Ve insan bu sýnýrlarla sýnanýyor…
Zaten insanlýk tarihi, sabitkadem olanlarla, sýnýr tanýmayanlarýn serüveni deðil miydi?
Allah’ýn sýnýrlarýný hiçe sayanlar, zamanla kendileri hiçleþtiler… Yani Hududullahý yok sayanlar kendi yok oluþlarýný hazýrladýlar…
Bu hududu koruyanlarý ise bizatihi koruyan, Allah’týr…
Sýnýrlarý aþmanýn ismi, Kabilleþmektir…
Sýnýrlarý korumanýn ismi ise, Habilleþmektir…
Evet, Allah’ýn üzerimizdeki hakký, Hududullahý korumaktýr yani haddimizi bilmektir… Diðer bir ifadeyle Allah ve Rasulü’nün önüne geçmemektir… Allah ve Rasulü’ne raðmen bir tercihe gitmemektir…
Zaten kulluðun özü ve özeti; Allah’ýn “dur” dediði yerde durmaktýr… Duruþunu bu bilinçle belirlemektir…
Kiþi nerede duracaðýný biliyorsa, istikamet ve basiret üzere bir yürüyüþü sürdürüyor demektir…
Aslýnda insanoðlunun bildikleri içinde en anlamlý ve en önemli olaný kiþinin haddini bilmesidir…
Hani bir alime sormuþlar:
“Efendim! En iyi neyi bilirsiniz?” Alim cevap vermiþ
“Haddimi bilirim.”
Bu durumda büyüklerimizden öðrendiðimiz: “Ýslam’ýn þartý beþtir, altýncýsý ise haddini bilmek tir.” gerçeðini þimdi daha iyi anlýyoruz…
“Had” kelimesi durmamýz gereken sýnýrlara iþaret eder…
Haddini biliþ, kendini idrak ediþtir… Farkýna varýþtýr…
Haddini bilmek, kendi konumunu, kapasitesini, sýnýrlarýný bilip ona göre tavýr koymak, hareket etme, görüþ beyan etme yoluna gitmektir…
Haddini bilmek, kimi zaman anlamaktýr… Kimi zaman acýmaktýr… Kimi zaman cesaret ve basiretle öne atýlmaktýr…
Yoksa söylenecek onca söz varken susmak deðil… Tevazu adýna kenar durmak deðil… Sorumluluklarý ertelemek deðil… Olmasý gereken yerde olmaktýr…
Haddini bilmek, sesini yükseltmeden Hakk’ý yüceltmektir… Öfkelenmeden, önyargýlara girmeden derdini anlatabilmek ve davayý sürdürebilmektir…
Haddini bilmek, acziyet deðil, amaca uygun davranmaktýr… Analiz etmektir… Ölçülü hareket etmektir… Ve hesabýný veremeyeceði iþlere yeltenmemektir…
Haddini bilmek, sinmek, boyun eðmek deðil, insanýn yapabileceði ve yapamayacaðý iþlerin idrakinde olmasýdýr… Birde kendisini olduðundan üstün görme yanýlgýsýna düþmemektir…
Kiþi ancak bu sayede kendini aþan sevdalara, kavgalara, yollara, düþlere düþmekten kurtulabilir…
Evet, çizmeden, yukarý çýkmamak… Ayaðýný yorganýna göre uzatmak… Sýnýrlýlýðýn farkýnda olup kendini sýnýrlayabilme iradesine sahip olmak…
Ancak bugün sýnýrlar nerede baþlýyor, nerede bitiyor, belli deðil… “Sýnýr ihlalleri”, kural tanýmamazlýk, kendi baþýna buyrukluk, “dediðim dedikçi”lik, düzensizlik, disiplinsizlik, deðerlerden azade olmak, “özgürlük” olarak algýlanýyor…
Þýmarýk, þaþkýn, taþkýn ve azgýn bir ruh hali…
Modern çað insaný kýþkýrtýyor… Liberalizm ayartýyor… Sekülerizm þýmartýyor… Hedonizm baþtan çýkarýyor…
Nesiller sýnýrlarý çiðnemede bugün daha cesur, daha pervasýz…
Haddini aþanlarýn haddi, hesabý yok… Hem de hem suçlu, hem güçlüler…
Haddini bildirmek mi? Kimin haddine?
Haddini aþmanýn helak ve hüsran olduðu, unutuldu…
Diyeceðim o ki; sýnýrsýz emel, sýnýrsýz elem demektir…
Ýnsan çizginin dýþýna çýktýkça çukurlaþtý ve çamurlaþtý… Bugün insanýn en büyük çýkmazý; Ýlahi çaðrýya kulak týkamasý, Rabbani çizgiye girmemesidir…
Kýrmýzýçizgileri kalmayan nesiller, kýzýl kýyametlere koþuyorlar…
Kur’an-ý Kerim haddini aþanlarýn akýbetine dikkatlerimizi çekmiyor mu?
Ashab- Sebt/Cumartesicilerin haddini aþmadaki hileleri onlarý maymunlaþtýrmadý mý? Domuzlaþtýrmadý mý?
Talut’ýn askerleri yapýlan uyarýlara raðmen, nehrin suyundan kana kana içince dökülüp kalmadýlar mý?
Hz. Adem ve Hz. Havva “yasak aðac”ýn meyvesinden bir defa yemekle nasýl bir fatura ile karþýlaþtýlar?
Unutmayalým ki çoðunluðun haddini aþýyor olmasý, bizim de haddi aþmamýzý gerektirmez ve asla bizi haklý kýlmaz…
Hadsiz nimetlere mazhar olmanýn yolu haddini bilmekten geçiyor… Sonsuz güzelliklere, sýnýrsýz iyiliklere ulaþmanýn þifresi, ilahi sýnýrlarý gözetmekte gizli…
Muþtu ve mutlu son, mutlaka muttakiler içindir…
Hakk’ýn hatýrýný önceleyenler hem haddini bilen hem de hatt-ý hareketlerini bilenlerdir…
Hududullah’ý korumak için Hablullah’a sýmsýký tutunmak ve Habibullah’a tüm içtenliðimizle sarýlmak zorundayýz…
Hülasa hayatýn hayrý da, huzuru da haddini bilmektir…
Haddini aþan zýddýna döner…
Ýslam, haddini aþanlar için sadece sözlü uyarý ile yetinmiyor, kimi suçlar için “ had” cezasý öneriyor…
Bunun içindir ki; “ Þeriatýn kestiði parmak acýmaz” deniliyor…