Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 10107
Toplam 16416343
En Fazla 25928
Ortalama 2707
Üye Sayýsý 1193
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Yürüyen Ahlak
10/11/2008 - 22:32
 
Ramazan Kayan
Yüce Rabbimizin Kerim Kitab’ýnýn sayfa ve satýrlarý arasýnda gezinen herkes þu ifadeye oldukça aþinadýr: Ey kavmim!
Gelen her peygamberin dilinden düþürmediði ibare yine Ey kavmim! hitabýdýr

Bu bir misyonun ve mesajýn anahtar terimidir… Bireysel bir hitaptan ziyade toplumsal bir sorumluluða atýftýr. Nebiler ve onlarýn izleyicileri münzevi ve mistik bir yolla toplumdan soyutlanmak yerine mücadeleci ve muhalif bir ruhla toplumun ýslahýna talip olmuþlardýr.

Bu açýdan “Ey kavmim!” nidasý derin anlamlar içeriyor…

Bir defa “Ey kavmim!” ifadesi ile yaratýlýþ amacýndan uzaklaþmaya yüz tutmuþ topluma yönelik rabbani bir müdahalenin baþlangýç cümlesidir…

Bu söz, bir vicdan sýzlamasý, merhamet fýþkýrmasý, kurtuluþ muþtusu, umut aþýsý, çözüm önerisi, gelecek uyarýsý hükmündedir…

Kuruyan insanlýk damarýnýn hayat bulmasý için ilahi irade devreye giriyor, hayat iksiri olan bir nefha üfleniyor… Bitkisel yaþam ünitesinde tutulan toplumlar için diriltici bir nefes oluveriyor…

Anlýyoruz ki, gelen bütün peygamberlerin ortak derdi, yozlaþan ve yoldan çýkan toplumlarý hakikate ve hidayete irþat etmektir…

Ýnsanlar inkar ve isyan yolunu seçseler de Allah rahmet elini onlardan çekmiyor… Ta ki, akýllansýnlar ve sakýnsýnlar diye… Ancak insanlarýn çoðu fýsk yolunu seçerler, gerçekleri görmezler… Fakat bu gün bize düþen sorumluluk ise “Ey kavmim!” hitabýnýn bizim için neye tekabül ettiðini tespit etmektir… Bu ifade üzerinden toplumu takip ve tahlil edebilmektir… Toplumsal sýnavýn boyutlarýný idrak ederek, sorumluluk almaktýr…

Ey kavmim!” kelimesini irdelerken, önce toplumlarýn tabi tutulduðu toplumsal yasalarý ve ortak kaderlerini doðru okumak gerekiyor…

Vahyin öðretisinden çýkardýðýmýz sonuç þudur; toplumlarýn çöküþünü ve tükeniþini hazýrlayan en önemli etmenler þu dört kelimede saklýdýr:

Zulüm…

Tefrika…

Kötülük…

Ahlaksýzlýk…

Bakalým bu konuda Kur’an ne diyor?

Zulüm…

Nice ülkeler var ki, zulmedip dururlarken onlara mühlet verdim. Sonunda onlarý yakaladým (iþlerini bitirdim). Dönüþ yalnýz banadýr.” (Hac- 48)

Allah’ýn Rasulü Hz. Muhammed’den öðreniyoruz ki, toplumlarýn küfür üzere varlýklarýný devam ettirmeleri mümkün ama zulüm üzere süreklilik asla… Zulüm zirvede de olsa zevali uzak deðildir… Toplumlarýn hayatiyetini bitiren fiil zulme bulaþmýþ olmalarý ve zulmü kanýksamalarýdýr… Beterin beteri ise zalimin zulmü ile mazlumun duyarsýzlýðýnýn buluþmuþ olmasýdýr… Toplumlar için esas felaket ise iþte o zamandýr…

Tefrika…

Dinlerini fýrka fýrka edip guruplara ayrýlanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliþkin yoktur. Onlarýn iþi ancak Allah’a kalmýþtýr. Sonra Allah onlara yaptýklarýný bildirecektir.” (En’am- 159)

Baðy, buðz, nifak, nefret, kin ve öfke ile deðerleri ve doðrularý ters-yüz edenler toplumsal çatýþmalarýn da tetikleyicisi, tahrip ve tahrif ehli olanlardýr… Toplumsal tesanüdü ve teavünü katledenlerde yine onlardýr… Hased ve husumet tohumlarýný eken fesat odaklarý hiçbir düþmanýn veremeyeceði zararý verebilmektedirler…

Kötülük…

Onlar iþledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalýþmazlardý. Yapmakta olduklarý þey ne kötüdür!” (Maide- 79)

Onlar kötülere toleranslý… Kötülüðe ise lakayt ve vurdumduymazdýrlar… Ve kötülükler normalleþmeye, toplumsallaþmaya , hatta yasallaþmaya baþladýktan sonra köksüzleþmenin, kokuþmanýn önüne geçilemez… Kötülerin alkýþlandýðý, iyilerin dýþlandýðý bir dünyada þerrin, münkerin, fücurun önüne nasýl geçebilirsiniz?

Ahlaksýzlýk…

Sizden önceki asýrlarda yeryüzünde (insanlarý) bozgunculuktan alýkoyacak faziletli kimseler bulunsaydý ya!...” (Hud- 116)

Yeryüzünü arsýzca, ahlaksýzca ifsad edenlere karþý bir ahlak ayaklanmasý baþlamadýðý sürece batýlýn ömrü uzayacaktýr… Fahþa, fücur, fýsk, heva, münker, baðy, seyyie, ism, dalal, þer, zulüm baþýný alýp gidecektir… Görünen o ki; baþýboþluk, kural tanýmazlýk, deðersizlik ve ahlaksýzlýk gittikçe normalleþtiriliyor… Bireysel özgürlükler baðlamýnda çirkinlikler ve kirlilikler savunuluyor…

Toplumlarýn çöküþüne ve tükeniþine neden olan söz konusu dört kelimeye karþý toplumlarýn yükseliþini saðlayan ve besleyen kelimeler ise þunlardýr:

Adalet…

Vahdet…

Ýhsan (iyilik)…

Ahlak…

Biz bunlardan konumuz itibarý ile özellikle ahlak üzerinde durmaya çalýþacaðýz…

Ahlak, insanýn kendini idare etme (tedbiru’n-nefs) sanatýdýr…

Ahlak, yeni ve eskimeyecek bir insanlýk boyutudur…

Nefsini, özünü, benliðini ve iradesini denetleyemeyen ve idare edemeyenlerin yeryüzünde nasýl bir aðýrlýklarý ve amaçlarý olabilir? Ya da böylelerinin inandýrýcý olmalarý beklenebilir mi?

Kur’an’da ahlakýn iþleyiþine baktýðýmýzda iman ve salih amelle iç içelik arzettiðini görürüz… Ahlak, ibadet ayrýþmazlýðýna tanýk oluruz… Kitab’ý dikkatle okuyan herkes ahlaki ilkelerle, imani ilkelerin ilintili olduðunu hemen fark edecektir… Akideden baðýmsýz olmayan bir ahlak karþýmýza çýkacaktýr… Ve bu ahlak ihtiyari deðil mecburidir… Toplumsal sonuçlarý ne olursa olsun, her kul ahlaklý olmak zorundadýr… Maslahatý, menfaati olur ya da olmaz, semeri görülür veya görülmez birinci derecede belirleyici olan bu deðildir… Mutlaka olmasý gereken bir sorumlulukla karþý karþýyayýz…

Biliyoruz ki, Kur’an salt bir ahlak kitabý deðildir… Fakat muazzam bir ahlak sistemi oluþturacak bir özellik ve zenginlik içermektedir…

Kur’an, ahlaký sadece önermiyor, üretiyor da… Bir ahlak ordusu inþa ediyordu… Tevhid akidesini taþýyabilecek ahlaki bir donaným üzerinde duruyordu… Tabii ki, bu ahlakta akideden neþet edecekti…

Ýlk Kur’an neslinin ahlaki duruþuna göz attýðýmýzda þunu hemen fark ederiz… Kureyþ müþrikleri onlar için mecnun, kahin, akýlsýz, ayak takýmý gibi küçümseyici ithamlarda sýkça bulunuyorlardý, fakat onlara hýrsýz, zalim, zani, fahiþe, yalancý, hain ve ahlaksýz diyemiyorlardý… Çünkü öyle net bir kimlikleri ve öyle güçlü bir kiþilikleri vardý ki bunun hilafýna bir þey söylemek mümkün deðildi… Dünün eþkýyasý artýk bu günün evliyasýydý… Bedeviler insanlýða medeniyet dersi veriyorlardý… Haramilikten sahabiliðe terfi etmiþlerdi… Kimse bunun aksini iddia edemezdi…

Tüm zamanlarýn Müslümanlarýný bekleyen sorumluluk aynýdýr. Bu günde Müslümanlara gerici, mürteci, fundamentalist, radikal, fanatik, köktenci suçlamasýnda bulunabilirler, bu mümkün… Ama onlara soyguncu, hortumcu, talancý, yalancý, sahtekar, hilekar, dolandýrýcý, ýrz düþmaný diyemezler, diyememelidirler… Ya da dedirtmemeliyiz… Ahlaki temsiliyetteki gücümüz ve güzelliðimiz buna müsaade etmemelidir… Cesaret, cömertlik, mertlik, dürüstlük ismimizin sýfatý olmalýdýr… Erdem, onur ve ahlakýmýzla bizden önce namýmýz yürümelidir…

Ahlaki yüceliðimizle aleyhimizde tezgahlanan komplolarý ve kampanyalarý boþa çýkartabilmeliyiz…

Düþmanlarýmýza karþý siyasi gücümüz yeterli olmayabilir, askeri gücümüzle onlarla boy ölçüþemeyebiliriz ama ahlaki gücümüzle onlarýn hilelerini ve hesaplarýný bozabilmeliyiz… Hani, hatýrlayýverin, Mekke’nin en azýlý müþrikleri bile emanetlerini Muhammedu’l – Emin’e teslim etmek durumunda deðiller miydi?

Ýþte bugünde cellatlarýmýz bile emanetlerini bize verebilmeliler… Ýþte o zaman ahlaki yapýmýzla kapalý yüreklerin kapýlarýný týklayabiliriz…

Tüm kalleþlikler kardeþlik duvarýmýza çarpýp tuz-buz oluverir…

Bireyci, dünyacý, fýrsatçý, çýkarcý, hazcý acýmasýzlarýn dünyasýnda sehavet ve merhamet ile yolumuza devam edebiliriz…

Bize yönelik tüm hile, hinlik ve hainlikleri hilim ve hikmetle savabiliriz…

Allah’ýn terazisinde ahlakýn ne kadar aðýr bastýðýný biliyoruz…

Düþmanlarýmýzýn silahý ahlaksýzlýk olsa bile bizim cevabýmýz ahlak ve erdem olacak…

Güç, iktidar, fýrsat bizde olsa bile bu zorbalýða ve sömürüye neden olmayacak… Gücü sýnýrlayacak ahlaki deðerler öne çýkacak…

Cinnetin eþiðine gelmiþ toplumsal travmaya, çýkar iliþkisine dayalý ekonomik dünyanýn çarpýklýðýna ve doyumsuzluðuna, siyasetin seviyesizliðine, zorbalarýn tanrýlaþma ve hayvanlaþma heveslerine karþý kalkýþ noktamýz ahlak çaðrýsý olacaktýr… Rahmet meltemleri estirmek, merhamet kanatlarýný germek, adalet ve emniyet iklimini sunmak için bir ahlaki kalkýþ kaçýnýlmazdýr…

Siyasal yozlaþma, sosyal kokuþma, ticari çürüme ahlaki bir sorgulamayý zaruri kýlýyor…

Artýk siyasete, ticarete, kültüre, düþünceye, sanata, edebiyata, sokaða, pazara, kamuya, tüm alanlara ve anlara ahlaký taþýmak farz oldu… Tabii ki, sessiz, sinik, teslimiyetçi, pasif bir ahlak deðil; sorgulayan, denetleyen, savunan bir ahlak sistemi… Ýtaati öðrettiði gibi itirazý da olan bir ahlak… Hep “Evet efendim”ci deðil, sýrasýnca “Hayýr”da diyebilen bir ahlak öðretisi… Modern dünyanýn çýkmazlarýnda dik durmayý öðretecek erdem iklimi…

Mistik ve silik deðil…

Laik ve etik deðil…

Kerim ve azim bir ahlak…

Evet, yüce bir ahlakla duruþunu netleþtirmeyen yürüyüþünü sürdürmeyenin ruhu yorgun, söylemi yavan, zemini kaygandýr… Dikkat edilirse yolda dökülenlerin çoðunun nedeni, ahlaki zaafiyetler olduðu görülecektir…

Benliklerimizi okþayan beðenilerin bizi þýmartmasýndan ve þaþýrtmasýndan endiþe ediyorum… Kendimizi öncelediðimiz ve sadece kendimizi önemsediðimiz günden beridir ki, ortak mücadele ruhu ve heyecaný zedelenmeye baþladý…

Yenilgiden korkmuyorum, acelecilikten doðacak fevriliklerden, olumsuzluklardan oluþacak feverandan çekiniyorum… Uzun soluklu bir seferi sürdürecek sabýr ve sebattan yoksun kalmak en ciddi bir tehdittir…

Baþaramamak önemli deðil, baþarýnýn büyüsünün bizi bozmasýndan kaygýlanýyorum… Siyasi baþarýlarýn nasýl baþ döndürdüðüne, ticari kazanýmlarýn baþtan çýkarýcý etkilerine az mý tanýk olduk?

Büyümenin büyüsünü bozacak tevazu ve teenniye sahip miyiz?

Güzelim deðer ve doðrulara yönelik þüphe ve vesveseler salýnýrken bunu savacak ihlas ve yakini kuþanabildik mi?

Üzerine titrediðimiz ilkeler yeni zamanlarýn gerekliliklerine feda edilirken savunma refleksimizi bilememiz gerekiyor…

Her türlü aracý, alaný, yolu, yöntemi mubah-meþru gören makyavelist, liberalist aklýn, anlayýþýn doðruyu, güzeli, iyiyi öncelemesini ve bunun üzerinde direnmesini beklemek safdillik olur…

Artýk akýl, kurnazlýklarýn, hileciliðin, iþ bitiriciliðin aracýdýr…

Bilgi “hamd”in, “þükr”ün vesilesi olmasý gerekirken “gurur”un, “kibr”in nedeni olmaya baþlar…

Sermaye, þýmarmanýn ve sömürünün tetikleyicisi ise o zaman geçmiþ kavimlerde refah içinde nimetlerle þýmaranlarýn akýbetine bakmak lazým…

Güç ve iktidar, tekebbür ve tahakkümle sonuçlanýyorsa, adalet ve ahlak ayak altý demektir…

Ama tüm olumsuzluklara raðmen, yani ahlaksýz bir dünyada ahlaklý yaþamanýn imkaný bizdedir…

Bu açýdan bir ahlak yürüyüþü baþlatmalýyýz… Ya da yürüyen ahlak olmalýyýz… Ahlaký ayaða kaldýrdýðýmýz zaman nice kapalý kapýlarýn bize açýldýðýný göreceðiz… Ahlak üzerinden yürekler arasý köprüler örülecektir…

Tabii ki, bizim derdimiz ahlakçý olmak deðil, ahlaklý olmaktýr…

Hem nasýl bir ahlak?

Amentü” ile formüle edilen esaslarýn oluþturduðu bir ahlak…

Þayet dinamik bir ibadi hayatý kurmaz, üstün bir ahlaký kuþanmaz isek, o zaman hazlarýmýz ibadetleþmeye baþlar, hevanýn tutsaðý oluruz…

Çýkýþ yolumuz ise; takva ile tahkim edilmiþ yüce ahlaktýr…


Bu Makale 5125 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

12/02/2024 - 11:12 Ýnsan kalmak

©

30/03/2020 - 10:43 Ev ödevi

©

02/03/2020 - 11:06 Normalleþtirilmiþ anormallikler

©

27/01/2020 - 13:13 Vahiyle vücud bulmak

©

16/12/2019 - 10:40 Örtülü çýplaklýk

©

14/10/2019 - 10:50 Toplumsal Enkazýn Altýnda: “AÝLE”

©

02/09/2019 - 10:19 Oyalanma odaklan!

©

10/06/2019 - 12:39 Ýnsan, en muhteþem muamma…

©

21/05/2019 - 11:03 Sade hayat

©

01/02/2019 - 14:09 Deðiþim Ýradesi

©

13/10/2018 - 14:29 Hayat paylaþmaktýr

©

19/02/2018 - 12:35 Heva ile Heba Olmamak Ýçin

©

19/01/2018 - 18:49 Kaybolmamak için…

©

25/12/2017 - 14:04 Rüya mý, kabus mu?

©

20/11/2017 - 10:36 Heyecanýmýza ne oldu?

©

25/10/2017 - 09:48 Ömür Boyu Davet

©

28/09/2017 - 14:33 Hicri hicranlar

©

07/07/2017 - 16:15 Onur Sýnavý

©

29/05/2017 - 12:26 Ýnsanoðlu Zayýftýr

©

03/05/2017 - 15:51 Nebevi Vasiyet

©

13/03/2017 - 11:10 Tevbesizliðe Tevbe

©

01/02/2017 - 11:48 Kâbe’nin Mesajý

©

03/01/2017 - 14:25 Nasýl kurtuluruz?

©

08/12/2016 - 09:14 Ertelenen Evlilikler

©

05/10/2016 - 10:20 Allah’la Dost Olmak...

©

25/06/2016 - 09:43 ÝSRAF TOPLUMU

©

08/04/2016 - 14:22 Gaye ve Gayret

©

20/02/2016 - 11:07 Þahit Olmak...

©

19/01/2016 - 16:38 HELAL YAÞAM

©

15/12/2015 - 13:44 ZAFER ZAAFI

©

18/11/2015 - 11:31 DÜNYA VE DURUÞ

©

13/10/2015 - 12:30 SORUMLULUK ALANIMIZ

©

10/03/2015 - 10:59 “Haydi gelsene…”

©

31/10/2014 - 14:33 DEÐER AÞINMASININ ACI AKIBETÝ; VEFASIZLIK…

©

01/09/2014 - 15:25 YAÞAMIN EMARI

©

04/08/2014 - 13:52 Öncemiz ve sonramýz bayram olsun.

©

04/07/2014 - 15:51 Açýn Halinden Kim Anlar

©

09/06/2014 - 11:51 KENDiMiZ OLMAK KENDiMiZ KALMAK

©

05/05/2014 - 12:31 YENÝDEN KARDEÞLÝK

©

09/04/2014 - 14:14 Ýyilik Erleri

©

01/02/2014 - 13:44 Temiz Hayatlar

©

04/12/2013 - 13:38 Dindarlýðýn Modernizmle Sýnavý

©

04/10/2013 - 14:16 Selim bir gelecek için

©

12/08/2013 - 10:40 Duayý Kuþanmak

©

19/06/2013 - 16:24 Uyum Krizi

©

20/05/2013 - 14:23 Yeniden Kardeþlik

©

18/04/2013 - 10:49 Geleceði Ýnþa Sorumluluðu

©

19/03/2013 - 14:35 Aktif ve Afif kadýn

©

19/02/2013 - 11:22 Güzel bir gelecek için

©

28/01/2013 - 14:03 Fýkýhsýz Toplum Fakihsiz Hareket

©

24/12/2012 - 11:13 Ýhtilaf Ahlaký

©

22/11/2012 - 14:17 Hicri hicranlar

©

25/09/2012 - 15:25 Mekke`de Mekke`yi aramak

©

27/08/2012 - 12:41 Haddini aþan zýddýna döner

©

23/07/2012 - 11:30 Sýcak Sýnav

©

28/06/2012 - 12:36 Denge ve düzen

©

04/06/2012 - 11:34 Allah’ýn Ýhsaný, Ýnsan

©

25/04/2012 - 15:05 Dindarlýðýn modernizmle sýnavý

©

26/03/2012 - 11:47 Modern Zamanlarda Aile Açmazý

©

02/01/2012 - 12:07 NASIL BÝR GENÇLÝK?

©

28/11/2011 - 13:08 Arzýn ýslahý için...

©

03/10/2011 - 12:13 Evrensel Kardeþlik Buluþmasý; Hac

©

05/09/2011 - 14:37 Müsait zamanlar Müslümanlýðý

©

03/08/2011 - 11:07 Güzele, En Güzele

©

04/07/2011 - 12:49 Tembelizm

©

03/06/2011 - 12:06 Yüce Ahlak

©

09/05/2011 - 12:01 Kaygan zeminde kaim kalmak

©

11/04/2011 - 15:05 Muttaki toplum

©

07/03/2011 - 13:17 Üçlü Reçete

©

14/02/2011 - 12:08 SERVET SINAVI

©

06/01/2011 - 11:51 Evlad-ý Rasul’ün Vedasý…

©

02/12/2010 - 11:24 Evlilik mi, Evcilik mi?

©

14/10/2010 - 19:12 Tüketen ve Tükenen Ýnsan

©

27/07/2010 - 11:07 Aklý Selim

©

22/06/2010 - 12:18 Tevhidi Varoluþ

©

18/05/2010 - 12:12 5 EM

©

16/04/2010 - 11:26 Nebevi Vasiyet

©

22/03/2010 - 16:29 Zamana Yenik Düþmemek

©

18/02/2010 - 12:20 Ýnsan ve Ýnfak

©

21/01/2010 - 11:17 Hesap dönümü

©

03/12/2009 - 11:30 Ýlla Namaz

©

19/10/2009 - 13:47 Özgün eðitim

©

24/09/2009 - 11:13 TEZKÝYE GÜNLERÝ

©

25/06/2009 - 09:43 Müslüman þahýs mýyýz? Müslüman þahsiyet miyiz?

©

01/06/2009 - 15:02 Eti Senin, Kemiði Benim!

©

28/04/2009 - 16:09 Geciken Adalet

©

07/04/2009 - 14:15 Hakkýyla Kulluk

©

09/03/2009 - 16:35 Ödünç Özgürlükler

©

09/03/2009 - 15:18 Toplumsal Ýnþa Sorumluluðumuz!

©

10/11/2008 - 22:32 Yürüyen Ahlak

©

05/09/2008 - 13:42 EY DÝRÝ AY! DÝRÝLT BÝZÝ!
 
 

Site Ýçi Arama

19 Cemâziye'l-Evvel 1446 |  21.11.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

"Bizim içimizden herkesin belli bir makamý vardýr. Biziz o saf saf dizilenler, biz. Biziz o tesbih edenler, biz"

( Sâffât sûresi - 164)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh’den rivayet edildiðine göre,

Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ þöyle buyurmuþtur” dedi:

“Her kim bir velime (dostuma) düþmanlýk ederse, ben ona karþý harb ilân ederim. Kulum, kendisine emrettiðim farzlardan, bence daha sevimli herhangi bir þeyle bana yakýnlýk saðlayamaz. Kulum bana nâfile ibadetlerle durmadan yaklaþýr; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdeta) ben onun iþiten kulaðý, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayaðý olurum. Benden ne isterse, onu mutlaka veririm, bana sýðýnýrsa, onu korurum.”


Buhârî, Rikak 38

Bir Dua

Peygamberimiz (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah’ým! Lütfun, rahmetin, bereketin ve rýzkýndan bana aç, bolca ihsan eyle.”

(Hâkim, Deavât, No:1868)

Hikmetli Söz

Öfke, tutuþturulmuþ bir ateþgibidir. Her kim ki öfkesine hakim olursa, onu söndürür ve her kim onu salýverirse ilk yanan kendisi olur.




Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com