Günahla melul olan insan kulluk seferini her hâlükârda sürdürmek durumundadýr. Günahlara raðmen raðbetimiz rýza ve rýdvanadýr. Aslýnda günah insani bir reflekstir. Riskli olan ise günahta ýsrar ve inattýr. Hele hele günahýn estetize edilmesi ve süreç içerisinde normalleþmesi, savunulmasý, toplumsallaþmasý ve yasallaþmasý en büyük tehdit… Yani günahýn kollarýna kendini koy vermek, terk etmek, iþte tükeniþin en hazini…
Ýnsan kendine bu kötülüðü reva görse de insana, insandan daha çok acýyan Allah ondan vazgeçmiyor, tevbe öneriyor.
Evet, biz Allah’ý terk etsek de o bizi terk etmiyor. Haydi tevbeye! diyor.
Peki, tevbe nedir?
Daðýnýk Ýslami yaþamlardan kurtuluþ için bir teþebbüs ve toparlanýþtýr. Rabbani bir disipline tabi olma tercihi ve talebidir. Nefse diz çöktürüp âlemlerin Rabbinin huzurunda divan durmaktýr. Þeytanýn egemenliðine baþkaldýrýdýr.
Hayatýmýza sinen çarpýk, çirkin, çirkef, cüruf, cürüm her ne varsa çýkarýp çareyi sadece Allah’ta aramaktýr.
Tevbe, yarýnlarda piþman ve periþan olmamak için þimdiden rahmetin peþine düþmektir.
Kokuþmuþ, küflenmiþ, çürümüþ, çözülmüþ yaþamlarda yeniden hayata dönüþtür.
Vahþet ve vehametlere son noktayý koyup vahyin diriltici iklimine kanat çýrpmaktýr.
Tevbe; hayatýn rotasýný rýza ve rýdvana kýrmaktýr.
Masivadan, masiyetten, menhiyattan muhacerattýr.
Manaya, Mevla’ya ve maveraya müracaattýr.
Tevbe; ruhlarýmýzdaki zakkumlarý söküp tuba tohumlarý ekmektir.
Tevbe; süfliden ulviye, esvelden eþrefe, erzelden ahsene, çamurdan cevhere, balçýktan ruha, adiden aliye, fenadan veraya yol alýþtýr.
Her türlü döneklikten, dümen ve dolaptan, desise ve düzenden yüz çevirip Allah’a dönmektir.
Tevbe, bir baþvurudur. Batýldan, baþýboþluktan, bayaðýlýktan uzaklaþýp Allah’ýn boyasý ile boyanma arzusudur.
Aczimizi arz edip af dilemektir. Ve de temiz bir hayata azmetmektir.
Yes’e yenik düþmeyenlerin eylemidir, Tevbe…
Karamsarlýða kapýlarý kapatýp, umuda kanatlanmanýn adýdýr, Tevbe…
Günah kuþatmasý karþýsýnda havlu atmamak, þeytana pes etmemektir.
Tevbe hayata atýlan yeni bir format… Ve fýský, fücuru, fahþayý, fitneyi, fesadý silmek için bir fýrsattýr.
Evet, Rabbe rücü, reca, rica anlamýna gelen tevbe ilahi teminata kuþkusuz ve koþulsuz bel baðlamaktýr.
Tevbe imaný tekit, kulluðu takviye, kalbi tasfiye demektir. Kirlilikten arýnma, kötülükten sakýnma, þerden korunma baþka türlü nasýl olabilir.
Geçmiþin telafisi, günahlarýn tedavisi için iþe tevbeden baþlamak lazým. Tevbenin ilk þartý imaný yenilemektir. Ýkincisi sorumluluk alanýna dönmektir. Týpký Yunus(as) gibi…
Peki nasýl?
Aðýzlara sakýz olmuþ iç tutarlýlýðý olmayan kliþeleþmiþ kelimelerle sürekli tekrarlanan bir tevbe deðil. Sezonluk, mevsimlik, anlýk, konjonktürel tevbeler deðil… Çýkar amaçlý veya birilerinin gözüne girmek için deðil… Ýstismar, istihfaf, istihza içermeyen bir tevbe… Kesin kararlýlýk, iç tutarlýlýk içeren, ihlas, istikamet ve istikrar yüklü bir tevbe…
Felaha, ýslaha vesile olan, sahih ve nasuh bir tevbe… Esas olan tevbenin Âdemcesi, Havvacasý, Yunusçasý…
Aktif bir tevbe… Pozitif tevbe… Fiiili tevbe…
Belki öncelikle bugüne kadar ki tevbesizliðimize tevbe etmemiz gerekiyor.
Huþusuz namazlara, amelsiz ilimlere, ihlassýz eylemlere, isarsýz kardeþliðe, ikansýz imana, takvasýz tevhide tevbe etmemiz lazým.
Sefersizliðe, sessizliðe, savrulmuþluða, ölü topraðý serpilmiþliðe tevbe gerekiyor.
Korku, kaygý, kuþku, kasvet, kaos, kabus yüklü günlere tevbe… Konfor, kariyer, koltuk kavgasý ile geçen zamanlara tevbe… Maaþ, masa, marka, moda kýskacýnda kývranan vicdana tevbe…
Tevbesizlik insanýn en büyük hüsranýdýr. Bu bakýmýndan acilen tevbeyi yaþamamýz lazým. Gecikmeden ve geçiþtirmeden…
Hemen, þimdi, burada…
Güneþ batýdan doðmadan, ölüm meleði kapýmýzý çalmadan…
Bilelim ki “tevbeyi bozarým.” korkusu ile tevbe etmemek þeytanýn farklý bir tuzaðý olsa gerek…
Aslýnda aðaran saçlarýmýz, yükselen hipertansiyonumuz, kolesterol ve þekerimiz hepsi birer tevbe çaðrýsý…
Tevbe için protokol, bürokrasi, aracý, randevu, merasim gerekmiyor. Birinden el almak, etek öpmek þartý aranmýyor. Tevbenin doðrusu, doðrudan tevbedir.
Tevbe seanslarý, seremonileri, sansasyonel medyatik görüntüler gerekmiyor. Tevbeyi tüketmek ve eskitmek hakkýmýz yok. Ýçtenlikli bir yakarýþla yüreðimizi yaratýcýya açmak zorundayýz.
Asla unutmamak lazým;
Günaha tevbenin ismi Âdemleþmektir… Âdem’i adam eden tevbesi…
Günahta ýsrarýn ismi iblisleþmektir. Günaha inadýn sonu þeytanlaþma…
Her tevbe yeni bir baþlangýç, yeni bir sayfadýr. Yeniden doðuþun adýdýr. “Kuþkusuz Allah tevbe edenleri sever.”
Biz ki tevbeyi ibadet bilen bir ümmetiz. Tevbe etmedikçe toparlanamayýz.
Sanki bir tevbe krizindeyiz. Geçersiz, gönülsüz, göstermelik tevbelerle geçiþtiriyoruz. Gerçek bir tevbeyi beceremiyoruz.
Tevbe ile “günah çýkarmayý” karýþtýrýyoruz.
Günah çukurlarýndan bir an önce çýkmak için çýrpýnmamýz gerekirken, çareyi baþka kapýlarda arýyoruz.
Düþtükten sonra kalkabilmeliyiz. Kirlendikten sonra arýnabilmeliyiz.
Þimdi iþlenmiþ bunca suça ne zaman “Estaðfirullah” diyeceðiz?
Yoksa suçu hep dýþýmýzda mý arayacaðýz? Veya günahla kuþatýlmýþ hayatlarý ‘alýn yazýmýz’ mý bileceðiz?
Günah kaderimiz deðil, kusurumuzdur. Kusurlu kullarýn kurtuluþ kapýsý tevbedir.
Kaldý ki tevbe kapýsý sonuna kadar açýkken kendimizi karamsarlýða nasýl kaptýrýrýz?
Vahþi’ye, Hind’e bile açýk tutulan kapýyý kapatmak kimin haddine…
Ama önce haddimizi bilmemiz ve halimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.
Kendimize dönme, kendimizi bulma, kendimizi bilmek zorundayýz. Ýrademizin içgüdülerimize galip gelmesi gerekiyor. Allah’ýn muradýna uygun hareket etmemiz icap ediyor.
Utanmalýyýz… Uslanmalýyýz… Ve de umutlanmalýyýz…
O’ nunla uzlaþmak ve O’na ulaþmak zorundayýz. Baþka türlü nasýl olgunlaþýrýz.
Kalbin istikamet açýsýný O’na doðrultmalýyýz. Rabbani disipline teslim olmalýyýz. Yoksa heva bizi teslim alýr.
Þimdi topyekun tevbe zamaný…
Toplumsal tevbe…
Bunca kaos, kabus, kriz, kavga, kir, karanlýk, kan, kin günahlarýmýzdan ötürü…
Baþýmýza gelen her musibet, kendi ellerimizin iþlediklerinden dolayý ise ellerimizi tevbemizi kaldýrmaktan gayrý elimizden ne gelir ki?
Toplum, devlet, iktidar, ordu, yargý, diyanet, cemaat, cemiyet, sermaye, medya, sanat, kültür ve düþünce dünyasýnýn topyekun tevbe etmesi elzemdir, acildir… Yeni Türkiye için Eski Türkiye’ye tevbe etmeliyiz.
Hayata yeni format atmak durumundayýz.
Tüm asabiyet, atalet, acziyet, arzu ve alýþkanlýklarýmýzý adalet, ahlak ve akide ekseninde ele almak zorundayýz.
Aksi takdirde anlamsýz ve amaçsýz yaþamlarýn kurbaný oluruz.
Hazin ve haþin sondan önce huþu ve haþyet içinde tevbeye duralým.
Bir an önce yaralarýmýzý saralým yoksa yol alamayýz.