"Rahman, Kur'an'ý öðretti. Ýnsaný yarattý. Ona açýk ve berrak þekilde düþünmeyi ve konuþmayý öðretti." (Rahman . 1-4)
"Ve Adem'e, isimlerin tümünü öðretti…" (Bakara-31)
"O kalem ile öðretendir. O, insana bilmediði þeyleri öðretti." (Alak. 4-5)
"Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitap ve hikmeti ve size bilmediklerinizi öðreten bir Resul gönderdik." (Bakara - 151)
Kur'an'dan seçtiðimiz bu ayetler, Allah (cc) ýn insanýn eðitim ve öðretimine
verdiði önemi ortaya koyuyor. Vahyin amacý, risaletin gayesi insanýn ta'lim ve
terbiyesidir. Yani yaratýlýþ amacýna uygun hareket eden mükerrem ve muhterem bir
insan modeli… Ýþte bunun için; bir Öðreten var; Allah azze ve celle… Yine
gönderilen bir terbiyeci var; Peygamber (sav) … Ayrýca "Rab" kavramýnýn bir
anlamý da terbiye eden deðil miydi? Varlýðý sonlu ve sýnýrlý olan insan,
her halükarda sonsuz ve sýnýrsýz bir güç Sahibi'ne muhtaçtýr. Ýþte o güç Sahibi;
Allah (cc)… Ýnsan, O'nun ilmine, hükmüne, emrine, nizamýna iman ve itaati
oranýnda zaaflarýný, çýkmazlarýný aþabilir… Allah'ýn vahyine ittiba ve
inkýyattan sapma ve savsaklamalar ise hüsranla sonlanýr. Zalim, cahil,
nankör, hýrslý, tartýþmacý, aceleci ve zayýflýk gibi nakýsalarý olan insaný
erdeme, onura, ahlâka, adalete, sabra, itidale kim taþýyacak? Nasýl bir
eðitimden geçmesi gerekiyor? Ýþte bu sorularý cevaplamak için nübüvvet ve
kitaplar devreye giriyor… Hidayet rehberi olan vahyin yol göstericiliði ile
insaný esenlik yurduna hazýrlýyor. Hz. Adem (as) ile baþlayan bu eðitim
süreci nesilden nesile günümüze kadar süregeldi… Tevhidi eðitimin temel
deðerlerini, kriterlerini ve müfredatýný belirginleþtiren vahiydi… Bu çizgiden
sapma baþladýkça rabbani standartlarý hatýrlatan peygamberler devreye giriyordu…
Tur-i Sina'dan, Zeytin Daðýndan, Hira Nur Daðýndan gelen mesaj tevhidi eðitimin
ana temasýný sunuyordu… Ýnsan yapýsý gereði, takvaya olduðu kadar fücura
da yönelebilme özelliði taþýyor… Rahman ise þeytanýn ve hevanýn
kýþkýrtmasýna karþýn insaný korumasýz býrakmýyor… Tuzak ve tahrikler karþýsýnda
hangi dinamiklerle donanýp, nasýl bir direnç göstereceðinin yolunu
gösteriyor… O (cc), "Yeryüzünde kan dökücü, bozguncu" olma potansiyelini
içinde taþýyan insaný "ahseni takvim" sýrrý üzere "halife", "þahit", "varis"
olma misyonuna yönlendirdi. Meleklerin merak ve hayreti altýnda insana eþrefi
mahlukat olmanýn yolu açýldý. Tabii ki bu rabbani bir eðitimle gerçekleþiyordu.
Allah insana eþyanýn isimlerini öðretti… Ýlk günden baþlayan eðitim ve öðretim…
Halik-ý zülcelal kullarýný yönlendiriyor ve bilgilendiriyor… Peygamberler
salt ilahi mesajýn aktarýcýsý olmadýlar. Bunun ötesinde bir misyonla geldiler.
Muhatap olduklarý toplumu uyarmanýn yanýnda ýslah ve ihya etmenin mücadelesini
verdiler. Kullara kulluðun zilletinden kurtarýp Allah'a kulluðun izzetine
ulaþmalarý için hayatlarýný ortaya koydular… Amaç; erzele deðil eþrefe
koþmak… Esfele düþmeden ahsene ulaþmak… Son nebi Hz. Muhammed (sav) de de
ayný misyonun kemal noktasýný görüyoruz… Rabbi önce onu bu ulvi göreve
hazýrladý… Ölü bir toplumdan, diri bir nesil hedeflenecekti… Örtünüp bürünme
zamaný deðildi… Silkinip, doðrulacaktý… Kýyama durup, uyaracaktý… Teheccüd,
tefekkür, tilavet ve tevekkül ile ruhi takviyesini, nefsi tezkiyesini, kalbi
tasfiyesini tamamlayacaktý… Çünkü: Aðýr bir yük yüklenecekti… Cebrail (as)in
desteði onunlaydý… Allah (cc) önce Habibi'ni en güzel terbiye ile terbiye
etti… Artýk O "en büyük ahlâk üzereydi." , "en güzel örneklik" onda tecessüm
etmiþti. Allah'ýn ahlaký onun kiþiliðinde temeyyüz buldu. Rahmetin insana
dönüþümü onun þahsýnda gerçekleþti ve bu rahmet alemleri kuþattý… Bu üstün
kimlik, temiz kiþilikle þirk toplumuna uzandý… Cahiliyye bataklýðýndan alýnan
insanlar, erdemin, onurun, adaletin, ahlakýn zirvesine týrmandýlar… Bunlar
bir eðitimci olarak Hz. Muhammed'in eli ile Kur'an müfredatý çerçevesinde
gerçekleþiyordu… Bunu yapan her hangi bir insan deðildi… O, Hz. Muhammed
(sav) di… Bu eðitim ibadetinde müfredat ve mevzuat ýsmarlama yada ithal
bir program deðildi.. O Kuran'dý… Allah'ýn beyaný ve buyruðu idi… Kur'an
insanlýðý kuþatan cehalete, þirke, zulme ve zulmete bigane kalmadý… Bir "nur",
bir "þifa", bir "rahmet", bir "huda", bir "öðüt" olarak tecelli etti… Hidayet
rehberi olan bu Kitabý hayatlaþtýran Hz. Muhammed'in hedefinde ve hesabýnda
insan vardý… Sermaye insandý… Ýnsanýn "hayvanlaþma" ve "þeytanlaþma" tehlikesine
"Kur'an neslinin inþasý" ile karþýlýk veriyordu… Kur'an þirk ve zulüm
içeren cahili eðitimin sonuçlarýna dikkatimizi çekiyor… Vahiy dýþý bir eðitimden
gelen insan figürlerini tanýmlarken þu sýfatlarý okuyoruz: "Hýmarlaþanlar…"
(Cuma- 6) "Kelpleþenler…" (Araf- 176) "Hýnzýrlaþanlar… " (Maide- 60)
"Maymunlaþanlar… " (Bakara- 65) Kur'an, insanýný bu sonuçlardan
koruyor… Bu inþa ve oluþum sürecinde ilk aþama fýtratýn hakikatle
buluþmasý… Ruhun tevhitle sükun bulmasý… Allah'a yabancýlaþan insanýn vahiyle
temasý olarak gerçekleþiyordu… Yani insanýn önce kendini keþfetmesi… Bu
nebevi eðitimle kullar; hududullahý, hablullahý ve Habibullahý tanýma ve buna
göre kendilerini konumlandýrma yolunu seçtiler… Doyumsuz ve kontrolsüz insan
nerede durmasý gerektiðini öðrendi… Akýl, irade ve özgürlüðe de bir disiplin
gelmiþti… Böylesi bir eðitim perspektifi ile necisten nezihe, süfliden
ulviye, hevadan takvaya, zandan ilme bir sýçrama gerçekleþti… Çünkü
tevhidi eðitim temelde bir kelimeden besleniyordu: "Kelime-i tayyibe…" Kökü
saðlam, meyvesi bol saðlam bir aðaç misali… Ýnsanlýðýn hayrýna olan tüm
güzellikler, temizlikler bu kelimede saklý… Cahili eðitiminde yaslandýðý
bir kelime var: "Kelime-i habise…" Kirlilikler, çürüklükler içeren bir
kelime… Kur'an "oku" çaðrýsý ile mektebi olmayý öne çýkarýyordu. Kuran
okulunda "oku" emri ile derse baþlayan mü'minler, zamanla "siz insanlar için
çýkarýlmýþ hayýrlý bir ümmetsiniz" bilinci ile evrensel sorumluluklarýný
kuþanmýþlardýr… "Emaneti" yüklenme liyakat ve ehliyetini kazanma zemini
yakalandý… Bunlar anlýk geliþmeler deðil, uzun bir eðitimin sonuçlarýydý…
Cahiliyye'ye karþý baþlatýlan bu eðitim seferberliðinin kurumsal adresi ilk
etapta Darul Erkam'dý. Allah Resulünün risalet ve riyaseti altýnda gerçekleþen
bu çalýþma, geleceðin Medine'sinde, Mescidi Nebevi'de Ashabý Suffe ile daha
sistematik bir boyut kazanacaktý… Dünün þaþkýn ve azgýn bedevi toplumundan
Kur'an'ýn öncülüðünde yeni bir medeniyetin kývýlcýmlarý ýþýldamaya baþlamýþtý…
Bu medeniyetin yaslandýðý dinamikler, beslendiði kökler nelerdi? Evet,
bedeviyi medenileþtiren, Yesrib'i Medineleþtiren ruh nasýl bir ruhtu? Bu
kokuþmuþ ve çürümüþ toplumu, yýldýzlaþtýran, "adalet ve ahlak toplumuna"
dönüþtüren hangi eðitim sistemiydi? Bunu bilelim ki, günümüzde hala bedevilik
mantalitesinden kopamayan kimi Müslüman zihinlerin açmaz ve aymazlýklarýný
sorgulama imkaný oluþsun… Evet, hala bölgelerimizi, beldelerimizi neden
Medineleþtiremiyoruz…? Çünkü: "Darul Erkam" pratiðinden koptuk… Evlerimiz dar
geliyor… Evlerimiz Erkamsýz… Suffesiz kalan camilerde, saflarda darmadaðýnýk…
Mescidin sýcak ve samimi atmosferinden uzak eðitim seçenekleri ruhsuz, hikmetsiz
ve yüzeysel… Müslümanlarýn toplu eðitim alaný olmasý gereken camiler;
deruniliðinden yoksun, metruk ve mahzun… "Fahþa" ve "münker" den alýkoyan bir
namaz en etkili bir eðitim ve terbiye pratiði deðil midir? Medenileþmekten
ne anlýyoruz bu gün? Çoðunlukla modernleþme hatta batýlýlaþma olarak
algýlandý… Önce eðitim sekülerleþti… Kendini vahye kapalý tutan resmi
eðitim ideolojisi kimliksizleþtirme, ruhsuzlaþtýrma projesinin önemli saç ayaðý
oluyordu… "Allah'ý " hesaba katmayan bir eðitim anlayýþý, "Kur'an'ý" referans
almayan bir ahlak arayýþý, "Peygamberi" ýskalayan bir terbiye modeli aydýnlanma
adýna dayatýlýyordu… Yanlýþ eðitim politikalarý ile akýllarýný, kalplerini
ve komple hayatlarýný vahye kapalý tutanlarýn nasýl bir toplumsal çürümeye maruz
kaldýklarý saklanmaz bir gerçeklik… Eðitimde batý tecrübesini, aklýný ve
tekniðini mutlaklaþtýranlarýn yanýlgýsý buradan baþlýyor… Pagan ve profan bir
dünyanýn deðer yargýlarýna, düþünce ve kültürüne insanýmýzý zorlamak kültür
emperyalizminin somut yansýmasýdýr… Batýlý bir düþünür olan Nietzsche' nin
þu tesbiti gerçekten düþündürücü: "Büyük devletlerin hükümetleri, insanlarýný
kendine baðlamak, onlarý korkutmak ve diledikleri iþe sürmek için iki yola
baþvururlar. Biri; kaba bir yol; ordu, öteki daha zekice bir yol; okul" Düzene
uygun kafalar yetiþtirmenin yolu buradan geçiyor… Toplumu tek tipleþtiren,
nesneleþtiren ve en son hiçleþtiren mühendisliklere ve dayatmalara teslim
olabilir miyiz? Ahiret penceresinden bakýp hayatý öylece anlamlandýracak;
seküler çukurlara düþmeden vahyi, gaybi iletiþimini güçlendirecek bir eðitim
yükümlülüðü altýndayýz… Zihnimizi, ruhumuzu, kalbimizi kuvvetlendirerek
deruni dinamikleri kalýcý kýlýp çözülme ve çürümelere müsaade etmemeliyiz…
Çaðýn hazcý, fýrsatçý, çýkarcý insanýna karþýn erdem, onur, ahlak timsali özgür
insaný hedeflemeliyiz… Hayatýmýzda cirit atan batýllarýn, kirlerin,
çarpýklýklarýn ve çirkinliklerin sünneti seniyye ve ahlak-ý Muhammediye ile
def'i gerekiyor… Rahmetin, adaletin, insaniyetin hayatýmýza inmesini
bekliyorsak "alemlere rahmet" olanýn örnekliðin de, önderliðinde karar kýlmada
mütereddit olamayýz… "Siracen münira" ya sýrtlarýný dönüp yaþamýn zulmeti
içinde bocalayanlar, Muhammedsiz bir gidiþatýn alaca karanlýðýna gýptayla alkýþ
tutuyorlar… Eðitimsiz, ufuksuz, idealsiz bir yaþamýn hüsranýna teslim
olanlarý; aþaðýlanmanýn, ezilmenin, dýþlanmanýn bir kader olmadýðýna nasýl ikna
edebilirsiniz? Bir eðitimci, bir mürþit olarak Hz. Muhammed (sav) in
bizlere önerdiði ahlak nizamý, eðitim sistemi, terbiye tarzý nedir? Onun iþaret
buyurduðu kiþilik ve inþa ettiði toplum modelinin neresinde duruyoruz? Onun
"üsve-i hasene" olan özelliðini ve güzelliðini çaðýmýza yansýtma özgüven ve
sorumluluðunu taþýyor muyuz? Kur'an ve Sünnetle belirginleþen eðitimin
özünde; Mürebbiyi Ekber'le barýþýk olmak vardýr… "Rabbim Allah'týr" dediðin anda
Rabbin terbiyesine kendini terk etmen gerekiyor… Bunun Kur'an'daki
ifadelendirmesi: "Allah'ýn boyasý ile boyanýn"dýr… Sünnetteki karþýlýðý ise:
"Allah'ýn ahlaký ile ahlaklanýn" þeklindedir… Eðitim; Nebiler Nebisinin
rahle-i tedrisi önünde diz çökmektir.. Ýslami eðitim felsefesinde; dünyevi
"refah"tan evvel uhrevi "felah" gelir… "Rýza" ve "Rýdvan"a taþýyacak uzun ve
yorucu bir eðitim yürüyüþü göðüslenir… Bu eðitim ayný zamanda bir "hikmet"
arayýþýdýr…. Hem de "basiret" ve "feraset" üzere bir arayýþ… "Takva" ve "tevhid"
ile bu eðitimde olgunlaþanlar, "furkan"la ufuk ve açýlým yakalarlar… Bu
sistemde idrak, yürek ve bilek bütünlüðünü zedelemeden, uyumunu bozmadan, bu
üçlüyü çatýþtýrmadan "kamil insan"ý yetiþtirme esasý vardýr. Ýnsanýn
asliyetinden gelen toprak ve ruhun barýþýk olmasý esastýr… Vahyin eðitimine tabi
insanýn yolu ne "maðdub" zümresine, ne de "dallin" güruhuna çýkmayacaktýr… Bu
yol mahza hidayet yoludur… Hedeflenen Ýslami eðitimde insan, ifrat ve
tefrite karþý bilinçlidir… Sonu þiddet ve militarizme çýkan kaba kuvvet
insaný… Sonu ruhbanlýða uzanan, izbe ve kuytularda pinekleyen silik ve
mistik insaný… Sonu rasyonalizme dayanan yüreksiz, ruhsuz kuru akýl
insaný… Onayýný Ýslam'dan almýþ deðildir… Hayatý tek boyutlu okuyan, fýtrat ve
itidalden uzaklaþan kiþi hayata þaþý bakmaktan kurtulamaz… Bilgi ve kültür
hamalý, akedemik dünyanýn uç ve uçuk düþünceleri ile meþbu ve meþgul insaný
misyon ve zemin kaybý ile karþýyadýr…. Ýslam sadece bilgi, kültür ve
düþünce yoðunluðu içinde kendini teorik tartýþmalar ile sýnýrlamadý… Bizzat
hayata müdahil oldu… Ýnsanýn eðitim, terbiye ve tezkiyesini üstlendi… "Vasat bir
ümmet" sundu… "Ýnsanlar için çýkarýlmýþ hayýrlý bir ümmet…" ile yoluna devam
etti… Müslümanca düþünme, kültürel birikim, ilmi ihtisas, entellektüel
derinlik tüm bunlarýn çoðu zaman yeterli olmadýðýný görüyoruz… Kiþiliklerin
Ýslam'la þekillenmesi, toplumlarýn Müslümanlaþmasý ne tür ahlaki deðiþimleri,
fikri dönüþümleri, fiili oluþumlarý ve eðitimleri gerekli kýlýyor bunu yakalamak
lazým… Kur'an; israfý, çýkarcýlýðý, zevk düþkünlüðünü, cimriliði, kibri,
zulmü, ölçü ve tartýda hileyi, servete aþýrý düþkünlüðü, makam hýrsýný, fitne
çýkarmayý, heva ve hevese tabi olmayý toplumsal marazlar olarak görüp bunlara
karþý kendi insanýný korumaya alýyor… Koruma amaçlý olarak, insanýna takva
libasýný giydirdi, tevazu gömleðini önerdi… Çýplaklýklarýný haya ve iffetle
giderdi… Harama, münkere, baðye, fucura karþý iman, ihlas ve ittika ile
kararlý, tutarlý ve kalýcý bir direnci aþýladý… Savrulmalara ve çürümelere karþý
sahih bir kimlik, güçlü bir kiþilik için yoðunlaþtý… Sahih ve köklü bir
eðitim sürecinde oturaklaþmamýþ bireylerin, uzun soluklu bir mücadele vermeleri
beklenemez… Bir çok Ýslami vecibe ve fariza bireysel ve toplumsal, eðitim
ve öðretim amacýna yöneliktir… Bu baðlamda hakký tavsiye, cemaatle namaz,
hac, teblið, irþad, inzar, had, emri bil ma'ruf nehyi anil münker, cihad eðitim
psikolojisi boyutu ile ele alýndýðýnda eðitime verilen önem daha iyi
anlaþýlacaktýr… Bu çerçevede Kur'an'da bizlere sunulan kimi sahnelerden ve
örneklerden çýkaracaðýmýz önemli mesajlarýn belirleyiciliðini ve günümüze
yansýmasýný yakalayabilmeliyiz… Yusuf (as) dan iffet… Lokman (as) dan
hikmet… Ýbrahim (as)dan sehavet… Ýsmail (as)dan sadakat… Meryem'den teslimiyet…
Yakub (as)dan metanet… Yunus (as) dan tevekkül dersi olarak eðitimimizi
sürdürebilmeliyiz… Hz. Ýsa (as) Havarilerini nasýl bir eðitimle
"ensarullah" olmaya hazýrladý?... Hz. Lokman (as) ýn oðluna olan
öðütlerinin eðitim hedeflerimiz ve politikalarýmýz üzerindeki izdüþümü
nedir? Hz. Muhammed (as) in yýldýzlaþan Ensar ve Muhacirini
kendiliðinden, birden bire mi neþvü nema buldu? Ebubekir (ra)in sadakat ve
ciddiyeti… Ömer (ra)in adalet ve heybeti… Osman (ra)in merhamet ve iffeti… Ali
(ra)in cesaret ve þecaati… Ebuzer (ra)in vecd ve verasý… Hüseyin (ra)in izzet ve
kýyamý hangi ünitelere öncelik vereceðimizi gösteriyor… Onlarýn iklimine
uzanarak, o atmosferi teneffüs ederek, o ruhu yakalayarak eðitim ve terbiye
sorunumuzu aþma yoluna girebiliriz… Görünen o ki; küresel ifsat ve
kirlenme karþýsýnda bu gün eðitim oldukça önemli… Þu an karþý karþýya
olduðumuz gerçek þudur: Resmi ideolojinin eðitim sistemi çökmüþ durumda… Bunu
kendileri de itiraf ediyor… Uyuþturucu kullaným yaþý 11e indi… Çocuk pornosu
sýnýr, kural, ölçü tanýmýyor… 17 aylýk bebeklerin bile cinsel tacize maruz
kaldýðý bir sistemde eðitimin iflasýný kimse yok sayamaz… Oyun çaðýndaki
çocuklarýn çeteleþme ve okul içi þiddetle nelere kurban gittikleri gözler
önünde… "Beþikten mezara kadar ilmin" taliplisi olanlarýn bugün beþikteki
çocuklarý "hollywoyd vahþetleri"nin daimi izleyicileri olarak dünyaya
geliyorlar… Bunlarý felaket tellallýðý yapmak için söylemiyoruz…
Sýzlanmak ve þikayet için de deðil… Sorumluluklarýmýzý hatýrlamak için dile
getiriyoruz… Bu sorumluluðu baþkasýna ihale edemeyiz… Bu anýn vacibi olan bu
yükümlülüðü abiye, üstada, efendiye, vakfa, derneðe, toplumsal iradeye, siyasal
iktidara, seçmene, seçilene havale edecek durumda deðiliz… Ýþ baþa düþmüþtür… O
ki "hepimiz çobanýz…" O ki, iman ediyoruz, "yakýtý insanlar ve taþlar olan
ateþten kendimizi ve ehlimizi kurtarmak" mecburiyetimiz var… Ýslam'la
eðitimini itmam ve ikmal etmeyenleri öðütürler… Bitirirler… Görüldü ki;
Ýslam'la yoðrulmadan… Kur'an'la hallu hamur olmadan… Sünneti özümsemeden…
Olmuyor… Kültürel Ýslam deðil; ete ve kemiðe bürünmüþ Ýslam… Ha,
gerçekten sormak gerekmiyor mu? "Eti senin kemiði benim" mantýðý ile
nesiller karþýsýndaki eðitim sorumluluðumuzdan sýyrýlabilir miyiz?
Þüphesiz ki din, Allah katýnda (ancak) Ýslam'dýr. Ehl-i kitap, kendilerine ilim geldikten sonra, ancak aralarýndaki hased (ve aþýrýlýk) yüzünden ayrýlýða düþtüler.
Kim Allah'ýn ayetlerini inkar ederse, muhakkak ki Allah, hesabý çabuk görendir.
Ýþte bunlar, dünya hayatýnýn metaýdýr (az menfaatidir). Asýl varýlacak güzel yer ise Allah'ýn katýndadýr.
( Âl-i Ýmrân sûresi - 19)
Bir Hadis
Ýbn Abbas (r.a.)’tan þöyle rivayet edilmiþtir:
“Beni Saide’nin kardeþi Sa’d b. Ubade’nin annesi kendisi yaný baþýnda olmadýðý bir vakitte öldü. Adam ‘Ya Resulullah! Ben yokken annem vefat etti. Yerine bir sadaka versem ona bir fayda verir mi?’ dedi. Resulullah (s.a.s.) ‘Evet’ buyurdu. Bunun üzerine adam: ‘Öyleyse seni þahit tutuyorum ki Mihrak bahçesini onun için sadaka olarak veriyorum.’ dedi.”
Buhârî (5/297), Ebu Davud (2/15), Neseî (2/130), Tirmizî (2/25), Ahmed b. Hanbel (3080)
Bir Dua
"Rabbim, beni ve kardeþimi baðýþla, bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanýsýn."
Hz Musanýn duasý (Araf Suresi 151)
Hikmetli Söz
Ne acaiptir o insanlar ki, altýndan ateþ kaynayýp dururken yeryüzünde Allah’a isyan ederler.