Yeryüzünde halife misyonu ile var olan müminlerin üzerinde bulunduklarý zemin, vasatîlik ve Rabbanîliktir. Mutedil ve mustakim bir çizgide yürüdükleri sürece yaratýlýþ amacýna uygun bir yaþamý gerçekleþtirmiþ olurlar, aksi takdirde dall/saptýrýcý ve mudil/saptýrýlan olmaktan kurtulamayacaklardýr...
Vasat ümmet olmanýn sorumluluðu adalet, ahlâk, itidal üzerinden sürdürülür... Ýfrat ve tefritler gayedeki hikmeti yok eder... Meþruiyet zeminini zedeleyen aþýrýlýklar davayý da dava adamýný da bitiriverir... Ölçü ve deðerlerden kopuþ, sýnýr tanýmazlýðý doðurur... Bugün ümmetin maruz kaldýðý “deðer”sizleþtirme, “ölçü”süzleþtirme kuþatmasý zamanla meþruiyet ve aidiyet sorununa neden olmaktadýr...
Her türlü aþýrýlýða karþý temkin ve teyakkuz kaçýnýlmazdýr...
Ýtikatta ölçüsüzlük dalalete...
Ýbadette ölçüsüzlük bidate...
Savaþta ölçüsüzlük tecavüz ve talana...
Bilimde ölçüsüzlük pozitivizme...
Akýlda ölçüsüzlük rasyonalizme...
Dünya ile iliþkide ölçüsüzlük sekülerizme...
Ahirete yönelmede ölçüsüzlük mistisizme neden oluyor...
Aþýrý merhamet bile maraza neden olabiliyorsa varýn gerisini siz hesap edin... Korkuda, sevgide, öfkede, buðuzda, tedbirde, saygýda, hatta ibadette bile aþýrýlýk insaný fanatizmin kucaðýna çekiverir, facialara ve felaketlere neden olur...
Aþýrýlýklarý aþmadan amaca ulaþmanýn mümkün olmadýðýný görmek gerekiyor... Hayatýn dengesi itidal ve istikamette saklýdýr... Dünyanýn muvazenesi vasat ümmetin duruþuna baðlýdýr... Fakat þuna dikkat etmek lazým, önemli olan orta yolu bulmaktýr, yoksa ortada olmak deðildir...
Uçlarda gezinmenin marifet ve meziyet zannedildiði bir zaman diliminde toplumsal sorumluluklarýný sürdürme kararlýlýðýnda olan müminlerin oldukça dikkatli olmalarý gereken bazý hususlara deðinmek gerekiyor...
Dünyevileþme ve münzevileþme açmazý...
Dünyacý, þimdici, hazýrcý ve hazcý tercihler Ýslami kimliði ve toplumu tehdit eden en tehlikeli yönelimlerdir... Çürümelerin, çözülmelerin, yozlaþmalarýn temelinde dünyevi tutkularýn ve tutsaklýklarýn olduðunu görmekteyiz. Ancak dünyevileþmenin çözümü münzevileþmek deðildir... Dünyadan soyutlanmak sorunu çözmüyor, bilakis yeni sapmalarýn nedeni olabiliyor...
Çýkýþ yolu, dünyanýn içinde Allah için olabilmektir... Dünyaya takýlý kalmak deðil, dünyayý vahiy ile tanzim ve tahkim edebilmektir...
Tek dünyalý deðil, iki dünyalý yaþamaktýr...
Ne dinde Protestanlaþma ne de Katolikleþme...
Ne radikalleþme ne de ruhbanlaþma... Rabbanîlikte karar kýlma...
Ýdeal ve reel arasýnda bocalama...
Ýddiasý ve ideali olmayan bir realizm bizi olgularýn tutsaðý haline getirebilir... Hayatýn realitesinden tamamen uzak bir idealizm de bizi kendi gerçeðimizin dýþýna itebilir... Bize düþen reelle idealin telifini yapabilmektir... Deðerlerle gerçekleri meczedebilmektir... Hayatýn içinden ideal olana yürümektir...
Özgürlükçü ve bireyci ruh hali ile toplumcu ve teslimiyetçi çizgi... Sonu bireyselleþme ve bencilleþmeye uzanan özgürlük ve birey tanýmlamalarý bize uymadýðý gibi, bireyin irade ve aklý üzerinde mutlak denetim kurarak onu edilgenleþtirme sonucunu doðuran katý bir kolektivizm de onaylanamaz.
Ne ferdi cemaata ne de cemaatý ferde feda etmemek... Cemaat ruhundan ve bilincinden kopmadan özgür þahsiyetler olabilmek...
Ben bilinci ile biz olabilmek...
Ne insanýn kendi baþýna buyruk þýmartýlmasý... Ne de birtakým ön kabullerle þartlandýrýlmasý... Ýnanç deðerleri ile, ortak bir bilinç ile þuurlandýrýlmasý ve þahsiyet kazanmasý esastýr...
Nefislerini öldürme adýna seçilen terbiye disiplinleri de bir aþýrýlýðý ifade ediyor... Kendilerini özgürleþtirme sevdasý ile ilke, deðer tanýmazlýk da insaný savuruyor... Olmasý gereken vahyin hayat verici düsturlarý ile “ol”mak ve olgunlaþmaktýr...
Bu baðlamda ortak mücadele zemininde katý kuralcýlýk ve örgütçülük, kardeþliðin hiyerarþiye kurban edilmesi sonucunu doðurabilir... Ya da aþýrý esneklik ve disiplinsizlik, ortak yürüme ruhunu, birlikte olma bilincini yozlaþtýrabilir...
Uygulanabilir kurallarý kardeþlik ruhu ile güç birliðine gitmek gerekiyor... Bu güç birliðinin en temel dinamiklerinin güven ve gönüllülük olduðunu da unutmamak gerekiyor...
Bir ortak hedeflere yürürken ne acelecilik ne de aðýrdan alma, yani atalet açmazýna düþmemek... Þartlarýn olgunlaþmasýný beklerken sorumluluklarý zamana yayarak sürüncemede býrakmamak... Temkinli bir acele... Yani yavaþ yavaþ acele etmeliyiz... Kalan ömrümüze daha fazla salih amel nasýl sýðdýrabiliriz gayreti ile sorumluluklara yoðunlaþmak...
Diðer bir yanýlgý, emrolunmadýklarý þeylerle de kendilerini yükümlü görenler, bir de bunun diðer ucunda emrolunduklarýný kulak ardý edenler...
Esas olan emrolunan ile yetinmek... Ve gereðini yerine getirmek...
Yerellik ve evrensellik çekiþmesi yapýlarý yaralýyor... Ya koyu bir yerellik ile veya ucu nereye varacaðý belli olmayan bir evrensellikle kendilerini sýnýrlayanlar tökezlemekten kurtulamýyorlar... Hâlbuki yerel zemini olmayan evrensellik de, evrenselliðe sýrtýný dönen yerellik de eksikliktir... Olmasý gereken ise ikisinin birinden vazgeçmek deðil, evrenselle yereli harmanlayýp alýnmasý gerekenleri almaktýr...
Gelenek ve yenilik çatýþmasý da ciddi bir sorun... Cemaat perspektifinin çaða sýrtýný dönüp "geçmiþte yaþamak" tarzýnda geliþmesi de, geçmiþe set çekip çaðdaþ olmaya soyunmasý da yanlýþlardan yanlýþ seçmektir... Dünden ibretler çýkararak bugünü yaþamak lazým... Tüm yeniliklere kapalý katý bir gelenekçilik insaný geleneðin tutsaðý kýlar... "Kutsal gelenekçi" yaklaþým sonradan gelen güzelliklere uzak düþürür... Ayný þekilde geleneðin üstünü çizen yenilikçi hareket ise köksüzdür... Geçmiþle kavgalý olmayan, yeniliklere açýk bir gelenekle daha saðlýklý büyümek mümkündür... Yani gelenekten beslenen yeniliðin yarýnlarda da önü açýktýr... Her yeniliði "bid'at" diyerek önünü kesmeye kalkýþan ile her yeniyi "yüceltici" bir anlayýþla savunan ayný yanlýþý yaþýyor... Ne geleneði ne de yeniliði takdis veya takbih etmeye gerek yok... Bize düþen, doðru olaný tercih etmektir...
Aþýrýlýk ve ýlýmlýlýk da önemli bir tartýþma ve ayrýþma konusu... Tüm aþýrýlýklar kontrol edilmediði zaman zarar vermeye baþlýyor... Gücü kullanmada aþýrýlýk, siyasallaþmada aþýrýlýk, kurallarý uygulamada aþýrýlýk, disiplinde aþýrýlýk, tedbirde aþýrýlýk, uzatabiliriz...
Ilýmlýlýk derken daha çok sonu yozlaþmaya uzanan uzlaþmacý bir çizgiye çaðrýþým yapýyor... ilkeleri esnek, uyuþumcu, sisteme eklemlenme riski içeren yapýlar akla geliyor... Aþýrýlýk ve ýlýmlýlýk... Her iki anlayýþ da günümüz cemaat çalýþmalarýný en çok tehdit eden sapmalardýr...
Hikmet ve basiretten yoksun aþýrýlýk ve ýlýmlýlýk hareketin sonunu hazýrlar...
Önemli olan itidal ve istikameti koruyabilmektir... Bu da basiretli ve ehliyetli bir önderliðin sorumluluðudur...
Legal ve illegal kadim tartýþmalardan biridir... Ýslami çalýþmalarda esas olan meþruiyettir... Bu, pratikte neye tekabül eder, bilemeyiz... Doðru olan çalýþmalarýn açýk ve net olmasýdýr... Manipülasyona malzeme olacak anlamsýz gizemliliklerden, kapalýlýklardan, ketumiyetlerden uzak durmaktýr... Tabii ki bu, tüm mahremiyetlerin pazarda sergilenmesi anlamý da taþýmýyor... Legallikten egemen sistemin beðenisini kazanmak anlaþýlýyorsa bu ciddi bir yanýlgýdýr...
Teori ve pratik ayrýmý... Düþünsel altyapýsý zayýf, felsefi arka planý olmayan, hikmetten yoksun pratik ve paylaþýmlar çoðu zaman kalýcý güzelliklere dönüþmüyor... Hakeza derin tahliller, yoðun teorik birikime raðmen, pratiðin içinden gelmeyen tespitler sadra þifa olmuyor... Fikri boyutu güçlü, ameli yönü zayýf olanýn örnekliði kabul görmüyor... Diðer yandan düþünürlerle hareket adamlarýnýn arasýndaki mesafe kapanmýyor... Düþünen beyinler pratiðin dýþýnda... Aksiyon adamlarý düþüncede derinleþemiyor... Pratiðin içinde geliþen düþünce verimlidir...
Bir diðer sorun akýl-nakil ikilemine girmektir... Aklýn iþlevini donduran anlayýþ da, aklýn dizginlerini salýveren akýlcý akým da benzeri hatalara düþmektedir... Müslüman, nakilleri akýlla kavrayandýr, yine Müslüman aklý nakille dengeleyendir... Yapmamýz gereken vahyin kontrolünde akýllý olmaktýr... Vahiyden ýþýðýný alan bir akýlla akletmektir...
Evet, toplumsal sorumluluðumuz dengeli, duyarlý, devamlý, tutarlý, kararlý olmamýzý kaçýnýlmaz kýlýyor... Vahye tanýklýðýmýzý baþka türlü nasýl sürdürebiliriz?
Yapýsal çalýþmalarda mutlaka aranmasý gereken kurallar þunlardýr: insicam, itidal, istiþare, istikrar ve istikamettir... Bunlarda baþlayan çözülme hareketi iflah etmeyecektir...
Ýslam cemaatinin geleceðe yürüyüþü ise muttaki aydýn, mücahid âlim, basiretli kadro, mutedil kitle eliyle olacaktýr...
Cemaat, çaðýn çaresizliði içinde kývranan insana son çaðrýdýr...