"Allah, rýzasýna uyanlarý, bununla (Kur'ân'la) kurtuluþ yollarýna ulaþtýrýr ve onlarý kendi izniyle karanlýklardan nûra çýkarýr. Onlarý, dosdoðru yola yöneltip iletir."(2)
"Ýman edip salih amellerde bulunanlar ise, iþte onlar da, yaratýlmýþlarýn en hayýrlýlarýdýr.
Rabblerinin katýnda onlarýn ödülleri, içinde ebedî kalýcýlar olmak üzere altýndan ýrmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razý olmuþtur, kendileri de O'ndan razý kalmýþlardýr. Ýþte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir."(3)
Dünya hayatýnda, Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ'nýn rýzasýný kazanmanýn dosdoðru yolunu apaçýk bir þekilde gösteren yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)'in, beyan buyurduðu gibi inanýp hareket edenler, Allah'ýn razý olduðu kullarý safýna girmiþ olurlar…
Ebu Hüreyre (r.a.)'ýn rivayetiyle þöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s):
"Hiç þüphe yok ki Allah, sizin için üç þeye razý olur, üç þeyi de size kerih görür:
-Kendisine ibadet etmenize,
-O'na hiçbir þeyi ortak koþmamanýza,
-Toptan Allah'ýn ipine sarýlýp ayrýlýða düþmemenize razý olur.
Ve size:
-Dedi-kodu yapmayý
-Çok soru sormayý
-Birde mal itlâfýný kerih görür."(4)
Ayný hadisi, Ýmam Malik (rh.a.) "Muvatta" adlý meþhur eserinde rivayet eder…
Ebu Hüreyre (r.a.)'dan Rasulullah (s.a.v) þöyle buyurur:
"Allah sizden üç hususta razý olur ve üç hususta da size gazab eder:
-Sizin, kendisine ibadet edip O'na hiçbir þeyi ortak koþmamanýza,
-Toptan Allah'ýn ipine yapýþmanýza ve Allah'ýn baþýnýza geçirdiði kiþiler (Ulu'l-emr)e itaat etmenize razý olur.
-Dedi-kodu yapmanýza,
-Malýnýzý gereksiz yere harcamanýza ve çok soru somanýza da gazap eder."(5)
Yegâne önderimiz ve hayat örneðimiz Rasulullah (s.a.s)'in bu beyanýna dikkat edilecek olunursa, Rabbimiz Allah'ýn razý olduðu üç þeyin: Tevhid, ibadet ve teslimiyet olduðu apaçýk anlaþýlmaktadýr!...
Tevhid: Allah'a hiçbir þeyi ortak koþmadan, O'nu birlemektir!... Zâtýna hiçbir þeyi ortak koþmamak Tevhid olduðu gibi, sýfatlarýna da hiçbir þeyi ortak koþmamak Tevhid'dir… Tevhid, Âlemlerin Rabbi Allah'ýn zâtýna ve sýfatlarýna hiçbir þeyi ortak koþmadan katýksýz iman etmektir… Allah yegâne Halîk, yani yaratýcý olduðu gibi, yegâne Hakîm'dir de!... Ýnsan kullarýný yaratan Allah'dýr… Allah'dan baþka herhangi bir yaratan yoktur… Ýnsan kullarýný yaratan Allah Teâlâ, onlar için hükümler koymuþ, emir ve nehyiler buyurmuþtur… Hayatý yaratan Allah, hayatýn nasýl tanzim edileceðinin de ilkelerini emir buyurmuþtur…(6) Ýnsan kullarýnýn, neleri yapýp, neleri yapamayacaklarýný karar veren yegâne zât, Allah Teâlâ'dýr… Ýnsan kullarý için helâl ve haram, yani yap veya yapma sýnýrlarýný koyan Rabbimiz Allah'dýr… Ýnsanlar, özellikle iman eden kullar, yani muvahhid mü'min Müslümanlar, ferdî, ailevî ve sosyal hayatlarýný Rabbleri Allah'ýn hükümlerine göre düzenlemek zorundadýrlar… Allah'dan baþka hüküm koyucularýn, helâl ve haram sýnýrlarý, yani yap ve yapma, serbest ve yasak hududlarýný çiðner, onlarýn hükümlerini asla dinlemez onlarýn teori ve pratiðiyle bütün düzenlerini reddeder, yalnýzca Allah'ýn hükümlerini kabul edip, önderi Rasulullah (s.a.v)'in gösterdiði þekilde uygularlar… Tevhid budur… Katýksýz iman etmenin gereði böyle inanýp amel etmektir…
Âlemlerin Rabbi Allah, göklerde de ilâh'dýr, yerde de ilâh'dýr!...(7) Allah Teâlâ'yý gökler de ilâh olarak kabul edip, hüküm sahibi olduðuna inananlar, yeryüzünde Allah'dan baþkalarýnýn hükümlerine inanýr, kabul eder, razý olur, onlara karþý çýkýp reddetmez ve hayatý onlarýn hükümlerine göre tanzim ederse, apaçýk þirk iþlemiþ olur!... Yeryüzünde, Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyen taðutlarýn hükümlerini kabul etmek ve hayatýný onlara göre düzenlemek, onlarý yeryüzünün ilâhlarý olarak görüp benimsemekten baþka bir þey deðildir… Bu zihniyet ve inançta olanlar, Allah'ý göklerin ilâhý, taðutlarý da yerin ilâhý olarak benimsemekte, böylece þirk koþmaktadýrlar… Yeryüzündeki ülkelerin ve ülkelerde yaþayan insanlarýn egemenliðini taðutlara verip Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyen, þirk ve küfür hükümleriyle, yani cahiliyye hükümleriyle hükmedenleri bu konuda yetkili kýlýp vekil yapanlar, onlarý egemenlik, yani hükmetme konusunda Allah'a ortak etmiþ, hattâ iþi daha da ileri götürmüþlerdir…
Taðutlarýn egemen olduðu ülkelerde Allah'ýn hükümleri yasaklanmýþ, geçersiz kýlýnmýþ hattâ teklif edilmesi bile suç sayýlmýþtýr…
Hüküm ve hikmet sahibi olan Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ þöyle buyuruyor:
"Onlar, hâlâ Cahiliyye hükmünü mü arýyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'dan güzel olan kimdir?"(8)
Tevhid, Ýnsanlarý yaratma konusunda Allah'a ortak koþmayý reddettiði gibi, insanlara egemen olmak, yani onlara emr ve nehyetmek konusunda da Allah'a ortak koþmayý reddetmek demektir… Ýnsanlarýn Halîk'i, yani yarataný Allah'dýr ve O'ndan baþka bir Halîk yani yaratýcý yoktur… Ýnsanlarýn Rabb'i, Melik'i ve Ýlâh'ý da yalnýz ve yalnýz Allah'dýr, O'ndan baþka kanun koyucu Rabb, Melik ve Ýlâh yoktur…
Rabbimiz Allah, yarattýðý insan kullarýna kendi hükümleriyle hükmedilmesini emretmekte(9) ve kendi hükümleriyle hükmetmeyenlerin kâfirler, zalimler ve fasýklar olduðunu beyan buyurmaktadýr…(10)
Allah ve Rasulü (s.a.s.)'in hükmüne rýza göstermeyenler, Allah ve Rasulü'nün hükmüne teslim olmayanlar iman etmemiþlerdir…
Þöyle buyuruyor Rabbimiz Allah:
"De ki: Allah'a ve Rasulüne itaat edin eðer yüz çevirirlerse Allah, kâfirleri sevmez."(11)
"Hayýr, öyle deðil. Rabbine andolsun, aralarýnda çekiþtikleri þeylerde seni hakem kýlýp sonra senin verdiðin hükme, içlerinde hiçbir sýkýntý duymaksýzýn, tam bir teslimiyetle teslim olmadýkça, iman etmiþ olmazlar."(12)
Abdullah b. Amr b.el-Âs (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s) þöyle buyurur:
"Sizden herhangi birinin hevâsý (gönlü) benim getirdiðime tabi olmadýkça iman etmiþ olmaz."(13)
Ýmam Taberânî (rh.a.), ayný hadisi az bir farkla rivayet eder:
Abdullah b. Amr (r.a.)'dan,
Rasulullah (s.a.v) þöyle buyurur:
"Sizden biriniz, hiç sapmadan hevâsý (arzusu) benim getirdiðime (Ýslâm'a) tabi olmadýkça iman etmiþ olmaz."(14)
"Ben de iman ettim, ben de Müslümaným" diyen bir kiþinin, iman ve teslimiyet ölçüsünü beyan buyuran Rasulullah (s.a.s)'in bu ölçüsü ile kendisini deðerlendiren kiþi, sonuç bakýmýndan hakikati ortaya koyabilir… Kendisini ve çevresini deðerlendirirken ölçüsü, Allah ve Rasulü (s.a.s)'in hükümlerine göre olan kiþi, hakikate isabet eder!...
Rahmân ve Rahîm Âlemlerin Rabbi Allah'ýn affetmediði en korkunç suç, þirk koþmaktýr… Þirk koþulmadýkça, yani taðutu, bütün kurum ve kuruluþlarýyla reddeden bir muvahhid mü'minin amelen iþlediði günahlardan dilediðini affedeceðini buyuran Rabbimiz Allah, þirk koþmanýn Allah'a yapýlan iftira olduðunu bildirmiþtir… (15) Muvahhid mü'minler, yegâne Rabbleri Allah'a yapýlan korkunç iftirayý ve iftiracýlarý reddeder, onlarla iliþkilerini keserler!...
Tevhid ehli olan mü'min müslümanlar, yaratýlýþ gayelerinin Âlemlerin Rabbi Allah'a þirksiz ibadet etmek olduðunun þuurunda ve idrakindedirler… (16) Tevhid konusunda saðlam, iman konusunda kamil ve amel konusunda salih olan muvahhid mü'minler, Allah'ýn kendilerine kardeþler yaptýðýna iman etmiþlerdir… "Yalnýz mü'minler kardeþtir" (17) Hakikatine katýksýz iman edenler, kardeþliðin kan baðýyla deðil, iman baðýyla gerçekleþtiðinden herhangi bir þübheleri yoktur…
Rabbleri Allah'a þirksiz ibadet edenler, yani yalnýz ve yalnýz Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e itaat edenler, hangi kavimden, hangi ýrktan, hangi renkten, hangi dilden ve hangi bölgeden olurlarsa olsunlar, mü'min Müslüman olduklarý için birbirlerinin kardeþleri olduðuna inanmýþ, "Vasat Ümmet"in bir ferdi olduðunu idrak etmiþ ve "Ýslâm Milleti"nin mensubu olduðunun þuuruna varmýþtýr!...
Ýþte bu inanç, bu düþünce ve bu þuurla hep beraber "Allah'ýn ipi" olan hayat kitabýmýz Kur'ân-ý Kerim'e sýmsýký sarýlýp birlik ve beraberliklerini saðlayan mü'min Müslümanlar, Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e itaat eden, Allah'ýn hükmüyle hükmeden, taðutî bütün anlayýþlarý reddetmiþ olan muvahhid mü'min yöneticilerine de itaat ederler… Onlara itaatleri, Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e itaat ettiklerinden dolayý gerçekleþir…
Þöyle buyurur Rabbimiz Allah:
"Ey iman edenler, Allah'a itaat edin Rasule itaat edin ve sizden olan emir sahiblerine de (itaat edin)." (18)
Ýman edenler, Allah'a ve Rasulü (s.a.s.)'e iman ile itaat edenlerdir… (19) Allah'a ve Rasulü (s.a.v.)'e iman edip itaat eden, yani Allah'ýn insan kullarýný, Allah'ýn razý olduðu ve emrettiði þekilde yönetenler, yönetimde, Allah'ýn helal ve haram sýnýrlarýna riayet ederek Rasulullah (s.a.s)'i örnek edinenler, iman edenlerdendirler… Mü'min Müslümanlar, Allah'ýn hükümleriyle hükmeden, muvahhid mü'min Müslüman yöneticilere itaat ederler… Bu itaat onlara, Rabbleri Allah'ýn emridir… Yönetimde Ýslâm'ýn adâletini egemen kýlan yöneticiye itaat, Allah'a ve Rasulü (s.a.s)'e itaattýr…
Çünkü yönetici Allah'ýn hükümleriyle hükmetmektedir… Ona itaat, onun hükmettiði hükümlere itaattir… O, Ma'ruf ile emrettiði müddetçe kendisine itaat edilir… Münker ve Masiyet emrolununca dinlemek ve itaat etmek yoktur…
Abdullah ibn Ömer (r.anhuma)'dan
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Ma'siyetle emrolunmadýkça, dinlemek ve itaat etmek haktýr (vâcibdir). Ma'siyetle emrolunduðu zaman da (onlarý) dinlemek ve itaat etmek yoktur." (20)
Allah'a itaat edene, itaat edilir… Allah'a isyan eden kimseye, ne olursa olsun itaat edilmez… Ýþgal edilmiþ Ýslâm topraklarýnda egemen olan zalim taðutlar, Allah’ýn indirdiði hükümleri yasaklamýþ, Ýlâhlaþtýrdýklarý hevâlarýndan kaynaklanan ve her biri Allah'a isyan olan hükümlerle insanlarý yönetiyorlar… Her hâlleri, Allah'a isyan olan taðutlara ve taðutî düzenlere asla itaat edilmemelidir… Önderimiz ve hayat örneðimiz Rasulullah (s.a.s.) böyle emretmektedir…
Emirü'l-mü'minin Ýmam Ali (r.a.)'dan
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:
"Ma'siyet (Allah'a isyan) hakkýnda kula itaat yoktur. Ýtaat ancak Ma'rufta (Ýslâm'a uygun olanda) dýr!" (21)
Ebu Sard el-Hudrî (r.a.)'dan
Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:
"Onlar (yani baþýndaki yöneticiler) den kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse sakýn o kimseye itaat etmeyiniz!" (22)
Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.v.)' in buyurduðu bu iken, O'nun ümmetinden olduðunu söyleyenler O'na ve getirdiklerine iman ettiklerini itaat edenler, nasýl olur da Allah'a isyan makamýnda, yani taðutluk mevkiinde yetkili olarak bulunur, taðutun þirk hükümleriyle hükmeder ve bu þirk hükümlerine itaat edilmesini isteyip itaat etmeyen Müslümanlarýn cezalandýrýlmasýný emreder?... Nasýl oluyor da, Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'e ve onun getirdiði Allah'ýn hükümlerine iman ettiklerini söyleyip, Müslüman olduklarýný beyan eden yüz milyonlarca insanlar, Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyen bu egemen zalim taðutlara itaat eder, onlarýn Allah'a isyanlarýný destekler, onlara Allah'a isyan etmelerinde yardýmcý olurlar?...
Rasulullah (s.a.v)'in emri nerede, bunlarýn inanýp yaptýklarý nerede?...
Yegâne Rabbimiz Allah, kendisine þirk koþulmadan ibadet edilmeye, bütün mü'min Müslüman kullarýnýn Kur'ân-ý Kerim'e toptan sarýlmasýna ve O'nun hükümleriyle hükmeden Mü'min Müslüman olan yöneticilere itaat etmelerine razý olur… Kendisine þirk koþulmasýna, kendisinden baþkasýna ibadet edilmesine, Kur'ân'dan baþka taðutlarýn hüküm kitaplarýna sarýlmaya ve kendisinden baþka hüküm koyucu taðutlara itaat edilmesine razý olmaz!...
Allah'ý Rabb olarak Kabul edip O'nu razý etmek isteyenler, bu hakikati tekrar, tekrar düþünmeli, konuþmalý, istiþâre etmeli ve devamlý gündemde tutmalýdýr…
Yerli ve yabancý taðutlar tarafýndan iþgal edilip þirk ve küfür hükümleriyle yönetilen Ýslâm topraklarýnda yaþayan, Müslüman olduklarýný savunan kitleler, egemen taðutlar tarafýndan aldatýlmýþ, her yönüyle sömürülmüþlerdir… Ýslâm topraklarýnýn birçok beldelerinde küfür ve þirk hükümleriyle hükmeden Allah'ýn hükümleriyle hükmedilmeyi yasaklayan egemen taðutlar, Müslüman olduklarýný söylüyor, hattâ Ýslâm'ýn þiârlarýndan olan namazý kýlýyor, orucu tutuyor ve Hacca gidiyorlar… Þahsi hayatlarýnda Tevhid ile þirk, iman ile küfür, itaat ile isyan birbirine karýþmýþ olan bu Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyen egemenler, yönetim hayatlarýndaki mesailerinde tamamýyla þirk ve küfür amelleriyle amel etmektedirler… Herhangi bir "Ýkrâh-ý Mülci" söz konusu olmadýðý hâlde böyle davranan, hâl ve hareketleri bu þekilde olan îktîdar sahiblerinin durumlarýný Ýslâm'a arzedip "Kur'ân ve Sünnet" ölçüsünce hükümleri net olarak ortaya konulmalýdýr… Ayrýca iþgal edilen Ýslâm topraklarýndaki mazlum ve mustaz'af mü'min Müslümanlara her türlü zulmü revâ görüp, alabildiðince zulmeden egemen taðutlarý malýyla ve canýyla destekleyip onlarýn egemenlik makamlarýnda bulunmalarýný saðlayan diðer insanlarýn da durumlarý Ýslâm ölçüsünce net olarak belirlenmelidir.
Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyen zalimlere (23) meyledip ateþe yaklaþanlar (24) bu yaptýklarýndan vazgeçip tevbe etmeli, kendilerini ve bozduklarýný düzeltmelidirler… Eðer tevbe eder, zalimlere yardýmcý olmaktan vazgeçer ve þu ana kadar yaptýklarý hatâlarý düzeltecek olurlarsa Allah, tevbelerini kabul eder…
Rabbimiz Allah þöyle buyuruyor:
"Ancak tevbe edenler (Kendilerini ve baþkalarýný) düzeltenler ve (indirileni) açýklayanlar (a gelince), artýk onlarýn tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim." (25)
Ýslâm topraklarýnda zulmeden egemen taðutlar, zulmetmek yetkisini, kendilerini Müslüman kabul edenlerden alýyorlar… Egemen taðutlar, þirke ve zulme dayalý iktidarlarýný devam ettirmek için Mustaz'af kitleleri, kendilerinden daha zalimlerle korkutuyor, kendileri gidecek olursa, daha zalimleri gelecek diye insanlarý ürkütüyorlar… Devleþtirdikleri gölgelerle korkuttuklarý insanlarý, ölümle tehdit edip sýtmaya razý ettiriyorlar…
Bu zalim taðutlar, hem þirk ve küfür içindedir, hem de Müslüman olduklarýnýn iddiasýný gündemde tutuyorlar… Müslüman olduklarýný söyledikleri zaman, kendilerine Allah'ýn ayetleri hatýrlatýlýp davet edilince Allah'ýn hükümlerinden yüz çeviriyor ve sanki hiç duymamýþ, hiç bilmemiþe dönüyorlar…
Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Kendisine Rabbinin ayetleri hatýrlatýldýktan sonra, yüz çevirenlerden daha zalim kimdir? Gerçekten biz, suçlu-günahkârlardan intikam alýcýlarýz." (26)
Âlemlerin Rabbi Allah'ýn hükümlerine karþý kör ve saðýr olanlar, onlarý ikrar etme konusunda dilsiz kesilenler, taðutun hükmüyle hükmetme konusunda bütün imkânlarýyla gayret etmekte, onlar için çalýþmakta ve þirkin egemenliði uðrunda tüm güçlerini sarfetmektedirler… Ýþin en kötü tarafý, taðutlar uðrunda sarfettikleri bu emeklerini "Allah'ýn rýzasýný kazanmak(!) için ortaya koyduklarýný beyan etmektedir"ler... Taðutî düzenleri devam ettirmede Allah rýzasýný arayanlar, Allah'ýn rýzasýnýn ne demek olduðunu ve Allah'ýn nelerden razý olduðunu bir daha araþtýrmalý, Ýslâm'ýn ana kaynaðý olan Kur'ân ve Sünnet'ten delilleriyle bir daha okuyup anlamalýdýrlar…
Bu vazifelerini ihmal edenler aldatýlmayý, sömürülmeyi ve zulme uðramayý hak ederler!...
Dipnotlar:
1) Bkz. Âl-i Ýmrân, 3/173-174.
2) Mâide, 5/16.
3) Beyyine, 98/7-8.
4) Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Akdiye, B.5, Hds.10. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2, Sh.327, 360, 367.
5) Ýmam Malik, Muvatta, Kitabu'l Kelâm, Hds.20. Ýmam Buhârî, Edebü'l-Müfred, b.207, Hds.442.
6) Rabbimiz Allah þöyle buyurur:
"Gerçekten sizin Rabbiniz, altý günde gökleri ve yeri yaratan, sonra Arþ'a istiva eden Allah'dýr. Gündüzü, durdurmaksýzýn Kendisini Kovalayan geceyle örten, güneþ'e ay'a ve yýldýzlara Kendi buyruðuyla baþ eðdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da emir de (yalnýzca) O'nundur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir."A'raf, 7/54.
"Hüküm, yalnýzca Allah'ýndýr. O, Kendisinden baþkasýna kulluk etmemenizi emretmiþtir. Dosdoðru olan din iþte budur."Yusuf, 12/40.
7) "Göklerde ilâh ve yerde ilâh O'dur. O (Allah), hüküm ve hikmet sahibidir, Bilendir.
Göklerin, yerin ve ikisi arasýnda bulunanlarýn mülkü Kendisinin olan (Allah) ne yücedir. Kýyamet saatinin ilmi, O'nun Katýndadýr ve O'na döndürüleceksiniz." Zuhruf, 43/84-83.
8) Mâide, 5/50.
9) "Aralarýnda Allah'ýn indirdiðiyle hükmet ve onlarýn hevâlarýna uyma." Mâide, 5/49.
10) Bkz. Mâide, 5/44, 45, 47.
11) Âl-i Ýmrân, 3/32.
12) Nisa, 4/65.
13) Ýmam Nevevî, Kýrk Hadis, Hds.41.
Ýmam Nevevî (rh.a.)'in notu:
"Hadis sahihtir. Kitabu'l-Hucce'den sahih bir senedle rivayet etmiþ bulunmuyoruz."
Ýbn Receb el-Hanbelî (rh.a.), bu hadis için þunlarý kaydetmiþtir:
"Hafýz Ebu Nuaym bu hadisi, el-Erbaûn isimli Kitabýnda rivayet etmiþtir. Kitabýnýn baþýnda da bu haberlerin sahih ve âsârlarýn Ceyyid olmasýný, hadis nakledenlerin adâleti üzerinde ittifak ettiði kimselerden rivayet etmeyi þart koþmuþtur."
Ýbn Receb el-Hanblî, Hadislerle ilim ve Hikmet-Camiu'l-Ulûm ve'l-Hikem, çev. Ali Kaya, Ýst. 2006, C.3, Sh.127.
14) Ýbn Receb el-Hanbelî, A.g.e C.3, Sh.128. Taberânî'den.
Ayrýca bkz. Haîb, Tarihu Baðdâd, C.4, Sh.369. Beðavî, Þerhu's-Sünne, Hds.104.
15) Bkz. Nisa, 4/48,116.
16) Bkz. Zariyat, 51/56. Kehf, 18/110.
17) Hucurat, 49/10.
18) Nisa, 4/59.
19) Bkz. Hucurat, 49/15.
20) Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cihad ve's-Siyer, B.107, Hds.163.
Kitabu'l-Ahkâm, B.4, Hds.8.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Ýmâre, B.8, Hds.38.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cihad, B.87, Hds.2626.
Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Biat, B.34, Hds.4188.
Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Cihad, B.40, Hds.2864.
Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Cihad, B.29, Hds.1759.
21) Sahih-i Buhârî, Kîtabu Ahbâri'l-Âhâdi, B.1, Hds.12.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Ýmare, B.8, Hds.39.
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cihad, B.87, Hds.2625.
Sünen-i Neseî Kitabu'l-Biat B.34, Hds.4187.
Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1, Sh.82, 94, 124, 129, 164.
22) Sünen-i Ýbn Mace, Kitabu'l-Cihad, B.40, Hds.2863.
23) Bkz. Mâide, 5/45.
24) Bkz. Hud, 11/113.
25) Bakara, 2/160.
26) Secde, 32/22.