Modern zamanlarda hýzla hayatýmýzdan çekilen, kýtlýðýný çektiðimiz kavramlardan biridir, vefa… Günümüzde artýk sýkça rastladýðýmýz ve sanki olaðan bir þeymiþ gibi görülen sendromun adýdýr, vefasýzlýk… Bedene, topraða, metaya, eþyaya, egoya tutsak olanlarýn vefa diye bir derdi zaten olamaz… Kimse onlardan sadakat da beklemez… Arzularýný aþamayanlarýn deðil kullara Allah’a karþý bile vefa duygusu, vazife bilinci kalýr mý? Sanmýyorum…
Çaðýn vebasý, vefasýzlýktýr, desem abartý olur mu bilmem?
Aldanmýþlýk, kandýrýlmýþlýk, terkedilmiþlik, unutulmuþluk acýsý birçok acýdan daha acýdýr… Yanlýþ anlaþýlmanýn, gadre uðramanýn, garezin hedefi olmanýn her anýnda insan dost bildiklerinden bir vefa bekler… Krizler, kýrýlmalar, kahýrlý günlerde en büyük beklenti bir dost sesi, bir vefa kýrýntýsý umar… Ama çoðu zaman kim kime? Dum duma?
Hoyratlýk, hamlýk, hazýmsýzlýk, haksýzlýk ne hatýr býrakýyor, ne de gönül… Nankörlükler nice erdemleri erittiði gibi vefayý da yok ediyor… Bencilleþen hayatlarda vefaya yer yok… Bireyselleþen toplumlarda “baþkasý” kimsenin umurun da deðil…
Çýkarcýlýðýn, fýrsatçýlýðýn, kurnazlýðýn, iþ bitiriciliðin, uyanýklýðýn prim yaptýðý bir çaðda siz hangi vefadan bahsedebilirsiniz?
Müstaðnileþenlerin dünyasýnda “vefa” feodal bir takýntý… Maðdurlar için “kadirþinaslýk” sadece bir ütopik beklenti… Nostaljik kuruntu…
Pragmatizm ve popülizm üzerinden þekillenen iliþkiler dünyasýnda vefa vs. sadece bir varsayýmdýr… O kültürde karþýlýðý yoktur…
Hülasa vefa olmayýnca hayatýn hayrý ve huzuru kalmýyor… Ne þahsiyet, ne aile, ne cemaat, nede toplum iflah olmuyor…
Vefasýzlýk kardeþliði katletmektir… Dostluklarý kundaklamaktýr…
Evet, vefasýzlýk nankörlüktür… Kardeþini yok saymaktýr, üstünü çizmektir…
Hâlbuki insan þaþabilir, hata iþleyebilir, yoldan çýkabilir… Ýþte o an yaný baþýnda þefkatli bir el, sýcak bir yürek bekler… Yaslanabileceði, tutunabileceði, soluklanabileceði bir melce arayýþýna girer… Gözlerinin içine baktýðýnda ýsý, ýþýk, ýþýltý alabileceði umut beklentisindedir… Hayat zor… Tek baþýna ne yapabilirsin? Bazen bir selam, bir teselli, bir tavsiye, bir tebessüm dünyalara bedeldir… Ýnsan umuyor, merhametli bir dokunuþ… Ýnsaflý bir temas… Bekliyor, kapýnýn týkýrtýsýný… Telefonun sesini… Aslýnda her insan hatýrlanmak ister… Unutulmak kahredicidir…
Ýþte vefa; hatýrlamaktýr, anýlmaktýr, aranmaktýr…
Vefa, dosta destek vermektir… Dayanak olmaktýr… Arkasýnda durmaktýr… Birbirinden elini, eteðini çekmemektir… Görebilmektir, gözetebilmektir, göz-kulak olmaktýr…
Vefa, sadakattir, sahiplenmektir, sorumluluk almaktýr…
Vefa, kardeþliðin ikizidir…
Ýnsanlýðýn haysiyeti, hassasiyeti, hayatiyeti, hakikati vefada saklýdýr…
Ýnsanýn en asil damarý, en soylu hasleti vefakârlýktýr… Vefa sadece “has”larýn vasfýdýr… Hatýrlamamak “ham”larýn huyudur… Kadir kýymet bilmezlerin irabda mahalli yoktur…
Unutmayalým ki; hatýrlayan hatýrlanýr… Unutan unutulur…
Kötü günde, zor zamanda, her dem yanýnda beliriveren bir vefalý dost… Hem de yanýmda olduðun sürece yanýndayým diyen deðil… Sen beni yalnýz býraksan da yanýndayým…
Sadýk dost, senin yanlýþlarýný gördüðünde sana sýrtýný dönen deðil, sana fikir veren, ýslah eden, ikaz edendir… Hem de bunu yaparken asla üzerinde tahakküm etme hesaplarý yapmayan, baþa kakmayan, minnet altýnda tutmayan kiþidir…
Gerçekten vicdaný sukut edenlerin vefasý olamaz…
Vurdumduymazlardan da vefa beklenemez…
Sadece kendisi için yaþayanlardan da vefa aramayýn… Ötekisi için yaþama erdemini kuþananlarýn vasfýdýr, vefa…
Vefa yaþatmaktýr… Dostluða adanmýþlýðýn diðer adýdýr, vefa…
Ümit etmek deðil, ümit olmaktýr…
Ufuk kapatan deðil, ufuk açmaktýr…
Bekleyen deðil, beklenen olmaktýr…
Bakan deðil, gösteren olmaktýr…
Güden deðil, gözeten olmaktýr…
Önemli olan vefa ile ilgili þiirler, þarkýlar, tanýmlar, tezler, sözler sunmak deðil, vefanýn bizde vücut bulmasý ve bizim vefa ile varoluþumuzu sürdürebilmemizdir, esas olan..
Þer’i þerifin öðretisi budur… Sünnet-i seniyyenin sonucu budur…
Çünkü Ýslam’ýn þiarý, Müslüman’ýn þuurudur, vefa…
Bize þükran yakýþýr, küfran-ý nimetle bulunamayýz… Üzerimizde emeði olan herkese borçluyuz.. “Bize bir harf öðretenin…” bizim kültürümüzde karþýlýðý “…kýrk yýl köleliktir”.
Yine biz “bir fincan acý kahvenin…” hatýrýný hatýrlayan bir gelenekten gelmekteyiz…
Bu “hatýr” köprüden geçinceye kadar deðil… Düze çýkýncaya kadar deðil… Köþe oluncaya kadar deðil…
Vefamýz vefatýmýza kadar… Hatta vefat edenlere de vefamýz bitmez… Dirisine gösterdiðimiz vefa, ölüsü içinde geçerlidir…
Ahde vefa, kulluðun güvencesidir… Tüm çilelere, cefalara raðmen vefa… Vuslat için… Varmak için… Var olabilmek için vefa…
Aksi takdirde durum vahim; vefasýzlýk bizi vuruyor…
Toplumsal dokunun saðlýðý için olmazsa olmaz, vefadýr; yoksa iþçi-iþveren, karý-koca, ebeveyn-evlat, öðretmen-öðrenci, amir-memur, ast-üst, avam-havas, yöneten-yönetilen ayrýþmasýný nasýl önleyeceksiniz?
Anlýyoruz ki, vahdete varýþýn en önemli sac ayaðý vefadýr…
Velhasýl bilelim ki, verasý olanýn, vefasý da olur…
Henüz vakit varken, elest bezminde Rabbimize olan ahd-ü misakýmýza vefayý unutmayalým…