemini görsün diye...Þaþkýn, sapkýn, þýmarýk, þartlanmýþ bir akýl deðil, þuur merkezi, hikmet menbaý olan bir akýl arayýþýndayýz...Evet, beyin yýkamalar, kafa karýþtýrmalar, medyatik illüzyonlar, modern sihirler, ideolojik kehanetler, bilimsel büyüler aklý köreltmeye, zihinsel körlüðe neden oluyor...Önce aklýn üzerindeki ipoteði ve aklýn içine düþtüðü boþluðu çözmek lazým ki, akýl bizi çözüme götürebilsin...Sonuçta biz, ne akýlsýz, ne de akýlcýyýz... Hamdolsun akýllýyýz...
Kalb-i selim...
Temiz ve saðlam kalp... Korku, kuþku, kaygý, evham, vesvese, þüphe marazýna maruz kalmamýþ mutmain kalp... Takva, huþu, haþyet, yakîn, ihlas ihsan, iman melcei olan kalp...Terbiyesini, tezkiyesini vahiyle tamamlamýþ kalp... Her türlü kir, küf, pis, necis, rics, habis, þek, þirk, riya, nifak, kibir sýzmasýna karþý duyarlý kalp...Yarýnlarda Allah(c.c)`ýn bizden istediði sadece; kalb-i selimdir...
"O gün ki, ne mal fayda verir, neden oðullar... Ancak Allah`a selim bir kalp ile varan baþka!" (Þuara 88-89)
Evet, kalbin selim kalabilmesi, kalbin Kur`an`a, Kabe`ye ve kabre sabitlenmesi ile mümkün... Yani (3K) ile kalbi koruyabiliriz...Kalbin selim olmasý tabii ki yetmez... Aklýn da selim olmasý gerekir... Kalbi mümin, aklý seküler olanlarla nereye gidebilirsiniz? Bizim akleden bir kalbe ihtiyacýmýz var...
Zevk-i Selim...
Güzeli çirkinden ayýrt etme yetisi... Ýncelik, içtenlik, sýcaklýk, iyilik, güzellik kokan hal...
Evet, yanýltýcý, kýþkýrtýcý, eritici, sýradan, sanal, geçici zevklerin ötesinde zevk-i selim... Nezih, nazik, naif bir tutum... Edep, erdem, nezaket, nezahet, nezafet, zarafet, letafet yüklü yaþamlar... Estetik, derinlik, edebîlik, ruhu okþayan, iç dünyayý zenginleþtiren, incelten duygu ve duyarlýlýk... Bedevilik, barbarlýk, kabalýk içermeyen örneklik... Haþin deðil, halim bir hâl...
Ve bir soru: "Ýslâm güzel de Müslümanlar bunun neresinde?" (Aliya Ýzzet Begoviç)
Hedonizme, Hevaizme, Konformizme yenik düþmeyen bir zevk-i selim...
Þahsiyet inþasý, neslin inþasý ve medeniyet inþasý için; akl-ý selim, kalb-i selim, zevk-i selim tüm zamanlarýn lazimesidir...