Müslümanlarýn yaþamakta olduðu devinim, düþünsel dönüþüm dur-durak bilmiyor… Dindarlýðýn görünür boyutu ile yetinenler nedense dünyevileþme ile dumura uðrayan deðerlerin farkýnda olmuyorlar… Ýbadi ritüeller, dini figürlerle teselli bulan kitleler, profan bir algýya, pagan bir etkiye kurban gittiklerini bilmiyorlar…
Ýçi boþaltýlan bir dindarlýk kimin iþine yarar, sorgulanmýyor... Sathilikler, sahtelikler sahiciliðin üstünü nasýl örtüyor, bu da bilinmiyor…
Ýslami kimliðimizin flulaþmasý, dini þiarlarýmýzýn aksesuarlaþmasý, Müslümanlýðýmýzýn muhtevasýzlaþmasý neyin göstergesi? Bu durum, modernleþme salvolarýna karþý insanýmýzýn ne kadar savunmasýz kaldýðýnýn ifadesidir…
Daha da ötesi, dindarlar dünyevileþmekle kalmýyor, dini de dünyevileþtiriyorlar… Seküler bir zihinle Ýslam’ý okuyor, vahyi ona göre yorumluyorlar… Ýslam’ý olduðu gibi kabul etmesi gerekenler, istiyorlar ki Ýslam, bulunduklarý hal üzere kendilerini kabul etsin… Þartlarý belirleyen bir Ýslam yerine, þartlarýn belirlediði bir Ýslam öne çýkýyor…
Allah’ýn boyasý ile boyanmasý gerekenler, yaþamlarýnda siyasete liberal bir boya, sosyal hayata seküler bir boya, kültüre popüler bir boya, düþünceye rasyonel bir boya çalabiliyorlar…
Renksizleþen ya da renkten renge giren silikler, Ýslam’ý ne temsil ne de teblið edebilirler…
Kimilerine göre bu durum, dinin elden gitmesidir… Hayýr! Din elden gitmez, yozlaþýr… Dini yaþamýn içi boþaltýlýr… Aslýný seçemez olursun… Dinin mana ve muhteviyatý zayýfladýkça din adýna mitos ve menkýbeler dinleþmeye ve bu da dinde yozlaþmaya neden olur.
Evet, Ýslam’ýn ruhu ile oynarsanýz ne olur?
Akide felsefileþir…
Ýbadet adetleþir…
Din ideolojileþir…
Ýslam Protestanlaþýr…
Sonra, hayatý tümden Ýslam’a baðlamak yerine, Ýslam’a hayatýmýzda bir parça yer açmakla yetinir oluruz…
Ýþte liberal düþünce ve davranýþlarýn Müslümanlarý sürüklediði uçurum… Ýslam’lardan Ýslam beðen…
Sloganlaþan Ýslam… Kültürleþen Ýslam… Sýradanlaþan Ýslam… Adetleþen Ýslam…
Bir de bakýyorsunuz ki her çýlgýnlýðýn dini versiyonu hemen vizyona giriyor… Tesettür defileleri, güzellik merkezleri, zayýflama kürleri, marka, moda, model savaþlarýnýn Müslümancasý… Bankacýlýðýn Ýslamcasý… Nasýl da beceriyoruz? Ne de yakýþýyor?
“Ehli dünya”dan tek farkýmýz, ehlileþmiþ Müslümanlýðýmýz… Muhalif damarý kurumuþ, direniþ ruhu çökmüþ, mücadele azmi kýrýlmýþ yýðýnlar… Ruhen fakirleþiyoruz… Zihnen donuklaþýyoruz… Kalben uzaklaþýyoruz… Bir umursamazlýk, bir umutsuzluk, bir uyuþukluk… N’oluyoruz? Duruþ duruþ deðil… Durum durum deðil… Doðrusu iç dünyamýzdaki alaborayý durduramadýk… Bu bir eksen kaymasý mýdýr, kimlik krizi midir, kýyamet alameti midir? Bilemiyorum...
Olgu dinleþtikçe Ýlahi sýnýrlar zorlanýyor, ilkelerle oynanýyor, deðerler sulanýyor…
Münkere alýþýk, þerle tanýþýk, þeytanla barýþýk bir profil ortaya çýkýyor… Ve Mevlana haklý çýktý: “Ýnandýðýnýz gibi yaþamazsanýz, yaþadýðýnýz gibi inanmaya baþlarsýnýz.”
Çaðdaþ Mürciye, modern Ýbahiye ciddi anlamda taban buldu…
Kalkýþ noktasý ise: “Müslümanlar her þeyin iyisine layýktýr” mantalitesi… Malum iþleri “ama”larla, “ancak”larla geçiþtirme becerileri… Tabii ki tüm bunlar birden bire olmuyor; alýþtýra alýþtýra… Modernizm içselleþtirildikçe dini yaþamýn içi boþalýyor… Ýliklerimize kadar modernizm soluyoruz.
Ýþte modern kent dindarlýðýnýn kýrýlgan hali… “N’olacak bu Müslümanlarýn hali?” diyemiyorsun… Bu acý ve çarpýk tablo, “dýþý seni, içi beni yakar”ýn ifadesi…
Çürüyen ve çöken birey… Çözülen aile… Parçalanan cemaat… Çözümden ne kadar uzaklaþtýðýmýzýn göstergesi…
Vakaya boyun eðip vahye veda edince iþte iþin varacaðý varta budur…
Kuru dincilikle, kof dindarlýkla kendinizi koruyamaz, geleceði kuramazsýnýz…
Dindar dünyacýlarýn son durumu; bilgi ile ukalalaþan, baþarý ile büyülenen, servet ile þýmaran, güç ile büyüklenen, konfor ile küflenen, kariyer ile körlenen bir kötü gidiþ…
Alabildiðine ýlýmlýlaþan bir Ýslam’ýn Allah ile ne ilgisi olabilir ki?
Hz. Ali (ra) boþuna seslenmiyor: “And olsun ki sizde, sizi bir araya getirecek bir din, sizi (gaye için) bileyecek bir duygu yoktur”.
Evet, dindar ama dini dar… Dindarlardaki dini daralma ya da savrulma hayra alamet deðil…
Þimdi tüm bunlara “ahir zaman alametidir, kýyamet yaklaþmýþtýr, dolayýsýyla normaldir” dememiz mi lazým?
Sormak gerekmiyor mu: “Din bir etiket midir? Yoksa rozet midir?”
Aidiyetler gidince geriye sadece þekil ve suret kalýyor… Bu sarmalda þiar ve þuura yer yoktur… Þikeli, hileli, þaibeli yaþamlarýn önü sonuna kadar açýktýr… Bu badiyede kirliliklerin nasýl kanýksandýðýný, kutsallarýn nasýl kundaklandýðýný görmek basiret ehli için zor olmasa gerek…
Keyfiyetsizlik ve kifayetsizlik nasýl da kabul görüyor… Artýk raðbette olan, revaç bulan dindarlýk deðil, dini görünürlülük… Bunlarla da kalmýyor; dinde laubalilik, dinde aþýrýlýk, dinde þekilcilik, dinde dünyacýlýk, dinde bireycilik dolu-dizgin devam ediyor…
Daha da beteri herkesin kendi yorumunu dinleþtirmesi… Elbette, kendi yorumlarýný mutlaklaþtýranlar hakikate ulaþamazlar…
Edepsiz âlimler, tefekkürsüz abidler, idealsiz arifler, amelsiz aydýnlar, aksiyonsuz akademisyenler, aþkýnsýz ve aþksýz abiler güven vermiyor, gelecek vaat etmiyor…
Bireysel dindarlýkla da bir yere varýlmýyor… Çünkü iddiasý yok!
Devrimci öz, direniþçi ruh, dönüþtürücü damar kalmayýnca geriye muhafazakârlaþmak kalýyor…
Muhafazakâr kimlikle gelen Ýslami söylem ve eylemler ise kimseye heyecan vermiyor, harekete geçirmiyor…
Ekonomik gücü büyüyen nice insanýn, insanlýk kalite ve kalibresinin nasýl küçüldüðüne tanýklýk etmekteyiz…
Peki, bu yozlaþma ve yabancýlaþma süreci ne zaman baþladý?
Ýnsanýmýz þu üç þeyle tanýþmaya baþladýktan sonra: Ýktidar… Para… Karþý cins… Bu üçgeninin baþtan çýkarýcý çekim gücüne dayanamadýlar, direnemediler… Bizim dindarlar bizi tanýmaz oldular… Demek ki politize olmanýn, popüler olmanýn, paralý olmanýn dayanýlmaz hafifliðinden kolay kolay kimse kurtulamýyor…
Evet, cihadsýz yaþamlarýn ceremesi aðýr oluyor…
Müslüman gibi davranma yetmiyor, Müslüman olmak gerekiyor…
Modern zamanlarda dindarýn duruþunu ve direniþini güçlendirmek ertelenemez bir görevdir… Peki, bu ne kadar mümkün? Pekâlâ mümkün…
Yeter ki vahyin sönmez ýþýðýný, þaþmaz sözünü, tükenmez soluðunu bugüne taþýyabilelim…
Ýyi olmakla yetinmeyip, iyiliðin egemenliði için savaþým verebilelim…
Kötülükten korunmakla kalmayýp, beþeriyeti þer ve münkerden koruyabilelim…
Dindarlýðý diri ve duru tutan dinamik ve damarlarý canlý tutabilelim…
Ve iddiamýzdan vazgeçmeyelim…
Çünkü imaný olanýn iddiasý olur!