Bugün önyargýsýz bir gün. Objektif bir bakýþla toplumsal zeminimizi tahlil ettiðimizde acý bir gerçekle yüzleþmek zorunda kalýrýz. Yaþam alanlarýmýzdaki anlam kaymasý, amaç sapmasý akýbetimizi tehdit eder boyutlarda... Þu an bu tehlikeye dikkat çekmek için bir durum tespiti ve ileride daha ciddi deðerlendirmeler yapmak adýna bazý baþlýklarý rapor etmekle yetiniyorum.
Sonsuz arzular, sýnýrsýz istekler, onursuz arayýþlar, hesapsýz harcamalar, doyumsuz nefisler, haksýz "hakediþ"ler, tersiz talepler, emeksiz zenginlikler, vicdansýz hazlar hayatý karartýyor...
Tutarsýz tartýþmalar, temelsiz tezler, delilsiz iddialar, yargýsýz infazlar, marifetsiz malumat, hikmetsiz ukalalýklar, muhakemesiz mantýklar, irfansýz idrakler, faydasýz ilimler, fýkýhsýz fakihler, içeriksiz yorumlar insaný yordukça yoruyor...
Bedelsiz baþarýlar, maliyetsiz mülkler, sancýsýz doðumlar, çabasýz çözümler, çözümsüz paketler, risksiz zaferler, firesiz fýrsatlar, þükürsüz nimetler, çilesiz dindarlýk, eylemsiz davalar, zahmetsiz sonuçlar sonumuzu hazýrlýyor...
Ayarsýz adýmlar, aciz adamlar, rotasýz çýkýþlar, çizgisiz çýrpýnýþlar, yönsüz yöneliþler, kýblesiz duruþlar, gayesiz gayretler, tefekkürsüz teþebbüsler, hedefsiz hamleler, amaçsýz arayýþlar, idealsiz rutinler, iradesiz iþlemler, ipsiz-sapsýz iþler, içeriksiz ritüeller, anlamsýz alýþkanlýklar, lüzumsuz detaylar bizi boðuyor ve bozuyor...
Takvasýz kulluk, tövbesiz günahlar, ahlaksýz ticaret, seviyesiz siyaset, hayasýz hayat, hayýrsýz evlat, haksýz rekabet, hukuksuz adalet, edebsiz edebiyat, tahkiksiz taklit, arsýz sanat, kitapsýz neþriyat, sayýsýz melanet...
Nesillere yazýk oluyor...
Gönülsüz dostluklar, güvensiz arkadaþlýklar, isteksiz kardeþlikler, heyecansýz yürekler, aþksýz aksiyonlar, vefasýz vedalar, umutsuz bekleyiþler, niteliksiz incelikler, keyfiyetsiz kitleler, kifayetsiz kuþaklar, yalnýz yýðýnlar... Yarýndan ne beklenir?
Harsýz ateþler, fersiz bakýþlar, dermansýz dizler, mutsuz yüzler, niyetsiz kalpler, kararsýz ayaklar, özsüz sözler, siyretsiz suretler, mazrufsuz zarflar... Zaafiyetin ve acziyetin göstergesi deðil midir?
Duasýz diller, tedbirsiz tevekküller, amelsiz imanlar, ihlassýz ameller, hûþûsuz namazlar, tepkisiz münkerler, "dilsiz þeytan"lýklar, ahiretsiz Müslümanlýk, ruhsuz radikallik, namazsýz Ýslamcýlýk, þeriatsiz dincilik, cihatsýz adanmýþlýk... Yoksa kendimizi aldatýyor muyuz?
Anasýz "anaokullarý", huzursuz "huzurevleri", sevgisiz "sevgi evleri", bilgisiz "bilgi evleri"; ülküsüz "ülkücüler", halksýz "devrimciler", emeksiz "iþçiler", kiþiliksiz "diþiler", yüreksiz "yiðitler", kemiksiz "kitleler", çocuksuz "evlilikler", insansýz "uygarlýklar"... Bu gidiþle nereye?
Omurgasýz aydýnlar, dirayetsiz alimler, ferasetsiz aktörler, basiretsiz kadrolar, örgütsüz yýðýnlar, köksüz kurumlar, sorumsuz yetkililer, itibarsýz muktedirler, çapsýz bireyler... Gerçekten bize bir þeyler oldu, farkýnda mýyýz?
Gereksiz korkular, uçsuz hesaplar, usulsüz iþler, yersiz sorular, acýmasýz ithamlar, tutarsýz talepler, bereketsiz günler, hazýrlýksýz ölümler, kontrolsüz güçler... Kaos ve kabusa müþteri olduðumuzu biliyor muyuz?
Ufuksuz gençler, uyumsuz eþler, huysuz karakterler, yetersiz yetmeler, duyarsýz kitleler, kimsesiz kuþaklar... Kimi Kime emanet edeceksiniz?
Huzursuz haneler, ýssýz adresler, Sen'siz mabedler, sessiz mushaflar ve de dertsiz ve gamsýz dünyalar... Biz bu dünyada neyi temsil ediyoruz? Ne adýna yaþýyoruz?
Peki, bizden beklenen nedir?
"Bir toplum kendinde olaný deðiþtirmedikçe, Allah onlarý deðiþtirmez."(13/ Râd Suresi, 11)