Evet, Muharrem ayý bir muhasebe ve muhakeme ayýdýr. Þehrullah/Allah’ýn ayý bir arýnma ve aksiyon edinme fýrsatýdýr…Eyyamullah/Allah’ýngünlerinde,Allah’ýn kullarýna düþengörev; sorumluluk almak ve hayatý sorgulamaktýr.
Bizden istenen hesap; kendimizi gözden geçirmektir. Hayatý, vahyin deðerleri ile sahihleþtirmek, salihlerden olabilmenin mücadelesini vermektir… “Hesap günü”ne ayarlanmýþ bir bilinçle ve o güne dayalý bir biçimde yaþamaktýr…
Doðrusu, “Hesap günü”, baðlantýsý zayýf olanýn insanlýðý da zayýftýr… Adaleti, ahlâký, erdemi, merhameti, ihsaný, insafý o nispette azdýr… “Hesap günü” baðlamýnda þekillenmeyen aile, þirket, kurum, toplum, devlet kaos ve kâbustan kurtulamaz…
Bu bakýmdan hayata zevk alma, keyf çatma penceresinden bakamayýz. Hesap günü hassasiyeti ve hüznü ile hareket etme mecburiyetimiz var…
Çünkü, bizi bekleyen bir “yarýn” var… O günde yalana, yanlýþa, yardakçýlýða, yaðcýlýða, hatta yalvarmaya bile yer yoktur… Herkes yaptýklarýndan ve yapmasý gerekirken yapmadýklarýndan hesap verecektir…
“Her nefis, kazandýklarýna karþýlýk bir rehinedir.” (Müddessir 38)
Bu açýdan hayattaki tüm hesaplamalarýmýzý, Seriu’l-Hisab/Hesabý pek çabuk Gören’i hesaba katarak yapmalýyýz…
Allah’ýn hesaba katýlmadýðý hiçbir iþte hayýr yoktur…
Allah’ý hesaba katmayan bir siyaset batýldýr…
Allah’ý hesaba katmayan bir ticaret fasittir…
Allah’ý hesaba bir kültür münkerdir…
Allah’ý hesaba katmayan bir hayat merduttur…
Bireysel ve toplumsal kurtuluþun ilk adýmý bu sarsýcý gerçeðin farkýnda olmaktýr… Fizik dünyanýn aldatýcý deðerleri üzerinden yapacaðýmýz hesap-kitabýn sonuçta hüsran ve hicran olacaðýný unutamayýz…
Sayý, rakam, adet, ebat, hacim, siklet, not, puan hesaplamalarý; anket,
grafik, baþarý göstergeleri baþýmýzý döndürüyorsa, vay baþýmýza geleceklere!
Bu durum hayatýn uyutucu, yutucu uygulamalarýnýn, “Hesap günü”nün ürpertici, uyarýcý gerçeðinin önüne geçmesi demektir...
Bunun içindir ki, pozitivist, rasyonalist, modernist paradigmalarýn kuþatmasýnda yetiþen birey fýrsatçý, çýkarcý, hazcý bir zeminde duruyor...
Ýç güdüsel baskýlar, hevai tortular insaný dünyacý, bireyci ve bencil kýlýyor... Ýþtah, tamah, hübbü cah insanlýk deðerlerini çürütüyor...
Temel sorun, gününü gün ederken, “Hesap günü”nü atlamaktýr...
“Ýnsanlarýn hesaba çekilecekleri (gün) yaklaþtý. Hal böyle iken onlar, gaflet içinde yüz çeviriyorlar.” (Enbiya-1)
Ölümü hesaba katmayan, ölümü göze almayan kiþi, onurlu ve özgür bir yaþamdan kopmuþtur...
Þu an tüketmekte olduðumuz ömür neyin öncelidir?
Yarýn bize soracaklar... “Mutlak sorgu”dan önce yüzleþebilsek tüm yaptýklarýmýzla... “Bu gün benim son günüm” bilinci ile hergün yeniden doðsak, inanýyorum ki hayatýn kontrolünü ele alabiliriz... O zaman her gün diri bir kalp, diri bir irade, diri bir ruh ile sorumluluklarýmýza sarýlabiliriz...
Ölümden izler taþýyan uyku için yastýða baþýmýzý koyduðumuzda “Bu gün Allah için ne yaptýn?” sorusu belirleyici olsa, belirsizliklerden ve bulanýklýklardan kurtulabiliriz...
Bu günü “yarýn”a baðlayarak yaþamak...
Yarýn arkasýnda duramayacaðýmýz, yüzümüzü kýzartacak her þeyden bu günden uzak durmak... Hesabýný veremeyeceðimiz söz, eylem, düþünce, durum, tutum þimdiden bize ait olmamalýdýr...
Çünkü Müslüman hesabýný ve haddini bilen insandýr...
Yine Müslüman bilir ki; kayýt dýþý hiçbir þey yok, her þey kayýt altýnda...
O gün hiçbir dosya sümen altý edilmeyecek... Hiçbir dava zamanaþýmýna uðramayacak... “Hak ediþ” neyse odur, hile yok, þike yok, sehiv yok...
Sýrtýmýzda aðýr bir veballe gidersek, “hesap günü”nde baþýmýzý kaldýrýp mazeret üretmeye mecalimiz kalmayacaktýr...
Ýþte yakýn ve yakîn gerçek budur...
Bu gerçekten hareketle bize düþen eleþtiri veya özeleþtiri ile zaman kaybetmeden, hemen tevbe etmek ve vahye þahitliðimizi sürdürmektir…
Þahit olmak ve þahit tutmaktýr…
Týpký Rasulullah (sav) Efendimizi veda hutbesinde gördüðümüz gibi:
“Yarýn beni sizden soracaklar, benim hakkýmda ne diyeceksiniz?”
Ashab:
“Allah tarafýndan sana indirilenleri bize teblið ettin. Peygamberlik vazifeni yerine getirdin. Bize nasihat ettin, diyerek þehadette bulunacaðýz.”
Bunun üzerine peygamberimiz þehadet parmaðýný semaya kaldýrýp halka iþaret ederek:
“Allah’ým, þahid ol!
“Allah’ým, þahid ol!
“Allah’ým, þahid ol!” dedi.
Gerçekten, insanlar hangi halimize þahitlik edecekler?
Ýsyanýmýza mý?
Ýhlasýmýza mý?