Çünkü dünya kötülerin elinde kan aðlýyor. Sömürünün pençesinde sersefil durumda…
Biliyoruz ki dünya acý çekiyor ama bu sadece kötülerin þerrinden, þiddetinden, þeytanlýklarýndan dolayý deðil; iyilerin sessizliðinden, sorumsuzluðundan ve savrulmuþluðundan dolayýdýr da…
Bir münker gördüðünde devreye girecek maruf eller lazým…
Mücadeleden elimizi eteðimizi çekersek baþýmýza gelecek belalara da razýyýz demektir.
“Baþýnýza gelen her musibet, sizin ellerinizle iþledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarýnýzýn pek çoðunu da affeder.” (Þûrâ, 30)
Ýhmal, isyan ve dünyalýk ihtiraslarýmýzýn acý sonuçlarýný þimdiden yaþýyoruz…
Sakýn “Elimizden ne gelir ki? Bu dünya böyle gelmiþ, böyle gider.” demeyin…
Dünyayý deðiþtirme irade ve idealimiz var oldukça yeryüzünün vicdaný ve yüreði de biz oluruz.
Geçen yýl bir grup güzel dostla Balkan seyahatindeydik.
Bosna’da Aliya’yý selamladýk… Batý’nýn baðrýnda gerçekleþen Ýslami direniþin sýrrýný tefekkür ettik… Sanki direniþin þifresini Aliya’nýn þu cümlesinde bulduk…
“Þükürler olsun ki, tarihe Allah hükmediyor. Bize elimizden geleni yapmak düþüyor.”
Þimdi tüm mü’minlerin cevaplamasý gereken bir soru var.
Elimizden ne gelir?
Sakýn “Adým Hýdýr, elimden gelen budur” demeyin…
Kimse baþarý basamaklarýný elleri cebinde çýkmamýþtýr… Elinizi taþýn altýna sokmadan hiçbir hayýrlý sonuç elde edemezsiniz…
Unutmayalým ki, kaderimiz alnýmýza deðil, ellerimize yazýlmýþtýr…
Þayet siz Nebi (s.a.v) örnekliðinde olduðu gibi, Bedir’de çakýl taþlarýný kendi ellerinizle düþmana fýrlatýrsanýz, isabet ettirecek olan Allah’týr.
“Attýðýn zaman sen atmadýn, Allah attý.” (Enfal, 17)
Ýþte o zaman melekler ellerinizden tutacak, gaybi yardýmlar üstünüze yaðacak.
Þayet aðacýn altýnda ölüm üzerine Nebi (s.a.v) ile biatleþirseniz, Allah o ellerden razý olduðunu müjdeleyecek ve þöyle buyuracak:
“Allah’ýn eli onlarýn elleri üstündedir.” (Fetih, 10)
Ama öncelikle ellerimizi temiz tutmalýyýz.
Allah, aziz Ýslam’ýný kirli ellere tevdi etmiyor… Ýslam’ýn teblið ve temsilini ancak temiz hayatlar ve temiz yürekler taþýyabiliyor…
Evet, Hz. Musa misali yed-i beyza’nýzla asanýzý devreye korsanýz tüm sihirleri bozabilirsiniz… Firavun’un büyüsünü ve büyüklenmesini bozacak, nurlu ellerinizdir…
Yusuf (a.s.) gibi gömleðiniz temizse kuþkunuz olmasýn, gün gelir Allah Mýsýr’ýn iktidarýný temiz ellerinize teslim eder…
Meryem misali eteðiniz temiz ise kundaktaki Ýsa bebek, iffetinize ve ismetinize tanýklýk edecektir…
Bir þey daha var… Temiz ellerin kararlý olmasý… Titrememesi…
“Güneþi sað elime, ayý da sol elime koysanýz ben yine de bu davadan vazgeçmem…” cesaret ve izzetini kuþanmak…
Bir de dava yolunda el ele vermek…
“Tek elin nesi var, çok elin sesi var.” deyiþi ile kardeþlere el uzatmak…
Zulme karþý sýkýlmýþ yumruklar ile Hakkýn ikamesi, adaletin idamesi için inisiyatif almak…
Mazlumun elinden tutan, yetimin baþýný okþayan el, bizim elimiz olmalý…
“Onlarla savaþýn ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onlarý rezil etsin, onlara karþý size yardým etsin…” (Tevbe, 14)
Allah (cc) sömürü, zulüm ve zilleti bizim ellerimizle gidermek istiyor… Peki, biz Allah’tan ne istiyoruz?
“Allah belalarýný versin!” diyoruz…
Ýslami sorumluluklarýmýzý ne Allah’a iade edebilir ne de iktidara ihale edebiliriz… Ve ne de ihmal edebiliriz…