ALLAH(cc); “Ben yeryüzünde bir halife yaratacaðým.” derken herhalde sadece erkekleri kastetmedi. Kadýn, erkek kulluk zemininde kardeþ olmamýzý istedi. Allah (cc) kimsenin cinsiyetine bakarak deðer vermez, kulluktaki ciddiyetine göre kiþiye konum belirler… Üstünlük ne kadýn olmakta, ne de erkek olmaktadýr… Üstünlük sadece takvadadýr… Ýlahi ölçekte belirleyici kriter budur… Bunun dýþýndaki arayýþlar beyhude giriþimlerdir… Allah (cc) ne kadýna, ne de erkeðe pozitif ayrýmcýlýk yapacak deðildir. Her yerde, her zaman O’nun adaleti ve rahmeti konuþur… Allah (cc) kimsenin amelini zayii edecek deðildir: “Erkek olsun, kadýn olsun – hep biribirinizdensiniz- içinizden amel eden hiçbir kimsenin yaptýðýný boþa çýkarmayacaðým…” (Al-i Ýmran -195)Allah (cc) toplumsal zemindeki statüye de bakmaz, sadece salih amellerin ilahi mizanda geçerliliði söz konusudur… Ne kadýnlýk, ne de erkeklik bir imtiyaz deðildir, hepimiz bir imtihandayýz… Kimse bir baþkasýnýn mezarýna girecek deðildir… Mezar tek kiþiliktir… O halde ne erkeðin “erkekcilik”, ne de kadýnýn “kadýncýlýk” yapmasýnýn bir mantýðý yoktur… Kadýn- erkek arasýndaki egemenlik savaþlarý vermek yerine, vahyin egemen olduðu bir toplumu nasýl inþa edebiliriz derdine düþmemiz gerekiyor… Bu hedefe yürürken kadýn erkeðe, erkek kadýna muhtaç… Ve herkes Allah’a muhtaç… Ýnancýmýzda kadýn-erkek rekabeti deðil refakati ve velayeti esastýr… Bizden istenen birr/iyilik ve takvada yardýmlaþmaktýr…“Mümin erkeklerle mümin kadýnlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliði emreder, kötülükten alýkorlar…” (Tevbe -71) Her toplumsal harekette olduðu gibi, Ýslami harekette her iki cinse dayanmalýdýr. Tabii ki toplumun yarýsýný sosyal hayatýn dýþýnda tutmak doðru deðildir… Diðer bir doðru da kadýný kamusala kurban vermemektir… “Kadýn fesattýr.” algýsýndan, insanlýk için “kadýn bir fýrsattýr.” bilincine yaslanmak lazým… Kadýn potansiyelini Ýslami harekette harekete geçirme sorumluluðumuz bu gün daha da önem kazanmýþtýr… Tabii ki, ilkeli, kontrollü ve deðerle dayalý bir açýlým… Müslüman kadýna düþen görev bugün daha aðýr ve daha acil… Bu görevi göðüsleyebilmek için hem donanýmlý hem de duyarlý olmak gerekiyor… Deðerlere dayalý saðlam bir duruþ üzere olmak zarureti ile karþý karþýyayýz… Aþýrý korumacý bir mantýkla kadýnýn elini kolunu baðlamak ne kadar yanlýþsa, aþýrý esnek ve layt bir anlayýþla kadýnýn kendini koyvermesi de ciddi bir yanýlgýdýr… Kadýnlarýmýz özgüven kazanacak ama bu güven onlarýn sosyal, siyasal, kültürel alanda onlarý tanýnmaz hale getirmemesi þartýyla… Ýslam’ýn özünden hareketle özgürlük… Yoksa özgür kadýn profili þýmarýk, bencil, þaþkýn, azgýn bir çehreye dönüþmemeli…
Pasifleþtirilmiþ kadýn da, pervasýzlaþtýrýlmýþ kadýn da sorundur…
Kadýn aktif olacak ama afif kalacak… Diþiliðini deðil kiþiliðini konuþturacak…
Feodalizmin ve feminizmin kýskacýndan kurtulup özgün duruþunu, kimliðinden kopmadan varoluþunu sürdürecek…
Ne evden kopacak ne de hepten eve kapanacak…
Ýçeri-dýþarý dengesini doðru ``Ýçeri”yi “dýþarý”ya feda etmeyecek… “Dýþarý”nýn çekim gücü karþýsýnda “içeri”den elini eteðini çekmeyecek… Bir ayaðý ile dýþarýda olsa bile içeri ayaðý sabit ve saðlam olacak… Evsizlikle evcilleþme arasýnda evli olmanýn hukukunu ve onurunu en güzel þekilde taþýmasýný bilecek… Ýçerinin ve dýþarýnýn fýkhýný, hukukunu, hududunu, ahlakýný, adabýný bilmeden ne içeride ne de dýþarý da yol alamayýz… Kadýn ne kadar aktif olursa olsun anne olduðunu unutmadan, eþ olduðunu hatýrlayarak hayata aðýrlýðýný koyacak… “Daha az anne”, “daha az eþ” tuzaklarýna düþmeden yürümesini bilecek… Dýþarýnýn tekin olmadýðýný bilerek tedbirli çýkmamýz lazým… Takvayý kuþanarak, vakarý donanarak adýmlarýmýzý büyütmemiz gerekiyor… Kentli Müslüman kadýnýn sorumluluðu katlanarak büyüyor, dýþarýnýn büyüsüne kapýlmadan, tam aksine bu büyüyü bozacak vahyin diriltici soluðu ile nesilleri yeniden inþa etmenin iradesin kuþanmak zorundayýz… Artýk ayartan kadýnlarýn miladý doldu, sýra anlatan kadýnlarda… Toplumsal dönüþümün “nesne”si olmadan, deðiþimin “özne”si olma kararlýlýðý ile… Kadýnlarýmýz elbette eðitimli olacak, ama eðilimleri mutlaka Ýslami yani meþru olacak… Diri diri bataklýða gömülen hemcinslerini kurtarmaya yönelik bir aksiyon tüm zamanlarýn zaruretidir… Bu misyonunu erkekleþmeden sürdürecek… Ýhtilat içinde deðil, ihtiyat üzere olacak… Kendini ihmal etmeden, sürekli ihtimam diyecek…
“Heva” ya dur diyerek, “takva” ile yürüyüþünü sürdürecek…