Olmanýn ve onurlanmanýn ýskalandýðý, sahip olmanýn kutsandýðý günlerden geçiyoruz…
Hayatýn anlam ve amacýnýn flulaþtýðý zorlu süreçlerde anlam ve onur arayýþý daha bir anlam kazanmýþ oluyor…
Ýnsanlarýn ‘'ne'' ve ‘'kim'' olduklarýndan ziyade ‘'nereli'' ve ‘'neci'' olduklarý önem arz ediyor…
Kiþilerin doðrularý ile nerede durduklarýna pek bakýlmýyor; nerede doðduklarý veya ceplerini nasýl dolduracaklarý dert ediniliyor.
Deðer merkezli bir yaþam yerine, yarar eksenli dünyalar önceleniyor…
Ýnancýndan ve onurundan ödün veren bireyler gittikçe silik, sinik, sönük bir savrulma ile saygýnlýk ve aðýrlýklarýný yitiren zavallýlara dönüþüyorlar…
Sonuçta öznelliðini, özgünlüðünü, özgürlüðünü hazlarýna ve hýrslarýna kurban eden bir nesille karþý karþýyayýz.
Aidiyetlerini yitiren acziyetlere tanýklýk ediyoruz…
Modern uygarlýklarýn, onursuz yaþamlarý bizim dünyamýzý kuþatma yolunda çember daralýyor…
Yanlýþ adreslerde izzet arayýþlarý, insanoðlunun hüsran ve hicranýný derinleþtiriyor…
Kutsallarýný topraða gömen insanlar çamurlaþýyor.. Çaresizlik girdabýnda hiçleþiyor…
Tam da onursuz yaþamlarýn omuzlarýmýza yüklendiði bir süreçte ilahi uyarý bizleri sarsýyor…
‘'Müminleri býrakýp kâfirleri dost edinenler, onlarýn yanýnda izzet mi arýyorlar? Bilsinler ki, bütün izzet yalnýzca Allah'a aittir.'' (Nisa, 139)
Ýzzeti nerede arayacaðýz?
Hangi kaynaklarda? Hangi adreslerde? Hangi referanslarda?
Ýzzetin menþei, melcei, mebdei, merkezi neresi? Kimin nezdinde izzet aranýr?
Görece deðil gerçek izzetin imkâný kimde?
Aile, aþiret, asalet, nesep mi?
Kavmiyet, milliyet, cinsiyet mi?
Etiket, rozet, üniforma, forma, kariyer, titr mi?
Ýdeolojik mensubiyet, politik aidiyet, ekonomik güç, bürokratik statü, medyatik baþarý mý?
Yoksa kesrette, servette, þöhrette mi izzet arýyoruz?
Kiþisel geliþim, bireysel baþarý, ekonomik göstergelerde mi izzet bekliyoruz?
Sultanlarýn kapýsýnda, zenginlerin sofrasýnda mý onur umuyoruz?
Güç, iktidar, silah, teknoloji, sanat, kültür, medya, bilim, kariyer, statü, para, baþarý…
Bunlar mý izzetin adresi?
Ýþte imanýn asaleti ile küfrün mantýðýnýn ayrýþtýðý nokta…
Ýblis izzeti yaratýlýþ maddesinde aradý… ‘'Ateþ topraktan üstündür'' mantýðýna tutundu… Þeytanlaþma süreci ile ebedi ateþe müþteri oldu…
Firavun'un izzeti ile izzetleneceðini sanan sihirbazlar,
‘'Firavun'un gücü(izzeti) ile galip geleceðiz'' dediler.
Ancak görüyoruz ki, Asa'yý Musa ile dize geldiler… Ýmanýn izzetine teslim oldular…
Anlýyoruz ki, Allah'a raðmen izzet yok, izzet O'na raðbet etmektedir…
Ýzzet Allah'ýn hâkimiyetinde olmaktýr…
Ýzzet Allah'ýn himayesinde kalmaktýr…
Allah'a odaklandýkça onurlanýrýz…
Allah'a adandýkça anlam kazanýrýz…
‘'Kim izzet ararsa bilsin ki, izzet tamamýyla Allah'a aittir.'' (Fatýr, 10)
Aidiyetimiz Allah'a ise izzet arayýþýnda doðru yoldayýz…
Ýmanýn bize ilk ödülü onurdur…
Aziz olan Allah bizleri imanla izzetlendirdi, Ýslam'la nimetlendirdi…
Ýmandan sonra zillet ne acý bir hüsran!..
Hayatý sadece ve sadece Rahman'a ve Rasul'e kodlamadan ne Rabbanileþebiliriz ne de izzete yol bulabiliriz?
Þimdi þu mazlum ümmetin maruz kaldýðý zillet, zulmet, zulüm, esaret ve sefaleti nasýl yorumlayacaðýz? Ve nasýl kurtulacaðýz?
Hiçbir þey olmamýþ gibi davranabilir miyiz?
Yaþananlarý alýn yazgýsý diye geçiþtirebilir miyiz?
Mazlum coðrafyalarýmýzdan küfür diyarýna sýðýnmak için ölümü göze alarak yola çýkýp Akdeniz'de boðulan insan sayýmýzýn bir yýllýk bilançosu beþ bin(5000) kiþi… Bu nasýl bir zillet?
Þimdi biz izzeti emperyalizmin egemenliðinde, insan onurunu vahþi kapitalizmin kucaðýnda mý arayacaðýz?
Ümmetin evlatlarýna da sirayet eden özgüvensizlik, onursuzluk ve sömürülmeye hazýr ruh halinin reçetesini kime sipariþ edeceðiz?
Nifak odaklarýna, þer mihraklarýna muhalefet etmeden þerefi nasýl elde edebiliriz?
Üretilmiþ korkulara, öðretilmiþ çaresizliklere tepki vermeden tutarlý ve ilkeli bir duruþu nasýl sürdürebiliriz?
Zorla giydirilen deli gömleklerini yýrtýp atmadan, korku tünellerinden çýkmadan, izzetli bir direniþe nasýl yürüyebiliriz?
Ama öncelikle takva libasýný kuþanmak zorundayýz…
Çýkar-çizgi çatýþmasýnda tercihin çizgiden yana yapýlmýþ olmasý gerekiyor…
Arazinin rengine uymaktan vazgeçip Allah'ýn boyasý ile boyanmak icap ediyor…
Menfaat ve maslahattan önce meþruiyeti öncelemek mecburiyeti hasýl oluyor…
Her devrin deðil her derdin adamý olmak sorumluluðu oluþuyor…
Zilleti durdurmanýn yolu dünyevileþmenin önüne geçmekten geçiyor…
Konforun kucaðýnda, görkemli konutlarda kulluk kulvarýndan hýzla kopuyoruz…
Bu kopuþu durduracak olan Kur'an'dýr…
‘'Þüphesiz bu Kitap hem senin için hem de toplumun için bir þereftir, itibar kaynaðýdýr.'' (Zuhruf,44)
Gayrýsý acziyet, aþaðýlýk ve alçaklýktýr…
Kýymetimiz, kudretimiz, kuvvetimiz, kemalimiz Kur'an'a verdiðimiz kýymet kadardýr…
Ýþte izzetin kaynaðý…
Ýslam tarihinden izzet yüklü bir sahne…
Þam fethinden sonra Ebu Ubeyde bin Cerrahý(ra) halife Hz. Ömer(ra) Þam'a davet eder. Halife Medine'den Þam'a doðru yola koyulur. Hz Ömer(ra) kölesiyle beraber nöbetleþe deveye binerler. Þam'ýn giriþinde deveye binme sýrasý köleye geldiði için köle devenin sýrtýndaydý.
Þam fatihi Ebu Ubeyde bin Cerrah, halifeyi bir heyetle beraber karþýladý.
-Ey Halife ne yapýyorsun? Bütün Þamlýlar, özellikle Rumlar Müslümanlarýn halifesini görmek için toplandýlar. Sana bakýyorlar, bu yaptýðýný beðenmezler, dedi. Halife Ömer(ra):
-Ya Eba Ubeyde, senin bu sözlerin buradaki insanlar için çok zararlýdýr. Ýþitenler, þerefin bineðe binerek yürümekte ve süslü elbiseler giymekte sanacaklar. Þerefin, Müslüman olmakta ve kullukta olduðunu anlamayacaklardýr.
Biz zelil insanlardýk, Allah bizi Ýslam'la þereflendirdi. Allah'ýn verdiði þereften baþka þeref ararsak Allah bizi zelil eder.''
Gerçek bu… Þimdi bu gerçeðin neresindeyiz?..