Tam üzerinden 1370 yýl geçti…
Ama acýsý ilk gün ki kadar taze ve derin…
Anlaþýlan o ki, bu acý kýyamet sabahýna kadar bitmeyecek, çünkü; söz konusu olan, Kerbela…
Ümmetin en hazin yarasý…
Kerbela nedir? Neresidir?
Evlad-ý Rasul’ün bu dünyaya “Elveda” dediði yer…
Kirli, kinli ve kanlý bir dünyayý kanlarý ile arýndýrmak için çýktýklarý yol…
Kerbela; bireysel acýlarý, toplumsal bilince dönüþtürmenin adýdýr…
Mazlumiyetten direniþ üretmenin Hüseyincesidir…
Zilletten izzete evrilmenin mektebidir…
Kiþisel cennet hesaplarýndan öte tüm nesillerin kurtuluþuna adanmýþ hayatlarýn ortak ismidir…
Ölü topraðý serpilmiþlikten ölümü göze alarak özgürleþmenin adresidir…
Kerbela; kefeni beline sarma, direniþ ve þehadet gömleðini giyme iþidir… Vazgeçebilme öðretisidir… Adanma öyküsüdür…
Yenilgi ile destan yazma becerisidir… Kerbela ile zafer, baþarý, galibiyet, yenmek, yenilmek nedir, yeniden yazýldý… Kavramlar anlam kazandý…
Anladýk ki, hayat ne olursa olsun illa yaþamak deðilmiþ… Yaþanacaksa da sadece kendisi için yaþamak deðil…. Bir baþkasý için yaþama erdemini kuþanmakmýþ…
Þimdi pörsüyen muhalefet tarafýmýzý, örselenen hareket kabiliyetimizi, týkanan itiraz damarýmýzý ancak Kerbela üzerinden onarabiliriz…
Erimemek, eðilmemek, elenmemek, statükoya eklemlenmemek için Kerbela ruhuna muhtacýz… Ta ki, o sayede erebilelim erdeme ve ebede…
Kerbela için yas elbiselerini giymek, karalara bürünmek, sýzlanmak bu iþin sadece seremonik kolaycý tarafýdýr…
Önemli olan Hz. Hüseyin (ra)’ýn sadece yasý deðil, esas olan mirasýdýr…
Gerçekten Hz. Hüseyin (ra)’ýn vasiyeti neydi?
Onlarý “ah”, “vah”larla anmak yerine vasiyetine bakmak, doðru anlamak ama önce onlarýn farkýna varmak gerekmiyor mu?
Bizden Hüseyin’e aðýt, Hüseyin’den bize ise öðüt ve uyarý var…
Kerbela gâm ve gayretin adýdýr…
Kerbela yarenlerinin hatýrasý deðil, bize onlarýn hayatý lazým…
Onlar þiardý… Þuurdu… Misaldi… Mesajdý…
Ehl-i Beyt’siz hayatlar ziyandýr… Hicrandýr…
Evet, Kerbela tarihte yaþanmýþ geçmiþ bir olay deðildir… Yezid tarihin bir döneminde kalmýþ bir figür deðildir…
Bugün ne de çok Yezidler ya da Yezidleþenler var…
Kufeleþen þehirlerin sayýsýný bilen var mý, bilmiyorum…
Kerbela’nýn Gazzecesi, Hamacasý, Halepçecesi, Fellucecesi, Patanicesi gündemimizde kaçýncý sýrada?
Aslýnda Kerbela uzakta deðil, içimizde…
Doðrusu sormak lazým; Bir Hüseynî sefere iþtirak edecek mecalimiz var mý? Yoksa bizim payýmýza sadece matem mi düþtü?
Evet, asýrlar sonra biz þimdi neredeyiz?
Tarafýmýz… Tercihimiz… Tavrýmýz… Kimden yana? Ýçine çekildiðimiz mecra bizi nereye çekiyor?
Korkuyorum, hem Hüseyin’e yas tutup, hem de Yezid’le iþ tutmaktan…
Hani þair Farezdak Hz. Hüseyin’e demiyor muydu? “Onlarýn kalpleri seninle, kýlýçlarý sana karþý.”
Görüyorum; iktidar insanlarý nasýl Yezidleþtiriyor…
Servet insanlarý nasýl Karunlaþtýrýyor…
Güç insanlarý nasýl Haccaclaþtýrýyor…
Bilgi insanlarý nasýl Belamlaþtýrýyor…
Baþarý insanlarý nasýl barbarlaþtýrýyor…
Vaatler insanlarý nasýl Surakalaþtýrýyor…
“Haksýzlýk karþýsýnda susan dilsiz þeytandýr” gerçeðini bugüne kadar nasýl tereceme edeceðiz? Uyuþumcu, uysal kafalara bunu izah mümkün mü?
Tüm olumsuzluklara raðmen Hüseyin can’ýn mesajýný ve misyonunu canlý tutmak zorundayýz…
Çünkü O bir duruþtur… Çizgidir… Çaðrýdýr… Çýðýrdýr… Çýðlýktýr…
O’nu bir çaða, coðrafyaya, ülkeye, topluma, mezhebe, çevreye zorlamak, sýðdýrmak onu sýnýrlamaktýr… Hüseyin zamanlar, mekânlar ve mezhepler üstüdür…
Ancak bunu söylerken, onu efsaneleþtirmeden, fetiþleþtirmeden, insan-üstüleþtirmeden hareket etmeliyiz… O üstün insandýr ama insanüstü deðildir… Hayatýn içinde tutarak hemhal olmalýyýz…
Kerbela’yý ideolojileþtirmeden kardeþliðe yürümeliyiz… Özgürlük ve direniþ þarkýlarýný daha güçlü söylemeliyiz…
Yezidleri lanetlerken salih amellerden kopmadan yol alabilmeliyiz…
Korkarým ki; þeytan taþlamaktan tavaf yapmaya vaktimiz kalmayacak…
Haklý olmak yetmiyor, önemli olan sonuna kadar haklý kalmaktýr… Hakký ayakta tutmaktýr…
Þimdi, Kerbela üzerinden nasýl bir bilinç inþa edebiliriz? Nasýl bir direnç oluþturabiliriz?
Yas ve bilinç birbirini besleyecek mi?
Bir þey daha var: Hüseynî kýyamý Zeynepsiz düþünebilir miyiz? Anlayabilir miyiz?
Ve unutmayalým ki; zalimin zulmü ile mazlumun duyarsýzlýðý buluþtu ise, iþte musibet o zamandýr…
Zamanýn Hüseyinlerine ve Zeyneplerine selam olsun!